Gezi Davası’nın Silivri’de devam eden ilk duruşmasında Kavala ve Aksakoğlu’nun ardından savunma yapan Mücella Yapıcı, “İnsanların sahip oldukları hakları kullanması nedeniyle cezalandırılmaları istenemez. Dayanışma bir görevdir, suç değildir” dedi.
Gezi Parkı eylemlerine ilişkin Osman Kavala ve Yiğit Aksakoğlu’nun tutuklu yargılandığı 16 sanıklı davanın ilk duruşması Silivri Cezaevinde başladı. Osman Kavala, ilk duruşmasına tutukluluğunun 600’ncü gününde katıldı. Tutuklu olan diğer isim Yiğit Aksakoğlu ile tutuksuz sanıklar Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, İnanç Ekmekci, Ali Hakan Altınay, , Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Yiğit Ali Ekmekci duruşma salonunda. Osman Kavala ve Yiğit Aksakoğlu salona girdiklerinde izleyici sıralarındakiler ayağa kalkarak alkışladı.
Diğer sanıklar Ayşe Pınar Alabora, Can Dündar, Memet Ali Alabora, Gökçe Yılmaz Handan, Meltem Arıkan, Hanzade Hikmet Germiyanoğlu hakkında yakalama kararı bulunuyor.
Duruşma salonunda güvenlik görevlileri, salona yalnızca beş uluslararası 20 de ulusal basın kuruluşu muhabirinin alınacağını belirtti. Bunun mahkeme kararı olduğunu ifade ettiler.
Fransa'nın İstanbul Başkonsolosu, Milletvekilleri Filiz Kerestecioğlu, Ahmet Şık, Garo Paylon, Meral Beştaş, Levent Tüzel duruşma salonundalar.
Osman Kavala ve Yiğit Aksakoğlu’nun savunmalarının ardından verilen aradan sonra, duruşma Mücella Yapıcı’nın savunmasıyla devam ediyor.
TIKLAYINIZ- Osman Kavala: Suçlamalar fantastik ve haysiyet kırıcı
TIKLAYINIZ- Aksakoğlu: İddianamedeki suçlamalar temelden yoksun
Dayanışma bir görevdir, suç değildir
Birebir aynı fezlekelerden hazırlanan yeni bir iddianameyle aynı şuçtan ikinci kez yargılandığını belirten Yapıcı, "Hakkımdaki suçlamalardan en komiği 40 yıllık mimar olarak Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’na muhalefetten cezalandırılmamın istenmesi" dedi.
İddianamede Can Atalay ve Osman Kavala ile Gezi'nin finansörü olarak geçtiğini kaydeden Yapıcı sözlerine şöyle devam etti:
"Ben 68 yaşında hala çalışmak zorunda olan bir kadınım. Keşke biraz param olsaydı da iki sandalye biraz poğaça da ben gönderseydim Gezi’ye."
"Sosyal medya paylaşımları ve telefon tapeleri daha önce yargılandığım ve beraat ettiğim davanın iddianamesi ile hemen hemen aynıdır. İddianamede Gezi Parkı ile ilgili faaliyetlerim, mesleğim doğrultusunda yaptığım çalışmalardır. İddianameye göre Gezi’de şiddet var algısını oluşturmuşuz. Gezi eylemlerinde yaşamını yitirenler kalp krizinden mi öldü? 46 insan gözünü kaybetti, bu algıyla mı oldu? İnsanlar yaralandı, algı yüzünden mi?"
"Hükümeti istifaya ve erken seçime zorlamışız. Partiler erken seçim istiyor, seçim yapılıyor, o da mı darbe? Hakkımdaki suçlamalar hiçbir somut delile dayanmıyor. Bu iddianamenin ileri sürdüğü iddiaları külliyen reddediyorum."
"Beş yıl önce savcılık benim de aralarında olduğum 26 kişiye aynı iddialarla dava açmıştı. Savcılık 5 yıl önce bu iddianameye de konu olan fezlekeyle “suç işlemek için örgüt kurmaktan” yargılanmamı istemişti."
"Yeni versiyon iddianamenin düzenlendiğinin söylendiği tarihlerde 1 Haziran 2015'te beraat ettik. Aynı iddianame, aynı tapelerle 6 yıl sonra yine yargılanıyorum. Bu kez ağırlaştırılmış müebbet, 2970 yıl hapis, 160 milyar TL para cezası ile cezalandırılmam isteniyor. Şimdi ben soruyorum, ben nasıl bir savunma yapmalıyım? Benim için sorunun cevabı basit; insanların sahip oldukları hakları kullanması nedeniyle cezalandırılmaları istenemez. Dayanışma bir görevdir, suç değildir."
"İddianamedeki delillerin hiçbiri kanuni değildir. Farklı suçlamalarla aynı suçtan iki kez düzenlenen aynı iddianame ne hukuka ne kanunlara ne de adalete uygundur. Ayrıca 'hükümet istifa' demek de suç değildir. Hukuksuzluklara dur demek meslek odalarının işidir. Taksim Dayanışma Platformu, demokratik ve meşru bir kuruluştur."
"Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin ortadan kaldırılması iddiasını tamamen, baştan aşağı, kendim için ve tüm arkadaşlarım için reddediyorum."