İnsan hakları örgütleri, hapishanelerdeki tecrit karşıtı eylemlerle ilgili açıklamasında mahpuslara “Yaşam hakkını ortadan kaldıran eylem biçimlerine yönelinmemesi çağrısında bulunuyoruz” dedi, devleti tecride son vermeye çağırdı.
Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin kaldırılması talebiyle hapishanelerde açlık grevleri yapan mahpuslara yaşamlarına son veren mahpuslar da eklenirken; insan hakları örgütleri tecridin kaldırılması çağrısını yineledi.
İHD İstanbul Şubesi, Türkiye İnsan Hakları Vakfı, İstanbul Tabip Odası ve SES İstanbul Şubeleri’nden oluşan Açlık Grevlerini İzleme Heyeti, İHD İstanbul Şubesi’nde bir basın toplantısı düzenledi.
Leyla Güven’in başlattığı açlık grevi 139. gününe girerken 1 Mart’tan itibaren eylemlerin onlarca hapishanede yüzlerce mahpusa yayıldığını, mahpusların sağlık durumlarının kritik aşamaya vardığını, hükümetin taleplere kulaklarını kapaması sonucu dört mahpusun yaşamlarına son verdiğini ancak Adalet Bakanlığı’nın çözümsüzlüğü sürdürdüğünü aktaran heyet, varılan aşamayı bir “insani kriz” olarak niteledi.
“Tecride karşı mücadelenin uzun soluklu bir mücadele olacağının bilinciyle ve yaşam hakkının kutsallığını da gözeterek yaşam hakkını ortadan kaldıran eylem biçimlerine yönelinmemesi çağrısında bulunuyoruz” diyen hak örgütleri, devleti de tecride son vererek bu insani krizi çözmesi çağrısı yaptı.
Açlık grevlerinde son durum
Heyet basın açıklamasının ardından ziyaretler ve görüşmeler doğrultusunda hazırladığı kısa raporu paylaştı.
Silivri’de 193, Bolu’da 88, Gebze’de 31, Bakırköy’de 29, Maltepe’de 23, Ümraniye’de 13 mahpusun süresiz açlık grevinde olduğu belirtilen raporda mahpusların sağlık durumları şöyle aktarıldı:
- Bolu’da mahpusların şeker, limon ve tuz ihtiyaçları karşılanıyor ancak iaşenin çok altında verildiğini karbonat ihtiyaçları karşılanmadığı aktarılmıştır. 17 kiloya varan kilo kaybı tespit edilmiştir.
- Bakırköy’de açlık grevinde olanların sürekli baş dönmesi ve denge kaybı yaşadığı, göğüs ağrısı, karın ağrısı, eklem ağrısı, baş ağrısı, uyuyamama, aşırı kilo kaybı tariflenmektedir.
- Silivri’deki mahpusların dışkıda kan, kanlı kusma, görme bozukluğu ve aşırı sancılı karın ağrısı ve yüksek ateşlenme, aşırı kilo kaybı tariflenmektedir.
- Ayrıca mahpuslar, sağlık personellerinin kontroller sırasında “Herhangi bir fenalaşma veya olumsuz bir sağlık durumu meydana gelirse kendilerine müdahale edeceklerini, Adalet Bakanlığı’nca kendilerine kesin talimat geldiğini müdahale etmezlerse kendilerinin görevden alınacaklarını” aktarmıştır. Bu gelişmenin üzerine açlık grevinde bulunan mahpuslar Adalet Bakanlığı’na hitaben kendilerine yönelik yapılacak tıbbi müdahaleyi kabul etmeyeceklerine ilişkin dilekçe yazmış fakat cezaevi idaresi bu dilekçeleri teslim dahi almamıştır reddetmiştir.
- Bandırma’da mahpuslara B vitamini verilmediği, diğer mahpusların tarif ettiği şikayetlere ek olarak aşırı kalp çarpıntısı, omuzlarda uyuşman tarif edilmiştir.
- Düzce’de mahpusların tek kişilik hücrelere konuldukları, refakatçisiz tutuldukları, aşırı kilo kaybı (16-17 kilo), kanlı kusma, dışkıda kan, yüksek tansiyon tariflemektedirler
- Ayrıca aktarımlara göre; mahpuslar tüm yaşam alanlarından tecrit edilmiştir. Ortak alanlarının tamamı engellenmekte izole bir yaşam dayatılmaktadır. Ceza infaz yasalarını aşan uygulamalar bu hapishanede oldukça fazladır. Mahpuslar kötü muameleden özellikle şikayet etmektedir. İnfaz koruma memurlarının psikolojik işkence ve hakaretleri mahpusların ortak şikayetidir. Tespit edilen ihlaller çok ileri boyutta olup, ileri süreçlerde yaşam hakkının ihlaline varacağına dair kaygılara neden olmuştur.
- Edirne’de akciğer enfeksiyonu, görmede bulanıklık ve baş dönmesi, dışkıda kan, yüksek tansiyon tariflemektedirler.
- Ayrıca aktarımlara göre; mahpuslara cezaevi doktoru tarafından “60 günden sonra B12 vitamini alınmaması gerektiği” belirtilmiş ve mahpusların bir kısmı 10 gün boyunca vitamin almamışlardır. Tıbbi takip gerektiği gibi yapılmamaktadır.
(Sendikaorg)