HDP Mileltvekili Tülay Hatimoğulları, Meclis’teki torba yasa görüşmelerinde, torba yasanın ‘çorba yasaya’ dönüştüğünü söyledi ve yasadaki 7’nci maddeye ilişkin olarak, “Parsel parsel maden havzalarını parselleyip ruhsatlandırarak yandaşlara, sermayeye peşkeş çekilmek istendiğini” belirtti.
SiyasiHaber
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları, AKP’nin TBMM’ye sunduğu torba yasaya ilişkin Meclis oturumundaki konuşmasında yasanın içeriğine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Hatimoğulları, yasanın torba yasa değil ‘çorba yasa’ olduğunu söylerek, “Bu iktidar elmayı, armudu, her şeyi birbirine karıştırarak çorba sunuyor ortaya ve yasama çorba olunca yürütme daha beter oluyor, yürütme hiçbir şeyi yürütemiyor. Hasbelkader yasayı uygulamak isteyen ya da uygun gördüğü biçimde davranmak isteyenlerin kafalarının üzerinde ise bu iktidar Demokles'in kılıcı gibi iktidarını sallıyor ve en nihayetinde bir şafak operasyonuyla kapılar kırılıyor ve gözaltılar gerçekleşiyor ki bunun örneğini bu ülkede çok gördük” dedi.
Meclis’te toplumun yakıcı sorunlarının konuşulmadığını, 3600 ek gösterge ve EYT gibi problemlere ilişkin Meclis’in karar almadığını söyledi.
“Ölüm tehdidi kokan maden ocakları, can çekişen demokrasi umurunuzda değil”
Torba yasa içindeki "Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü, uhdesindeki ruhsatları bölerek aynı alan için Genel Müdürlükten birden fazla yeni ruhsat talep edebilir. Genel Müdürlük tarafından Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü adına yeni ruhsatlar düzenlenebilir” şeklindeki 7’nci maddeye ilişkin değerlendirmelerde bulunan Hatimoğulları, maden yasasının ısıtılıp ısıtılıp Meclis’e getirildiğinin altını çizdi.
Bilirkişilerin, "Havza madenciliğinde ısrar etmeliyiz. Havzayı birden çok parçaya bölüp onu ruhsatlandırmak birçok felakete sebep olacaktır” dediğini, bu durumun en tipik örneklerinin Ermenek’te, Soma’da, Şirvan’da yaşandığını; yapılması gerekenin kâr odaklı düşünmemek, ihtiyaç odaklı düşünmek ve bütünsel olarak ele almak gerektiğini söylerek şunları ifade etti:
“Böylece güvenlik açısından arama kurtarma ekiplerinin daha iyi faaliyet yürüteceğini buradan biz daha önce de ifade etmiştik. Ama burada bilirkişilere, bu konuda çalışma yürütenlere, sendikalara sormak yerine parsel parsel maden havzalarını parselleyip ruhsatlandırarak yandaşlara, sermayeye peşkeş çekilmek istendiğini bir kere daha ifade etmek istiyoruz.
Aynı zamanda, havza madenciliği yapılmaması durumunda tarım arazilerine, su kaynaklarına verilen zarar, havanın kirletilmesi hiçbir biçimde hesaba katılmamaktadır. Bakın, burada ekosistem korunmuyor. İnsan yaşamını, madencinin hayatını bu kadar ilgilendiren meseleler bir torbanın aparatı olamaz, olmamalıdır da.”
Ünlü tiyatro yazarı Dario Fo’nun ‘Ulrike’ monoloğuna dikkat çeken Hatimoğulları, “Ulrike, bir kadın olarak otokrasiye karşı mücadele yürütürken göz altına alınıp bir hücreye tıkılıyor. Ve her şey bembeyaz, akan kan beyaz, soluduğumuz hava beyaz, kara elmas da bembeyaz gözüküyor insanların gözünde yani anlayacağınız her şey tek renk ve bembeyaz, tıpkı bu Meclise taşıdığınız beyaz torbalar gibi” dedi ve iktidarın 82 milyonu beyaz bir gemiye sığdırmak istediğini, kendini lordlar kamarasında garantiye aldığını zannettiğini ifade etti.