Close Menu
Siyasi HaberSiyasi Haber

    Subscribe to Updates

    Get the latest creative news from FooBar about art, design and business.

    What's Hot

    HDK’nin “Sosyalizm Yeniden” konferansından: “Sosyalist Hareketin Birlik ve Mücadele Deneyimleri ve İmkânları”

    16 Kasım 2025

    İBB’de gizli yapı iddiası: Yavuzyılmaz paralel yapılanmayı açıkladı

    16 Kasım 2025

    Kadınlar Türkiye’nin dört bir yanında 25 Kasım için sokakta: “Şiddetsiz, özgür ve eşit bir yaşamı birlikte kuracağız”

    16 Kasım 2025
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    • Güncel
      • Ekonomi
      • Politika
      • Dış Haberler
        • Ortadoğu
        • Dünya
      • Emek
      • Kadın
      • LGBTİ+
      • Gençlik
      • Ekoloji ve Kent
      • Haklar ve özgürlükler
        • Halklar ve İnançlar
        • Göçmen
        • Çocuk
        • Engelli Hakları
      • Yaşam
        • Eğitim
        • Sağlık
        • Kültür Sanat
        • Bilim Teknoloji
    • Yazılar

      Trump doktriniyle Ahmed el–Şara’ya piar

      16 Kasım 2025

      Enerji: Kapitalizmin “sürdürülebilirliği” için değil, toplumsal yaşamın iyileştirilmesi için!

      15 Kasım 2025

      Çözüm süreci, Suriye ve Türkiye’nin kapanmayan demokratik yaraları

      15 Kasım 2025

      Eğitim hakkı bir ayrıcalık değildir: Engelliliği değil, sistemi sorgulamak gerek

      13 Kasım 2025

      Demirtaş’ın tahliyesini beklerken: Siyasetin başka araçlarla devamı olarak yargı!

      12 Kasım 2025
    • Seçtiklerimiz

      Türkiye işçi mezarlığı: İş cinayeti rejiminin oluşumu

      13 Kasım 2025

      Ekim Devrimi 108 yaşında: Geçmişin harabesinden geleceğe yol yapmak

      7 Kasım 2025

      “New York, New York”

      6 Kasım 2025

      Sudan savaşı, Çinli Wing Loong’a karşı Bayraktar ve savaş ağaları

      3 Kasım 2025

      Trump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı?

      2 Kasım 2025
    • Röportaj/Söyleşiler

      Naci Görür: “Önemli olan kentleri depreme dirençli yapmaktır”

      12 Kasım 2025

      Kerem Yıldırım: “Kemalizm, Türkiye sosyalist hareketinde hâlâ bir engel”

      12 Kasım 2025

      Barış Karabıyık: ‘Temizlik’ diyenler önce kendi ellerine baksın

      11 Kasım 2025

      Ali Coşkun: İşçi sınıfı üretimden gelen gücüyle toplumsal barışın en güçlü dayanağıdır

      29 Ekim 2025

      Altan Açıkdilli: “Canımı çekiştiriyor yine canım”

      28 Ekim 2025
    • Dosyalar
      • “Süreç” ve Sol
      • 30 Mart Kızıldere Direnişi
      • 8 Mart Dünya Kadınlar Günü 2022
      • AKP-MHP iktidar blokunun Kürt politikası
      • Cumhurbaşkanlığı Seçimleri
      • Ekim Devrimi 103 yaşında!
      • Endüstri 4.0 üzerine yazılar
      • HDK-HDP Tartışmaları
      • Kaypakkaya’nın tarihsel mirası
      • Ölümünün 69. yılında Josef Stalin
      • Mustafa Kahya’nın anısına
    • Çeviriler
    • Arşiv
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    Anasayfa » HDK’nin “Sosyalizm Yeniden” konferansından: “Sosyalist Hareketin Birlik ve Mücadele Deneyimleri ve İmkânları”

    HDK’nin “Sosyalizm Yeniden” konferansından: “Sosyalist Hareketin Birlik ve Mücadele Deneyimleri ve İmkânları”

    Halkların Demokratik Kongresi (HDK) tarafından İstanbul'da 8-9 Kasım 2025 günlerinde yapılan “Sosyalizm Yeniden” konferansının “Sosyalist Hareketin Birleşik Mücadele Deneyimleri ve İmkânları” konulu paneline konuşmacı olarak Gülseren Pusatlıoğlu, Ali Ergin Demirhan ve Cengiz Çiçek katıldı. Sedat Şenoğlu ve Ayşe Özdamar’ın kolaylaştırıcılığındaki panelde ilk sunumu Gülseren Pusatlıoğlu yaptı.
    Siyasi Haber16 Kasım 2025
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn WhatsApp Reddit Tumblr Email
    Share
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

    HDK’nin düzenlediği Sosyalizm Yeniden konferansının “Sosyalist Hareketin Birleşik Mücadele Deneyimleri ve İmkânları” konulu son panelinin konuşmacıları Gülseren Pusatlıoğlu, Ali Ergin Demirhan ve Cengiz Çiçek’ti. Pusatlıoğlu bugünün sosyalistlerine düşen görevin geçmiş devrimci kuşakların bıraktığı birlikçilik mirasını yeniden kuruluşçuluğa ilerletmek olduğunu vurgulayarak yeniden kuruluşun dünya ve ülke ölçeğinde içinde bulunduğumuz tarihsel evredeki gereklerine ilişkin görüşlerini açıkladı. Demirhan “birleştirmekten önce kendimizi yıkıp yeniden kurmaya” ihtiyacımız olduğunu, bunun da “basitçe eylemcilik anlamında değil hayatın kavgası anlamında” sokaktan geçtiğini söyledi. Çiçek KÖH’ün sosyalizmde ısrarı ve içinde bulunduğumuz “negatif barış” sürecinden milyonların AKP’den kurtulma isteğine kadar birleşik mücadele için hangi yeni imkânların geliştiğini ele aldı.

