İstanbul Barosu tarafından yapılan açıklamada baronun Anayasa ve Avukatlık Yasası gereği, hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunma ve koruma görevi çerçevesinde 21.12.2024’de bir açıklama yaptığı belirtilen açıklamada şu ifadelere yer verildi; “Bu açıklama nedeniyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Baro Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyeleri hakkında, hiçbir yasal dayanağı bulunmadığı halde soruşturma başlattığını 22.12. 2024 günü kamuoyuna duyurdu. Böylece Baro yönetimi, Başsavcılık tarafından şüpheli ilan edilerek kamuoyu karşısında asılsız suçlamalarla hedef haline getirildi.”
Baro Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyelerinin beyanı alınmadan ve soruşturmanın yasal ön koşulu olduğu halde Adalet Bakanlığından izin istenmeden başlatılan soruşturmanın, daha sonra onay için 25.12.2024 tarihinde Adalet Bakanlığına gönderildiği vurgulanan açıklamada; “Bakanlık ise, aynı gün soruşturma izni verdi. Bu şekilde sonradan onay işlemi, usul ve esas yönünden Avukatlık Kanunu’na ve Anayasa’ya açıkça aykırı olup, Savcılık ve Bakanlık işlemleri hukuken yok hükmündedir. Daha baştan adil yargılanma hakkını ihlal eden hukuk dışı işlemlerin muhatabı olduğu için ifade vermeyi reddeden İstanbul Barosu yöneticileri ise, Savcılıkta beyan işlemleri öncesi kamuoyuna açıklama yapmadı. Baro tüzel kişiliğini de hedef alan hukuk dışı işlem ve eylemlere karşı yargı yolunu kullanmak zorunda kalmış ve Adalet Bakanlığının; Avukatlık Kanunu’na, Bakanlık genelgesine ve Anayasaya aykırı “soruşturma izni” verilmesine ilişkin işlemine karşı iptal davası açmıştır” denildi.
İstanbul Barosu yaptığı açıklama ile, gazeteciler Cihan Bilgin ve Nazım Daştan’ın ölümüne dair etkin bir soruşturma yürütülmesini ve gazeteciler için düzenlenen eylemde gözaltına alınanların serbest bırakılmasını istemişti.
Yapılan açıklama üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu ve yönetim kurulu üyeleri hakkında, “Terör örgütü propagandası yapmak” ve “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak” suçlarından resen soruşturma başlatmıştı.