İzmir depreminin ardından verilen sözler tutulmadı. Depremzedelere borç senetleri imzalatıldı. Üstelik imzayla beraber vatandaşların tapuları da hazineye devredildi.
TOKİ, İzmir depreminde ağır hasar gören ve yıkılan evler için yeni binalar inşa ediyor. Evlerin yapıldığı bölüm Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum tarafından yedi proje alanı olarak belirlendi.
Deprem günü devletin üst kademesinden birçok isim depremzedelere her koşulda yaraları sarma sözü vermişti. Ancak sözler tutulmadı. Sözler tutulmadığı gibi bir de depremzedelere borç senetleri imzalatıldı. Borcun ne kadar olduğunu ise ne imzalayanlar ne de imzalatanlar biliyor. Üstelik imzayla beraber vatandaşların tapuları da hazineye devredildi.
30 Ekim’de 6.6 büyüklüğünde merkez üssü İzmir’in Seferihisar ilçesi açıkları olan bir deprem meydana gelmişti. Depremde 117 kişi hayatını kaybetmişti. 71 bina acil olarak yıkılmıştı.
‘İmzalamak zorundaydık’
Diken’den Ayşegül Kasap’ın haberine göre, İzmir Depremzedeleri Proje Alanları Mağdurları Platformundan bir depremzede şu anda bilmedikleri bir borca sahip olduklarını söyledi: “İnşaatlar başlamadan önce bize Ziraat Bankası’ndan bir senet imzalatıldı. Bu senetleri imzalamak zorundaydık. Borç senediydi bunlar.
30 Ekim’de 6.6 büyüklüğünde merkez üssü İzmir’in Seferihisar ilçesi açıkları olan bir deprem meydana gelmişti. Depremde 117 kişi hayatını kaybetmişti. 71 bina acil olarak yıkılmıştı.
‘İmzalamak zorundaydık’
Platformdan bir depremzede şu anda bilmedikleri bir borca sahip olduklarını söyledi: “İnşaatlar başlamadan önce bize Ziraat Bankası’ndan bir senet imzalatıldı. Bu senetleri imzalamak zorundaydık. Borç senediydi bunlar.
‘Tapularımız hazineye devredildi’
İmzalamamızla beraber bizim bütün tapu kayıtlarımız e-devletten hazineye devredildi. Yani şu anda hiç birimizin elinde tapu kaydımız yok.
‘Dayatmayla imzaladık’
Borç senedinin ne kadar olduğunu bilmiyoruz. Ne kadar olduğunu onlar da bilmiyorlar. ‘İmzalamak zorundasınız’ dediler. İmzalamazsanız da arsa değerinden siz belli bir parası ödenecek. Yani hiç olacak daha doğrusu. Mecburen dayatmayla biz bu borç senetlerini imzaladık.
1819 malik olarak geçiyoruz. 1819 aile olarak da düşünebilirsiniz. Hangi rakama imza attığımızı bilmeden bir borç senedi imzalandı.”
Evi ağır hasarlı olan bir depremzede şöyle konuştu: “Evleri ağır hasarlı, çok hasarlı ve anında yıkılanlar olarak gruplandırdılar. Bu arada hafif hasarlı olup arada kalmış ve bu nedenle yıkılmak zorunda olan binalar da var. Aslında hafif hasarlı binalar onarılsa da olur. Onlar da mağdur edilmiş oldu.”
‘Binalarımızı eşyalarıyla yıktılar’
Depremzede şöyle devam etti: “Ağır hasarlıları da kendi aralarında, ‘bir saatte eşya alabilenler’, ’10 dakikada eşya alabilenler’ ve ‘hiçbir şekilde eşya alımına izin verilmeyenler’ olarak gruplandırdılar. Bana depremden sonra evime girmek için bir saat süre verdiler. ‘Bir saatte ne alabilirsen’ dediler. Arkadaşımın evine 10 dakika verdiler. Cüzdan, telefonlar ve bilgisayarlar alınabildi. Bir saatte ya da 10 dakikada ne alabilirsiniz ki? Binalarımızın yıkımları eşyalı bir şekilde oldu”
‘Söz verdikleri ödemeyi yapmadılar’
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan depremden sonra İzmir’e gittiğinde ‘bir saat’ ya da ’10 dakika’ ayrımı yapılmaksızın 30 bin lira eşya yardımı yapılacağı sözünü vermişti.