    Pusatlıoğlu: “Sosyalistlerin görevi birlik mirasını yeniden kuruluşçuluğa ilerletmek”

    Konuşmasına “Kızıldere’den bizlere miras kalan ölümüne birlikti, devrimci dayanışma idi. Bu miras birliktir. Bu mirası sürdürmek için yola çıkan biz sosyalistlere düşen görev; onu birlikçilikten, sosyalist hareketin yeniden kuruluşuna ilerletmektir” sözleriyle başlayan Pusatlıoğlu “Sermayenin yeni birikim rejimi arayışları, emperyalist kapitalist sistemin küresel mimarisindeki çalkantılar, ekonomik buhran, ekolojik kriz, atağa geçen patriyarka, hegemonya bunalımı, yeni teknolojik devrim” olgularının yeni bir dünya-tarihsel dönemde olduğumuzu ortaya koyduğunu söyledi.

    Yeni bir çağın eşiğinde, biri reel, diğeri dijital olmak üzere iki katmanlı bir dünya olarak tanımladığı koşulların yeni bir sanayi devriminin yanı sıra “bunun sağladığı imkânlarla, gözetleme ve denetim devleti biçimindeki yeni bir egemenlik sisteminin üretimine” işaret ettiğini belirten Pusatlıoğlu “30 yıl öncesinin ihtiyaçları ile bugünün ihtiyaçları aynı değil” dedi. Pusatlıoğlu sosyalist hareketin bugünkü geriye savrulmuşluğunu yeni duruma verilecek ortak yanıtın üretilememiş olmasıyla açıklayarak aranan yanıtın “kendi kökenlerine sadık bir 21. yüzyıl sosyalizm anlayışı” olduğunu söyledi.

    Sosyalist hareketin parçalılığını, SBKP-ÇKP kutuplaşmasının uluslararası komünist hareket ve Türkiye solu üzerindeki etkilerine kadar geriye giderek ele alan Pusatlıoğlu, sırasıyla 1970’lerde antifaşist mücadelenin sınıf mücadelesiyle bütünleştirilememesi ve bunun sonucunda 1980 darbesinin güçlü bir toplumsal dirençle karşılanamayışı, sol örgütler arasındaki rekabet ve sekterliğin etkileriyle darbeye karşı birleşik bir mücadele yürütülememesi, Berlin Duvarı’nın yıkılışı sonrasındaki ilk birlik görüşmeleri ve “sosyalist hareketin yanlış temellerde bölündüğü ve amaç yerine araç tartışmasının öne çıktığı” Birlik Tartışmaları Düzenleme Kurulu (Kuruçeşme) süreci, SBP’den başlayan bir dizi birleşik parti deneyinin ardından ÖDP’nin kurulması ve bölünmesini özetledi.

    21. yüzyıl devrimlerini olanaklı kılacak sosyalizm anlayışı

    Pusatlı daha sonra “21. yüzyıl devrimlerini olanaklı kılacak sosyalizm anlayışı”nı “birliği kendisine tabi kılan, kendisinin ürünü haline getiren kapsamlı bir yeniden kuruluş” olarak tanımladı. Bu konuyla bağlantılı olarak Pusatlıoğlu şunları söyledi:

    Öncelikle çoğulcu bir sosyalizm anlayışı, farklı fikirlerin örgütlenme ve eylem yapma hakkına güvenceleriyle sahip olduğu bir anlayış olmalıdır. Sosyalistlerin proletaryadan ayrı bir çıkarı olamayacağına göre, sosyalist hareketin yeniden kuruluşu işçi sınıfının yeniden kuruluşuna katkı yaptığı oranda anlamlıdır. Dolayısıyla sosyalist hareketin birliği değil, birliği kendisine tabi kılan, kendisinin ürünü haline getiren kapsamlı bir yeniden kuruluş olmak zorundadır.

    İşçi sınıfının değişen ve genişleyen bileşimiyle, yeniden kuruluşun odaklanması gereken, işçi sınıfının tarih sahnesine yeniden çıkartılmasıdır. Bu nedenle sosyalistler işçi hareketi üzerinde yoğunlaşmalı, direniş odaklarıyla ilişkilenmeli, katkı sunacak yeni mücadele araçları tasarlamalıdır.

    Kapsayıcı ittifak siyaseti: Rekabet değil dayanışma dünyası

    Kapitalizme karşı mücadelenin ekseninde her zaman ücretli emek pozisyonundan verilen mücadeleler yer alsa da, toplumsal yaşamın bütün düzeylerinde özgül muhalefet biçimleri hep olmaya devam edecek.

