İş insanı Osman Kavala’nın tutuklu 15 kişinin ise tutuksuz yargılandığı Gezi direnişi davasının üçüncü duruşmasına devam ediliyor. Duruşmada Kavala savunma yapıyor.
Gezi Parkı eylemlerine ilişkin iş insanı Osman Kavala'nın tutuklu olduğu 6'sı firari, 16 kişinin yargılandığı davanın 2'nci duruşması İstanbul 30’uncu Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmeye başlandı. Duruşma, Silivri Cezaevi Kampüsü karşısında bulunan salonda görülüyor.
Davanın görüldüğü adliyede olağanüstü güvenlik önlemleri alınırken, cezaevi girişinden 100-200 metre ötede araçların durdurulduğu ve adliyenin ayarladığı beyaz midibüslerle gelenlerin içeri alındığı belirtildi.
Duruşmayı aralarında Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) milletvekilleri, insan hakları savunucuları, yabancı heyetlerin olduğu çok sayıda kişi izliyor.
Mahkeme Başkanı: Alkışlayanları çıkarırım
Mahkeme Başkanı Galip Mehmet Perk "Ayakta kimse kalmasın, duruşma sırasında alkış gibi sesler çıkaranlar dışarı çıkarılacak" demesi dikkat çekti.
Tutuksuz yargılanan Çiğdem Mater, Yiğit Aksakoğlu, Mücella Yapıcı, Tayfun Kahraman, Can Atalay, Mine Özerden, Ali Hakan Altınay, Yiğit Ali Ekmekçi ve tutuklu sanık Osman Kavala duruşmada hazır olduğu görüdü.
Kimlik tespitinin ardından başlayan duruşmada ilk olarak tanık Ercan Orhan Aydın'ın SEGBİS ile ifadesi alınmak istendi.
Ancak bulunduğu salonun ses sisteminde sorun oluşması nedeniyle mahkeme heyeti tanığın başka bir salona alınmasına karar verdi. SEGBİS sistemindeki arıza nedeniyle tanık dinlenemedi.
Mahkeme Başkanının "Taksim Platformu kuruluşunda yer aldınız mı?" diye sorduğu tutuklu iş insanı Osman Kavala
"Almadım ama bazı toplantılara katıldım" dedi.
Hakimin "Hangi toplantı?" diye sorduğu Kavala, "Bir tanesi Cezayir Restoran'daydı" yanıtını verdi.
Duruşmadaki notlar şu şekilde:
"Mahkeme Başkanı (MB): Ayaklan İstanbul Facebook sayfasıyle ilgili bilginiz var mı? Kim oluşturdu?
Osman Kavala: Bilmiyorum. Gezi konusundaki ilk temasım gezi olayları başladıktan sonra Haziran 2013'teki bir telefon görüşmesinde oldu. Olayları değerlendirdiğimiz bir konuşmaydı. Benim Gezi olayları başlamadan önceki faaliyetlerle hiçbir alakam yoktu. Hiçbir maddi destek sağlamadım.
MB: Otpor lideri İvan Maroviç'i tanıyor musunuz?
Kavala: Tanımıyorum. Hiç görüşmedim. İddianamede ismi geçtiğinde öğrendim.
MB: Ülkenin başkanına karşı ayaklanmaya teşvik eden bir oyun oynandığı iddia edilmiş. Bu oyunu biliyor musunuz, gittiniz mi?
Kavala: Bu soruyu sorduğunuz için teşekkür ederim. Bu oyunla ilgili hiçbir bilgim yok, gitmedim. Alabora ile Gezi olaylarından sonra Haziran 2013'de ilk defa görüştüm.
MB: "Ağaçları kesiyorlar" diye çağrılar yapıldığında gittiniz mi?
Kavala: Çağrı nedeniyle gitmedim. Ofisim zaten Gezi Parkı'nın oradaydı. Birkaç defa Gezi'ye gittim ama çağrıdan ötürü gitmedim.
MB: Alabora'nın "Mesele sadece 3-5 ağaç değil, anlamadın mı" diye tweeti var. Sizin "Bizim derdimiz sadece Gezi Parkı'dır. Çevre duyarlılığıyla hareket ettik. Bu beyanlara katılmıyoruz diye yazılı, ispatlayabileceğiniz bir beyanınız oldu mu?
Kavala: İspat, iddia makamının yükümlülüğü.
MB: Yok, sizin lehinize beyan var mı diye soruyorum.
Kavala: Ben TEMA üyesiyim. Meselenin sadece ağaç olmadığı, parkın park olarak kalması gerektiğini birçok defa söyledim.
MB: TAPE'lerde Gezi olayları sırasında çekim ve videolar yaparak bu vandallığa anlam yükleme çabanız oldu mu? Böyle düşünüyor musunuz? Gezi olaylarının ülkenin önünü açacak hareket ettiği, çevre duyarlılığının ötesinde bir çalışma içine girdiğiniz iddia edilmiş. Ne diyeceksiniz?
Kavala: İddianamede bir film projesinden bahsediliyor. Anadolu Kültür'deki arkadaşlarımızın üzerinde çalıştığı. Bu film gerçekleşmiş değil. Olsaydı bugün sanat ürünü olacaktı. Biz toplumsal olaylara ilişkin sanat ürünlerini destekliyoruz.
MB: Anadolu Kültür ya da Açık Toplum Vakfı üzerinden Gezi eylemlerine katılanlara gaz maskesi alınması gibi eylemler var. Siz bu destekleri verdiniz mi?
Osman Kavala: Açık Toplum Vakfı'yla bu konuda herhangi bir görüşmem olmadı. ATV'dan böyle bir kaynak söz konusu değil. Bir telefon görüşmesi var. Mine Özerden "Gençlerin maskeye ihtiyacı var, nasıl yardımcı olabiliriz?" demesi üzerine hesap açılsın, destek veririz dedim.
