HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, “şimdi yeni parti kuranların Kürt sorununu çözmek için rapor hazırladıklarını, bu raporları gidip Kürt illerinde, Kürdistan’da açıklama gereği duyuyorlar, Kürtlerin oyu satılık değildir. Kürtlerin oyu sizin yalan dolanlarınıza, inkarcı baskıcı anlayışınıza karnı tok” dedi.
SiyasiHaber
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, 1 Haziran’da başlattıkları “Demokratik Mücadele Programı”nın 3’üncü aşaması kapsamında Bursa’da düzenlenen halk buluşmasına katıldı. Yıldırım ilçesine bağlı Yavuz Selim Mahallesi Pazar Alanı’nda gerçekleştirilen buluşmaya, HDP Grup Başkanvekili Saluhan Oluç, Kadın Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, milletvekilleri, MYK ve PM üyeleri, Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu (AABF) Onursal Başkanı ve eski milletvekili Turgut Öker, çok sayıda sivil toplum örgütü temsilcisi ve yüzlerce yurttaş katıldı.
“Başta Giresun olmak üzere Karadeniz halkına geçmiş olsun”
Koronavirüsten dolayı yaşamını yitirenlere başsağlığı dileyen Buldan, Giresun’da yaşanan sel felaketinde de yaşamını yitirenlere başsağlığı, yaralılara da acil şifalar diledi. Buldan “Bildiğiniz üzere son aldığımız duyuma göre 7 insan yaşamını yitirdi ve halen kayıp olan insanlar var. Başta Giresun olmak üzere Karadeniz halkına geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Bu yaşanan kader değildir. Yaşananın iktidarın rantçı politikalarının sonucu olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Çevreye düşman bir iktidarın dere yataklarını imar alanı olarak ranta açmasının bir sonucudur yaşananlar. İşte çevreye düşmanlığın doğaya düşmanlığın sonucunun bu olduğunu biliyoruz. Ve bunun için aslında yıllardır çağrımızı bu şekilde yapıyoruz. Bu iktidarın her alanda düşmanlığını gördük. Yaşanan aynı zamanda bir çevre düşmanlığı bir doğa düşmanlığıdır. Karadeniz’de son zamanlarda yaşananlar, HES projelerinin hayata geçirilmesi, doğanın tahrip edilmesi, ekosistemin tahrip edilmesi sonucu yaşananlar bir felakettir ama aynı zamanda iktidarın felaketinin bir sonucudur. Aynı zamanda bu iktidarın Karadeniz’e yaşattıkları, Karadeniz’in doğasına, Karadeniz’in tabiatına yaşattıklarının bir sonucudur. “
“Türkiye toplumu artık yeni bir anayasa istiyor”
12 Eylül’de yazılan bir anayasa ile Türkiye’nin yönetiliyor olması Türkiye’ye yapılan en büyük haksızlıklardan bir tanesidir diyen buldan şunları söyledi.” Yani 12 Eylül’de, 90’larda yazılan bir anayasayla hala Türkiye’nin yönetiliyor olması Türkiye’ye yapılan en büyük haksızlıklardan bir tanesidir. Türkiye toplumu artık yeni bir anayasa istiyor. Türkiye toplumu artık eski anayasayla yönetilmek istemiyor. Yürürlükte olan Anayasa Türkiye halklarının bir arada yaşamasına, kimliklerin, inançların ve kültürlerin özgür bir şekilde kendini yaşamasına engeldir. Çoğulcu, özgür, bütün kimliklerin inançların, kadınların, gençlerin, kendilerini güvende hissedeceği yeni bir anayasaya acil ihtiyaç vardır. Ancak bu ülkeyi yönetenler halen eski anayasada diretiyor. Çünkü bu anayasa sadece onların işine yarıyor. Yeni bir anayasa ile onlar da biliyor ki herkes her halk her inanç her kültür kendisini güvende hissedecek ve Türkiye kendi zenginliği ve çoğulcu yapısıyla kendini güvende hissedecek. Oysa bu iktidarın anlayışı özgürlüklere açık değil. Bu iktidarın anlayışı farklı kimlikleri ve zenginlikleri yaşatacak anlayışta değil. Onlar faşizm anlayışında ısrar eden, baskıcı, şiddet yanlısı, bu ülkeyi karanlığa doğru sürükleyen bu anlayıştan vazgeçmediği sürece bizler bu ülkede farklı kimliklerin farklı inançların farklı anlayışların farklı mezheplerin bir araya gelmesi için her türlü mücadeleyi vermeye devam edeceğiz.,
“Kürt sorununu çözemedikleri için kendileri çözüldüler”
Buldan, yaşanan sorunların temelinde Kürt sorununun çözümsüzlüğündeki ısrar olduğuna işaret ederek, “Türkiye’nin hatta dünyanın en önemli sorunlarından biridir. Kürt sorununun çözümsüzlüğünden kaynaklanan krizin, kaosun yaşandığını biliyoruz. Kürt sorunu bu ülkenin en büyük sorunudur, çözüm yollu bellidir, çözümü vardır. Bu ülkeyi yönetenler hep aynı yöntemlerle, hep güvenlikçi politikalarla halkların dilini ve kimliğini inkarla, siyaset kanallarını daraltmakla çözmeye çalışıyorlar” ifadelerini kullandı.
Herkesi şimdi bir Kürt sorununu çözme sevdası tuttuğunu kaydeden HDP Eş Genel Başkanı Buldan, “Geçmişte çözmek isteyenler sadece kendileri çözüldü. Çünkü meselenin ana kaynağına bir türlü inmediler. Bu sorunun gerçek ismini bir türlü telaffuz etmediler. Kürt sorununu çözemedikleri için kendileri çözülüp gittiler. Tıpkı AKP gibi. AKP çözmediği ve çözemediği gibi son demlerini yaşıyor. İlk sandıkla birlikte tarihin çöp sepetine gidecek bir iktidarla karşı karşıyayız” diye konuştu.
