Semih Özakça’nın eşi Esra Özakça, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun “Yiyorlar, içiyorlar” açıklamasına yanıt verdi. Özakça, “Semih 20’ye yakın kiloyu yiyerek mi kaybetmiş?” dedi.
Açlık grevlerinin 76’ncı gününde Nuriye Gülmen ile birlikte tutuklanarak cezaevine gönderilen Semih Özakça’nın eşi Esra Özakça, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya yanıt verdi. Esra Özakça, “Can güvenlikleri yok, rehin alınmış durumdalar. Eve yüzlerce kişiyle operasyon düzenlediler, bir yiyecek bulabildiler mi acaba? Semih 20’ye yakın kiloyu yiyerek mi kaybetmiş? Birçok şey söylenebilir ama ciddiye alıp cevap vermemek gerekiyor.” dedi.
‘Direndik, işkenceye maruz kaldık’
Gazete Şujin’in haberine göre, Esra Özakça, açlık grevinin 76’ncı gününde yaşanan ev baskınını ve sonrasında yaşananları şöyle anlattı:
“Gece yarısı polis kapıyı çaldı. Biz bunun masum bir ziyaret olmadığını biliyorduk, kıyafetlerimizi giymek için zaman istedik. Müsaade istedik ama kapı kırılmaya başlandı. Biz de Nuriye ve Semih’in zaten yeni imza attıklarını söyledik. Bu insanların kaçmadığını söyledik. Ama karşımızda saldırmak ve komplo kurmak için gelmiş profesyonel bir ekip vardı. Avukatlarımızı savcı ile görüştürmediler. Avukatlarımız da biz de sağlıklarından şüphe ettiğimizi söyledik. Daha sonra direndik ve işkenceye maruz kaldık. Semih’in annesi bayıldı. Avukatlarımız da işkence gördüler. İki avukat arkadaşımız da gözaltına alındı. Nuriye ve Semih’i işkence ile yerlerde sürükleyerek götürdüler. Buna bir cinayet girişimi diyorum; çünkü açlık grevinin 76’ncı gününde işkenceyle gözaltına alındılar.”
Gözaltı gerekçesi: Taş atanlar arasında siz de olabilirsiniz
Tutuklandıktan hemen sonra hukuki bir hak olan ‘açık görüşün’ ise OHAL bahane edilerek engellendiğini aktaran Esra Özakça, “Semih tutuklandığında ben gözaltındaydım. Ve karşılaşmamız Ankara polisinin dahiyane manevralarıyla engelledi. Gereksiz yere nezarete tutuldum. Nezarette tutulmamın gerekçesi, ‘Yüksel’de taş atılmış, taş atanlar içinde siz de olabilirsiniz’ şeklinde açıklandı. Gözaltına alındığımda Yüksel Caddesinde yoktu böyle bir şey. Amaçları Nuriye ve Semih tutuklandığında orada bulunmamamızdı” diye belirtti.
Görüşmelerinin engellendiğini belirten Esra Özakça, “Biz görüştürülmedik, bu direnişimizin her yerde olmasından dolayı kaynaklanıyor. Bizi her alanda cezalandırmaya çalışıyorlar. Ama bedenen görüşmemiz bizim için çok şey anlam ifade etmiyor. Biz ruhumuzla direnişteyiz zaten” dedi.
‘Semih yiyerek mi verdi 20 kiloyu?’
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun “Yiyorlar içiyorlar” söylemlerini ciddiye almadığını kaydeden Esra Özakça, geçmiş dönemde yaşananları hatırlatarak şöyle devam etti:
“Zaten aynı zihniyet geçmiş dönemlerde de aynı şeyleri söyledi. Arkasından katliamlar gerçekleşti cezaevlerinde. Biz de bu saldırı ile karşı karşıyayız. Can güvenlikleri yok, rehin alınmış durumdalar. Eve yüzlerce kişiyle operasyon düzenlediler, bir yiyecek bulabildiler mi acaba? Semih 20’ye yakın kiloyu yiyerek mi kaybetmiş? Bir çok şey söylenebilir ama ciddiye alıp cevap vermemek gerekiyor.”
‘Valisinin ilan ettikleri kağıttan ibarettir’
“O zaman açlık grevi yapmıyorlarsa neden açlık grevinden suçluyorsunuz? Kendileri bir handikap içerisindeler” diye tepki gösteren Esra Özakça, alana her çıktıklarına yaşadıkları saldırılara ve gözaltılara cevaben de, “Ankara polisi arkamızdaki binleri görüyor. Biz çünkü bir kişi de çıksak oraya binlerin talepleri ile çıkıyoruz. Direniş kesinlikle devam edecek. Ankara polisi ve valinin ilan ettiği şeyler bizim için bir kağıttan ibarettir. Onlar hukuksuz ve meşru olamayan. Biz tüm meşruluğumuzla onların bayrağını düşürmeyeceğiz. Bize bir şey olsa başkası çıkar yapar. Buna çok eminiz. Direnişi büyüteceğiz, Nuriye ve Semih’i oradan çıkaracağız” diye konuştu.
Yüksel Caddesi’ne çağrı
Özakça, “Cezaevinden yolladıkları mektupta Yüksel’i yalnız bırakmamamız gerektiğini söylüyorlar. Onlar için sadece yer değişti. Biz de direnişe devam ediyoruz. Yüksel Caddesi’ni bırakmadık, bu bayrağı yere düşürmeyeceğiz. Herkesi de Yüksel Caddesi’ni sahiplenmeye çağırıyoruz. Direnen Nuriye ve Semih caddeyi tekrar özgürleştirmişti, biz de onların mirasına sahip çıkmak zorunda olduğumuzu düşünüyoruz” dedi.