Close Menu
Siyasi HaberSiyasi Haber

    Subscribe to Updates

    Get the latest creative news from FooBar about art, design and business.

    What's Hot

    Akademisyenin isyanı: “77 bin lira maaşla bile İstanbul’da ev kiralayamıyoruz”

    28 Ağustos 2025

    Ölüm yolunu barışa çevirmek: Mars Mira söyleşisi

    28 Ağustos 2025

    Alevilerin ‘Orta ve Batı Suriye Siyasi Konseyi’nin kuruluşu ilan edildi

    28 Ağustos 2025
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    • Güncel
      • Ekonomi
      • Politika
      • Dış Haberler
        • Ortadoğu
        • Dünya
      • Emek
      • Kadın
      • LGBTİ+
      • Gençlik
      • Ekoloji ve Kent
      • Haklar ve özgürlükler
        • Halklar ve İnançlar
        • Göçmen
        • Çocuk
        • Engelli Hakları
      • Yaşam
        • Eğitim
        • Sağlık
        • Kültür Sanat
        • Bilim Teknoloji
    • Yazılar

      Bağımsız yaşam: Merhametin değil, adaletin eseri

      24 Ağustos 2025

      Bolu’da siyasi ikbal, sosyal medya ve fenomen belediye başkanı

      22 Ağustos 2025

      Sahip olduğunuz servet bizden çaldıklarınızdır

      17 Ağustos 2025

      Kamuda 8. dönem TİS: Masanın siyaseti, emekçinin gerçeği ve çıkış yolu

      16 Ağustos 2025

      Yangını büyütelim!

      15 Ağustos 2025
    • Seçtiklerimiz

      Kürt – Türk – Türkiyeli

      25 Ağustos 2025

      İsrail masasında HTŞ’ye Rus ruleti

      25 Ağustos 2025

      İran yeniden menzilde

      25 Ağustos 2025

      Şimdi umudu, mücadeleyi örgütlemenin zamanı

      24 Ağustos 2025

      Reel sosyalizmin maddi temelleri: Kolektif kazanımlar ve çelişkili miras

      24 Ağustos 2025
    • Röportaj/Söyleşiler

      Ahmet Asena: Demokrasi Koalisyonu ve Sol Odak Şart

      28 Ağustos 2025

      Canan Yüce ve Yüksel Mutlu: ”Alevi katliamını durdurabiliriz”

      28 Ağustos 2025

      Feray Mertoğlu: Barış ve Demokrasi İçin Toplumsal Mücadele Zorunluluktur

      27 Ağustos 2025

      Bolivya’da sol iktidar sona seriyor: Darbeciler hesap sorabilir

      23 Ağustos 2025

      İsrail’in ‘iç’ mücadelesi gerçekten çıkmazda mı?

      21 Temmuz 2025
    • Dosyalar
      • 30 Mart Kızıldere Direnişi
      • 8 Mart Dünya Kadınlar Günü 2022
      • AKP-MHP iktidar blokunun Kürt politikası
      • Cumhurbaşkanlığı Seçimleri
      • Ekim Devrimi 103 yaşında!
      • Endüstri 4.0 üzerine yazılar
      • HDK-HDP Tartışmaları
      • Kaypakkaya’nın tarihsel mirası
      • Ölümünün 69. yılında Josef Stalin
      • Mustafa Kahya’nın anısına
    • Çeviriler
    • Arşiv
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    Anasayfa » İbrahim Kaypakkaya’nın ardından…

    İbrahim Kaypakkaya’nın ardından…

    Siyasi Haber17 Mayıs 2020
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn WhatsApp Reddit Tumblr Email
    Share
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

    Ertuğrul KÜRKÇÜ yazdı: İbrahim Kaypakkaya ise, kendi özgün yolunu en dezavantajlı zamanda, en dezavantajlı konumda, devrimci hareketin peş peşe yenilgilerle sarsıldığı bir dönemde çizmiş ve bunu üstelik statükonun bütün kalelerine, milliyetçiliğe, Kemalizme ve sömürgeciliğe doğrudan doğruya saldırarak yapmıştı.

     


    Bugün 18 Mayıs, İbrahim Kaypakkaya’nın Diyarbakır işkencehanelerinde öldürülmesinin 47. Yılı. Devrimci hareketimizin bu değerli öncüsünü sevgi ve saygıyla anıyoruz, katillerini bir kere daha vicdanımızın derinliklerinden gelen hınçla lanetliyoruz.


    İbrahim Kaypakkaya çok genç yaşlarında, Marksist düşünceyi işçilerin ve köylülerin sömürü ve yoksulluktan kurtuluş mücadelelerinin kılavuzu kılmak için gösterdiği çabalarla temayüz etmiş bir devrimciydi. 1960’lar sonu kabaran devrimci gençlik hareketi yalnızca akademinin ve siyasetin tahakkümcü hiyerarşik doğasına değil, sosyalist hareketin toplumdaki hiyerarşiyi yeniden üreten, seçkin kadrolarca yukarıdan aşağıya doğru sevk ve idare edilişine yönelik bir isyandı da. O yüzden siyasal merkezlerde, merkezi yayın organlarında “bizden biri”nin, yani sosyalist seçkinler arasından değil,  öğrenci kitle mücadeleleri içinden, sokaktan, alanlardan, anfilerden, yurtlardan gelen devrimcinin, sosyalist hareketin “ağır topları”yla aynı zeminlerde kanaat beyan etmesinden, sadece “bilenler”e mahsus addedilen teorik ve siyasal değerlendirmelerde bulunmalarından kendi adıma gizli bir gurur duyardım.


