Close Menu
Siyasi HaberSiyasi Haber

    Subscribe to Updates

    Get the latest creative news from FooBar about art, design and business.

    What's Hot

    Bir tuşla çalınan gelecek: Eğitimde dijital manipülasyona son!

    28 Ekim 2025

    İsias Otel davasında bilirkişi raporu: 3 kamu görevlisi yıkımdan sorumlu bulundu

    28 Ekim 2025

    İstanbul ve Antalya’da ESP üyelerine yönelik ev baskınları: 15 gözaltı

    28 Ekim 2025
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    • Güncel
      • Ekonomi
      • Politika
      • Dış Haberler
        • Ortadoğu
        • Dünya
      • Emek
      • Kadın
      • LGBTİ+
      • Gençlik
      • Ekoloji ve Kent
      • Haklar ve özgürlükler
        • Halklar ve İnançlar
        • Göçmen
        • Çocuk
        • Engelli Hakları
      • Yaşam
        • Eğitim
        • Sağlık
        • Kültür Sanat
        • Bilim Teknoloji
    • Yazılar

      Ankara’nın vesayeti ve Kıbrıs halkının iradesi

      26 Ekim 2025

      Siyasetin simülasyonu ve kimliğin krizi

      24 Ekim 2025

      Avrupa için göçmenler yük mü?

      23 Ekim 2025

      Roman halkına yönelik stigmatizasyon ve kolonyal gacoluk

      23 Ekim 2025

      Arjantin Ve Uruguay’daki Maraşlılar, Antepliler, Adanalılar

      23 Ekim 2025
    • Seçtiklerimiz

      Motokuryelerin ekim isyanı

      28 Ekim 2025

      İstikrarsızlık üreten istikrar programı

      26 Ekim 2025

      ESMA’nın hatırlattıkları

      26 Ekim 2025

      İki devrimci müze soygunu: Kolombiya ve İrlanda

      24 Ekim 2025

      TBMM komisyonu, neden ekoloji örgütlerini dinlemedi?

      20 Ekim 2025
    • Röportaj/Söyleşiler

      DSİP’ten Şenol Karakaş: Ne barış süreci demokrasinin gelişmesine ne de demokratik adımlar barış sürecinin nihayete ulaşmasına ertelenebilir

      27 Ekim 2025

      Ilan Pappe: Filistinliler hâlâ etnik temizlik ve soykırımla karşı karşıya

      16 Ekim 2025

      ‘Kadıköy Kültür Evi hem nefes aldığımız hem de birlikte söz kurduğumuz bir yer’

      10 Ekim 2025

      Herkes için Onurlu Bir Barış

      5 Ekim 2025

      Beyza Üstün: Sadece halklar değil tüm canlılar, ekosistemler özgür olmalı

      1 Ekim 2025
    • Dosyalar
      • “Süreç” ve Sol
      • 30 Mart Kızıldere Direnişi
      • 8 Mart Dünya Kadınlar Günü 2022
      • AKP-MHP iktidar blokunun Kürt politikası
      • Cumhurbaşkanlığı Seçimleri
      • Ekim Devrimi 103 yaşında!
      • Endüstri 4.0 üzerine yazılar
      • HDK-HDP Tartışmaları
      • Kaypakkaya’nın tarihsel mirası
      • Ölümünün 69. yılında Josef Stalin
      • Mustafa Kahya’nın anısına
    • Çeviriler
    • Arşiv
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    Anasayfa » Hayat Bize Mutlu Olma Şansı Vermedi Sevgili

    Hayat Bize Mutlu Olma Şansı Vermedi Sevgili

    Siyasi Haber11 Nisan 2022
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn WhatsApp Reddit Tumblr Email
    Share
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

    Korkut AKIN, Atilla Dorsay’ın “Yılmaz Güney Kitabı” üzerine yazdı: “Film yapmak zor bir sanattır. Birçok şeyi buluşturmak, birbirine alıştırmak ve uydurmak zorundasınızdır. Onun için de birçok ilk filmde, -bir daha olanak bulamam kaygısıyla- her şeyi aynı filme sıkıştırmak kaygısı sezilir. Yılmaz Güney’de de vardır o kaygı, onca deneyimine karşın.”