    İşçi sınıfı, üretim sürecinin örgütlenmesinden kaynaklanan farklılıkların yanı sıra ve daha belirleyici olarak cins, cinsel yönelim, etnisite, mezhep, yaş gibi kategoriler tarafından yatay ve dikey olarak bölünmüş heterojen bir bütünlük oluşturuyor.

    Sınıf mücadelesinin gerekleri doğrultusunda enternasyonalist bir yaklaşımla, sosyalizmi geçmiş reel sosyalist pratiklerden çıkarılan dersler ışığında yeniden seçenek kılacak bir politik pratiğe davet etme görevimiz var.

    Yeni bir uygarlığın kuruluşunun bilinci; bütün ezme/ezilme, sömürme/sömürülme biçimlerine karşı ertelemeksizin, öncelik-sonralık sıralaması kurmaksızın yürütülen mücadeleler içinde olmakla kurulabilir ancak. Bu nedenle yeniden kuruluş sancıları yaşayan başta feminist hareket, lgbti+ hareketi, ekoloji olmak üzere antikapitalist mücadele dinamiklerinin ve toplumsal mücadelelerin bütün düzeylerinde temasa geçmek, siyasal ile toplumsal olan arasındaki mesafeyi eritecek şekilde konumlanan koalisyonlarla mümkün olduğunca bu alanlarda yeni pratikleri deneyimlemek, kurucu fikirlerle tartışma kulvarları açarak birleşik bir hareket düzeyine çıkartmak, karılmalara ve yeniden kurulmalara katkıda bulunmak yeniden kuruluşun gereğidir.

    Gerek işçi hareketi, gerek toplumsal mücadeleler, gerekse antikapitalist mücadele dinamikleri içinde konumlanma ve bu hareketler içindeki sosyalistlerle ortak mücadele pratikleri sosyalist hareketin yeniden kuruluşunda anlamlı ilerlemeler sağlayacaktır. Yeter ki hareketin karakteri rekabetçilikle belirlenmesin.

    Yeniden kuruluş için birlik deneyimlerinden çıkarılan dersler

    Pusatlıoğlu konuşmasının bir bölümünü “Yeniden kuruluş için birlik deneyimlerinden çıkarılan dersler”e ayırdı:

    1- Geçmiş sosyalizm pratiklerinin tekrarı olmaması. Sosyalist hareketin yenilgilerinden dersler çıkarılması, emperyalist kapitalist sistemin geldiği durumu analiz etmek, kapitalizm eleştirisini derinleştirmek. Bu doğrultuda program, tüzük ve örgütlenme modeli ve siyaset tarzına yansıtan bir yapılanma olma zorunluluğu vardır.

    2- Toplumsal mücadele alanlarında ortaya çıkan yeni çelişkileri ve gerilimleri siyasete taşıma pratiklerinde ortaklaşmadıkça, bu alanlardan yeni enerjiler sosyalist mücadelenin içine taşınmadıkça, sadece güçleri birleştirmenin, sosyalist grupların birbirine eklemlendiği bir durumun sonuç vermediğini gördük.

    3- Sosyalist hareketin geçmiş yenilgilerinde etkili olan Kemalizmin/ulusalcı damarın derin izleri silinmeden, sol liberal görüşlerden arınılmadan, enternasyonalist zeminde yeniden kuruluşun gerçekleşmeyeceği aşikârdır.

    4- Geçmiş süreçlerin başarısızlığında birlik perspektifinin ve yenilgiye uğramış sosyalizm anlayışına eleştirel yaklaşarak teoriyi kirlerinden arındırma ve yenileme gereksinimi duymayan mantığın aşılamamasının etkisi küçümsenemez.

    5- “Politika güçle yapılır, bizler parçalı ve güçsüzüz, öyleyse bir araya gelmeliyiz” temel yaklaşım olmuştur. Bu yaklaşım yenilenme ve zemin belirleme ihtiyacını “kervan yolda dizilir” diyerek göz ardı etmiştir. Dünün rekabetçi, tekçi ve sosyalizm anlayışı, amaç yerine aracı önemseyen hareketler, birliği değil bölünmeyi başarmışlardır.

    6- Birlik deneyimlerinde işçi sınıfı hareketi ile sosyalist hareketin birliği farklı süreçler olarak görülmüştür. Sosyalist hareketin yeniden kuruluşunun, işçi sınıfıyla buluşmadan mümkün olamayacağı, çıkarılan en önemli sonuçlardan biridir.

    7- Proletarya partisinin örgütsel modeli konusunda kafa karışıklığı aşılamamıştır. Çoğulculuk sadece parti içinde grupların varlığı olarak görülmüş, örgütler kendi programlarına bağlı kalmış, program ortaklığı sağlanamamış olması ayrılıkların nesnel zemini olmuştur. Yeterince program tartışması yapılmamış, “Aman, partiyi kurarken zorluk çıkarmayalım“, kurulduktan sonra da “Aman, partiyi bölmeyelim” endişeleriyle tartışmalardan sakınılmıştır.

