Tayip Erdoğan, Dünya İnsan Hakları Günü’nde yine yalan söylemeye ve demagoji yapmaya devam etmiştir. Dünyanın neresinde bir insan hakları ihlali varsa ona karşı durmaya devam edeceklerini belirtmiştir. Hem de dünyanın en baskıcı yasalarını çıkardığı günlerde! Herhalde polise rahatlıkla vur ve gözaltına al emri veren yasalar raflarda tozlanması için çıkarılmıyor.
AKP Hükümeti lafla da olsa politikalarından rahatsız olduğu ülkelerdeki insan hakları ihlallerini diline doluyor. Ancak sıra dostu ülkelere ve kendine geldiğinde gıkı çıkmıyor. Yıllarca ilişkide olduğu Mısır, İran, Suriye, Suudi Arabistan ve başka ülkelerde zulüm ve baskı olduğunda sesini çıkarmadı, hala da çıkarmıyor. Oraların liderlerini hep kardeşi olarak bağrına basıyor. Bu tutumun onlarca, yüzlerce örneği var. Bundan öte, AKP Hükümeti zamanında dünyanın hiçbir yerinde olmadığı kadar insanlar gözaltına alınmış, tutuklanmış ve yüzlercesi katledilmiştir. Yine dünyanın hiçbir yerinde olmadığı kadar çocuklar, gazeteciler ve avukatlar tutuklanmıştır.
Daha bir buçuk ay önce Kuzey Kürdistan ve Türkiye’de 50 civarında insan sokak ortasında polis, asker, AKP yandaşları ve kontralar tarafından katledildiği halde, bunların hiçbirisinin katili bulunmamıştır. Demokrasiyle yönetildiğini iddia eden dünyanın başka bir ülkesinde bu kadar insan sokak ortasında öldürülseydi, hükümetler düşerdi. Ancak AKP Hükümeti hesap vereceğine hala başkalarını suçlamaktadır. Dünyanın başka yerlerinde olan baskı ve öldürmeleri dillendirerek kendi yüzünü örtmeye çalışmaktadır. İşte Erdoğan’ın “Nerede olursa olsun baskıya karşı çıkarız” demesi bu amaçlıdır. Ancak AKP Hükümetinin eli o kadar kanlı ve kirlidir ki, bu demagojilerle üstünü örtmesi mümkün değildir. Nitekim tüm dünya AKP Hükümetinin baskıcı olduğu ve Erdoğan’ın da ‘yeni nesil’ bir diktatör olduğunu dillendiriyor.
Şu anda dünyada en fazla insan hakları ihlaline maruz kalan halk Kürtlerdir. En fazla da Türkiye bu ihlalleri yapıyor. Son 12 yılda AKP yüz binlerce Kürt’ü ve demokrasi mücadelesi veren insanı gözaltına almış ve on binlercesini tutuklamıştır. Sadece son bir ayda üç bin insanı gözaltına almış, binden fazlasını da zindana atmıştır. Bundan daha büyük zulüm ve baskı olabilir mi?
Dünyada Erdoğan gibi “Çocuk da olsa, kadın da olsa gereğini yaparız” diyen başka bir siyasi lider görülmüş müdür? Erdoğan sadece bu lafları etmemiş, gereğini yaparak birçok çocuk ve kadını öldürmüştür. Birçoğunu da sakat bırakmıştır. AKP Hükümeti zamanında neredeyse ölümün gerçekleşmediği hiçbir demokratik eylem ve gösteri yoktur. Kuzey Kürdistan ve Türkiye’nin caddeleri, sokakları, meydanları gaz odaları haline getirilmiştir. Buna rağmen “Biz her yerdeki baskı ve zulme karşı çıkıyoruz” demek ne anlam taşır?
Aslında Erdoğan ve AKP bu tür lafları ettiğinde hemen karşısına 12 yıllık iktidarı döneminde gerçekleşen ölümler, sakat bırakılmalar ve tutuklamalar hatırlatılmalı ve gözünün içine sokulmalıdır. Aralık ayında başta Roboskî’deki 34 çocuk ve genç olmak üzere birçok insan katledilmiştir. 2009 Aralık ayında KCK operasyonları adı altında yüzlerce Kürt tutuklanmıştır. Roboskî katliamını protesto edenler de öldürülmüş ve tutuklanmıştır. Roboskî katliamını protesto edenlerin nasıl bir polis ve yargı terörüyle karşılaştığı hala hafızalarda tazeliğini korumaktadır.
AKP Hükümeti ve Erdoğan her zaman bir kısım suçluların şirretlik yaparak başkalarını suçlaması gibi bir yöntem izliyor. Şirretlik tam da AKP ve Erdoğan için kullanılabilecek bir kavramdır. Son günlerde bu şirretliğin çarpıcı örneğini ortaya koymaktadır. Polisin ve askerin öldürmelerini meşrulaştıran bir baskı yasası çıkarıyor; HDP “Bu yasaya karşı mücadele edeceğiz, bu yasanın çıkmasını engelleyeceğiz” deyince, derhal “Olacak ölümlerin sorumlusu HDP’dir” diyerek yine şirretlik yapıyor. Böylece daha şimdiden polis ve asker öldürmelerine kılıf bulmaya çalışıyor.
Ne diyelim, Allah AKP ve Erdoğan gibilerini düşman başına vermesin! Bu kadar pişkin, ikiyüzlü bir siyasi iktidar herhalde insanları kahretmektedir. Yüzlerce ölümle karşılaşan aileler, on binlercesi tutuklananlar, Erdoğan’ın bu konuşmaları karşısında ne düşünürler?
Başkaları hakkında konuşmak kolaydır. Şurada şu baskı oluyor demek kolaydır. AKP Hükümeti ve Erdoğan ilk önce iğneyi kendine batırsın, sonra başkaları hakkında konuşsun, derler. Çünkü kendisine iğne batırmadan başkasına çuvaldızı batırmak hiçbir zaman inandırıcı bulunmaz. Erdoğan’ın söylediklerinin inandırıcı bulunmaması gibi!
Kürtler dünyanın en fazla baskı ve zulüm gören ve insan hakları ihlaline maruz kalan toplumudur. Şu anda bu zulmü ve ihlali en fazla yapan da Türk devletidir. Bu gerçeklik karşısında söylenen her şey laf-ı güzaftır, boştur. Zaten Erdoğan ve AKP’liler sürekli boş konuşmaktadırlar.
(Özgür Gündem – 12 Aralık 2014 – Hüseyin Ali)