Gezi direnişi esnasında yüzlerce kişiyi ağır yaralayan, onlarca insanı kör eden polisler hakkında yapılan suç duyuruları bir yıldır dava aşamasına dönüşmedi. Açılan soruşturmalar ise iki aydır savcısız! Polislerin attığı mermi ile gözünü kaybeden Volkan Kesanbilici, “Bizi davalardan vazgeçirmek için bir yöntem izleniyor, devletin sümenaltı etmeye kararlı olduğunun farkındayız” dedi.
Esnaf Volkan Kesanbilici, Gezi direnişi esnasında polis terörü sonucunda gözünü kaybetti. Merter’de kırtasiye dükkanı sahibi ve bir çocuk babası olan Kesanbilici, Gezi parkına yapılan ilk müdahaleleri duyar duymaz, eylemlere destek olmak için 31 Mayıs gecesi dükkanını kapatıp Taksim‘e gitmişti. Tarlabaşı bulvarından meydana girmeye çalışan yüzlerce kişiden biri olan Kesanbilici, polisin akrep aracı üzerinden sıkılan plastik mermilerle gözünden vurulmuştu. Görme yetisini kaybeden Kesanbilici’nin gözünü ağır yaralayan plastik merminin içinden, boya değil onlarca metal bilye çıktı.
Çapa Tıp Fakültesinde 5 Temmuz 2013’de yapılan ameliyat sonrası ortaya çıkan bu bulgu üzerine harekete geçen CHP milletvekili İlhan Cihaner’in verdiği soru önergesine dönemin İçişleri Bakanı Muammer Gülen tarafından, “Envanterde plastik mermi gibi bir şey olmadığı, Kesanbilici’nin gözünü plastik mermiyle kaybetmiş olamayacağı” cevabı verildi. Ama Kesanbilici bu sırada ameliyat sonucunda çıkartılan mermiyi kanıt olarak adli emanete çoktan teslim etmişti.
Polis terörü tüm kanıtlarıyla ortadayken hukuksal sürecin 1 yıldır ilerlemediğinden şikayetçi olan Kesanbilici şöyle konuştu;
“Bugün neredeyse başladığımız noktadayız İstanbul’da polis terörü sonucunda yaralanan kişilerin şikayet dilekçelerine bakan savcı Adnan Çimen’in tüm görüntüleri birleştirmesiyle süreç tamamen kilitlendi. Bu koşullarda soruşturmaların içinden çıkılmaz hale geldi. Berkin Elvan dosyasının da bu dosyaların içinde yer alıyor ve her biri savcı gerektiren çok ciddi davalar. Kahraman ilan edilen polisler açıkça korunuyor. Savcı Çimen tam da “kırmızılı kadın” olarak bilinen Ceyda Sungur hakkında olumlu bir karar verdiği süreçte paralel yapı soruşturmasından görevden alındı. Onun yerine getirilen ve hukuksal anlamda az da olsa bir ilerleme kaydeden savcı Faruk Bilici de apar topar başka yere atandı. 1 yıl geçmesine rağmen suç duyurularının hala dava aşamasına dönüşmedi. Bizi davalardan vazgeçirmek için bir yöntem izleniyor.
Polis terörünün mağduru olan kişiler olarak, Gezi direnişi sonrasında kurulan Gezi Şehit ve Gaziler Platformu içinde yer aldık. Asla bu davalardan vazgeçmeyeceğiz. Hukuk süreci açısından biz elimizden geleni yapıyoruz ve yapacağız. Tazminat davaları açmak için de gereken girişimlerde bulunduk ve idari mahkemeye dilekçelerimizi verdik. Şunun da unutulmaması lazım ki birçok insan da maddi olanakları bulunmadığı için tazminat davası dahi açamıyorlar. Biz açtığımız davalardan sonuç çıkmadığı takdirde Anayasa Mahkemesi’ne ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuracağız. Etkili bir soruşturma yürütülmesi konusunda kamuoyundan da destek bekliyoruz. Devletin bu konuda samimi olmadığının, görevini kötüye kullanan ve bunu terör haline dönüştüren memurlarla ilgili şikayetleri sümenaltı etmeye kararlı olduğunun biz farkındayız. Ancak sadece bizim farkında olmamız yetmez. Bunu kamuoyun da görmesi gerekiyor artık. Ama ne olursa olsun vazgeçmeye niyetimiz yok. Biz bu mücadeleyi devletin ve adaletin bu memleketteki ayıplarını sergilemek için veriyoruz.
Bu olaydan sonra hayatımda çok şey değiştiği. Gezi’nin bedelini sadece gözümü kaybederek ödemedim. Aynı zamanda ticari olarak da büyük zarara girdim. Olup bitenler AKP seçmeninin yoğunlukta bulunduğu Merter’de fişlenmemem neden oldu. Bu sürecin öncesinde okullara kitap tanıtımı yapıp satan bir esnaf iken, bu kitapları artık satamaz hale geldim. O nedenle kırtasiye dükkanını devretmeyi düşünüyorum. Gezi direnişinde yaralanan bir çok kişinin, hala bekleyen sağlık süreçleri var. Ben de aynı durumdayım. Bugüne kadar dört operasyon geçirdim. Görme yetisini kaybeden sol gözümde hala plastik mermi parçası var. Acilen ameliyat olmam gerekirken, göz ameliyatlarını yapan Çapa Tıp Fakültesi göz ameliyathanesi kapalı olduğu için ameliyat olamadım. Enfeksiyon riski çok yüksek ve ameliyat gecikirse protez göz takılması söz konusu olabilir” (ANF – Zeynep Kuray)