    8- Somut koşulların somut tahlili göz ardı edilmiş, açık parti/kadro partisi/ kitle partisi kavramlarına yüklenen anlam farklılıkları birlik çabalarını boşa çıkarmıştır.

    9- Grupların ortak parti yerine kendilerini tahkim ettikleri, örgütsel olarak doğrusal gelişimlerini sürdürdükleri örgütsel birliklerden devrimci işçi sınıfı partisi inşa edilemeyeceği görülmüştür.

    10- Sosyalist yeniden kuruluşun hedefi; sosyalizmi bağımsız bir seçenek olarak var etmek, toplumsal ve sınıfsal bir karşılığa kavuşturmak, siyasal bir işçi hareketiyle ezilenlerin kurtuluş arayışlarının ifadesini bulacağı ortak mecra haline getirmek olmalıdır.

    11- “Reel sosyalizm” sınıf indirgemeci bir gelişim çizgisine oturmuştur. Ezilen cins, ezilen ulus ve azınlık sorunları başta olmak üzere toplumsal her türlü ezme, baskı ve sömürü biçiminin ve insan-doğa ilişkisindeki araçsal yaklaşımın salt emek-sermaye çelişkisi üzerinden çözülebileceği yaklaşımı egemendir. Reel sosyalizm parti egemenliğini işçi sınıfı egemenliğine ikame etmiştir. Çoğulculuğu ve örgütlenme özgürlüğünü reddeden, tek parti egemenliğini mutlaklaştıran monolitik anlayış oluşturmuştur. Karar alma süreçlerinde demokratiklik yok olmuş, farklı olanlar tasfiye edilmiş, her şeye egemen bir örgüt anlayışıyla sınıfın ve toplumun üstünde, kendisini onun yerine koyan bir Parti komünist harekete egemen olmuştur.

    12- Ekim Devrimi’nin kapitalist kuşatma altında olması gibi gerçeklerin zorlamasıyla geliştirilen pratikler ekonomist sapmalar sonucu zorunluluklar olarak teorize edilmiş, devrimci Marksizmden kopuşu pekiştirmiştir. Reel sosyalizmin savunmacı anlayışı komünizmin alt ve üst evresi arasındaki bağı kopartarak süreci sosyalizm ve komünizm aşamaları olarak ayrıştıran bir sapmayı doğurmuştur. Devletin sönümlenmesi yerine yetkinleştirilmesi yönüne gidilmiştir. Sosyalizmin ön koşullarından biri üretim araçlarının toplumsal mülkiyetidir. Toplumsal mülkiyet, işçi sınıfının egemen sınıf olarak egemenliğinde anlam kazanır.

    14- Ve hiç bir düzlemde ve düzeyde açıklık ve saydamlıktan ödün vermeyen bir anlayış olmazsa olmazımız olmalıdır.

    Konuşmasının son bölümündeyse bugün Yeniden Kuruluş bağlamının hitap alanı olarak seslenilecek bir damar bulunduğunu belirten Pusatlıoğlu, ilk aşamada Türkiye sosyalist hareketinin bütününe seslenmektense;

    * enternasyonalist, anti-şovenist, Kürt özgürlük mücadelesi ile dayanışma ve mücadele birliği içinde olan,

    * Türkiye tarihine cumhuriyetçi mitoloji ile yaklaşmayan, bütün ezme ve tahakküm biçimlerine karşı hassas,

    * “sınıf mücadeleleri/ kimlik mücadeleleri” ikilemini reddeden,

    * Marksizmin temel ve orijinal önermelerine bağlı, parlamenter mücadeleyi kapitalizmden sosyalizme devrimsel geçiş çerçevesinde işlevlendiren,

    * ama aynı zamanda çağımızın ve kapitalizmin bütün dönüşüm ve değişimlerini yeniden yorumlamaya açık, arayışçılığı olan çevreler arasında bir yeniden kuruluş çerçevesinin ana doğrultuları üzerinde mutabakat sağlanmasının sağlıklı başlangıç oluşturabileceğini söyledi ve böyle bir “başlangıç mutabakatı”nın unsurları olarak gördüğü bir dizi önermeyi açıkladı:

    Yeniden kuruluşçu bir başlangıç mutabakatı için önermeler

    1) Kürt ve Kürdistan Özgürlük Hareketi ile stratejik ittifakın kabulü. Marksizm’e yaklaşım farklılıklarımıza karşın, antikapitalist yönelimi ile KÖH doğal stratejik müttefikimizdir. Stratejik ittifakın biçimiyse şartlara ve konjonktüre bağlıdır. Stratejik ittifakın biricik gerçekleşme biçimi HDK/DEM Parti bileşenliği olmadığı da gibi bunu doğru bulanlar açısından da bu konu baştan müzakereye kapalı, süreci tıkayıcı ve ketleyici bir koşul olarak ortaya koyulmamalıdır.

    2) Dünya devrimi tek tek ülkelerde başlayabilir, ama komünizmin zaferi ancak ve yalnız küresel ve evrensel ölçekte tamamlanabilir. Yani dünya devrimini hedefleyen enternasyonalist bir ufka sahip olmak.

