Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir İl Örgütünün yerel seçimlere ilişkin bir açıklama yayınladı. Açıklamada 31 Mart yerel seçimlerinin yeni bir referandum niteliği arz ettiği dile getirildi.
Halkların Demokratik Partisi İzmir İl Örgütü 31 Mart yerel seçimlerine ilişkin bir açıklama yayınladı.
Açıklamada HDP üzerindeki tüm saldırılara karşın her düzeyde yerel seçim çalışmasının sürdürüldüğü, ancak HDP seçimlere kendi parti çıkarları açısından yaklaşmadıklarını ve bu seçimlerin tıpkı 16 Nisan ve 24 Haziran gibi bir demokrasi mücadelesi olduğunu vurguladı.
HDP İzmir İl Eş Başkanları Besriye Tekgür ve Abdulkadir Baydur imzası ile yayınlanan 12 maddelik açıklamanın tamamı şöyle:
1) Halkların Demokratik Partisi (HDP), üzerindeki bütün ardı arkası kesilmez baskı ve saldırılara rağmen 31 Mart yerel seçimlerine yönelik kendi bağımsız çalışma ve hazırlıklarını İzmir özgülünde de her düzeyde sürdürmektedir.
2) Bu çerçevede, HDP’nin her düzeyde adaylıkları eğilimi yoklamalarıyla belirleme çalışmaları son safhaya gelmiş durumdadır. Seçim güvenliğini sağlamayı, seçim günü sandık başlarında görev alacak kurul üyelerini ve müşahitleri tamamlamayı hedefleyen faaliyetleri ise aralıksız biçimde devam etmektedir.
3) Ancak, HDP önümüzdeki 31 Mart yerel seçimlerine hem Türkiye genelinde hem de İzmir özelinde yalnızca sadece kendi parti çıkarları ve kazanımları açısından yaklaşmamaktadır.
4) HDP, 31 Mart yerel seçimlerinin, tıpkı 16 Nisan ve 24 Haziran gibi, “ya faşizm ya demokrasi” ekseninde döndüğünün, bu çerçevede, bütün yerel etkenlere rağmen yeni bir referandum niteliği arz ettiğinin, halklarımızın önündeki son fırsatlardan biri olduğunun gayet iyi farkındadır. Meseleye bu ikilemden bakan her türlü seçim işbirliğine de açıktır.
5) HDP’nin 31 Mart yerel seçimlerine ilişkin taktiği kayyum atanmış bütün belediyeleri geri almak, bunu yeni kazanımlarla taçlandırmak ve AKP-MHP bloğunu ülkenin doğusunda da batısında da olabildiğince geriletmektir. HDP İzmir il örgütü kendi yerelinde bu taktiğinin gereklerini yerine getirmek için elinden geleni yapacaktır.
6) Esasen, İzmir’in temas halinde olduğumuz toplumsal muhalefet dinamikleri ve demokrasi güçleri de partimize bu yönlü öneri ve telkinlerde bulunmaktadırlar. Partimizi aynı zamanda bunun omuzlarına yüklediği sorumlulukların da bilincindedir.
7) Bu yaklaşımdan hareketle, HDP, İzmir’i kendi “kale”si olarak gören, bunun rehaveti ve vurdumduymazlığı ile İzmir’i kendi hizip kavgalarının sahnesi haline getiren her türlü anlayışı, ilimizin karşısındaki tehlike konusunda uyarma gereği duymaktadır.
8-İzmir’in tek bir ilçesini dahi AKP-MHP bloğuna vermemek mümkündür. Yeter ki buna uygun bir sorumluluk, siyasi cesaretle davranılsın ve bunu mümkün kılacak bir halk seferberliği için davranışa geçilsin.
9) Öte yandan, İzmir rantın ve arkasından sürüklediği bütün sektörlerle birlikte inşaat sektörünün yeni avlanma ve üşüşme alanı ve mekanıdır. “İstanbul’a ihanetin” bir benzeri İzmir’de tekrarlanmak üzeredir. Kentin hava sürkilasyonunu ve dokusunu bozan “dikey yapılaşma” şimdiden almış başını yürümektedir.
10) AKP-MHP ittifakının adayı Zeybekçi, pervasızca ve patavatsızla “İzmir’i Anadolu’ya katmak”tan ve “tanınmaz hale getirmekten” söz etmektedir. İzmir’e saygısızlık bir yana, bu pervasızlık yeni bir kentsel felaketin habercisidir.
11) İzmir HDP il örgütü, bu çerçevede bir İzmir’i savunma hareketinin başlatılmasının, bunun bir kent sözleşmesi ile bağıtlanmasının mutlak bir gereklilik olduğunun idraki içindedir.
12) Bu kent sözleşmesi, kent ve kentli hakkını, tarımsal alanların korunmasını, kentin çoğul ve çoklu dokusuna ifade kendini imkanlarının açılmasını, doğanın korunmasını, vb içermek durumundadır. HDP bir İzmir’i koruma ve bunu yerel seçim faaliyetlerinin ana konularından biri haline getirmeye hazırdır.BİRLİKTE KAZANABİLİRİLİZ.