    Yaşanmışlıkları, kazanımları veya kayıplarımızı yazılar anlatır en çok. Tarih dediğimiz, okullarda öğretilen, sadece hamaset ve kahramanlık övgüsüdür. Oysa sözlü tarih diye de nitelendirilen söyleşiler, yazılar, hatta filmler bize yaşamın izini sürdürür. Sosyal, siyasal, ekonomik hatta yaşamsal ipuçları ile doludur o yazılanlar. İlerleyen süreçte de geçmişi, geçmişteki toplumsal yaşamı, insanlara o yazılar aktaracaktır. 

     

    Gogol’ün paltosundan hep tiyatro/cular çıkmaz ya… Türkiye’de olduğu gibi sinema eleştirmenleri de çıkar. Paltosundan çıktığımız Atilla Dorsay, “Hayat Bize Mutlu Olma Şansı Vermedi Sevgili, Yılmaz Güney” kitabıyla sinemamızın ve buna da bağlı olarak görsel kültürümüzün temel taşlarından birini, Yılmaz Güney’i anlatıyor. Yılmaz Güney’i tanımayan olur mu diyeceksiniz, ama bizim ülkemizde, sanatın önünü kapama düşüncesindeki egemen erk, az kaldı, unutturacaktı. Oysa biliyorsunuz ki, sanatçılarla tanınır bir ülke, zaten ölümsüz olanlar sadece sanatçı ve sanattır.

     

    Dorsay, “Bizler, bizim kuşağımızın sinemaya gönül vermiş kişileri için de bir suç söz konusudur belki” diyor kitabının önsözünde. Yılmaz Güney filmlerinin gösterilmesinin yolunun açılması, bulun(a)mayan filmlerinin araştırılması, elde bulunan, bilinen bütün belgelerin kitaplaştırılması gerektiğini üstüne basa basa vurguluyor. Kendisi bu çalışmasının devamının geleceğini söylüyor. Ben de, hazır yeri gelmişken Tahir Yüksel’in “Karanlıktaki Işık Yılmaz Güney” kitabının bir daha basılarak insanlara ulaştırılmasının gerekliliğine deyineyim. Bir de, çok önemsediğim, gözüm gibi korumaya çalıştığım Düşman filminin çekim senaryosunu, kitaplığımdan kim aldıysa, geri getirsin lütfen. 

     

    Yüz yüze görüşme keyfi…

    Atilla Dorsay, sinema eleştirmenliğini yabancı filmler üzerinden yaparken Yılmaz Güney’in Umut filmiyle yerli filmler üzerine de yazmaya başlar. Umut, Yeşilçam’ın içinden Yeşilçam’a rağmen çıkan gerçekten bir başyapıttır. Filmin peşinden arkasını bırakmaz Dorsay, hemen her seferinde muhakkak bir yolunu bulur, Güney’i konuşturur. 12 Mart sürecinde tutukluluğu, sonrasında Yumurtalık’ta, Endişe’nin çekimi sırasında savcıyı vurduktan sonra mahkûm edilmesine rağmen onunla sürekli konuşur. 

    Atilla Dorsay Yılmaz Güney’i kovalar da Güney boş mu durur? Daha önceleri senaryo yazmaya fırsat bulamayan, sadece birkaç not ve karalamayla sete çıkan, gözlem gücüne inanan ve akışa göre filmi şekillendiren Güney, zor koşullarda olmasına aldırmadan (yakınmalarını okumalısınız), sürekli çalışır ve birçok senaryo kaleme alır. 

