İyi sonuçlar almaya devam edeceğimiz bir yıl geçirmenin temenni ve ümidi içimizde kabarmışken, geçen yıl dünyanın dört bir yanında elde edilen insan hakları kazanımlarını sizler için derledik.
Çünkü biliyoruz ki, hayat zor olsa da birlikte güçlüyüz ve o güçle kazandık. Japonya’da “dünyanın en uzun süre tutuklu olan ölüm cezası mahkûmu” Iwao’nun suçsuzluğu anlaşıldı ve özgürlüğüne kavuştu mesela. Sivil toplum örgütlerinin mücadelesi sayesinde, 2025’te Güney Kore milletvekilleri, zorunlu insan hakları ve çevresel özen raporlaması hakkında bir yasa teklifi sunacaklarını duyurdu. Hindistan’da insanları cezalandırmak için evlerini ve mülklerini yıkmak gibi zalimane ve insanlık dışı bir uygulamayla ilgili cezasızlık iklimine son vermeyi amaçlayan iki önemli karar verildi.
Kadınların, cinsel saldırıdan hayatta kalanların ve onlara destek olanların yıllar süren mücadelesi sonucunda Polonya, tecavüzün tanımında cebir veya şiddet kullanımı yerine “onay”ın esas alınmasını kabul etti…
Yasaların değiştirilmesinden zor durumdaki insanların desteklenmesine ve adaletin tesis edilmesine; 2024’te başarılan olumlu değişikliklerin sizi cesaretlendireceğini umuyoruz. İşte 2024’ün insan hakları kazanımlarından bazıları:
Özgürlüklerine kavuştular
Geçen yıl gerek hukukçuların gerek sivil toplum kuruluşlarının yürüttüğü kampanyalarla onlarca insan hakkı savunucusu özgürlüğüne kavuştu. En dikkat çekici gelişmelerden biri Japonya’da yaşandı. Doksanlarında olan Hakamada Iwao, çoğu hücre hapsinde olmak üzere 45 yılını idam cezasının uygulanmasını bekleyerek geçirdi. Uluslararası Af Örgütü, onun hikâyesini onlarca yıl takip etti, imza kampanyası yürüttü çünkü Hakamada sadece dünyada idam sırasında en uzun süreyi geçiren mahkûm değil, aynı zamanda masumdu! Bir aileyi öldürmekten mahkum edilmişti Iawo ancak işkence altındayken imzaladığı itiraftan başka hakkında hiçbir delil yoktu. Öyle ki, Iwao’nun hakimlerinden biri, “Onu mahkûm ettiğim için kendimi son derece suçlu hissediyorum. Hâlâ da öyle hissediyorum” demişti.
Shizuoka Bölge Mahkemesi, sonunda Iwao için beraat kararı verdi. Iwao’nun neredeyse yarım yüzyıl ölüm cezası altında haksız yere cezaevinde tutulmasının ve 10 yıl da yeniden yargılanmayı beklemesinin ardından verilen bu karar, hayatının büyük bir kısmında maruz kaldığı büyük adaletsizliğin kabulü anlamına geliyor. Karar, yıllardır Iwao’nun yeniden yargılanması için mücadele eden kız kardeşi Hideko’nun ve onu destekleyen herkesin verdiği ilham verici mücadelenin sonucu.
Öte yandan tüm dünyanın ilgiyle izlediği Julian Assange için de 2024 özgürlüğüne kavuştuğu yıl oldu. Assange, Birleşik Krallık’ta yüksek güvenlikli bir cezaevinde beş yıl tutuklu kaldıktan sonra ABD yetkilileriyle anlaşmaya vardı. Hakkındaki suçlamalardan biri olan ve 62 ay hapis cezası öngören “ABD’nin gizli ulusal savunma belgelerini elde etmek için komplo kurmak ve ifşa etmek” suçunu kabul eden Assange, halihazırda cezaevinde geçirdiği süre göz önüne alınarak serbest bırakıldı.
