Milli Savunma Bakanlığı 2021 bütçesi görüşmelerinde “savaşın oldukça pahalı” olduğuna dikkat çeken HDP Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları, “Savunmaya dair asıl tılsım, barış ve diyalog kelimelerinde saklıdır” değerlendirmesinde bulundu.
SiyasiHaber
Dün Meclis Plan ve Bütçe Komisyonunda Milli Savunma Bakanlığı 2021 bütçesi görüşmelerinde HDP grubu adına konuşan HDP Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları, savaşa ayrılan devasa bütçeye dikkat çekti. “2021 yılı bütçesinde İçişleri Bakanlığı, Millî İstihbarat Teşkilatı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı, Millî Savunma Bakanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığına toplam 148,5 milyar lira ayrılmış durumda. Bu rakam 2020 yılında 129 milyar liraydı. Yani güvenliğe ve savunmaya çok büyük rakamlar ayrıldığını düşünenlerdeniz. Buradaki savunmaya dair asıl tılsım, barış ve diyalog kelimelerinde saklıdır. Bir ülke, iç ve dış siyasetini bu iki kavram üzerinde kurma konusunda ısrarcı olursa güvenlik için bu kadar büyük harcamalara ihtiyaç duyulmayacağını düşünüyoruz” dedi.
Toplumun güvenliğini paralı askerlere, SADAT gibi savaşı ticareti yapanlara bırakılamaz!
Hatimoğulları, HDP olarak vicdani reddi savunan bir parti olduklarını, bu hakkın tanınması gerektiğinin yanı sıra ülkeler arası ya da iç savaş veyahut devletlerin, toplumun güvenliğinin bir devletin ordusunun elinden alınıp özel güvenlik şirketlerinin insafına bırakılması siyaseti üzerinde durdu. “Şunu belirtmeliyiz ki, HDP ve onun kurucusu olan siyasi akımlar, Türkiye kurulduğu günden bugüne kadar askerî vesayet rejimine karşı mücadele etmiştir. Bunun alternatifi ise toplumun güvenliğini paralı askerlere, SADAT gibi savaşı ticaret aracı hâline getirenlere bırakmak olamaz.” diye belirtti.
“Savaş oldukça pahalı”
“Savaş oldukça pahalı” diyen Hatimoğulları, 2013 ile 2015 yılları arasında sürdürülen çözüm sürecini işaret ederek, yapılan harcamalardaki düşüşe dikkat çekti: “Milli Savunma Bakanlığı bütçesinde önceki yıla göre 2,3 milyar artış yaşanmıştı. Çözüm süreci döneminde ciddi bir düşüş yaşandı. Millî Savunmanın bütçesi 2014 yılında 1,4 milyar TL, 2015 yılında ise 9 milyar TL artış sağladı. Yani çözüm süreci, Türkiye’nin hazinesinin savunmaya daha fazla para ayırmasının önüne geçti. Kürt sorunun demokratik yöntemlerle çözülmesi için, tarafların bir araya gelip diyalog sürecini başlatması gerektiğini düşünüyoruz. Suriye’de, Irak’ta, Türkiye askeri unsurları geri çekilmeli ve her iki ülkenin içinde bulunduğu durumdan çıkması için siyasi çaba sarf etmelidir. ‘Komşuda huzur varsa, bizim evde de huzur var’. Bu en iyi savunma stratejisidir.”
Akar: “Devlet bütün şefkatini göstermiştir”
Savunma Bakanı Hulusi Akar söz aldığında, çözüm sürecinin bitirilmesini, IŞİD’in Suruç, Ankara, Antep ve İstanbul Havalimanı'nda yaptığı katliamlara bağladı. Bakan Akar, HDP’li Hatimoğulları’nın çözüm süreciyle ilgili açıklamaları üzerine şunları söyledi: “Şurada kartları da çıkarmıştık, sizin bildiğiniz bir şey ama bir daha hatırlatmak istiyorum; 2013-2015 çözüm süreci. Ya, burada çözüm sürecine karşı çıkanlar var, Ak Partililerden, sağ cenahtan diyelim ‘buna ne gerek vardı?’ vesaire gibi. Hayır, bu çözüm süreci gerçekten bizim tarihimize not düşmek bakımından çok önemli olmuştur. Devlet bütün şefkatini göstermiştir, bütün sabrını göstermiştir, demiştir ki, ‘gelin, bu terörü bitirin, hep beraber oturalım, konuşalım, danışalım, bu işi çözelim.’ Fakat ne oldu? Antep, Ankara Gar, İstanbul Havalimanı, Suruç… Yani yüzlerce kişiyi katlettiler, cevap bu oldu. Bunun üzerine ne oldu? 24 Temmuz’daki bu katliamlardan sonra gerçekten çok büyük çaplı, o ana kadar tespit ettiğimiz terör hedeflerinin hepsi vuruldu, 24 saat, 48 saat vuruldu havadan.”
Suriye’nin de Libya’nın da toprak bütünlüğünü savunuyoruz
Bakanlığın 2021 bütçesinin kabul edildiği komisyon toplantısında, Tülay Hatimoğulları, Türkiye tarafından düzenlenen “Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Pençe Harekâtı, Barış Harekâtı” operasyonlarında, Kürt halkının hedef alındığını belirtti. Dış politikada izlenen gerilimli, tarafgil politikayı vurgulayan Hatimoğulları, “Libya’da Kaddafi katledildikten sonra başlayan iç savaşa doğrudan taraf olundu. Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükûmeti desteklendi. Mecliste defaatle ‘Yapmayın, bu siyaset kısa vadeli kazandırmış gibi görünse de uzun vadede bizim dış siyasetimize ve geleneksel devlet anlayışına kaybettirir’ dedik. Bizi Haftercilikle suçladılar. Oysa biz Suriye’nin de Libya’nın da toprak bütünlüğünü, iç dinamikleriyle yol bulmasını, iç barışını savunduk” dedi.
Zorunlu askerlik görevleri sırasında yaşanan şüpheli asker ölümlerine de dikkat çeken Tülay Hatimoğulları, gençlerin etnik kimlikleri, inançları ve siyasi görüşlerinden dolayı öldürüldüklerine dair ailelerin iddialarını dile getirdi. “Bugüne kadar şüpheli asker intiharları ve şüpheli kazalar sonucunda yaşamanı yitiren askerlerle ilgili etkin bir soruşturma ve kovuşturma yapıldı mı?” diye sordu.
Azeriler bizim kardeşimizdir, Ermeniler de
Azerbaycan, Ermenistan savaşına ilişkin, “Şunu belirtmeliyim ki Azeriler bizim kardeşimizdir, Ermeniler de bizim kardeşimizdir, savaştan yana ise hiç değiliz. Fakat şunu ifade etmem gerekiyor ki, Ermeni vatandaşlarımızın kendilerini tedirgin hissetmemesi için gerçekten en başta iktidara çok büyük bir görev düşer. Orada patlayan her bomba, yandaş medyanın her haberi Türkiyeli Ermeni kardeşlerimizin tıpkı sevgili Hrant Dink'in ifade ettiği gibi ‘Bir güvercin tedirginliğiyle yaşamasına’ sebebiyet veriyor.”
Akdeniz’e kıyıdaş olan ülkelerle bir an önce diyalog yolunun bulunması gerektiğini vurgulayan Hatimoğulları, çubuğu diplomasiye bükmenin gerekliliğinin altını çizdi. Bu strateji ile ülke kaynaklarının mermiye, S-400’e, F-35’e değil; sağlığa, eğitime, istihdama gideceğini belirtti.