İHD, 2020 Cezaevi İhlal Raporu’nu kamuoyuyla paylaştı. Rapora göre 2020’de 182 tutuklu hak ihlali başvurusunda bulundu. İHD Eş Genel Başkanı Türkdoğan, pandemi tedbirlerinin yoğun bir şekilde uygulandığı dönemde pek çok temel hak ve özgürlük ihlal edilmiştir’ dedi.
İnsan Hakları Derneği (İHD), 2020 Yılı Cezaevi İhlal Raporu’nun açıkladı. Rapora göre; cezaevlerinde işkence, kötü muamele ve onur kırıcı davranışlar sonucu bin 182 tutuklu ‘hak ihlali’ başvurusunda bulundu. Raporda, Covid-19 döneminde cezaevlerinin durumuna da dikkat çekildi.
İHD Genel Merkezi’nde yapılan basın toplantısında konuşan İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, yıl boyunca toplam bin 182 tutuklunun çeşitli konularla ilgili hak ihlal ihbarları aldıklarını söyledi. Türkdoğan, gelen başvurularla ilgili Adalet Bakanlığı ve Kamu Denetçiliği Kurumu ile görüşümler yaptıklarını belirtti.
Cezaevlerinin kapasitesi artırıldı
Türkdoğan, Ceza ve Tevkif evleri Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre, 2 Şubat 2021 tarihi itibariyle 264 kapalı ceza infaz kurumu, 78 müstakil açık ceza infaz kurumu, 4 çocuk eğitimevi, 9 kadın kapalı, 7 kadın açık, 7 çocuk kapalı ceza infaz kurumu olmak üzere toplam 369 ceza infaz kurumu bulunduğunu kaydetti.
Kurumların toplam kapasitesinin 244 bin 896 kişi olduğunu belirten Türkdoğan, bu sayının artırılmış kapasite olduğunu söyledi. Türkdoğan, normal koşullar altında bu hapishanelerde verilen sayının 2/3’ü kadar mahpusun kalması gerektiğini belirterek, son yılda yapılan 40’a yakın yeni hapishane ile kapasitenin resmi rakamlara göre 188 bin 437 kişi arttırılmış olduğuna dikkati çekti.
Mahpus sayısı ve hapishanelerin doluluk oranı ciddi bir artış eğilimi gösterdiğinin bilgisini paylaşan Türkdoğan, 2019 yılı dahil son 7 yıl için verileri içeren 2020 yılı verilerinin özellikle değerlendirme dışı bırakıldığını belirtti. Türkdoğan, Kovid-19 salgını bahane edilerek 7242 sayılı kanunla İnfaz Kanunu’nda yapılan değişiklik ile çıkarılan kısmi ve özel af sayesinde hapishanelerdeki bu yoğunluk geçici olarak azaltıldığını dile getirdi.
17 mahpus koronavirüs nedeniyle hayatını kaybetti
Cezaevlerinde toplam 17 kişinin koronavirüs nedeniyle hayatını kaybettiğini söyleyen Türkdoğan, “Çok sayıda hapishane personeli ve mahpus ise virüse yakalandı. Ne yazık ki kaç kişinin virüse yakalandığına ilişkin elimizde kesin bir veri bulunmuyor. Adalet Bakanlığı’nın 2020 Kasım ayı içerisinde açıkladığı verilere göre 368 ceza infaz kurumunun 117’sinde pozitif vakaya rastlanmış ve toplam 120 mahpusun testi pozitif çıkmıştır” dedi.
20 farklı hapishanede 489 mahpus koronavirüse yakalandı
20 farklı hapishaneden yapılan başvuruda 489 mahpusun Covid-19’a yakalandığı bilgisinin verdiğini belirten Türkdoğan, “Covid-19 belirtileri gösteren mahpusların muayene ve tedavi taleplerinin karşılanmadığına ya da geç cevap verildiğine ilişkin çok sayıda başvuru bulunuyor” diye konuştu.
Temel hak ihlalleri devam ediyor
Hapishanelerde özgürlüğünden alıkonulan istisnasız herkesin sağlık ve yaşam hakkının korunmasıyla güvence altına alınması devletlerin sorumluluğuna ait olduğunu hatırlatan Türkdoğan, şöyle devam etti:
“Tedbirlerin yoğun bir şekilde uygulandığı dönemde, çok sayıda insan hakları örgütünün raporladığı üzere hapishanelerde bilgi edinme hakkı, yaşam hakkı, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı, işkence yasağı, ayrımcılık yasağı, sağlığa erişim hakkı, çalışma hakkı, sosyal güvenlik hakkı, düşünce ve ifade özgürlüğü, barışçıl toplanma özgürlüğü, eğitim hakkı, bilgiye erişim hakkı gibi pek çok temel hak ve özgürlük ihlal edilmiştir.”