    3) Aşamacılıktan uzak duran, demokrasi uğruna mücadele ile sosyalizm mücadelesi arasında her zaman bağıntı kuran, antikapitalist mücadeleye yaslanmaksızın sahici bir demokratik, antiemperyalist ve antişovenist mücadeleden söz edilemeyeceğini kabul eden bir “kesintisiz devrim perspektifi”

    4) Tüzüksel çerçevede, organik parti bazında parti içi çoğulculuğun, eğilim oluşturma veya platform oluşturma, karşı eylem örgütlememek kaydıyla eyleme katılmama hakkını da içerecek bir çerçevede kabulü, işçi sınıfının birden çok partisinin olabileceğinin teyit edilmesi. Kadınlara pozitif ayrımcılığın, en az yüzde elli kotanın uygulanacağı ve aynı zamanda eş başkanlığa dayalı bir örgüt modelinin benimsenmesi.

    5) 21. yüzyıl devrimlerinin, çok zengin bir ittifak bileşimine, emek/sermaye çelişkisinin merkeziliği ve işçi sınıfının evrensel bir sınıf olarak tarihsel ve öncü rolü veri olmak kaydıyla, çoklu veya çoğul öznelere dayanacağının, devrimlerin dayanacağı koalisyonların bileşenlerinin, tüm antikapitalist toplumsal dinamiklerin, kadın kurtuluş hareketinin, LGBTİ+ hareketinin kendi bağımsız varoluş gerekçe ve alanlarına sahip özneler olarak kabulü.

    6) Faşizm ve özellikle Türkiye’deki siyasal İslam karşısında devletin dinden arındırılmasına; bütün din ve inançlar karşısında “nötr” bir konuma çekilmesine dayalı bir “özgürlükçü laisizm” çizgisinin tutarlı biçimde ve faşizmin kurumsallaşmasına karşı direnç odakları örecek bir kararlılıkla savunulması.

    7) Emperyalizmi aynı zamanda “içsel bir olgu” olarak gören, antiemperyalizmi kapitalizme ve yerli burjuvaziye karşı mücadeleden koparmayan, Türkiye kapitalizminin yayılmacı ve emperyal yönelimlerini de karşısına alan, günümüzde bir kez daha kızışan “yeniden paylaşım” kavgasında her türden “sosyal yurtseverliği” mahkûm ederek Leninist bir tutumu esas alan bir antiemperyalist mücadele hattı.

    8) Marksizme yaslanan, Marksizmin sermaye ve kapitalizm çözümlemelerinden beslenen, bununla birlikte görece yakın akımlarla ittifakı gözeten, Kürt özgürlük hareketi ile Marksizme yaklaşımdaki farklılıklarımıza karşın bu alanda “eleştirel diyalog” kuran, şu anda ön cephesinde nesnel olarak iklim krizinin bulunduğu bütün ekolojik krizin, emek-sermaye çelişkisinin aynı zamanda bir sermaye-insanlık çelişkisine dönüşmeye başlamasının tezahürlerinden biri olarak gören, sermayenin sınırsız ve üstel büyüme ve birikme içtepisinin yol açtığı “metabolik yarılma”nın “yenilenebilir enerji kaynakları odaklı” herhangi bir “yeşil dönüşüm”le telafi edilemeyeceği gerçeğine yaslanan bir ekolojik mücadele hattı.

    9) Taktik birlik halkası olarak antifaşizm: Neo-liberalizmin çöküşünü takiben kapitalizmin uzun ve belki de süreğen bir fetret devrine girdiğini, sermayenin seçeneklerinin daraldığını ve siyasi gericilik eğilimin dizginlerinden boşaldığını, bu sebeple küresel ölçekte karşı-devrimin giderek faşizm biçimine büründüğünü, faşizmin kendine özgü karakteristikleri olan ama denetleme/izleme/daimi ve anlık gözetleme gibi yeni nitelikler edinen “olağanüstü” bir devlet biçimi olduğunu gören ve ittifak siyasetinde bu gerçeği göz önünde bulunduran antifaşist mücadele çizgisi. Bu yaklaşım doğrultusunda AKP-MHP Faşist İktidar Bloku’nu zaman geçirmeksizin iktidar katından indirmenin, aktüel merkezi politik görev olarak kabulü. Kürt sorunuyla ilgili olarak ortaya çıkmış olan “Süreç” ve 19 Mart darbesiyle birlikte gelişen toplumsal muhalefet yeni bir durum yaratmış ve izlenecek yol konusunda “toplumsal muhalefetin sol kanadını oluşturma” görevini öne çıkarmış ve yeniden kuruluş için daha uygun bir zemin yaratmış bulunmaktadır. “Süreç” açısından PKK’nin geliştirdiği tutum, eski ilişkilerin gözden geçirilmesini ve yenilenmesini gerekli hale getirmiş bulunuyor.