Burkina Faso’da insan hakları savunucusu Daouda Diallo, 1 Aralık 2023’te güvenlik güçleri tarafından tutuklanarak bilinmeyen bir yere götürüldü ve zorla kaybedildi. Daouda’nın serbest bırakılması talebiyle bir imza kampanyası başlatıldı. Daouda 2024 Mart’ında serbest bırakılıp özgürlüğüne kavuştuğunda, “Benim için imza vererek serbest bırakılmamı talep eden herkese teşekkür ederim” diyordu, “Bu imzalar, sıkıntılı yalnızlığımda bir ışık oldu ve bana yalnız olmadığımı hatırlattı. Herkes için adalet, eşitlik ve onur ilkelerini savunma kararlılığımızda yan yana durmaya devam edelim.”
Kırgızistan’da 2022’de Kempir-Abad topraklarıyla ilgili sınır anlaşmazlığına dair hükümetin kararına tepki gösteren ve toplu isyan hazırlığında bulunmakla suçlanarak 20 yıl hapis cezasıyla yargılanan 22 sanık, haziranda nihayet beraat etti. Kırgızistan sivil toplumu ve kadın insan hakları savunucularının sevinçle karşıladığı karar, ülkedeki siyasi güdümlü yargılamalara karşı umut verici bir emsal olarak değerlendiriliyor. Olumlu haberler bu kadarla sınırlı kalmadı; Sri Lankalı komedyen Nathasha Edirisooriya, bir stand-up gösterisinde Budizme saygısızlık içerdiği öne sürülen yorumları nedeniyle hakkında nefret savunuculuğu suçlamalarıyla açılan davada beraat ederken, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi yetkilileri, 17 Şubat’ta, üç yıldan uzun süredir haksız yere cezaevinde tutulan gazeteci Guhdar Zebari’yi serbest bıraktı. Yemen’de Husi fiili yetkilileri, bir yılı aşkın süredir keyfi olarak cezaevinde tutulan Bahai insan hakları aktivisti Abdullah El Ulufi’yi 21 Haziran’da serbest bıraktı. 23 Mayıs 2023’te Husi silahlı güçleri, Bahailerin özel bir konuttaki barışçıl toplantısına baskın düzenlemiş ve Ulufi’nin de aralarında bulunduğu 17 kişiyi keyfi olarak gözaltına almıştı. Diğer aktivistlerin de serbest bırakılması için mücadele sürüyor.
İsviçre’den Hindistan’a yargıda elde edilen kazanımlar…
2024’te gerek uluslararası gerekse farklı ülkelerin mahkemelerinde elde edilmiş önemli hukuki kazanımlar da oldu. Aktivist Mohamed Wa Baile, yıllarca süren adalet mücadelesinin ardından, ayrımcı kimlik kontrolleri ve İsviçre’nin etnik profillemeyi önlemekteki ciddi başarısızlığı hakkında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde İsviçre’ye karşı açtığı davayı kazandı. Karar, hem Wa Baile hem de İsviçre ve genel olarak Avrupa’da ırk ayrımcılığına maruz bırakılan topluluklar için bir zafer.
Öte yandan Avrupa Konseyi’nin Avrupa Sosyal Haklar Komitesi, Uluslararası Af Örgütü’nün on yıldır yürüttüğü araştırmaya dayanarak 2019’da yaptığı şikayet başvurusuna cevaben oybirliğiyle, İtalya’nın, Roman toplulukların barınması bakımından Avrupa Sosyal Şartı’nı ihlal ettiğine hükmetti. İtalya’nın bu karar uyarınca Romanlara ayrıştırma ve ayrımcılık olmadan yeterli barınma sağlamak için gerekli adımları atması, ayrımcılık ve ayrıştırmaya maruz bırakılan topluluklara çözüm yolu sunması gerekecek.
Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM), 5 Mart ve 25 Haziran’da, Rusya ordusunun üst düzey yetkililerinden Korgeneral Sergei Kobylash, Amiral Viktor Sokolov, eski Savunma Bakanı Sergei Şoygu ve Genelkurmay Başkanı Valeri Gerasimov hakkında tutuklama emri çıkaran kararları, Rusya’nın Ukrayna’ya karşı saldırıları sırasında insan haklarını korumak için sarf edilen uluslararası çabalar açısından bir mihenk taşıydı. Savaş suçlarıyla ilgili bir sevindirici haber de, UCM’nin 21 Kasım’da İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, eski İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant ve (öldürüldüğü bilgisi doğrulanmamış olan) El Kassam Tugayları komutanı Muhammed Diab İbrahim El Masri hakkında, kendilerine isnat edilen savaş suçları ve insanlığa karşı işlenen suçlardan ötürü tutuklama emri çıkarmasıydı. Savaş suçu demişken, Danimarka ile devam edelim: Danimarka savaş suçlularını işledikleri suçların tamamından yargılayabilecek. Bu olumlu sonuç, hiçbir savaş suçlusunun cezasız kalmamasını sağlamak adına cezasızlığa son vermeyi amaçlayan yeni bir yasayla elde edildi.
2020’de altı protestocu, Mozambik’teki Banhine Ulusal Parkı yakınında polis tarafından vurularak ağır yaralanmıştı. Bir yıl sonra, Uluslararası Af Örgütü’nün Kriz Müdahale Programı, olaya ilişkin kapsamlı bir soruşturma çağrısında bulunan yeni bir araştırma yayımladı. Araştırma, hükümetin dava sürecini başlatmasını sağladı ve Ağustos 2024’te altı polis memuru suçlu bulundu.
Hindistan Yüksek Mahkemesi, insanları cezalandırmak için evlerini ve mülklerini hukuka aykırı olarak yıkmak gibi zalimane ve insanlık dışı bir uygulamayla ilgili cezasızlık iklimine son vermeyi amaçlayan iki önemli karar verdi. Karar, Hindistan yetkilileri tarafından genellikle Müslüman azınlıkları hedef alan haksız yıkımlara son verilmesi yönünde büyük bir kazanım. 90’dan fazla sivil toplum örgütünün çabaları sayesinde Türkiye kamuoyunda “etki ajanı” yasası olarak bilinen ve casusluk mevzuatında değişiklik öngören yasa teklifi geri çekildi. Hükümet bunu tekrar gündeme getirmeyi tartışsa da, Türkiye sivil toplumu, somut endişelerini güçlü ve ortak bir sesle dillendirerek, kendi çalışmaları ve genel anlamda toplum üzerinde yıkıcı bir etki yaratabilecek bu tehlikeli adımın engellenmesine katkı sağladı.
İşçi hakları için mücadele sürüyor
Suudi Arabistan’daki Carrefour mağazalarında yaşanan emek sömürüsüne ilişkin araştırmanın ardından, ekimde Fransız süpermarket devi ve Majid Al Futtaim’e ait bayilikleri, tesislerinde çalışan göçmen işçilere yönelik muamele hakkında bir iç soruşturma başlattı. Carrefour Group ise bağımsız denetim yapılmasını istedi. Al Futtaim, bazı çalışanları yeni barınma yerlerine taşıdıklarını; fazla mesai, işe alım ücretleri gibi konulardaki politikalarını gözden geçirdiklerini ve çalışan destek hattına erişimi iyileştirdiklerini açıkladı. Bir kısmı muhtemelen zorla çalıştırma ve insan ticareti mağduru olan, ihlallerden etkilenen işçilerin yeterli tazminat da dahil adalete ve etkili çözüm yollarına erişebilmesi için Carrefour’a baskılar sürüyor. Olumlu etki yaratan bir başka rapor da Güney Kore’yle ilgiliydi. Haklar İçin Güç Toplayın: Önde Gelen Elektrikli Araç Üreticilerinin İnsan Haklarına Özen Raporlamalarının Sıralaması başlıklı raporun ardından, Uluslararası Af Örgütü’nün iş dünyası ve insan hakları ekibi, küresel otomobil ve batarya üreticilerinin yanı sıra milletvekilleri ve sivil toplumla görüşmek üzere Güney Kore, Tayvan ve Japonya’ya gitti. Güney Kore Milletvekili Jongdeok Jeon ile yapılan toplantının ardından Jeon, Facebook’ta “Hükümet adımlarını hızlandırmalı ve şirketlerin insan hakları ihlallerini duyarlı ve etkin bir şekilde ele almasını sağlamalıdır” dediği uzun bir açıklama paylaştı. 2025’te Güney Kore milletvekilleri, zorunlu insan hakları ve çevresel özen raporlaması hakkında bir yasa teklifi sunacak.