Özlem Dalkıran'la telefon görüşmemiz var. Onun üzerine yanımızdaki pastaneden aldığım poğaçalarla eczaneden aldığım maskeleri götürdüm. Bunlar eczaneden alınan maskeler, gaz maskesi değil.
Biz Gezi eylemleriyle ilgili kimseye tek kuruş ödeme yapmadık.
MB: Gazın yasaklanması yönünde çalışma yapılması Gezi Parkı'ndaki çevre duyarlılığını aşan bir şey değil midir?
Kavala: Polisin aşırı gücü.
MB: Polis aşırı güç mü kullandı?
Kavala: Aşırı biber gazı kullanımı tescillenmiş durumdadır. Yaralanmalar olmuştur. Biber gazı kullanımının suistimali en üst noktadadır.
MB: “Geziye hiçbir şekilde kaynak aktarımım olmadı" diyorsunuz. Yaptığınız küçük yardımları kendi cebinizden mi yaptınız?
Kavala: Kendimize ait bir hoparlör ve masa götürdük. Bundan ibarettir.
MB: Açık Toplum Vakfı ile Anadolu Kültür AŞ üzerinden yapılan çalışmalarda, jam toplantıları, baraka toplantıları, Garaj İstanbul toplantıları. Bu kadar derinlemesine çalışmalar çevre duyarlılığını aşmıyor mu?
Kavala: Bu toplantıları fonlamadık. Bunlar safsata."
Osman Kavala: Benim sorgum emniyette yapıldı. Sizin sorduğunuz hiçbir soru bana yöneltilmedi. Savcıyla görüşemedik, mahkemede de sorulmadı. Bu sorular bana sorulmadan hakkımda iddianame hazırlandı.
MB: İddianame size tebliğ edildi ama ne var bunda?
OK: Tebliğ edildi ama hazırlanmadan önce bana sorulması uygun olurdu.
Hakkımdaki suçlamalar kanaat ve varsayımlara dayanıyor. İddianamede Gezi olaylarını finanse ettiğime dair hiçbir bulgu yok. Gezi olaylarını hükümete kalkışma olarak gördüğüme dair de hiçbir bulgu yok.
Faaliyetlerim ve telefon görüşmelerim Anayasamızla güvence altına alınan faaliyetler arasındadır. AYM Başkanının da dediği gibi suç bulgusu olmadan tutuklanmam hak ihlalidir.
Yeni delil bulunacak diye 16 ay cezaevinde tutulmam da ve en önemlisi tutukluluğumun devamı da hak ihlalidir. Bu cezaya dönüşen hukuksuz ve ayrımcı bir uygulamadır. Sayın mahkemenizin bu hukuksuz ve ayrımcı uygulamaya son vermesini talep ediyorum."
Verilen aranın ardından Taksim Dayanışması'ndan mimar Mücella Yapıcı söz aldı. Yapıcı ile ilgili duruşma notları şöyle:
'Tencere tavayla hiçbir hükümet devrilmez'
"MB: Taksim Dayanışması'nın parka çağrı tweetinde rolünüz var mı?
Mücella Yapıcı: Dayanışma'nın tüm çağrıları ortak kararla alınır. Ben sadece sekreteryadaydım. O gün iş makinalarının da Taksim projesiyle alakası yoktu. Biz tüm resmi kurumlara izin var mı diye başvurduk ama böyle bir izin yoktu. Şantiyeye gittik, yetkili yoktu, buldozerci vardı izinleri yoktu. Dozer Gezi Parkı'nın elektrik ve su tesisatını koparmıştı. Ve tekrar kepçeyi atsaydı sadece dozerci değil oradaki herkes büyük bir felaketle karşı karşıya kalacaktı. Uyardık ama çok şiddetle karşılaştık. 5 santimden gaz sıkıldı bana. Mide kanaması geçirdim. Mesleğimi uygularken o kadar haklıydık ki. Ama buradayız.
MB: "Başlangıç mücadeleye devam" sözünde nasıl bir mesaj verilmeye çalışılıyor?
MY: Parkı kurtarmaya yönelik bir devam. Bütün mücadeleler öyle başlar ve devam eder.
MB: Korna, tava gibi tweetlerde sizin dahliniz var mıydı?
MY: Öyle okumasak? O şiddet nedeniyle sekiz insanı kaybettik. O şiddete karşı yapılan bir şeydi. Hiçbir tencere ya da tavayla bir hükümet indirilemez.
MB: Meclis, idare karar alır. Bundan memnun olmayanlar hukuk yoluna başvurur ve sonucu beklenir. Yani yasaya saygı diye bir kavram var. Ama bu tweetlerde sürekli bir birlik, çağrı, direniş, devam var. O vandal görüntüleri izlediniz. Olayların bu noktaya gelebileceğini düşünmediniz mi? Diğer şer odaklarının da buraya katılıp ülkeye zarar vereceklerini düşünemediniz mi?
MY: Tam da dediğiniz gibi oldu. Son derece açık, yasaya saygılı, hukuk yoluyla itirazını yapan dayanışma, sonra hukuk yolunu kazanan da dayanışma. Bunun ne kadar önemli olduğunu son depremde gördük.
Sadece ağaç değil, depremde hastane kurabileceğimiz tek alan. Bu tek alanı davayı kazanmış olmamıza rağmen dozer sokanların bu dediklerinizi düşünmesi gerekmez mi? Halkı bu itiraza yönlendiren o akıl almaz şiddetti. Bunu onların düşünmesi lazım. Talepler çok açıktı."
(Artı Gerçek)