    10) Üretici güçlerin gelişiminde, insanı ve onun bir parçası olduğu doğayı da kapsayan köklü bir dönüşümün, bir teknolojik devrimin, neolitik devrimden başlayan bir silsile içinde yepyeni bir evresinin eşiğinde, hatta artık içindeyiz. Gündelik yaşamı, emek süreçlerini, işçi sınıfı bileşimini, geçerli meslekleri, mücadele hedef ve taleplerini, örgütlenme modellerini kökten dönüştürmeye başlayan bu sürece kayıtsız bir yeniden kuruluş olamaz ve geleceği hatta belirli ölçüde şimdiyi karşılayamaz. Ama bu, görece yeni, pek çok yönden irdelenmesi, çözümlenmesi ve aydınlatılması gereken bir konudur. Bu köklü dönüşümün programatik, politik ve örgütsel düzlemlere tercümesi de başlı başına bir görev olarak önümüzde durmaktadır. Şimdi bize düşen olabildiğince Marksist bir terminoloji içine yerleştirerek bu konudaki tartışmayı harlamaktır.

    11) Günümüzde faşizmin yükselişine paralel biçimde artan bir güç kazanmakta olan patriyarkanın kadınların tüm kazanımlarına yönelttiği saldırıya, emekleri ve bedenleri üzerinde kurmak istediği tahakküme, LGBTİ+ hak ve kazanımlarına karşı açtığa homofobik ve heteroseksist savaşa karşı direnişin anti-kapitalist ve içinden geçtiğimiz tarihsel kesitte aynı zamanda anti-faşist mücadelenin öncelikli alanlarından biri olduğunun; emeğin kurtuluşu ile kadınların kurtuluşu arasında köprüler kuran bir siyasetinin gerekliliğinin kabulü.

    12) Evrensel ölçekte yükselmekte olan faşizmin ve ırkçılığın günümüzdeki en önemli istismar ve beslenme alanlarından biri olan göç ve göçmenlik bahsinde, alınan bütün acımasız ve giderek sertleşen önlemlere rağmen sömürgeci miras ve tahribatın yarattığı derin eşitsizlikler, kırsal ekonomilerin yıkımı, ekolojik kriz, savaşlar ve iç savaşlar nedeniyle ülkeler ve kıtalar arası göçün durdurulamayacağı gerçeğinden hareket eden, sorunun aynı zamanda yeni teknolojik devrim koşullarında büsbütün katlanacak olan bir küresel “artık nüfus” sorunu olduğunu gören, milliyetlerin, ırkların ve kültürlerin iç içe geçmesini, melezleşmesini ve harmanlanmasını destekleyen tutarlı, ikirciksiz biçimde anti-ırkçı, anti-sömürgeci ve enternasyonalist bir mücadele çizgisi.

    13) Emperyalistler arası paylaşım savaşının şiddetlenmiş olması küremizi yeni bir topyekûn savaşın eşiğine getirmiş bulunuyor. Bu nedenle küresel savaşı engellemek için küresel bir barış hareketinin oluşturulması öncelikli gerekliliklerden biridir.

    14) Siyasi gerçekleri açıklamanın, burjuvaziyi sistematik olarak teşhir etmenin bir mecrası, kitlelerin eğilimlerini ve nabzını ölçmenin bir barometresi olmakla birlikte, parlamenter mücadelenin, aslileştirilmeden ve parlamenter yanılsamalar yaratmadan ezilenlerin iktidar yürüyüşünün asıl zemini olan parlamento dışı mücadelelere, kitlelerin doğrudan eylemlerine ve öz deneyimlerine tabi kılınarak kapitalist egemenlik aygıtının zor yoluyla yıkılması gerektiğinin kabulü.

    Demirhan: “Reel sosyalizm üzerine çok konuştuk ama bugün eleştirilmesi gereken reel sol”

    Panelin ikinci sunumunu yapan Ali Ergin Demirhan sözlerine konferansın önceki panellerde de anlamı tartışılan adını konu ederek başladı. “Sosyalizm Yeniden” sloganının “geçmiş deneyimlerin başarısızlığından hareketle bir reddiyenin de, daha iyisini yapmak üzere geçmişe tutunmanın da ifadesi” olabileceğini belirten Demirhan “bizi düzen içi savrulmalara itebilecek bir reddiyenin ya da sınıf savaşının değişen koşullarını yadsıyan bir tekrarın dışında kalmak için” daha iyi bir ifade olarak “yeniden inşa”yı önerdi. “Sosyalistler olarak kendimizle ilgili bir öznel sorunumuz var ama yeniden inşanın hareket noktası bu zayıflamış güçlerimizi bir araya getirerek yola çıkma çağrısı olamaz” diyen Demirhan sosyalist hareketin ehlileşmiş, düzenin sınırları içine sıkışmış bir durumda olduğunu, sosyalizmin “işçi sınıfının iktidar mücadelesi olmak yerine bir kimlik olarak taşınmasına” izin verildiğini söyledi.  

    Demirhan, reel sosyalizm üzerine çok konuştuğumuzu ama bugün eleştirilmesi gerekenin “reel sol” olduğunu vurgulayarak “Birleştirmekten önce kendimizi yıkıp yeniden kurmaya ihtiyacımız var. Bunun alanı da sokak. Basitçe eylemcilik anlamında sokak değil. Hayatın kavgası” dedi.

