Greif işçileri fabrika işgalinin 19. Gününde Galatasaray Lisesi önünde 3 günlük imza kampanyası ve nöbet eylemine başladılar.
İngiltere’nin İstanbul Konsolosluğu önünden Galatasaray Meydanı’na yürüyüşe geçen Greif işçileri, “İşgal, grev, direniş” pankartı açarak, “Taşeron kölesi olmayacağız”, “Greif işçisi direnişin simgesi”, “Bu daha başlangıç, mücadeleye devam” sloganları attı.
İşçiler Direnişin ilk gününden beri Greif patronunun çok yönlü saldırılarına maruz kaldıklarını, ama bütün irade kırma oyunlarını boşa düşürdüklerini ifade etti.
İşçiler adına açıklama yapan fabrika temsilcilerinden Çoşkun Alsaç; işgali macera olsun diye gerçekleştirmedik. Bizler taşeron köleliği ve sermayenin dayatmalarından dolayı, işçi sınıfına vurulan prangadan rahatsızız derken şunları kaydetti:
“Bizler tek başına toplu sözleşme süreci tıkandığı için işgale başvurmadık. Eğer öyle olmuş olsaydı işgal eylemimizde 700 kişi değil 300 kişi olurduk. Çünkü toplu sözleşme hakkı kazanan 300 kişiyiz. Fakat kadrolu ve taşeron ayrımı yapmadan birliğimizi sağladık. Öz örgütlülüklerimizi kurduk. Bize “taşeronu bırakın önce sözleşmeyi yapalım sonra taşerona bakarız” diyenlere inat sınıf birliğimiz temelinde hareket ettik. Greif patronuna başta taşeronluğun kaldırılması olmak üzere bütün taleplerimizi ilettik. Greif patronunun taleplerimizi karşılamaması üzerine ortak kararımızla işgalimizi başlattık.”
“Sendikal alandan sınırlı destek aldık”
İşçilerin bağlı bulunduğu DİSK/Tekstil Sendikası yönetimi başta olmak üzere sendikal alandan çok sınırlı destek aldıklarını, bazılarının da direnişe karşı karalama propagandası yürüttüğünü vurgulayan Alsaç:
“Bizler bu gericilikleri örgütleyenlerin ve tarafı olanların işçi sınıfına er ya da geç hesap vermek zorunda kalacaklarını biliyoruz. Buradan bunlara bir kere daha sesleniyoruz! Bu gerici, ihanetçi tutumdan vazgeçin. Direnişimize karşı yürüttüğünüz gerici kırıcı faaliyete harcadığınız enerjiyi sınıfın davasını büyütmek için harcayın. Yine birileri diyor ki; ‘GREIF işçileri DİSK’i ele geçirmeye çalışıyorlar.’ Bizim böyle bir derdimiz yok. Bizim tek derdimiz sınıfımızın haklı davasını büyütmek ve sendikaları bürokratların çiftlikleri olmaktan çıkartmak için işçi sınıfının taban iradesinin açığa çıkmasını sağlamaktır. Direnişimiz karşısında gericilik yapanlara buradan bir kere daha sesleniyoruz. Bu gerici, kırıcı faaliyetlere son verip sınıfın davasını büyütmek için emek harcayın” dedi
Sesimizi ulaştırabildiğimiz her yere duyurmak istiyoruz
Öte yandan direnişteki kadın işçilerden Emel Özgür ve Gönül Kılıç 19. Gününe giren direnişi Siyasihaber.org’a değerlendirdi:
“Taşerona karşı başlattığımız direnişimiz güçlenerek devam ediyor. Sadece fabrikada oturup beklememek adına birçok yere gidiyoruz, birçok arkadaşımız bize destek veriyor. 3 gün boyunca Taksim’de sesimizi duyurmaya çalışacağız. Hakkımızı savunuyoruz kazanacağımıza inanıyoruz. Haklarımızın hiçbirinden vazgeçmeyeceğiz. Direne direne kazanacağız” diyen işçiler bugüne kadar onca baskıya rağmen direnişin kırılmamasını da şu sözlerle değerlendirdi:
“Örgütlü gücümüz çok iyi. Patronlar baskı yaptıkça biz daha da birlik olup direnişimize sahip çıkıyoruz. Kazanıncaya kadar direnişimizden ve haklarımızdan vazgeçmeyeceğiz.” Siyasihaber.org