Davutoğlu’na mesaj: Kürtlerin inkârcı baskıcı anlayışlara karnı tok
Bazı partilerin Kürt sorununa ilişkin açıklamalarını hayretle izlediklerini dile getiren Buldan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bir dönem bu ülkede başbakanlık yapan, iktidardayken faşizmi, baskıyı, şiddeti gündeminden eksik etmeyen, Şırnak’tan Hakkari’ye, Mardin’e birçok insanın katledilmesine göz yuman, o zaman başbakan olan; şimdi yeni parti kuranların Kürt sorununu çözmek için rapor hazırladıklarını, bu raporları gidip Kürt illerinde, Kürdistan’da açıklama gereği duyuyorlar. Katliamlara ortak olanlar, bu faşizmi uygulayanlar şimdi Kürt halkının oyunu nasıl alırım arayışına girdiler. Kusura bakmasılar Kürtlerin oyu satılık değil. Kürtlerin karnı sizin yalan dolanlarınıza toktur. Yeri geldiğinde inkar edeceksin, yeri geldiğinde siyaseti var edeceksin, yeri geldiğinde siyasetçileri cezaevlerine göndereceksin, yeri geldiğinde kayyım atayacaksın, buna ses çıkarmayacaksın, bir halkın temsilcilerini cezaevlerinde rehine olarak tutacaksın, bundan hiçbir şekilde söz söylemeyeceksin, Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, İdris Baluken, Sebahat Tuncel, Gülten Kışanak ve ismini sayamadığım onlarca arkadaşım cezaevindeyken tek ekilme etmeyeceksin, ülkeyi kayyımlarla yönetenlere tek kelime sözün olmayacak, ülkeyi tecrit ülkesi haline getirenlere hiçbir sözünüz olmayacak, sonra kalkıp Kürt sorunundan bahsedeceksiniz. Sonra gidip Kürt illerinde siyaseti başlatmanın yollarını arayacaksınız, bu yaşananlar itiraz etmeyeceksiniz. Böyle bir tutumu ne Kürtler ne Türkiye halkları kabul eder.”
“Krizler sadece Kürtleri etkilemiyor tüm Türkiye’yi etkiliyor”
Krizlerin sadece Kürtleri değil tüm Türkiye’yi etkilediğini belirten Buldan, “Bütün bu yaşananlar ve krizlerin altında bu ülkeyi yönetenlerin yaklaşımı var. Kürt sorunu sadece Hakkari’nin, Diyarbakır’ın bir sorunu değildir. Kürt sorunu aynı zamanda Bursa’nın ve Bursalının da sorunudur. Aynı zamanda Balıkesirlinin, İzmirlinin, Egelinin, Karadenizlinin bir meseledir. Çünkü yaşanan krizler hem ekonomik hem sosyal. Krizler sadece HDP’yi ve Kürtleri etkileyen krizler değildir. Türkiye’nin batısından Ege’sine Karadeniz’ine yaşayan halkları; Çerkesleri, Alevileri, Arapları, Türkleri ne kadar ilgilendiriyorsa, Kürdistan’da da Kürtleri ve orada yaşayan insanları da ilgilendiriyor. Eğer Türkiye toplumu, biz bu ülkede kardeşiz, birlikte yaşıyoruz diyorsa işte o zaman Kürt’ün yaşadıklarına, inkar politikası altında yaşadıkları zulme karşı mutlaka söyleyeceği bir sözü olmalıdır. Bu ülke hepimizin ülkesi, hepimiz birlikte yaşıyoruz. Türk’ü, Kürt’ü, Arap’ı, Alevi’si ile kadını, genciyle hepimiz birlikte yaşıyorsak, bu sorunlara hep birlikte karşı çıkmak durumundayız” diye belirtti.
“HDP’nin ülkeyi yönetmeye dair yürüyüşünü engellemeyecekler”
Kadınlar, kimlikler, krizler konusunda sözümüzü esirgemediğini ve AKP’yi tek eleştiren partinin HDP olduğunu dile getiren Buldan “Bunun için bu kadar bize saldırıyor. Bunun için bu kadar öfkeliler, bunun için HDP’yle uğraşıyorlar. Ne yaparlarsa yapsınlar HDP’nin büyümesini, genişlemesini HDP’nin bu ülkeyi yönetmeye dair başlattığı yürüyüşü asla ve asla engelleyemeyecekler. Çünkü siz varsınız, Bursalılar, Egeliler, Karadenizliler var. Kadınlar, gençler var, Türkiye halkları ve tüm Türkiye toplumu var. Biz bu ülkeyi yönetmeye bu sorunları birebir çözmek için yola çıktık. Daha da büyüyeceğiz, daha da genişleyeceğiz. İstedikleri kadar saldırsınlar, karalamaya çalışsınlar buna haklarımızın karnı tok. Her türlü karalama karşısında her türlü saldırı karşısında haklarımız dimdik ayaktadır.
Doğubayazıt’tan geliyoruz. Gördünüz görüntüleri. Tek bir yere gitmemiz bile halklara büyük bir umut, heyecan veriyor. Bu umudu ve heyecanı daha da büyütmek hepimizin görevidir. Hep birlikte büyüyeceğiz, bu ülkeye umut olacağız, heyecan vereceğiz. Kadını genciyle, yaşlısıyla erkeği ile hep birlikte umut olmaya devam edeceğiz” dedi.