    “21. yüzyıl itibariyle bütün üretim araçlarının sermayeleştirildiği, bütün çalışan nüfusun işçileştirildiği, mülksüz kitlelerin politik olarak da seçmene dönüştürülmüş” olduğu koşullara dikkat çeken Demirhan emek – sermaye çelişkisinin kendini artık sermaye ile yaşam arasındaki çelişki olarak gösterdiğini belirtti:

    Emek sermaye arasındaki uzlaşmazlık sermaye ile [sadece] ücretli emek arasında değil, sermaye ile [bütün bir] yaşam arasındaki bir çatışma olarak kendini gösteriyor. İlla ki ücretli emek olmasına gerek yok. Kırda bir yoksul köylü olabilirsiniz, bir depremzede olabilirsiniz, bu sistemin yarattığı savaşların sonucunda ülkesi yıkılmış, enkaz altında bırakılmış, enkaz üstünde bırakılmış ya da göçmeye zorlanmış bir [ezilen halk] olabilirsiniz.

    Konferans boyunca önemli bir yer tutan komün konusundaki tartışmalarla ilgili olarak Demirhan “Devletin ve piyasanın geçici olarak çekilmek zorunda kaldığı olağanüstü koşullarda yalnız isyan yoluyla değil kurucu bir dinamik olarak da kendini gösterebilir bu dinamik. Bu yaratıcı kapasiteyi süreklileştirebilmek için devletle ve sermayeyle yüzleşmek zorundayız” dedi.

    Çiçek: Temsile sıkışmış siyasal daralmaları sosyal mücadelelerle aşma yollarını aramamız gerekiyor

    Panelin son konuşmacısı Cengiz Çiçek ilk olarak “sosyalizm insanlığın kurtuluşudur diyorsak mücadelenin birleşik ve çoğulcu olacağını” kabul etmemiz, “sistemin mağdur ettiği bütün toplulukların ve kimliklerin çoklu mücadelesine” odaklanmamız gerektiğini vurguladı.  

    Çiçek önceki oturumlarda geçmişin değerlendirilmesi ve teorik tartışmalar yürütülmesinin gerekli olduğunu belirttikten sonra kendi konuşmasında birleşik mücadele için ülkemizde ve dünyada hangi imkânların bulunduğuna değinmek istediğini söyledi ve “birleşik mücadelemiz açısından kıymeti bilinmesi gereken” imkânların ilki olarak KÖH’ün hâlâ sosyalizmde ısrar etmesine dikkat çekti.

    İkinci imkân olarak “içinde bulunduğumuz reel süreç”e değinen Çiçek savaş devam ettikçe PKK karşıtlığı üzerinden sürdürülen milliyetçi toplumsallığın Kürt Özgürlük Hareketi’nin politika yapma alanını da daralttığını hatırlatarak “negatif barış süreci”nin Türkiye’deki birleşik mücadelenin alanını genişleteceğini söyledi:

    Kürt meselesinin silahlardan arındırılması, çatışmasızlık zeminine çekilmesi, birleşik mücadelemizin Türkiye sahasındaki coğrafi yayılımını da doğrudan etkileyecek. Uzunca süredir Kürt meselesinin savaş alanında hapsolması, Kürt hareketinin birleşik mücadelede öncülüğünü zorlaştıran etkenlerden biri olarak karşımıza çıkıyor.

    Üçüncü imkân olarak ekolojik tahribatın harekete geçirdiği direnişleri konu eden Çiçek, “Karadeniz’e her gittiğimde sosyalistleri kendine uzak görenlerin bile ekolojik yıkımlara karşı mücadele ettiğini, mücadelede uzmanlaştığını görüyoruz. Gezegenin sonunu hesaplamayla başladığımız bu dönemde bunu da birleşik mücadele olanaklarının üçüncüsü olarak değerlendirmeliyiz” dedi.  

    “Düşmanla –sermayeyle, sistemle- karşılaşan insanlar aynı zamanda düşmanı somutlaştırıyor” diyen Çiçek, bir başka imkân olarak konu ettiği milyonların AKP’den kurtulma isteğininse “toplumsal mücadeleyi AKP karşıtlığına sıkıştırmayan bir yetenekle” değerlendirilmesi gereken bir arayış olduğunu söyledi:

    Sermayeye, maden şirketlerine karşı AKP’ye oy veren köylü de mücadele ediyor. AKP’ye oy verenlerin de mücadelede yeri olduğunu görerek… Her toplumsal kesime, her farklı kesime ulaşacağımız çok malzeme var.

    Göçlerin vardığı boyutlara dikkat çeken Çiçek, “Dünya sadece kapitalistler için küçük değil. Ezilenler için de küçük. Göçmenler olgusuna bakın, dünyanın sınırları delik deşik. Binlerce, on binlerce göçmenin ölü bedeni nerede, bilmiyoruz. Göçmenlerin güçlü bir politik hareketi olsa en çok şehidi olan hareket olur” dedi ve göçmenlik karşıtlığı üzerinden ulus devletler kendi nüfuslarını milliyetçi ve sağcı kuşatmaya alırken göçmenlerinse kâh teslim olan kâh kapanmacılığı seçen bir sağcı milliyetçiliğe düştüğünü belirterek “sağcı milliyetçiliğe karşı göçmenleri sosyalizm mücadelesinin öznesi kılmamız” gerektiğini vurguladı.

