Çocukluğumda kasetlerini dinlediğim, bugün sürgünde İsviçre’de buluştuğum Grup Yorum’un sesine bir kez daha tanıklık ettim. Müziğiyle direnişe yönelten bu grubun üyeleriyle Fribourg’daki konser öncesinde görüştük. Türkiye’de ve Avrupa’da yaşadıkları baskılara rağmen, ne sazlarını ne de umutlarını susturuyorlar.
Müziğiyle büyüdüğümüz bir direniş grubu
Her devrimcinin hayatında iz bırakmış gruplar vardır.
Benim için Grup Yorum böyle bir grup. Müziğiyle bizi sadece duygulandırmakla kalmadı, aynı zamanda direnişe yönelten, umudu büyüten bir yol gösterici oldu.
Çocukluğumdan hatırlıyorum, babamın arabasında dönen kasetler arasında Grup Yorum’un Türkülerimiz albümü de vardı. O ezgilerle bugünkü fikirlerimi, mücadeleye olan bakışımı ve yolumu belirledim.
Dün sürgünde yaşadığım İsviçre’nin Fribourg kentinde, Grup Yorum’un konserini takip ettim.
Konser öncesinde Grup Yorum üyeleri Sena Erkoç ve Berivan Gel ile bir araya geldim.
Bu özel söyleşide, Türkiye’de ve Avrupa’da yaşadıkları baskıları, neden direnmeye devam ettiklerini ve umudu nasıl büyüttüklerini anlattılar bana.
“Bizi tasfiye etmek istiyorlar ama başaramayacaklar”
Sena Erkoç, Türkiye’de 2016 yılından bu yana sistematik bir tasfiye politikasının hedefi olduklarını belirterek şöyle konuştu,” Grup Yorum’un tarihinde baskılar ilk değil. Zaten kuruluş nedenimiz faşizme karşı umut olmak. 1985’ten beri her türlü baskıyı yaşadık ama son 10 yıl özel bir tasfiye süreci olarak ilerliyor. Sanat alanında kendi hegemonyasını kuramadığını itiraf eden AKP iktidarı, ilk saldırıları bize yöneltti ama sonra diğer muhalif sanatçılara da yayıldı. Bugün AKP’li olmayan birçok sanatçı da konser yasaklarına maruz kalıyor. Ancak hiçbir baskı Grup Yorum’a yönelik olanlarla kıyaslanamaz.”
Erkoç sözlerine şöyle devam etti, “Bugün 22 üyemiz tutsak. Konser yasaklarından tutuklamalara, sansüre kadar her alanda üzerimize geliyorlar. Amaç Grup Yorum’u ve onun temsil ettiği değerleri unutturmak.”

“Spotify ve YouTube sansürü emperyalizmin desteğiyle uygulanıyor”
Sena Erkoç, dijital platformlardaki sansürü de emperyalist sistemin bir parçası olarak değerlendirdi;
“Bizim ülkemiz yeni-sömürge bir ülke ve emperyalizm tarafından yönetiliyor. Grup Yorum’a yönelik her saldırının arkasında, başta ABD olmak üzere emperyalistler var.”
“Çünkü biz devrimci mücadelenin sanatını yapıyoruz. Bizim ülkemizde yükselen bir devrimci mücadele en başta emperyalistlerin çıkarlarını tehdit ediyor. Spotify veya YouTube’daki sansür bizi şaşırtmadı. Bizi fiziksel anlamda da, sanatsal anlamda da yok etmek istiyorlar.”
“Gençlik Grup Yorum şarkılarıyla direndi”
Erkoç yaptıkları müziğin toplumsal hareketler üzerinde belirleyici bir unsur olduğunu vurgulayarak, “Anadolu’daki ayaklanmalarda ve üniversite gençliğinin eylemlerinde Grup Yorum şarkılarıyla direnildi. Bu, yeni nesil için bile bir bağ kurma aracı. Bizimle konserlere hiç gelememiş olan gençler, direniş şarkılarımızla buluştular. Sansürün amacı halkla aramızdaki bağı koparmak ama biz bu bağı daha da güçlendiriyoruz” dedi.
