HRW Avrupa ve Orta Asya Direktörü Hugh Williamson “Türkiye, kişilerin askeri harekatlar da dahil her türlü hükümet politikasını barışçıl yollarla eleştirme haklarına saygı göstermeli ve bu saçma davaları düşürmeli” dedi.
İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch/HRW) bugün yaptığı açıklamada, Afrin harekatını sosyal medyada eleştiren çok sayıda kişinin gözaltına alındığına ve haklarında dava açıldığına dikkat çekti.
İçişleri Bakanlığı, 26 Şubat’ta gözaltına alınanlarla ilgili şu açıklamayı yapmıştı: ““Zeytin Dalı Harekâtının başladığı 20 Ocak 2018 tarihinden günümüze [26 Şubat] kadar, operasyona yönelik, 85 eylem/etkinlik gerçekleştirilmiş, sosyal medya üzerinden 648 propaganda yapılmış, olaylarda 120 provokatör tespit edilmiş, yapılan eylem/etkinlik ve propaganda faaliyetleri sonucunda 845 şüpheli gözaltına alınmıştır.”
Bakanlık, Şubat ayı sonundan bu yana da yeni soruşturmaların açılmaya devam ettiğini bilahare açıkladı.
Ayrıca, Halkların Demokratik Partisi’nden (HDP) yedi milletvekili hakkında da soruşturma başlatıldı, fezlekeler hazırlandı.
“Türkiye hükümetinin düştüğü en dip nokta”
HRW, konuyu, “Bu baskı dalgası kişilerin görüşlerini barışçıl yollarla ifade etme hakkını ihlal ediyor” şeklinde yorumladı.
İnsan Hakları İzleme Örgütü Avrupa ve Orta Asya Direktörü Hugh Williamson “Barış çağrısı yapan tweet’ler atan kişileri gözaltına almak ve haklarında kovuşturma başlatmak Türkiye hükümetinin bugüne kadar düştüğü en dip nokta” dedi.
“Türkiye yetkilileri kişilerin askeri harekatlar da dahil her türlü hükümet politikasını barışçıl yollarla eleştirme haklarına saygı göstermeli ve bu saçma davaları düşürmeli. Ceza yargı sisteminin, eleştirilerini barışçıl yollarla dile getiren insanlara karşı kullanılmasının hiçbir haklı gerekçesi olamaz. Hükümet toplumdaki muhalif görüşlere, bunlar kendi görüşleriyle keskin bir tezat oluştursa bile, tahammül göstermek zorundadır” dedi.
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’nın ifade özgürlüğü temsilcisi Harlem Désir de 7 Şubat’tqaki açıklamasında, yüzlerce sosyal medya kullanıcısının Afrin operasyonuna karşı oldukları için gözaltına alınmasını “kabul edilemez” bulduğunu söylemişti.
Avrupa Parlamentosu da Türkiyeli yetkililerinin, askeri harekata muhalefet eden görüşlere yönelik baskılarını 8 Şubat’ta kabul ettikleri bir kararla kınadı.
“Facebook ve Twitter kullanımında düşüş var”
İnternette barışçıl ifadenin suç sayılmasının sosyal medya kullanımının üzerinde cesaret kırıcı bir etki yarattığını belirten HRW, bunun da otosansürün artmasına yol açtığını açıkladı:
“Reuters Gazetecilik Çalışma Enstitüsü’nün (Reuters Institute for the Study of Journalism) 2017 raporuna göre, Türkiye’de hem Facebook hem Twitter kullanımında bir düşüş görülüyor ve bu durumun, hükümet denetiminden duyulan korkudan kaynaklandığı düşünülüyor.
“Twitter’ın yayımladığı şeffaflık raporlarına göre, Türkiye 2014’ten 2017 ortalarına kadar hesap veya içerik kaldırılması talepleri konusunda dünya lideri oldu.
“Freedom House, Türkiye’de internet özgürlüğünün durmadan gerilediğini söyledi. Yüksek puanın daha fazla ihlal anlamına geldiği İnternet Özgürlüğü Genel Puanlamasında Türkiye’nin 2011’de 45 olan puanı 2017’de 66’ya geriledi.”
İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün görüştüğü kişilerden bazıları da “artık Türkiye’de insanların hükümeti eleştiren içerik paylaşırken ya da bu tür içeriklere tepki vermeden önce iki defa düşündüğünü” söyledi.
“Operasyonlar cezalandırma yöntemi olarak kullanıldı”
İnsan Hakları İzleme Örgütü, Afrin’le ilgili tweetleri yüzünden haklarında soruşturma açılan bir gazeteci, bir politikacı, bir belgeselci, bir LGBT aktivisti ve bir insan hakları kuruluşu üyesinin dosyasını inceledi. Ayrıca, daha önce sosyal medyada şiddet içermeyen görüşlerini ifade ettiği için ceza alan bir hekimin dosyasına da baktı.
HRW’den temsilciler, şüpheli ifade tutanaklarını, iddianameleri ve mahkeme kararlarını inceledi, avukatlarla görüştü.
Dosyaları inceleyen HRW, “bazı polis baskınlarının ve soruşturmaların, yetkililer ortada suç teşkil edebilecek bir fiil olduğuna gerçekten inandıkları için değil, daha çok bir cezalandırma yöntemi olarak kullanılmak amacıyla gerçekleştiği kanaatine vardıklarını” açıkladı.
“Bir kovuşturma sonucunda dava açılmasa ya da dava açılıp beraatla sonuçlansa bile, soruşturma ve kovuşturmaya uğradığı için ‘terör suçlusu’ olarak damgalanan kişiler işten atılma ve sosyal dışlanma gibi olumsuz sonuçlarla karşı karşıya kalıyor.”
Bianet