HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında HDP’nin kapatılmasına yönelik tartışmalara yanıt verdi. Bahçeli’nin Anayasal suç işlediğini ifade eden Oluç, “HDP dükkan değil, bir halk hareketidir. Sonuç alamayacaksınız” dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin başlattığı HDP kapatılsın’ tartışmalarına yanıt verdi.. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin HDP'nin kapatılması yönündeki çağrılarına sert bir dille yanıt veren Oluç, "Bu iktidarın bir parçası veya tamamı iktidarın gücünü kullanarak, yargı üstündeki baskısını pekiştirerek, bir siyasi partinin kapatılması için çabalara girmişse; Anayasa’nın 138. Maddesini açıkça ihlal ediyor demektir" dedi.
“Bahçeli Anayasal suç işlemektedir”
"Devlet Bahçeli, anayasal suç işlemektedir. Çünkü iktidarın yargı üzerindeki baskısı yoluyla sonuç almaya çalışmaktadır" diyen Oluç, Bahçeli'nin 6-8 Ekim Kobane olayları gerekçe gösterilerek hazırlanan iddianameye ilişkin sözlerinin de suç olduğunu belirtti:
"Bir suç daha işlemektedir Devlet Bahçeli. Devlet Bahçeli, ‘6 – 8 Ekim İddianamesi kapatılması için yeterlidir’ diyor. Daha iddianamedir bu. Daha duruşması bile görülmemiş, hükmü oluşmamış ama Devlet Bahçeli, ‘hüküm verin’ demektedir. Belli ki 6 – 8 Ekim İddianamesi, bir siyasi kumpas iddianamesidir."
“Halk siyasi iradesine sahip çıktı”
Parti kapatmaların bir çözüm olmadığına vurgu yapan Oluç, sözlerini şöyle devam etti:
"Türkiye’de parti kapatmak bir çözüm oluşturmuş mudur? Beş partimiz kapatılmıştır da sonuç ne olmuştur? Akan kan durmuş mudur, toplumsal barış sağlanmış mıdır? Her seferinde mücadele edenler daha güçlü şekilde buluşmuşlardır. Her seferinde daha güçlü şekilde siyaset sahnesinde yerlerini almışlardır. HDP de bu anlayışla güçlenmiştir. Seçmenlerimizin gönlündeki yer değişmemiştir. Tam tersine hukuksuzluklar tescil edilmiştir. Halk siyasi idaresine ve geleceğine sahip çıkmıştır. AKP’nin mücadele ettiği kulvarda daha önce kaç parti kapatıldı? Dört parti kapatıldı. AK Parti hakkında da kapatma davası açıldı. Toplumsal ve siyasal sorunların çözümü noktasında bir adım atılmış oldu mu? Hayır. O gün Adalet ve Kalkınma Partisi’nde bir araya gelmiş odaklar, bugün Halkların Demokratik Partisi’ni kapatmak için bir araya gelmişlerdir. Adalet ve Kalkınma Partisi de onlarla bir arada hareket ederek, kapatmaya çalışmaktadır."
“HDP dükkan değil, halk hareketidir”
“15 Temmuz’da darbe girişimi başarılı olsaydı, onların yapacağı ilk iş siyasi partileri kapatmak olacaktı. Darbeci zihniyetler, Türkiye’yi kapatılmış parti mezarlığı haline getirmiştir. Şimdi aynı zihniyet tezahür etmiştir. HDP dükkan değil, bir halk hareketidir. Sonuç alamayacaksınız. HDP’yi siyasi denklem dışında bırakalım istiyorsunuz. Siyasi dengeleri ve sonuçları belirleyen temel güç olmaya devam edeceğiz. Altı milyon seçmen, siz böyle davranırsanız yarın on milyona ulaşır. Seçmenlerimiz, hepimizi cezaevine koysanız bile ne diyeceğimiz konusunda hareket ederler. Demokrasi ile bağı olmayanlar, bağ kursunlar. HDP en büyük engel değildir. Demokrasi için büyük bir fırsattır. Demokratik cumhuriyetin inşası için büyük bir fırsattır.”
“HDP’nin kapatılması tartışmasıyla AİHM’nin Demirtaş kararının üstü örtülmek isteniyor”
“Uluslararası duruma bakmak lazım. Geçtiğimiz yıl 22 Aralık’ta AİHM karara bağladı, ‘2015’ten bu yana HDP’ye açılmış davalar siyasi kumpas davalarıdır’ dedi. ‘Siyaset hakkı ihlal ediliyor’ dedi. Bu kararla birlikte, ‘Türkiye’nin temel imzacısı olduğu AİHM Sözleşmesi’nin 46. maddesinin gereğini yerine getirin’ dedi. Bu yapılmadı, bunun üstünü örtmek istiyor. İlk defa Türkiye yakın tarihinde batıdaki müttefiklerinin bütün kurumlarıyla kavgalı hale düştü. Anayasa’nın 90. maddesini bu iktidar çiğniyor. AİHM kararlarını uygulanmaması ya da HDP’nin kapatılmasına dair davalar, bütün Türkiye’nin sorunudur. Bir kez daha iktidarı uyarıyoruz. Çağrı yapıyoruz. İlkesel duruş sergileyin. Mesele sadece HDP’nin değil hepimizin meselesidir. Mesele demokrasi ve hak ve özgürlükler meselesidir. Sivil toplum kuruluşları, toplumsal muhalefet hep birlikte adım atabilirsek Türkiye’yi demokratikleşmeye doğru götürecek adımları atabiliriz.”