     

    Kimini kendisiyle konuşamadığı için aklındakileri anlatamadığı yönetmenler çeker, kimini de ince eleyip sık dokuyarak ayrıntılı olarak anlatır. (Düşman’ın çekim senaryosundan anımsadığım, sadece çekime yönelik değil oyuncuların duygularını da yönlendirecek notlar düşer, hem de ayrıntılarıyla.) Zeki Ökten’in çektiği Sürü ve Düşman ile Şerif Gören’in çektiği Cannes’da Büyük Ödül kazanan Yol için “içeriden film çeken yönetmen” dedirtecek kadar takip eder çalışmaları. 

     

    Görsellik öncelikli

    Umut’tan önceki döneminde vurdulu kırdılı dediğimiz filmlerinde de görsellik ağırlıktadır, söze fazla yer vermez Güney. Üç romanı, öyküleri ve senaryoları olan bir edebiyatçıdır, ama görselliğinden asla ödün vermemiştir. Öyle ki, içeriden senaryosunu yazdığı filmler için “kaçınılması gereken derecede laf içerdiği” söylentisini bile sorar Dorsay, bir söyleşide. Öykünün akışına bağlı olarak sözler çok gibi gözükse de, ağırlıklı olarak görüntünün anlattığını söyleyebiliriz. Öyle ki onlarca insanı gönderir olası çekim mekânlarına, yüzlerce fotoğraf çektirir ve onları filmine yedirir: “Sanatçı olarak hayatın gerçekliğini de yansıtmaya çalışıyoruz ve bu sosyal hayata, siyasal hayata, kültür hayatımıza yansıyor” diye yanıtlar.

     

    Böyle bakınca…

    Film yapmak zor bir sanattır. Birçok şeyi buluşturmak, birbirine alıştırmak ve uydurmak zorundasınızdır. Onun için de birçok ilk filmde, -bir daha olanak bulamam kaygısıyla- her şeyi aynı filme sıkıştırmak kaygısı sezilir. Yılmaz Güney’de de vardır o kaygı, onca deneyimine karşın. Onun her şeyi aynı filme sığdırabilme çabası aslında izleyiciye mesaj verme kaygısıdır, hiçbir şey eksik kalmasın mükemmeliyetçiliğinin de etkisiyle. “Bizim özellikle son iki yıldır anlattığımız şeyler sadece birer hikaye değil. Bireylerin hikayesi olmaktan çok, toplumsal bir kesit içinde toplayabildiğimiz kadar, anlatabildiğimiz kadar şeyle birlikte anlatılması gereken hikayelerdir.” Yani, son filmlerinde Türkiye’nin toplumsal yaşamının bir panoramasını vermeyi amaçlıyor.

     

    Kadınlar için…

    Yılmaz Güney’in kadınlar üzerine anlattıklarına yer vermezsem olmaz, “Kadını özgür olmayan bir toplum özgür değildir, özgür olamaz. Kadına eğilmeyen, kadını yanına çekmeyen bir devrim hareketi de başarıya ulaşamaz. Bizler sinemacı olarak, kadının içinde bulunduğu durumu çok yönlü yansıtma görevini taşıyoruz” diyor, özellikle Sürü’deki Berivan ile ilgili olarak. 

     

    Bunu söyleyen birinin erkek egemen bir mantıkla hep silahlı gezmesi, vara yoğa silahına sarılması benimsenebilecek gibi olmasa da fevri (daha doğrusu erkek egemen yaklaşımla) davranması kabul edilebilir değil. 

     

    Güney’in sette aylaklığa ve ahmaklığa tahammülünün olmadığını, disiplinden de öte sert bir otoriter tavırlı ama en çok da oyunculara karşı alabildiğine sabırlı davranan ender yönetmenlerden biri olduğunu Duvar filminin kamera arkası belgeselinde gördük zaten.

     

    Silahsız gezmeyen, sevdiği kadının başındaki elmaya ateş edebilecek kadar gözü kara biri olsa da işin içine sinema girince bambaşka biri olabiliyor/du Yılmaz Güney. Peki, bu ne kadar benimsenebilir? Siz benimseyebilir misiniz?