Ancak depremzede bu sözün tutulmadığını söyledi: “Sonradan bu parayı sadece evi 10 dakika içinde yıkılanlara verdiler. Söz verdikleri, taahhüt ettikleri gibi bir saat içinde evi yıkılanlara bu ücret ödenmedi. Zaten 30 bin lirayla bir evin döşenmesi mümkün değil. Bir teselli ikramiyesi gibi olabilirdi. Onu da vermediler.”
‘130 m2’lik evi 62 m2’ye düşürdüler’
Depremzedelerin karşı karşıya kaldığı mağduriyet bununla da bitmedi. TOKİ yeni yapacağı konutlarda dairelerin metrekarelerini (m2) neredeyse yarı yarıya düşürdü.
“160 m2, 140 m2 ve 130 m2 evler var. Benim evim 130 m2. Üç kişiyiz bir kızım var. Yeterleydi bize m2 olarak. Bunu aldılar. Yeni imar çevresinde ikinci asansör ve yangın merdiveni olacak diye m2’leri küçülttüler. Onların alacağı alana bir şey demiyoruz. 112 m2 olsun 109 m2 olsun. Ama 62 m2 , 75 m2 en büyüğü 82 m2. Bunları anlayamıyoruz. Dört kişilik aileler var ne yapacaklar?”
‘Kurayla verilecek’
Üstelik evler bir de kurayla verilecek. Yani depremden önceki dairesi beşinci katta olana kurayla zemin kat verilebilir.
“Karşımızda Ali Çolakoğlu sitesi var .Avrupa’nın en büyük binası yapılıyor. Çelikten yapıyor. Bu binaya 60 kat müsaadesi verildi. Aramızda 50 metre var. Tam karşımızda bu bina. Bu binaya 60 kat izni veren bakanlık bize sekiz kat iznini vermiyor. Beş kat sadece. O beş kattan dolayı ciddi mağduriyet yaşıyoruz. Beş kattan dolayı sığamıyoruz. Sığamadığımız için de bizim hiç bilmediğimiz alışık olmadığımız, proje alanı içerisindeki başka bir apartmana verme ihtimali var. Herkes yıllarını verdiği kendi apartmanında olmak istiyor. Hayır ama bakanlık, ‘Ben seni sığdırmazsam seni Merve apartmanına da verebilirim Rıza Bey apartmanı da verebilirim’ diyor.”
‘Kaos var’
“Ben beşinci katta oturuyordum. Ona göre cephemi seçmişim ona göre paramı vermişim. Ara kat, ön taraf gibi faktörler zaten fiyat değişikliği arz ediyor. Ona göre yatırımı yapmışım. Bunlar neye göre ayarlanacak. İnanın bir kaos var. Bu kararı neye göre veriyorlar?”
TOKİ görüşmüyor, bakanlık soru kabul etmiyor
Depremzedeler ne TOKİ’yle ne de bakanlıkla görüşebildi: “TOKİ’yle görüşemedik. Asla randevu alamadık. Asla bizimle görüşmek istemiyorlar. Murat Kurum ise projeyle ilgili hiçbir şekilde soru almak istemediğini iletti. Depremden bu yana ne TOKİ’den ne de bakanlıktan hiçbir şekilde ne sorularımıza cevap alabildik ne de bir yetkili geldi bizimle görüştü.”
‘Proje neden aceleye getirildi’
1819 malikin 1819’u da konuyu mahkemeye taşıdı: “Neden m2 kaybı var? Neden beş kat? Neden bize sorulmadan gerçekleştirildi? Neden bir an önce hızla proje aceleye getirilip başlandı? Deprem 30 Ekim’de oldu. Aralık ayının başında inşatlara başlandı. Neden bu kadar acele edildi ve bizim fikirlerimiz alınmadı? Nasıl sığacağız? Orası bizim çocukluğumuzun geçtiği muhitler, oradan bizi alıp da başka bir yere nasıl verebilirsiniz?”