Close Menu
Siyasi HaberSiyasi Haber

    Subscribe to Updates

    Get the latest creative news from FooBar about art, design and business.

    What's Hot

    ’12 Gün Savaşı’, Bezos’un düğünü

    30 Haziran 2025

    Üç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı

    30 Haziran 2025

    Trumpoloji: Barış için densizlik!

    30 Haziran 2025
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    • Güncel
      • Ekonomi
      • Politika
      • Dış Haberler
        • Ortadoğu
        • Dünya
      • Emek
      • Kadın
      • LGBTİ+
      • Gençlik
      • Ekoloji ve Kent
      • Haklar ve özgürlükler
        • Halklar ve İnançlar
        • Göçmen
        • Çocuk
        • Engelli Hakları
      • Yaşam
        • Eğitim
        • Sağlık
        • Kültür Sanat
        • Bilim Teknoloji
    • Yazılar

      İsrail’in nükleer politikası ve stratejik silah sistemleri 

      24 Haziran 2025

      Kuyu tipi hapishaneler: Faşizmin tecrit politikaları ve devrimci tutsakların direnişi

      19 Haziran 2025

      Özdağ serbest, ‘Barış’ tutsak!

      18 Haziran 2025

      Bir Banka, Bir Saat, Bir Yalnızlık: isviçre

      16 Haziran 2025

      NATO’nun çürüyen tahtı; Emperyalizmin hırsızlık imparatorluğu çöküyor mu?

      2 Haziran 2025
    • Seçtiklerimiz

      ’12 Gün Savaşı’, Bezos’un düğünü

      30 Haziran 2025

      Üç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı

      30 Haziran 2025

      Trumpoloji: Barış için densizlik!

      30 Haziran 2025

      İran’ın güneşli günleri

      29 Haziran 2025

      Savaşın maddi koşulları

      29 Haziran 2025
    • Röportaj/Söyleşiler

      Kadir Akın: “Türk sosyalistleri Ermeni sosyalistlerinin varlığını görmezden geldiler, çünkü onlar Ermeniydi.”

      27 Haziran 2025

      SYKP’li Turgan: Solun örgütsel bir yenilenmeye ihtiyacı var

      11 Haziran 2025

      Josu Urrutikoetxea: Silahlı mücadeleden müzakereye, ETA’dan Kürt mücadelesine

      9 Haziran 2025

      Bırakılan silahların yankıları: PKK ve ETA’nın karşılaştırmalı analizi

      9 Haziran 2025

      Grup Yorum’un notası emperyalizme teslim olmadı

      8 Haziran 2025
    • Dosyalar
      • 30 Mart Kızıldere Direnişi
      • 8 Mart Dünya Kadınlar Günü 2022
      • AKP-MHP iktidar blokunun Kürt politikası
      • Cumhurbaşkanlığı Seçimleri
      • Ekim Devrimi 103 yaşında!
      • Endüstri 4.0 üzerine yazılar
      • HDK-HDP Tartışmaları
      • Kaypakkaya’nın tarihsel mirası
      • Ölümünün 69. yılında Josef Stalin
      • Mustafa Kahya’nın anısına
    • Çeviriler
    • Arşiv
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    Anasayfa » Erkeğin soyadı dayatması kadına şiddetin asli faili

    Erkeğin soyadı dayatması kadına şiddetin asli faili

    BERRİN SÖNMEZ GazeteDuvar için yazdı: "Soyadı kanunun kabul edilişi insanların tebaa değil yurttaş olduğu ön kabulüne dayanır. Devlet kendisine vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkesi eşit yurttaşlar ve özerk hukuk öznesi bireyler olarak gördüğünü açıkça ilan etmiş ve herkesi bu yasayla bağlamıştır. Kadının insan hakları bağlamında kendisinden esirgenmiş ve özerk hukuk öznesi birey sayılmak yerine kocaya ve onun ailesine özgülenmiş bir insan olarak kabul edilmesine itirazdır, soyadı bağımsızlığı mücadelesi."
    Berrin Sönmez5 Temmuz 2024
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn WhatsApp Reddit Tumblr Email
    Share
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