     

    Atilla Dorsay’ın özelliği…

    Atilla Dorsay’ın, sinema yazarlığının, mimarlığının ve rehberliğinin yanında gizli kalmış bir özelliği iyi bir arşivci olması… Günlük gazetelerden dergilere, söyleşilerden kitaplara dek her bilgiyi, belgeyi arşivlemiş. Yol filminin kazandığı o olağanüstü başarıya rağmen ucuz suçlamalarda bulunan anlı şanlı(!) yazarları okuyunca, günümüzdekilerle karşılaştırmaktansa acımayı tercih ediyorum.

     

    Dorsay’ın, bu kitabının devamı niteliğinde sayılabilecek, Yılmaz Güney’in filmlerinin değerlendirmesiyle birlikte hayata bakışını içerecek yeni kitabını merak ve heyecanla bekliyoruz. 

     

     

    Hayat Bize Mutlu Olma Şansı Vermedi Sevgili, Yılmaz Güney Kitabı, Atilla Dorsay 
    Anılar, belgeler,  bilgiler
    Puslu Yayıncılık,  Ocak 2022, 384 s. 

     

     

    Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Telegram Email

    İlgili İçerikler

    Ankara’nın vesayeti ve Kıbrıs halkının iradesi

    26 Ekim 2025

    Siyasetin simülasyonu ve kimliğin krizi

    24 Ekim 2025

    Avrupa için göçmenler yük mü?

    23 Ekim 2025
    Destek Ol
    Yazılar
    Coşkun Özdemir

    Ankara’nın vesayeti ve Kıbrıs halkının iradesi

    Ercan Jan Aktaş

    Siyasetin simülasyonu ve kimliğin krizi

    Tuncay Yılmaz

    Avrupa için göçmenler yük mü?

    Siyasi Haber

    Roman halkına yönelik stigmatizasyon ve kolonyal gacoluk

    Bağlantıda Kalın
    • Facebook
    • Twitter
    Seçtiklerimiz
    Mesut Çeki

    Motokuryelerin ekim isyanı

    Ümit Akçay

    İstikrarsızlık üreten istikrar programı

    Kadir Akın

    ESMA’nın hatırlattıkları

    Siyasi Haber

    İki devrimci müze soygunu: Kolombiya ve İrlanda

    Güncel Kalın

    E Bültene üye olun gündemden ilk siz haberdar olun.

    Siyasi Haber, “tarafsız” değil “nesnel” olmayı esas alır. Siyasi Haber, işçi ve emekçiler, kadınlar, LGBTİ+’lar, gençler, doğa ve yaşam savunucuları, ezilen etnik ve inançsal topluluklardan yanadır.

    Devletten ve sermayeden bağımsızdır.

    Facebook X (Twitter) YouTube
    EMEK

    İSİG Meclisi: Ekim ayında 5 çocuk işçi yaşamını yitirdi

    28 Ekim 2025

    İstanbul Finans Merkezi’nde gözaltına alınan inşaat işçileri: “Tüm haklarımızı alana kadar direneceğiz!”

    28 Ekim 2025

    Türkiye’deki grev yasakçılığı Kıbrıs’a da yansıdı: Öğretmenler Sendikası grevi ertelendi

    28 Ekim 2025
    KADIN

    Kadınlar 11. Yargı Paketi’ne karşı sokağa çıkıyor: “Meclise getirmeyi aklınızdan bile geçirmeyin”

    25 Ekim 2025

    Maraş’ta erkek şiddeti: İki kadın öldürüldü, bir kadın ağır yaralı

    23 Ekim 2025

    Ercan Jan Aktaş: “Pınar Selek’siz barış olmaz”

    20 Ekim 2025
    © 2025 Siyasi Haber. Designed by Fikir Meclisi.
    • Home
    • Buy Now

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.