Belçika ve Tayvan’dan yüzleşme
Tarihi bir adımla Belçika, aralıkta sömürge dönemindeki eylemlerinden ötürü insanlığa karşı işlenen suçlardan sorumlu tutuldu. Karar, Avrupa devletleri için bir dönüm noktasına işaret ediyor. Brüksel Temyiz Mahkemesi, Belçika’nın sömürge yönetimi sırasında Belçika Devleti’nin Métis çocukların kaçırılmasında ve sistematik olarak ırk ayrımcılığına maruz bırakılmasındaki sorumluluğunu kabul etti. Karar, 1948 ile 1952 arasında Belçika Kongosu’nda doğan beş Métis kadının, Belçika devletine karşı açtığı davada verildi.
1987’de Kinmen’de Tayvan ordusunun öldürdüğü 24 Vietnamlı sığınmacının aile üyeleri, hükümet tarafından hakikat ve uzlaşma aramak üzere ilk kez Tayvan’ı ziyaret etmeye davet edildi. Öldürülen sığınmacılardan birinin yakını olan Tran, kapsamlı bir mülteci koruma programı olmasının önemini vurgulayarak, şöyle konuştu: “Tayvan hükümeti ve halkından, mültecilerin Tayvan’ı ikinci ve nihai yurtları olarak görmelerine izin vermelerini rica ediyorum. Lütfen artık onları geri çevirmeyin.”
Temiz suya ve sağlıklı bir yaşama ulaşmak için
Sivil toplum örgütlerinin iki yıldır sürdürdükleri kampanyanın ardından, Brüksel’in 20 kilometrelik koşu etkinliğinde, yarışların geleneksel sponsoru olan fosil yakıt devi TotalEnergies ile ortaklığa son verildi. Fransa merkezli şirket, 2004’ten beri Brüksel koşusunun ana sponsorlarındandı ve bu popüler yarışın olumlu imajından yararlanıyordu.
Uluslararası Af Örgütü 2018’de, Sierra Leone’de Meya maden şirketinin elmas çıkardığı Kono bölgesini ziyaret etmişti. Araştırma görevi sırasında, madenin açtığı sondaj kuyularının su kirliliğine sebep olduğu keşfedildi. Alınan örneklerde, Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) tavsiye ettiği güvenli seviyelerin (litre başına 50 miligram) çok üzerinde (1 numaralı örnekte 110 mg/l, 2 numaralı örnekte ise 120 mg/l) nitrat bulundu. Bunun üzerine Sierra Leone hükümeti, şirkete bir mektup ileterek, yanıt vermesini istedi. Haziran 2024’te bağımsız bir danışmanın hazırladığı rapora göre, sudaki nitrat seviyeleri artık DSÖ’nün içme suyu yönergelerine uygun.
Bir çevre kazanımı da, Kongo Cumhuriyeti’nde yaşandı. Çevre Bakanı, bir araştırmanın ardından, geri dönüşüm şirketi Metssa Congo’nun faaliyetlerini, yerel halkın sağlığı ve yakın çevre için oluşturduğu potansiyel riskler nedeniyle durdurdu. Raporun yazımında, fabrikaya yakın bölgelerde yaşayanların kan testi yaptırmasına destek olunmuş ve testler, bölge sakinlerinin kanında yüksek seviyede kurşun olduğunu göstermişti. Şirketin faaliyetlerinin askıya alınması üzerine Vindoulou Sakinleri Kolektifi Başkanı Cyrille Ndembi, “Gürültü, koku, duman veya titreşim olmadan, stres ve kaygı yaşamadan sakin ve huzurlu bir gece geçirdik. Bakanın kararına saygı gösterilmesini sağlamak için seferber olduk. En büyük dileğimiz, bu tesisin kapatılması ve başka bir yere taşınmasıdır. Bir kez daha teşekkür ederiz!” diye konuştu.
