Pandemi sürecinde işten çıkarmalar yasaklandı. Ancak iktidar işverenlere bazı istisnalar tanıdı. Bu istisnalardan biri de Kod-29. Örgütlenme ve sendikalaşmaya karşı işverenin silahı haline dönüşen Kod-29 için Meclis’e kanun teklifi sunuldu.
SiyasiHaber – Esra ÜŞÜDÜR
Son zamanlarda sık sık işçilerin Kod-29 ile işten çıkarıldığına şahit oluyoruz. 4857 Sayılı İş Kanunu'nun 25. maddesinde, İşverenin haklı nedenlerle iş akdini derhal fesh edebileceği düzenlenmesi mevcut. Bu maddenin ikinci bendinde ise, "Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri" başlığı altında işçilerin bir takım suç ve kabahat sayılan eylem ve davranışlarına örnekler verilmiş, söz konusu durumlarda işveren tazminat ödemeksizin işçiyi işten çıkarabiliyor. Maddenin altında sıralanan örnekler ve ardından gelen "ve benzeri" ibaresi maddenin ucunun açık olduğunu işverenin işçi aleyhine bunu kullanabileceğini gösteriyor. Diğer yandan Kod-29'la işten çıkarılan işçilerin yüz kızarttıcı suç işlediği vurgulanıyor. Peki, maddenin altında sıralanan örneklerde işçinin sendikalı olmasının yüz kızartıcı suç olduğuna dair bir ibare var mı? Kuşkusuz yok… Ancak anlaşılan "ve benzeri" ile kastedilmek istenen de bu. Bunu bir örnekle somutlaştırabiliriz: Ekmekçioğulları Grubu'na ait Çorum’daki Ekmekçioğlu Metal Kimya Sanayi ve Ticaret AŞ Fabrikası'nda işçilerin DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası'na üye olmasıyla 90 işçi işten atıldı.Sendikalaştıkları için yüz kızartıcı suç anlamına gelen ve tazminat hakkının gasbıyla diğer haklardan yararlanmayı engelleyen 25/2’den (Kod 29) atılan 90 işçi 44 gündür direnişlerini sürdürüyor…
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm işçilerin, 4857 Sayılı İş Kanunu'nun 25. maddesine,"Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan" hallerden ötürü Kod-29 ile işten çıkarılmasına ilişkin TBMM'ye kanun teklifi sundu.
Züleyha Gülüm, öncelikle sunmuş olduğu kanun teklifinde söz konusu kanuna ve maddenin ikinci bendine ilişkin genel gerekçeleri sıraladı.
4857 Sayılı İş Kanunu'nun 25. Maddesinde genel gerekçeyi şu şekilde açıklıyor Züleyha Gülüm: "4857 Sayılı İş Kanunu’nun 25.Maddesinde, işverenin haklı nedenlerle iş akdini derhal feshi düzenlenmiştir. Bu maddenin ikinci bendinde ‘Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri’ başlığı altında işçilerin bir takım suç ve kabahat sayılan eylem ve davranışlarına örnekler verilmiş olunup söz konusu hallerde işverene tazminat ödemeksizin işçiyi çıkarma yetkisi tanınmaktadır. Bunlar; ‘İşçinin işe girerken işvereni kendinde bulunmayan nitelikler varmış gibi göstererek yanıltması, işçinin işverenin veya aile üyelerinin şeref ve haysiyetine dokunacak sözler söylemesi, işçinin cinsel tacizde bulunması, işçinin işverene veya aile bireylerine veya başka bir işçiye sataşması, işyerine sarhoş veya uyuşturucu madde almış olarak gelmesi veya işyerinde bu maddeleri kullanması; işçinin, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması, işçinin yedi günden fazla cezası olan ve ertelenemeyen bir suç işlemesi, işçinin ardı ardına iki gün, bir ayda toplam üç gün ve tatil dönüşü ilk iş günü meşru mazereti olmadan devamsızlık yapması, işçinin yapmakla görevli olduğu işleri hatırlatılmasına karşın yapmamakta ısrar etmesi, işçinin isteği veya savsaması nedeniyle işyerinde 30 günlük ücretinden fazla bir zararın oluşmasına neden olması’ olarak sıralanmıştır."
Gülüm söz konusuu olan maddenin gerekçelendirmesinde ise, 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 25. Maddesinin ikinci bendinin ‘Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri’ başlığı ve sayılı bendlerinin kaldırılmasını önererek şu ifadeleri kullanıyor: ‘Tazminatsız çıkış gerektiren halleri’ başlığı altında, "İşçinin işle ilgili esaslı bir konuda kendi vasıfları hakkında yalan söylemesi, İşçinin, işverene veya başka bir işçiye ağır hakaret etmesi, İşçinin veya işveren temsilcisinin kadın işçilere yönelik şiddet veya cinsel tacizde bulunması ve İşçinin hırsızlık yapması şeklinde yapılacak değişiklik ile; işverene keyfi fesih hakkı veren ve işverenin kanunu geniş yorumlamasına yol açan muğlaklıklar ortadan kaldırılarak işverenin sübjektif yorumuna açık ifadelerle işçinin tazminat almaksızın işten çıkarılabileceği haller daraltılmıştır. Böylece işveren ancak kanunda sınırlı sayıda bulunan fesih sebeplerini ileri sürebilecek, bu uygulamayı sendikasızlaştırmanın bir aracı olarak kullanamayacak ve böylelikle işçilerin haksız yere işten çıkarılmalarının ve etiketlenmelerinin önü alınacaktır. Ayrıca bu düzenlemenin yapılması toplumsal cinsiyet rollerinin yarattığı eşitsizliğin bir sonucu olarak kadın işçilerin ve LGBTİ+ların iş arama süreçlerinde, yeni iş yeri ortamında ve toplumsal alanda maruz kalacakları cinsiyet ayrımcılığı, baskı, mobbing ve tacizin önlenmesi açısından da oldukça elzemdir."
Züleyha Gülüm'ün 4857 sayılı iş kanunda değişik yapılmasına ilişkin kanun teklifi:
MADDE 1- 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 25. Maddesinin ikinci bendinin ‘Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri’ başlığı kaldırılarak;
25 /II – Tazminatsız çıkış gerektiren haller:
a) İşçinin işle ilgili esaslı bir konuda kendi vasıfları hakkında yalan söylemesi
b) İşçinin işverene veya başka bir işçiye ağır hakaret etmesi
c) İşçinin veya işveren temsilcisinin kadın işçilere yönelik şiddet veya cinsel tacizde bulunması
d) İşçinin hırsızlık yapması şeklinde düzenlenmiştir.
MADDE 2- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 3- Bu Kanun hükümleri Cumhurbaşkanı yürütür.