Haber Merkezi – Korkut Akın
Bir grup gönüllünün 2006 yılındaki girişimiyle başlayan Uluslararası İşçi Filmleri Festivali, 10 yaşında. Amaçlarını, özellikle bağımsız film yapımcılarının deneyimlerini paylaşarak işçi sınıfının yaşamını ve mücadelesini anlatmak olarak tanımlasalar da, şu geçen on yılda gördük ki yaşamı savunan filmlerin izlenmesine önayak oluyorlar. Giderek daha bir yaygınlaşan, daha bir güçlenen, daha bir etkinleşen Uluslararası İşçi Filmleri Festivalinin (İFF) sergilediği filmler gerek yazan, gerek çeken, gerek gösterimini sağlayanlar açısından da büyük deneyimler içeriyor.
Toplumsal değişimin en büyük gücü, belirleyicisi işçiler ise, bunu göze görünür kılan sanatçılardır. Resim, heykel, öykü, tiyatro, müzik ve tabii, bunların tümünü kendi içinde harmanlayarak var olan sinema en büyük ve en güçlü etkendir. Belki üç-beş gün, bir hafta sürse de festivaller gerek hazırlanışları, gerek film seçimleri, gerekse programlandırılmaları ile bir yılı doldururlar. Büyük katılımlı, büyük bütçeli festivallerde bu çalışmalar daha belirgin olabilir, gözle görülebilir. Küçük bütçeli festivallerde bu, böyle görülmez, ama çok daha meşakkatli zaman aldığı kesindir.
Funda Başaran, yıllardır omuzladığı Uluslararası İFF deneyimiyle, filmler üzerine, sinema üzerine bilmenin, bakmanın ve çözümlemenin kendi tarzını oluşturduğu gerçeğinden yola çıkıp neyi, nasıl ve nereye kadar yapabildiklerini anlatmak için “İşçi Filmleri, Öteki ‘Sinemalar’”ı hazırlamış.
Sinema, görsel etkisi, iletişim gücü, yaygın kabul görmesi ile ilk çıkışından bu yana kabul görmüştür. Film gösterim deneyimlerini birçok yönetmenden birçok yerde görüp okumuş, dinlemişizdir. Şimdi, Başaran, bunu bir kez de 16 yazıyı derleyerek topluyor. Kimi sinema dergilerinin sayfaları arasında kalmış, kimi anılar arasında sıkışmış, dolayısıyla gözden kaçmış ama dolu dolu sinema yazıları.
Bir kısmında önünüzdeki yolun aydınlandığını bir kısmında da geçmişten gelen deneyimlerle yeni bir bakış açısı kazandığınızı görüyorsunuz. Bazen aktarılan bir polemik bile şu geçen 100 yılda (2014’te sinemamızın 100. yılını kutladık) neler yaşandığını seriyor gözler önüne… Ayzenştayn’dan Wagner’e, Nezih Coş’tan Jak Şalom’a, Ahmet Soner’den Tül Akbal Süalp’e, Yılmaz Güney’i, Vedat Türkali’yi, Atıf Yılmaz’ı, Metin Erksan’ı ve diğer usta sinemacıları Ahmed Arif’i de unutmaksızın içeren yazılar hem birikim kazandırıyor hem de bakış açısı… Onat Kutlar ile Şakir Eczacıbaşı girişimiyle kurulan Sinematek’ten başlayarak İKSV’ye, Ankara Film Festivaline ulaşan; tabii, Hülya Uçansu’nun yaşadıklarına da değinerek gelişim ve yaşanan değişimi özce okuyoruz.
“İşçi Filmleri, Öteki ‘Sinemalar’”, üç bölümden oluşuyor, ama önce bu güne kadarki İFF’nin başlıkların hatırlayalım: “Neoliberalizme Karşı Direniş Öyküleri” 2006, “Yoksulluk-Direniş-Umut: Anlattığın Senin Hikâyendir” 2007, “Emeği Gören Kamera, Sokağa Çıkan Sinema” 2008, “Biz Başka Dünya İsteriz” 2009, “Güvencesizliğe Seyirci Kalma” 2010, “Toprağımız Havamız Suyumuz İçin Doğal Olarak Direniş” 2011, “Hepimiz Şüpheliyiz: Özgürlük Emek İster” 2012, “Sınırda Yaşamak” 2013, “Her Yer Festival, Her Yer Direniş” 2014, “İşimiz Gücümüz Yaşamak” 2015. Yıllarla birlikte temaların ne denli titizlikle ve yaşananlarla ilintili seçildiğini siz de fark etmişsinizdir. Bu, gerçekten çok önemli. Bu, bu festivali omuzlayan arkadaşlarımızın işlerini ne denli sahiplendiğinin de göstergesi ve kuşkusuz aynı zamanda beklentilerimiz.
Tüm dünyadan işçi sınıfının yaşamını ve mücadelesini anlatmak; işçi sınıfının mücadelesine dair film veya belgesel yapan kişi ve grupların deneyimlerini paylaştırarak ortaklaştırmak; halkların haklı mücadelesini ve isyanını yaygınlaştırmak amacı İFF’nin, nereden nereye baktığının da göstergesidir. Bugün, film yapmak isteyen arkadaşlarımızın, en azından güven duyabilecekleri ve ürünlerini hedef kitlelerle buluşturabilecekleri bir festivali var. Bu, az buz bir kazanım değildir. Göz ardı edilemez başarılanlar.
Dayanışma, sadece sinemamızın merkezi olan İstanbul’la sınırlı değil, Ankara, İzmir ve Diyarbakır’da da eşzamanlı olarak sürdürülüyor. Bu dört kentte güncel ve genel sorunları izleyerek bir görüş bütünlüğü sağlamaya çalışacaktır insanlar. Burada, bu dört kentle ilgili sınırlılığın olanaklarla doğru orantılı bir bağlantısı var. İFF’nin yanı sıra gerek yerel gerekse gezici festivaller yapılıyor, pek duyurusu yapılmayan. İşte, 1987’de daha stüdyodan çıkmadan el konulan, tutuklanan “Kara Sevdalı Bulut”. Muammer Özer’in bu, gerçekten güzel ve özel filmini bir avuç insan izledik Beyoğlu Sineması’nda. Oysa sokaklara taşmalıydı seyirci.
Sinema ile ilgili olmasanız bile kendiniz için belirleyeceğiniz hayat çizginize de yararı olacak bir kitap İşçi Filmleri, Öteki “Sinemalar”
Kaynak: İşçi Filmleri, Öteki “Sinemalar”, Hazırlayan Funda Başaran, Yordam Kitap, Nisan 2015, 326 s.