    FZhZfm


     


    Bu gençlik enerjisi, 1968’in üniversite isyanlarının ardından, topraksız köylülerin, çiftçilerin, küçük üreticilerin, fabrika ve hizmet işçilerinin mücadelelerinin imbiğinden geçerek piştikçe yeni kuşak devrimciler, yalnızca Türkiye İşçi Partisi (TİP) merkez yönetiminin tarzı siyaseti ve sunduğu politikaların değil, TİP muhalefetinin, Milli Demokratik Devrim kampının sunduğu perspektifin de toplumsal mücadelelerin açığa çıkardığı devrimci ihtiyaçlara yanıt veremeyeceğini seziyorlardı. FKF 1969 Kurultayı bu açıdan tarihsel bir rol oynadı, o güne kadar TİP yönetimi karşısında söz tekelini elinde bulunduran MDD “ağır topları”nın ufkunu aşan yeni çehrelerin parladıkları bir sahne oldu. Bu kurultayın yıldızı Mahir Çayan’dı, Kurultay konuşmasını Aydınlık’taki yazılarıyla derinleştirirken, aynı dergide İbrahim Kaypakkaya imzasıyla çıkan yazılar da, kabuğun çatladığını ve yeni bir Marksist kuşağın devrimci hareketin önündeki yerini almaya başladığını haber veriyordu. Onların varlığı, genç devrimcilerin tam olarak tanımlayamasalar da sosyalist hareketin toplumdaki altlık-üstlüğü bir şekilde yansıtan bir hiyerarşiyle sakatlanmış olmasından duyduğu huzursuzluğu yatıştıran bir güvence gibiydi.


    Bugün, neredeyse yarım asır sonra geriye dönüp baktığımızda, 1960’lar sonu ‘70’ler başlarında sosyalist hareketin tabanında uç veren bu eğilimler olmasa bugün bir devrimci Marksist hareketimiz olamayacağını çok daha berrak olarak görebiliyoruz. O nedenle her geçen yıl, 1968’in büyük öğrenci, işçi, köylü ve aydın başkaldırısının içinden fırlayan bu öncülerin değeri gözümüzde daha da büyüyor.


    Doğrusu, devrimci teori ve pratik, bilimin, toplumsal mücadelelerin, faşizmle savaşın, diktatörlüklerle mücadelelerin, kültür kavgalarının, bilgi üretim olanaklarının harmanından geçerek kazandığı derinlik ve çapın durmaksızın genişlediği 45-50 yılın ardından o gün gözümüzü ve bilincimizi açan pek çok fikrin aslında sadece bir başlangıç değerine sahip olduğunu düşünebiliriz. Ne var ki, İbrahim Kaypakkaya ve çağdaşlarının bütün değeri de zaten burada.


    Onların, sosyalist hareketin güncel ve açık siyaset içinde, meşruiyet edinme kaygısı içinde devrimci teoriyi işlemeyi biteviye ertelemesinin yol açtığı düşünce ve davranış yavanlığına; devrimin ve devrimciliğin elemanter bilgilerinin en gizli çekmecelerde saklanmasının yol açtığı bönlüğe mukabil bir devrimin, üstelik teoride öngörüldüğü gibi bir devrimin mümkün olduğunda ısrarları ve teoriyi sınıf mücadelesine uygulamaya cüret edişleri, Türkiye ve Kürdistan’a çağdaş devrimci mücadeleler için ideolojik cephaneliğin kapılarını ardına kadar açtı. İşte sonraki kuşakların kendilerini düzenin ötesinde bir hayata ve bağlanışa götüren bu yolu açanları hiç unutmayışları bundan.  Bu, kendi çağında sadece bir fikriyat meselesi değil, aynı zamanda bir davranış ve ahlâkiyat meselesiydi de. Devrimciyi en büyük acılarla, ölüm, esaret, yoksunluk, ayrılık ve dışlanmayla sınayan o çağın hesaplaşmaları onları sadece devrimciler için değil bütün insanlık için bir model olmaya çağırdığında gözlerini kırpmadan yürüyüşleriydi, onlara sıradan insanların kalbinde ve ruhunda bir yer açan…


     