    Aylardır gündemi işgal eden 9’uncu yargı reformu paketi Meclis’e sevk edildi. Yine her zamanki gibi tek karar vericili rejim, kendi yaptığı değişikliklerde yer alan Anayasa maddelerine bile uymadı. Saray erkanınca ye da saray kurullarınca hazırlanan paket, ara konak olarak Adalet Bakanlığına gönderilip oradan AKP Meclis Grubuna gönderildi. Ve TBMM Başkanlığına sunuldu. 3 Temmuz Çarşamba öğleden sonraki saatlerde edindik bu bilgiyi. Ve daha önemlisi TBMM Başkanlık antetli bir PDF dosya ile paketteki maddelere ilişkin bir bilgi notu ulaştı elimize. Ayrıca pakete ilişkin genel gerekçe de bir Word dosyaya ulaşıldı. Yanlış anlaşılmasın iktidar ya da TBMM yönetimi saydamlık adına kamuoyuna duyurmuş değil. Gazetecilik başarısıyla elde edildiler. Bilgi kaynaklarına erişme yöntemlerini iyi bilen gazeteciler ve genç, acar muhabirler, demokrasinin bunca aşındığı ülkede hala beşinci kuvvet olmayı önemsiyor, mesleğin hakkını veriyor. İyi ki mesleğin öneminin farkında bağımsız gazeteler, yayın organları ve gazeteciler, haberciler var, hepsine minnetle hemen belirteyim ki perşembe günü öğle saatlerinde yazıya oturduğumda halen paket metninin imzalı hali Meclis sitesinde yer almamıştı. Rejim bizi kör kuyularda karanlıkta bıraktığı için el yordamıyla yön bulmak zorundayız. Salt elimize ulaşan bilgi notu ve genel gerekçe dosyasına dayanarak ilkin kadının soyadı hakkındaki düzenlemenin ne anlama geldiğine bakalım.

    Hatırlanacağı üzere Nisan ayında Anayasa Mahkemesi’nin kadının soyadına ilişkin 2001 tarihli değişiklikle düzenlenen maddesinin ilk iki cümlesini iptal etme kararı Resmi Gazetede yayınlanmıştı. Konuya ilişkin pek çok haber ve köşe yazısı yayımlanmıştı gazetemizde. Bu yazı da onlardan birisi olacak kuşkusuz ancak kesinlikle tekrarı değil. Başlığa taşıdığım üzere cinsiyet temelli şiddetle kadının soyadı arasındaki doğru orantılı ilişkiyi göstermeye çalışacağım bugün. Ancak asıl konuya geçmeden önce hemen her yasa teklifiyle ilişkisi kurulabilecek AKP Meclis grubu işleyişine değinmek gerek. Antetli bilgi notunun içeriği, ilgili yasal düzenlemenin içeriğini, hazırlanışını ve amacını çok iyi bilen ve hiç bilmeyenlere kolayca anlayabilecekleri şekilde hazırlanmış bir metin. Buna göre ya Saray erkanı ya da ara konak dediğim Adalet Bakanlığında hazırlandığı izlenimi edindim. Komisyon toplantısındaki açık mikrofon kazasını hatırlarsınız. Hulusi Akar CHP önergesini beğenmiş, yerinde ve ihtiyacı karşılamaya uygun bulmuş ama reddedileceği bilgisi ona aktarılmıştı. Şimdi bu bilgi notuna ulaştıktan sonra tahminin benzeri bilgi notları ya da talimatların her bir yasa teklifinde, yargı reformu adını verdikleri değişikliklerde vekillere ulaştırıldığı yönünde. Hap gibi ellerine veriliyor ve kelimenin tam anlamıyla hapı yutuyorlar. Torba yasa teklifi usulüyle parlamento, böyle hap gibi metinlerle uyutularak işletiliyor olmalı kanımca. Son yıllarda yapılan her düzenlemede böylesi metinler salt Cumhur ittifakı vekillerine değil tüm vekillere gidiyor da biz ancak şimdi, gazeteciler sayesinde öğrenmişsek, muhalif partilerden, vekillerden bir açıklama beklemek hakkımız. Üzerinde daha çok konuşulması gereken u detayı şimdilik burada bırakarak asıl konumuza geçeyim.