İnfaz yasasındaki değişiklik tutuklularla ilgili bir düzenleme içermedi
Hükümetin gündeminde uzun yıllardır olan kısmi ve özel affın çıkarılması için küresel Covid-19 salgınının büyük bir fırsat yarattığını belirten Türkdoğan, “Tutuklu veya hükümlü konumda bulunan mahpuslarla ilgili olarak bu ölümcül salgın nedeniyle, serbest bırakılmaları sağlanıncaya kadar gerekli hijyen ve sağlık koşullarının sağlanması beklenirdi. Bunun dışında alınması gereken önlemlerin başında, henüz yargılamaları devam eden ve haklarında kesinleşmiş bir mahkumiyet kararı bulunmayan tutukluların durumu gelmekteydi. İnfaz teklifi, yalnızca hükümlülerle ilgili durumu düzenlemektedir. Tutuklularla ilgili herhangi bir düzenleme getirmemiştir. Avrupa Konseyi istatistiklerine göre Türkiye, çıkardığı af ile cezaevi nüfusunun yüzde 35’ini, yani 102 bin 944 tutukluyu serbest bıraktı. Ancak bu sayıya Kovid-19 tedbirleri kapsamında cezasının infazı durdurulan yaklaşık 50 bin mahpus da dahildir” dedi.
“604’ü ağır 1605 hasta mahpus bulunuyor”
Hasta tutukluların tahliye edilmemesi sorununun Covid-19 ile beraber kendini daha görünür kıldığını da açıklayan Türkdoğan, şunları dile getirdi:
“Derneğimizin Merkezi Hapishane Komisyonu’nun çalışmaları sonucu hazırlanan ‘Ağır Hasta ve Hasta Mahpus Listesi’ güncellenmiştir. Buna göre derneğimize ulaşabilen ve tespit edebildiğimiz kadarı ile Türkiye hapishanelerinde halen 604’ü ağır hasta olmak üzere toplam 1605 hasta mahpus bulunmaktadır. Bu sayının çok daha yüksek olduğunu özellikle belirtmek isteriz.”
Hapishanelerdeki temel sağlık sorunları
Türkdoğan, Sağlık hakkı açısından hapishanelerde yaşanan temel sağlık sorunları şöyle sıraladı:
“- Aşırı kalabalık koğuşlar
– Revire geç çıkarılma, revirlerden polikliniklere ve polikliniklerden 3. basamak sağlık hizmetlerine sevk işlemlerinde aylarca sıra beklenmesi
– Yoğunluğu kaldıracak nitelik ve kapasitede sağlık hizmeti koşullarının olmaması
– Revirlerde her zaman doktor olmaması
– Bazı hapishanelerde güvenlik görevlilerinin kelepçeleri açmadığı ve hekimlerin de açılmasını talep etmemesi
– Hastane sevklerinin ya geç yapılması ya da hiç yapılamaması
– Sevklerde arama baskısı ve (özellikle astım hastalarını kötü etkileyen) tek hücreli ring araçlarıyla sevk zorlaması
– Ağır hasta mahpusların, hastalıklarının son dönemlerine gelmelerine rağmen tahliye edilmemesi
– Gerek hapishane revirlerinde gerek hastanelerde, hasta mahpusların gerçekten tedavi edilmeyip (ağrı kesici gibi) geçici/belirtileri önleyici ilaçlarla baştan savılması.
– Yetersiz iaşe bedelleri
– Isıtılmayan ve havalandırılmayan koğuşlar
– Mahpusların gün ışığından yeterince faydalandırılmaması
– Diyet yemeklerinin verilmemesi
– Temiz suya erişim sorunları.”
Açlık grevleri cezaevindeki hukuksuzluklarla mücadele için son araç olarak ortaya çıkmaktadır
Cezaevlerinde devam eden açlık grevi eylemlerine de dikkat çeken Türkdoğan, “Türkiye’de hapishanelerdeki uygulamaları ya da sorunları, ceza infaz sistemindeki çarpıklıkları ya da bu sistemdeki sorunların suiistimalini protesto etmek için uzun yıllardır pek çok ölüm orucu, süresiz ve dönüşümsüz açlık grevi ya da açlık grevleri yaygınlaşmıştır. Bu türden eylemler, karşı karşıya olunan hukuksuzlukla mücadele için elde kalan son araç olarak ortaya çıkmaktadır. Ortaya çıkarabileceği sonuçlar bakımından da son derece ciddiyetle yaklaşılması gereken eylemlerdir” dedi.