    Yum7kl


    İbrahim Kaypakkaya’yı özellikle bu yürüyüşteki büyük diğerkâmlığından ötürü ayrıca büyük bir saygıyla anıyoruz. 1968-71 devrimci hareketinin diğer öncüleri, düşünceleri ve eylemlerine yaşarlarken kitlesel karşılıklar bulabilmiş, sözleri ve davranışlarının yaygın bir toplumsal kabul gördüğüne şahit olmuşlar, kendi yollarında kitlelerin sevgi ve hayranlığını kazandıklarını hissederek yürümüşler, ölümü böyle karşılamışlardı. İbrahim Kaypakkaya ise, kendi özgün yolunu en dezavantajlı zamanda, en dezavantajlı konumda, devrimci hareketin peş peşe yenilgilerle sarsıldığı bir dönemde çizmiş ve bunu üstelik statükonun bütün kalelerine, milliyetçiliğe, Kemalizme ve sömürgeciliğe doğrudan doğruya saldırarak yapmıştı. Bunun için ne kadar çok inancı, ne kadar çok bağlanmayı, ne kadar çok kararlılığı ve ne kadar çok umudu içine yerleştirmiş olmalıydı. İbrahim Kaypakkaya kısacık ömrüne, çalışkanlık ve azmiyle pek çok yazılı eser sığdırmayı başarmıştı. Duygu ve düşüncelerini açık yayınlar ve örgütsel yazışmalardaki sade, yalın ve berrak anlatımlarından kolayca görmek mümkün. Günümüzde bunların bir bölümünün belki de büyük çoğunluğunun kendi zamanındaki önemini hala koruyup korumadığı tartışılabilir. Ama son eseri, ölüm tehdidi altında verdiği  “magnum opusu” asırlarca ortak hazinemizin en değerli mirası olmaya devam edecek.


    Son satırlarını tekrarlamama izin verin: “Esasen biz komünist devrimciler prensip olarak siyasi kanaatlerimizi ve görüşlerimizi hiçbir yerde gizlemeyiz. Ancak örgütsel faaliyetlerimizi, örgüt içinde bizimle birlikte çalışan arkadaşlarımız ve örgüt içerisinde olmayıp da bize yardımcı olan şahıs ve grupları açıklamayız. Kişisel sorumluluğum açısından gerekeni zaten söylemiş bulunuyorum. Ben buraya kadar anlattıklarımı samimiyetle inandığım Marksist-Leninist düşünce uğruna yaptım. Ve sonuçtan asla pişman değilim. Ben bu uğurda her türlü neticeyi göze alarak çalıştım ve neticede yakalandım. Asla pişman değilim. Bir gün sizin elinizden kurtulursam gene aynı şekilde çalışacağım.”


    Anısı önünde sevgi ve saygıyla eğiliyorum.

    Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Telegram Email

    İlgili İçerikler

    Bağımsız yaşam: Merhametin değil, adaletin eseri

    24 Ağustos 2025

    Bolu’da siyasi ikbal, sosyal medya ve fenomen belediye başkanı

    22 Ağustos 2025

    Sahip olduğunuz servet bizden çaldıklarınızdır

    17 Ağustos 2025
    Destek Ol
    Yazılar
    Elif Gamze Bozo

    Bağımsız yaşam: Merhametin değil, adaletin eseri

    Sinan Cantürk

    Bolu’da siyasi ikbal, sosyal medya ve fenomen belediye başkanı

    Furkan Ege

    Sahip olduğunuz servet bizden çaldıklarınızdır

    Özlem Tolu

    Kamuda 8. dönem TİS: Masanın siyaseti, emekçinin gerçeği ve çıkış yolu

    Bağlantıda Kalın
    • Facebook
    • Twitter
    Seçtiklerimiz
    Kemal Vuraldoğan

    Kürt – Türk – Türkiyeli

    Fehim Taştekin

    İsrail masasında HTŞ’ye Rus ruleti

    Akdoğan Özkan

    İran yeniden menzilde

    Siyasi Haber

    Şimdi umudu, mücadeleyi örgütlemenin zamanı

    Güncel Kalın

    E Bültene üye olun gündemden ilk siz haberdar olun.

    Siyasi Haber, “tarafsız” değil “nesnel” olmayı esas alır. Siyasi Haber, işçi ve emekçiler, kadınlar, LGBTİ+’lar, gençler, doğa ve yaşam savunucuları, ezilen etnik ve inançsal topluluklardan yanadır.

    Devletten ve sermayeden bağımsızdır.

    Facebook X (Twitter) YouTube
    EMEK

    DEM Parti’li Altın: Mevsimlik tarım işçisi kadınların güvencesizliği sona ermeli

    22 Ağustos 2025

    BM: Küresel ısınma 2,4 milyar işçiyi tehdit ediyor, hızlı önlem şart

    22 Ağustos 2025

    TÜMTİS: Platform Turizm 500 çalışanın maaşını ödemedi

    22 Ağustos 2025
    KADIN

    Temmuz ayında en az 28 kadın katledildi: Şiddet yayılıyor, sessizlik büyüyor

    6 Ağustos 2025

    Patriarkayı yık

    22 Haziran 2025

    Kadının İnsan Hakları Derneği, İstanbul Sözleşmesi’ni AİHM’e taşıdı

    3 Mayıs 2025
    © 2025 Siyasi Haber. Designed by Fikir Meclisi.
    • Home
    • Buy Now

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.