    Kadının soyadı hakkındaki AYM iptal kararının yok hükmünde sayıldığı bir düzenleme var karşımızda. Cumhurbaşkanı kararname yetkisine ilişkin AYM iptal kararları da aynı akıbete uğramış. AYM kararı yok sayıldığı gibi kararın gerekçesinde yer alan cinsiyet eşitliğinin sağlanması yönündeki ilerlemeci adım da (şimdilik) 23 yıl öncesine geri döndürülüyor. 2001 yılında Medeni Yasa değişikliği ile gerçekleştirilen soyadı düzenlemesi, o günün koşullarında tedricen eşitlikçi bir adımdı. Aradan geçen yıllarda Anayasaya giren eşitlik maddeleri doğrultusunda geride kalması gereken bir düzenleme idi. Kadının kendi soyadını kullanma hakkı şarta bağlanmıştı çünkü. Ve evlendiği erkeğin soyadının önünde yer almak koşuluyla kendi soyadını kullanabilmesi bile ayrıca özel başvuru gerektiren sınırlı bir özgürlük alanı olarak kadın erkek ayrımcılığının göstergesiydi. AYM iptal gerekçesi ise koşulsuz cinsiyet eşitliği gereği kadının kendi soyadını bağımsız ve tek başına kullanmasının yolunu açacak nitelikteydi. Oysa -yukarıda söz ettiğim- genel gerekçenin kadının soyadı bölümü yeni maddenin cinsiyet ayrımcılığı esası ile yazıldığın gösteriyor. Üstelik kadın erkek ayrımcılığının, aile bütünlüğü gibi muhayyel ve muğlak bir bahane ile adeta kutsandığını görüyoruz. Genel gerekçede teklifin 15’inci maddesi olarak yazılan kadının soyadı hakkındaki, bizi 2001’e geri götüren düzenleme için şu bahaneler gerekçe niyetine sunulmuş:

    “MADDE 15- Maddeyle, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen 187’nci maddesi yeniden düzenlenmektedir.

    Anayasa Mahkemesinin 22/2/2023 tarihli ve E: 2022/155; K: 2023/38 sayılı kararıyla, Türk Medeni Kanununun 187’nci maddesi iptal edilmiş ve iptal kararının Resmî Gazete’de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiştir. Söz konusu iptal kararı, 28/4/2023 tarihli ve 32174 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır.

    İptale konu hükümde kadının evlenmekle kocasının soyadını alacağı ancak evlendirme sırasında evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuru üzerine kocasının soyadı önünde önceki soyadını da kullanabileceği belirtilmektedir. Buna göre evlenen kadın, evlendiği kocasının soyadını almak kaydıyla önceki soyadını da kullanabilmektedir. Anayasamızın 41 inci maddesinde ailenin Türk toplumunun temeli olduğu kabul edilmektedir. Ailenin önemi değerlendirildiğinde, anne ve babanın ayrı ayrı soyadı kullanmaları, çocuk üzerinde olumsuz etkiler doğurabilecek, çocuğun hangi soyadını kullanacağı ayrı bir tartışma konusu haline gelecektir. Bu durum, Türk toplumunun temeli olan aile bütünlüğüne zarar verebilecektir. Bu nedenle Anayasa Mahkemesince iptal edilen kanun hükmü yeniden düzenlenerek evlenen kadının kocasının soyadını alacağı, ancak dilerse kocasının soyadının önünde önceki soyadını da kullanabileceği, kadının soyadı, kendi soyadı ile daha önceki kocasının soyadından oluşuyorsa bu soyadlarından sadece birisini evleneceği kocasının soyadının önünde kullanabileceği hüküm altına alınmaktadır.”

    Madde gerekçesi yazmaya bile elimin varmadığı bu bahane keşke Anayasa m.41’in “eşlerin eşitliği” ilkesine yerilmemiş, görünüşe bakılırsa. Kesin konuşmak için hala teklifin tam metnini görmeye ihtiyacımız olduğun bir kere daha belirteyim. Aile bütünlüğü içinde çocuğun ve ananın korunmasından söz ediliyorsa eğer yurttaş olarak kadın erkek eşitliği de evlilik birliği içindeki eşlerin eşitliği ilkesi de yok sayılıyor demektir. Ancak yine de bahaneye 41’inci madde dayanak gösterilmiş. E, AYM iptal gerekçesinin dayanağı da aynı madde… Söz konusu kadın ve kadının hakları özellikle de soyadı olduğunda yasa maddeleri sağdan sayınca farklı soldan sayınca farklı çıkıyor anlaşılan. AKP iktidarı kadına, erkeğin soyadını kullanma dayatmasında neden bu kadar ısrarcı? Y. Tunç’un sosyal medya paylaşımında belirttiği ailenin “güçlendirilmesini sağlayan” bir madde olduğu iddiası doğru mu? Hele de aynı paylaşımda ifade ettiği gibi gerçekten “temel hak ve özgürlüklerin korunmasını ve genişletilmesini sağlayan” bir madde mi? Cevaplarımı şöyle sıralayabilirim.