Kadınlar için daha adil bir geleceğin önünü açmak…
Kadınların ve cinsel saldırıdan hayatta kalanların, yıllar süren mücadelesi sonucunda Polonya, tecavüzün tanımında cebir veya şiddet kullanımı yerine “onay”ın esas alınmasını kabul etti. Böylece Polonya, 31 Avrupa ülkesi arasından tecavüzü onaysız cinsel ilişki olarak tanımlayan 19. ülke oldu.
Andorra’da kürtajın tamamen yasaklı olmasına karşı çıktığı için hakkında dava açılan Associació Stop Violències adlı kadın örgütünün başkanı Vanessa Mendoza Cortes’in beraat etmesiyle kadın hakları alanında önemli bir kazanım sağlandı. Cortes, “Beni desteklemek ve Andorra yetkilileri üzerinde baskı kurmak için harekete geçen 70 binden fazla kişiye bizzat teşekkür etmek isterim. Sizler, bu kolektif ve barışçıl zaferin birer parçasısınız. Zor yıllara rağmen sizinle yan yana yürüdüğüm için kendimi şanslı hissediyorum. Gücümüzü dayanışmamızdan ve birbirimizin haklarını savunmamızdan alıyoruz” diye konuştu.
Martta Fransa parlamentosu, kürtajın anayasayla güvence altına alınan bir özgürlük olması yönünde oy kullandı. 2024’te ABD’de de kürtaj hakları alanında önemli kazanımlar elde edildi. Yedi eyalet, üreme sağlığı haklarını genişletti veya güvence altına aldı. Arizona’da, kürtaj hakkını eyalet anayasası kapsamında güvence altına alan Teklif 139, yüzde 62 lehte oyla kabul edildi. Yasa, kürtaj bakımı kısıtlamalarını geçersiz kılıyor ve yardım edenlere para cezası verilmesini yasaklıyor. “Eyalet tarihinde bir yurttaş girişimi için bugüne kadar toplanmış en yüksek sayıda seçmen imzası” sözleriyle anılan bu tarihi başarı, tabandan örgütlenmenin ve kolektif eylemin gücünü ortaya koyuyor.
Arjantin’de kadın mücadelesi iki güzel haber aldı. Mahkemenin verdiği önemli bir kararla, Brezilyalı aktör Juan Darthés, Arjantinli aktris Thelma Fardin’i tecavüze maruz bırakmaktan suçlu bulundu. Thelma, karar üzerine şunları söyledi: “Amacım intikam almak değildi. Kız çocuklar ve genç kadınlar için daha adil bir geleceğin yolunu açmak adına elimden geleni yaptım.” Öte yandan, Arjantinli bir sosyal medya fenomeni; gazeteci Marina Abuiso’ya karşı toplumsal cinsiyete dayalı sistematik çevrimiçi tacizden suçlu bulunarak, sosyal hizmet cezasına çarptırıldı. Marina, yazdığı mektupta, “Ben gazeteciyim. İfade ve basın özgürlüğü benim için temel değerlerdir. Tacizi ve tehditleri kınamak, özgürlüğe karşı çıkmak değil, onu korumaktır” diye sesleniyordu. 20 Haziran’da Sierra Leone’de çocuk evlendirmeleri nihayet yasaklandı. Gambiya parlamentosu, kadın genital sakatlanmasını yasaklayan 2015 tarihli Kadın Yasası’nın (Değişiklik) iptalini isteyen yasa tasarısını reddetti.