    Çiçek, yapay zekâ alanındaki gelişmelerin ikili sonuçlarına değinerek “Bedenlerden sonra insan zihni de yapay zekâyla üretimin dışına çıkarılıyor, insan yazılan bir nesneye, tabula rasa’ya dönüşüyor” dedi ve bilgi üzerindeki mücadeleye, “ezilenlerin okulu” yönünde yapılacaklara dikkat çekti.

    New York belediye seçimini sosyalist Mamdani’nin kazanmasının gösterdikleri üzerinde duran Çiçek, meselenin dünyanın her yerinde potansiyel müttefiklerimizi fiili müttefiklere dönüştürme becerisini göstermemiz olduğunu vurgulayarak “LGBTİ’lerle ilgili tartışmalar için bu örneği veriyorum. Başta devletin saldırıları karşısında geri çekildik. Mamdani’nin her kesimle nasıl haşır neşir olduğunu da çıkarılması gereken derslerden biri olarak kayıt altına alabiliriz” dedi.

    Enternasyonalin kendisini bir zorunluluk olarak dayattığını belirten Çiçek “enternasyonal mücadelemiz için bir çıpa” olarak nitelediği Filistin ve Kürdistan’ın hâlâ geçerliliğini koruyan iki başlık olduğunu söyledi.

    Çiçek temsil edenle temsil edilen arasındaki mesafeyi daraltmanın önemine değinerek “temsile sıkışmış siyasal daralmaları sosyal mücadelelerle aşmanın yollarını aramamız gerekiyor” dedi ve “Örgütler ittifakı mı, ezilenler ittifakı mı? Örgütler kimi temsil ediyor, kimlerle ilişkili?” sorularını sordu.

    Program yapmanın yetmediğini “programı hayata geçirecek araçlar, özneler, yöntemler” konusunda iradi, öznel bir sorun olduğunu söyleyen Çiçek, “HDK/HDP döneminin en büyük talihsizliklerinden biri bu fikriyatın pratik örgütlenme aklını geliştiremememiz ve bunu hedef olarak önümüze koyamamamızdır” dedi.

    Siyasi Haber

    Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Telegram Email

    İlgili İçerikler

    İBB’de gizli yapı iddiası: Yavuzyılmaz paralel yapılanmayı açıkladı

    16 Kasım 2025

    Kadınlar Türkiye’nin dört bir yanında 25 Kasım için sokakta: “Şiddetsiz, özgür ve eşit bir yaşamı birlikte kuracağız”

    16 Kasım 2025

    AKP Gençlik Kolları yöneticisine çete liderliği suçlaması: Evinden otomatik silah ve çelik yelek çıktı.

    16 Kasım 2025
    Destek Ol
    Yazılar
    Ercan Jan Aktaş

    Trump doktriniyle Ahmed el–Şara’ya piar

    Cemalettin Küçük

    Enerji: Kapitalizmin “sürdürülebilirliği” için değil, toplumsal yaşamın iyileştirilmesi için!

    Ömer Bölüm

    Çözüm süreci, Suriye ve Türkiye’nin kapanmayan demokratik yaraları

    Elif Gamze Bozo

    Eğitim hakkı bir ayrıcalık değildir: Engelliliği değil, sistemi sorgulamak gerek

    Bağlantıda Kalın
    • Facebook
    • Twitter
    Seçtiklerimiz
    Kansu Yıldırım

    Türkiye işçi mezarlığı: İş cinayeti rejiminin oluşumu

    Kavel Alpaslan

    Ekim Devrimi 108 yaşında: Geçmişin harabesinden geleceğe yol yapmak

    Ertuğrul Kürkçü

    “New York, New York”

    Fehim Taştekin

    Sudan savaşı, Çinli Wing Loong’a karşı Bayraktar ve savaş ağaları

    Güncel Kalın

    E Bültene üye olun gündemden ilk siz haberdar olun.

    Siyasi Haber, “tarafsız” değil “nesnel” olmayı esas alır. Siyasi Haber, işçi ve emekçiler, kadınlar, LGBTİ+’lar, gençler, doğa ve yaşam savunucuları, ezilen etnik ve inançsal topluluklardan yanadır.

    Devletten ve sermayeden bağımsızdır.

    Facebook X (Twitter) YouTube
    EMEK

    Beşiktaş–Kabataş metro hattında çökme: Göçük altında kalanlar çıkarıldı, bir işçi hastanede öldü

    15 Kasım 2025

    Yangından sağ kurtulan işçi: “Ne ayakkabı, ne eldiven, ne yemek… Bizi korumadan çalıştırdılar”

    13 Kasım 2025

    Afyon’da yağ fabrikasında patlama

    13 Kasım 2025
    KADIN

    Kadınlar Türkiye’nin dört bir yanında 25 Kasım için sokakta: “Şiddetsiz, özgür ve eşit bir yaşamı birlikte kuracağız”

    16 Kasım 2025

    Kadın Meclisi 25 Kasım startını verdi: “Biat etmeyeceğiz, özgür ve eşit yaşamı biz inşa edeceğiz”

    15 Kasım 2025

    Rojin Kabaiş dosyasında kritik gelişme: Vücuttaki iki DNA’nın bulaş olmadığı kesinleşti

    13 Kasım 2025
    © 2025 Siyasi Haber. Designed by Fikir Meclisi.
    • Home
    • Buy Now

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.