    Öncelikle yıllardır yazdığım gibi aile korumacı, kutsamacı bakış açısına sahip kişilerin aile kelimesini, erkek egemenliği anlamına gelen bir şifre sözcük olarak kullandıklarını düşündüğümü bir kere daha belirteyim. Madde 15 gerekçesinde yer alan aile bütünlüğü ifadesi de ailede erkek egemenliğinin tahkimi anlamına geliyor. Buna göre AKP’nin erkeğin soyadı dayatmasındaki ısrarı kadın erkek eşitliğine inanmayışından kaynaklanıyor. İnanmamaktan öte eşitlik karşıtı tutumunun altında binlerce yıl önce kurgulanmış ataerkil cinsiyet rollerini, yaratılışın gereği zannetme cehaleti yatıyor. Tüm tek tanrılı dinlere olduğu gibi İslam’a da egemen olan ataerkil cinsiyetçilik iktidar mensuplarının zihniyetini de kuşatmış halde. Otoriter devlet ve otoriter din iktidarlarının eril pazarlığı uyarınca ailede erkek otoritesini tanımasıyla ilişkili. Günümüzde kadının evlendiği erkeğin soyadını alması usulü doğrudan doğruya erkek otoritesinin kadın tarafından tanınması, boyun eğilecek bir güç olarak kabul edilmesi anlamına gelen sembolik öneme sahip. Peki Tunç’un belirttiği gibi gerçekten ailenin güçlendirilmesi anlamına mı gelir dersek tama tersinin gerçekleştiğini gördüğümüz gerçeğine hepimiz yaşarken tanığız. Kadınlar insanlık onurunun kendileri için de geçerli olduğunu onurlarına sahip çıkarak gösteriyor. Hür ve eşit insan olma onurunu yaşamlarının her aşamasında kendi karalarını alarak göstermek için gereğinde canı pahasına mücadele ediyor. Bakanın iddiasının aksine kadınların eşit insan haklarını tanımayan düzenlemeler kadını aile içinde ikincilleştirdiği ve kadınlar buna itaat etmediği için aileler sarsılıyor. Kadın haklarının geçerli kabul edilmediği aileler parçalanıyor. Bakan hayal görüyor, zamanın akışını tersine çevirmek istiyor iktidar. Bu politikalarla cinsiyet temelli şiddeti teşvik ediyor, şiddet faillerini kışkırtan politikalar üretiyor.

    Kadına şiddetin ve en acısı kadın cinayetlerinin cins kırım boyutuna varması, kadının kimliksizleştirilerek ikincil konumda sabit tutulmak istenmesiyle doğrudan ilişkili. Kadınlar içine doğduğu veya içine kabul edildiği ailesinin soyadını ömür boyu kendi soyadı olarak kullanma hakkına sahip değil. Bu hak sadece erkeklere tanınmış halde. Ve yeni düzenlemede bu hali sürdürmek, erkeklerle kadınlar arasındaki soyadı eşitsizliğini pekiştirip kalıcı kılmak için yazılmış. Kadın evlenince soyadı değişiyor, ya da son 23 yılda olduğu gibi erkeğin soyadını, adına eklenen bir kuyruk gibi takınmak zorunda bırakılıyor. Yaşamı boyunca kimliği defalarca değişebiliyor kadının. Soyadı değil sadece aynı zamanda nüfus kütüğü de sürekli değişiyor. Kadının haberi bile olmadan nüfus kütüğü oradan oraya fırlatılıp atılıyor, devlet tarafından. Kadının kimliksizleştirilmesi hatta kadının soy bağı hakkının çift yönlü, alt ve üst soya yönelik olarak yok sayılması anlamına geliyor. Bu arada kimisi kızlık, kimisi bekarlık soyadı demeyi seçiyor olsa da bana göre o evlenmeden önceki soyadı filan değil doğrudan kadının kendi soyadı olarak isimlendirilmeli. Temel hakların korunması ve geliştirilmesi değil bu yasal düzenleme bu haliyle yasalaşırsa kadın haklarının bir kere da aşındırılması ve daraltılması sonucunu verecektir.

    Kadının soyadı ve kadın cinayetleri arasındaki ilişkiye gelince bu bir sahiplik ilişkisini ima eder. Kadın evlendiğinde kendi soyadı yerine erkeğin soyadını aldığı azman baba ailesinde bir “meta” iken yeni durumda koca ailesi için bir “meta” haline dönüşüyor. Her halükarda kadın meta olarak görülünce kendi kararlarına alma hakkı tanınmadığı gibi kendisini kadının sahibi olarak gören erkek kadının hayatına dair karar verme hakkının kendisine ait olduğu fikrine kapılıyor. Bu durum yarattığı cinsiyet eşitsizliği nedeniyle eşitsizlikten kaynaklanan eril şiddeti körüklüyor. Giderek erkek kadının yaşam hakkına da hükmedebileceği, bunun kendisine kocalık hakkı olarak tanındığı fikrine kapılıyor.