Japonya’dan Tayland’a gökkuşağına merhaba
Türkiye’de her ne kadar LGBTİ+ eylemleri şiddetle bastırılmaya çalışılsa, ayrımcılık artsa da geçen yıl dünyada bu konuda olumlu gelişmeler yaşandı. Yunanistan parlamentosu eşcinsel evliliklere izin veren yasa tasarısını onayladı. Karar, LGBTİ+’ların evlilik eşitliğini sağlamak ve eşcinsel çiftlerin evlat edinmesine izin vermek yönünde önemli bir adım. Güzel bir haber de, ilk planlı Onur Yürüyüşü’nün 5 Haziran 2022’de yapıldığı Tayland’dan geldi. Tayland, Güneydoğu Asya’da LGBTİ+ çiftlerin evliliklerini yasallaştıran ilk ülke olma yolunda tarihi bir adım atarak evlilik eşitliği yasa tasarısını kabul etti. LGBTİ+ çiftlere evlilik, evlat edinme, tıbbi bakım onayı ve miras gibi konularda heteroseksüel çiftlerle eşit haklar sağlayan tasarı, sonraki aşamada kraliyet onayı için Tayland Kralı’na sunulacak.
Arjantin’de LGBTİ+ hakları savunucusu Pierina Nochetti hakkında, 2022’deki Onur Yürüyüşü sırasında “Tehuel nerede?” yazılı bir grafiti yaptığı gerekçesiyle soruşturma başlatılmıştı. Bu soru, 2021’de kaybolan genç bir trans kadın olan Tehuel de la Torre için adalet talebini ifade ediyordu. Duvarın bilindik bir kamusal ifade alanı olmasına rağmen Pierina hedef alındı ve “nitelikli zarar verme” suçundan hapis cezası istemiyle yargılandı. Ekimde nihayet suçlamalar düşürüldü ve dosya kapatıldı.
Batı Afrika Ülkeleri Ekonomik Topluluğu (ECOWAS) Adalet Divanı 7 Kasım’da verdiği çığır açıcı bir kararla, AdvocAid sivil toplum grubunun, başıboşluk yasalarına itiraz etmek için Sierra Leone Cumhuriyeti’ne karşı açtığı davada AdvocAid’i haklı buldu. Mahkeme, başıboşluk yasasının eşitlik, ayrımcılık yasağı ve dolaşım özgürlüğü haklarını ihlal ettiğine hükmetti. Uluslararası Af Örgütü, ECOWAS Divanı’na sunduğu üçüncü taraf müdahillik başvurusunda, başıboşluk ve diğer serserilik yasalarının yoksulluk içinde yaşayan grupları, LGBTİ+’ları ve seks işçilerini ayrımcılığa uğrattığını ve insan onuru hakları ile suçta ve cezada kanunilik ilkesini ihlal ettiğini savunmuştu. 31 ülkede hâlâ başıboşluk yasalarının yürürlükte olduğu düşünüldüğünde bu karar, Afrika geneli ve diğer ülkeler için önemli bir emsal.
Güney Kore Yüksek Mahkemesi, eşcinsel çiftlerin heteroseksüel çiftlerle aynı sağlık sigortası yardımlarından yararlanma hakkı olduğunu doğrulayan önemli bir karar verdi. Japonya’da da eşcinsel evlilik davasında iki önemli karar çıktı. Hükümetin eşcinsel evlilik yasağının anayasaya aykırı olduğuna hükmeden kararlar, Japonya toplumunda bu tür bir ayrımcılığın yeri olmadığını açıkça gösterdi.
Almanya’da trans, non-binary ve intersekslerin nüfus müdürlüğüne yapacakları basit bir bildirimle cinsiyet kimliklerinin yasal olarak tanınmasına izin veren Öz Belirleme Yasası yürürlüğe girdi. Yeni yasa, transların cinsiyet kimliklerinin yasal olarak tanınması için ayrımcı psikolojik değerlendirmelerden ve mahkeme süreçlerinden geçmelerini gerektiren 1980 tarihli Trans Yasası’nın yerine geçti.