IŞİD’in elindeyken Kobane Srin’de hastanede bırakılan bir ajanda, çetelerle ilgili detaylı bilgiler sunuyor.
YPG'nin eline geçmeden önce IŞİD kontrolünde olan Kobane, Srin'deki hastanede bırakılan bir ajanda, cihatçılarla ilgili bilgiler sunuyor. Ajanda, IŞID’in Türkiye’den nasıl çeteci yetiştirdiğini gözler önüne seriyor.
BirGün'den Erk Acarer'in haberine göre, ajandada çetelerin ne kadar düzenli çalıştığı, hiçbir detayı atlamadığı, büyük bir koordinasyon kurduğu anlaşılıyor. IŞİD’in içinde çok sayıda Türk olduğu, bunların stratejik görevlerde kullanıldığı da anlaşılıyor.
Ajanda bir yıllık
IŞİD tarafından tutulan ajanda 2012 yılını kapsıyor. Alacak verecek hesaplarının, bazı silahların, bomba ve şarjör sayılarının kayıt altına alındığı günlükte, çeteciler de geldikleri yerlerle birlikte isim isim görülüyor. Günlükteki kayıtlar ve yazan isimler, IŞİD çeteleri içinde, en fazla militanın Suriyelilerden oluştuğu görülüyor. İkinci sırada ise Türkiyeli çeteciler var. Türkler; Abu Cafer Türki, Abu Mustafa Türki, Abu Muammer Türki, Abu Tarık Türki, Abu Useydullah Türki, Muhammed Saba Türki gibi isim ya da kodlarla anıldıkları gibi şehir adlarıyla da tasnif ediliyorlar. Abu Mahas Diyarbekiri, Hamza İstanbuli, Özeyfe Ankaralı kod adlarıyla anılan cihatçıların nerelerden gelip, IŞİD’e katıldıkları da anlaşılıyor. Türkler arasında Mücahit, Yusuf ve Muhammed isimleri sıkça görülüyor.
IŞİD’in, Mısırlı, Tunuslu, Somalı, Faslı, Afganistanlı, Lübnanlı, Iraklı, Cezayirli, Kuveytli çete üyesi sayısının oldukça fazla olduğu da bilgiler arasında. Söz konusu çeteciler; Mısiri, Lübnani, Iraki, Mağribi, Afgani olarak kodlanmış durumda. Abu Cafer Kürdi, Abu Musenne Kürdi ve Abu Muray Kürdi ve benzeri isimler, IŞİD’in oldukça fazla Kürt çeteciye sahip olduğunu da ortaya koyuyor. Örgüt içinde batılı üyelerin olduğu da görülüyor. Bunlar Avrupa ülkelerinde yaşayan Müslümanlar. Hepsi deftere kayıtlı. Karşılarında görevleri yazıyor. IŞİD’in görev dağılımında ‘milliyetçilik yapmadığı’ anlaşılıyor. Askeri idare sorumluğu verilen Abu Usame Almani ve Ebu Harasi Almani, gizli evraklardan sorumlu tutulduğu anlaşılan Abu Muhammet Almani gibi isimler göze çarpıyor. Abu Ammar Amerikani ise askeri dosyalardan sorumlu.
IŞİD’in İstanbul, Ankara, Diyarbakır ve bölgeden eleman devşirdiği ortada. Ancak, ajandadaki kayıtlar, terör örgütüne Türkiye’deki farklı illerden de cihatçı katıldığını gösteriyor. Günlüğün 18 Ekim tarihli sayfasında ‘Hür Bursalı’ isimli bir çete üyesi dikkat çekiyor.
Her şey Rakka’nın bilgisinde
Ajandada, depo, mühimmat, askeri idare, posta, kanal, askeri dosya, muhasebe, basın enformasyon sorumlularının olduğu görülüyor. Görev dağılımının en ince detaylara kadar yapıldığı, bu açıdan IŞİD’in organizasyon yönünden ne kadar güçlü bir yapı oluşturduğu anlaşılıyor. Günlükte yer yer, “Başkent Rakka’ya bildirildi, her şey Rakka’nın bilgisinde” ibarelerinin not düşülmüş olduğu görülüyor. Bu da açıkça IŞİD’in merkezi yönetime tam anlamıyla bağlı olduğunu ortaya koyuyor.
Türkiyeli cihatçılar, iddia edildiği gibi sadece ‘canlı bomba’ eylemlerinde mi kullanılmışlar? Hayır, başka etkin görevler de üstlenmişler. Bunlar defterden açıkça okunuyor. Sözgelimi Abdurrahman Türki askeri dosyalardan, Ebu Haris Türki askeri idareden sorumlu. Ekim ayına ait sayfalarda, üç Türk kardeşin eğitim alanından sorumlu olduğu da görülüyor. Bir aileden 3 kişinin IŞİD’e katılmış olması düşündürücü. Ancak daha ilginç detaylar da var. IŞİD’in hudut sorumluları da Türkler. Abu Raffar Türki ve Abu Zeydi Turki isimlerinin karşısında, “Hudut idaresinden sorumludur” diye yazıyor. Bir dönem ve hâlâ IŞİD kontrolünde olup, Türkiye’ye sınırı ya da sınır kapısı bulunan Kobane, Talabyad, Cerablus, Bab gibi bölgelerde IŞİD’in neden hudut görevlilerini Türk çetecilerden seçtiği büyük ipuçları veriyor!