    Soyadı kanunun kabul edilişi insanların tebaa değil yurttaş olduğu ön kabulüne dayanır. Devlet kendisine vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkesi eşit yurttaşlar ve özerk hukuk öznesi bireyler olarak gördüğünü açıkça ilan etmiş ve herkesi bu yasayla bağlamıştır. Kadının insan hakları bağlamında kendisinden esirgenmiş ve özerk hukuk öznesi birey sayılmak yerine kocaya ve onun ailesine özgülenmiş bir insan olarak kabul edilmesine itirazdır, soyadı bağımsızlığı mücadelesi. Eşit yurttaşlar olmanın gereği kadının hayatı boyunca ailesine özgü kendi soyadını taşıma hakkı teslim edilmelidir iktidar tarafından. TBMM görüşmelerinde paketteki 15’inci madde ya geri çekilmeli ya da eşitlik gereği kadının kendi soyadını bağımsız olarak medeni halindeki değişim ne olursa olsun sabit biçimde kullanmasını saylayacak şekilde yeniden yazılmalıdır. Aksi takdirde kadına şiddetle mücadelenin başarıya ulaşması mümkün olamaz. İktidar şiddetle gerçek anlamda mücadele ediyor olsaydı bile koruma yasası etkin uygulanıyor olsa bile evlenen kadın kocanın soyadını aldığı sürece erkek tarafından hayatına hükmedebileceği bir nesne olarak görülmeye devam edecektir. Kadın cinayetlerinin cins kırım boyutuna ulaşmasından kadını nesneleştiren soyadı dayatması gibi çeşitli ikincilleştirme yolları şiddetin asıl faili olarak görülmeli. Toplumsal yaklaşımlara bu yönden bakarak tıpkı soyadı gibi benzer uygulamaların eşitlik yönünde değişime uğraması için çalışmalar sadece kadın hareketinin uğraş alanı değil hukukun, yasa yapıcının temel meselesi sayılmalıdır.

    Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Telegram Email

    İlgili İçerikler

    ’12 Gün Savaşı’, Bezos’un düğünü

    30 Haziran 2025

    Üç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı

    30 Haziran 2025

    Trumpoloji: Barış için densizlik!

    30 Haziran 2025
    Destek Ol
    Yazılar
    Coşkun Özdemir

    İsrail’in nükleer politikası ve stratejik silah sistemleri 

    Coşkun Özdemir

    Kuyu tipi hapishaneler: Faşizmin tecrit politikaları ve devrimci tutsakların direnişi

    Mehmet Murat Yıldırım

    Özdağ serbest, ‘Barış’ tutsak!

    Zeynel A. Göçer

    Bir Banka, Bir Saat, Bir Yalnızlık: isviçre

    Bağlantıda Kalın
    • Facebook
    • Twitter
    Seçtiklerimiz
    Ercüment Akdeniz

    ’12 Gün Savaşı’, Bezos’un düğünü

    Akdoğan Özkan

    Üç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı

    Fehim Taştekin

    Trumpoloji: Barış için densizlik!

    Kıvanç Eliaçık

    İran’ın güneşli günleri

    Güncel Kalın

    E Bültene üye olun gündemden ilk siz haberdar olun.

    Siyasi Haber, “tarafsız” değil “nesnel” olmayı esas alır. Siyasi Haber, işçi ve emekçiler, kadınlar, LGBTİ+’lar, gençler, doğa ve yaşam savunucuları, ezilen etnik ve inançsal topluluklardan yanadır.

    Devletten ve sermayeden bağımsızdır.

    Facebook X (Twitter) YouTube
    EMEK

    İşçiler ne yapsın?

    11 Haziran 2025

    Grev okulundan dersler

    10 Haziran 2025

    İzBB grevinin hatırlattıkları…

    7 Haziran 2025
    KADIN

    Patriarkayı yık

    22 Haziran 2025

    Kadının İnsan Hakları Derneği, İstanbul Sözleşmesi’ni AİHM’e taşıdı

    3 Mayıs 2025

    DEM Parti Kadın Meclisi’nden Saadet Partisi’ne ziyaret

    14 Mart 2025
    © 2025 Siyasi Haber. Designed by Fikir Meclisi.
    • Home
    • Buy Now

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.