“Enstrümanları kırsalar da, biz bedenimizi enstrüman yaparız”
İdil Kültür Merkezi defalarca polis baskınına uğradı. Yorum üyesi Berivan Gel, bu saldırılara nasıl yanıt verdiklerini şu sözlerle anlattı, “Asla etkilenmiyoruz. Enstrümanlarımızı kırsalar da halkımızla birlikte yeniden temin ediyoruz. Örneğin ‘Haklıyız Kazanacağız’ video klibinde, enstrümanlarımızın kırıldığı bir baskından sonra yeniden çalmaya devam ettik. Enstrümanlarımızı alsalar bile bedenimizi enstrüman yapıyoruz. Hiçbir saldırı bizi müzik yapmaktan alıkoyamaz.”
Avrupa’daki baskılar: “İsviçre’de de korkutma politikası var ama halk korkmuyor”

Söyleşide Avrupa’daki baskılar da gündeme geldi. Sena Erkoç, yaşadıkları engellemelere dair şu bilgileri verdi,
“Şu an resmi bir Interpol kararımız yok. Ama pratikte uygulamalar bu yönde. Örneğin geçtiğimiz yıl Girit’te bana ve Umut’a yönelik yasa dışı bir belgeyle ülkeye girişimiz engellendi. Buna dava açtık. Almanya’ya giriş çıkışlarımızda sürekli keyfi durdurmalar ve bekletmeler oluyor.”
Salona polis geldi
Erkoç sözlerine şöyle devam etti, “Bugün de burada, İsviçre’nin Fribourg kentindeki konserimiz öncesinde polis salona geldi. Bu tamamen bir korkutma politikası. Buradaki polisler de Türkiye’den gelen baskıların etkisiyle hareket ediyor. Ama biz bundan asla korkmuyoruz. Grup Yorum dinleyicisi de korkmuyor. Grup Yorum konserine gelen insanlar yalnızca müzik dinlemeye değil, mücadeleye ve dayanışmaya geliyor Bu bilinçle gelen dinleyicilerimizle beraber Avrupa’daki baskılara da direniyoruz.”
“İbrahim ve Helin’in direnişi bir onur ve miras”
Türkiye’de yaşanan baskıların en ağır süreci, üyelerinin ölüm oruçlarına kadar varan direnişiyle sonuçlandı. Sena Erkoç ve Berivan Gel, Helin Bölek ile İbrahim Gökçek’in bıraktıkları mirası şöyle anlattı;
“Emperyalizm sanat alanını 9 dev şirketiyle yönetiyor. Ama biz bu direnişle hiçbir notamızı onlara teslim etmedik. Bu çok büyük bir onur ve başarıdır. Artık bu bayrağı devraldık. Bize bıraktıkları değerleri ve kültürü ileriye taşımak için elimizden geleni yapıyoruz.”
“Halklara çağrımız: Birleşelim ve örgütlenelim”
Erkoç ve Gel’in söyleşinin sonunda Anadolu halklarına yönelik mesajları da şu şekilde oldu:
“Grup Yorum, Anadolu halklarının müzik grubudur ve sesidir.
Bugün artık sadece Anadolu ile sınırlı değil; dünya halklarının da sesi haline geldik. Grubun üyeleri arasında Kürt, Arap, Türk arkadaşlarımız var. Şarkılarımız ortak mücadeleyi anlatıyor. Bizim temel çağrımız birleşmek ve ortak mücadeleyi büyütmektir. Sanat alanında da örgütlü sanatı savunuyoruz. Çünkü emperyalizm sanatı bir silah olarak kullanıyor.
9 büyük şirketle tüm dünyaya aynı anda aynı filmi yayınlayabiliyorlar. Grup Yorum sadece protesto etmiyor, aynı zamanda yanlış bulduğumuz şeylerin karşısına alternatif çözümler koyuyor ve bunu halkımızla birlikte yapıyoruz.”
