Yükseköğretim Akademik Yılı Açılış Töreni’nde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Musul operasyonu için “Musul’la ilgili diplomatik görüşmeler, arazi hazırlıklarımız devam ediyor; Suriye gibi sabrediyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, rektör ve dekanlara yaptığı konuşmasında "Üniversitelerimiz asli görevini yaparken yeni neslin fikir dünyasını besleyecek alt yapıyı asla ihmal etmemelidir. Bunun için öğrencilerimize milli tarih şuurunun ve anadil sevgisinin aşılanabileceği bir sistem belirlenmesi gerekiyor" dedi. Erdoğan "Eğer Misak-ı Milli'yi kavrarsak Suriye'deki sorumluluğumuzun ne olduğunu anlarız. Ama onu bilmezsek ne Suriye'deki ne Irak'taki sorumluluğumuzun ne olduğunu anlarız" diye konuştu.
Erdoğan Musul operasyonuyla ilgili "Musul'la ilgili diplomatik görüşmeler, arazi hazırlıklarımız devam ediyor; Suriye gibi sabrediyoruz" ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Saray'da 2016-2017 Yükseköğretim Akademik Yılı Açılış Töreni'ne katılıyor. İlk kez Cumhurbaşkanlığı Sarayı'ndan yapılan Akademik Yıl açılışında konuşan Tayyip Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
"Huzurlu bir öğretim töreni temenni ediyorum. YÖK'ün başkan ve üyelerini böyle güzel bir akademik açılış düzenledikleri için tebrik ediyorum. Bu tabii bir ilk, o nedenle çok anlamlı. Bu törenin her yıl devam ederek geleneksel bir hal alacağına inanıyorum. değerli kardeşlerim Yüksek Öğretim konusu, hedeflere ulaşmak açısından hayati bir öneme haiz. 2002'de bu sorumluluğu üstlendiğimizde eğitim meselesini önceliklerimizde ilk sıraya yerleştirdik, ardından sağlık, adalet ve emniyet geldi. Bu dört temel taş üzerinde ülkemizi yükselteceğiz dedik.
‘Üniversitesi olmayan il bırakmadık’
Yükseköğretim konusunda da ülkemiz çok önemli ilerlemeler sağladı. Eğitim sistemimiz yıllarca tıkanıklığın yol açtığı sorunlarla boğuşmak mecburiyetinde kaldı. Öğrenci daha ilkokula adım atmadan üniversitede yaşayacağı sıkıntılar ailede başlıyordu. Veliye de öğrenciye de okula da yük olan bu çarpık sistemi ortadan kaldırmak için tıkanıklık noktalarını tespit edip çözüme oralardan başladık. 2002 yılında üniversite sınavına 1 milyon 817 bin 590 kişi başvurmuştu, 662 bini bir yükseköğretim programına yerleştirildi. 2015 yılında bu oran yüzde 46'ya yükseldi. Yükseköğretim kurulu sayımızı 181'e yükselttik. Malum darbe girişimi sebebiyle bu sayı 193'ten indi. Şu anda 81 ilimizde üniversite var. Artık öğrencinin üniversiteye ulaştığı değil, üniversitenin ağırlıklı olarak öğrenciye ulaştığı bir sistem kurduk. "Çocuğumu nasıl göndereceğim" hesabından çıktık, gittik Hakkari'de, Muş'ta, Iğdır'da yani üniversitesi olmayan il bırakmadık. Yükseköğretim kurumunda okuyan öğrenci sayımız 2002'de 1 milyon 200 bini bile bulmazken allaha şükür bu sayı 7 milyon 194 bine yükseldi.
Öğretim elemanı sayımızı yükseltmek mecburiyetindeyiz. Bunu başarmamız lazım, buna inanıyorum buna mani yok. Böyle bir havuzdan inanıyorum çok sayıda öğretim üyesi de çıkacaktır. Bugün dünyanın farklı yerlerinden öğrenciler ülkemizde eğitim görüyor. Bundan sonra mücadele herhangi bir üniversiteye girmek için değil, daha kaliteli eğitim öğretim veren üniversitelere girmek için yaşanacaktır. Bu da demek oluyor ki üniversitelerimiz arasında daha kaliteli eğitim verme konusunda bir yarış başlayacaktır. Belirli bir ortalamanın üzerinde bulunan öğrencilere yükseköğretim vermek bizim görevimizdir, bunu başaracağız, kararlıyız. Bu hallolacaktır. Asıl yarış her alanda en kaliteli eğitim veren neresiyse oraya girebilmek için olacaktır. Değerli misafirler kaliteyi yükseltmenin bir yolu da misyon farklılaşması olarak ifade edilen uygulamadır. Bir başka ifadeyle üniversitelerimizin bölgesel kalkınmaya katkı sağlayacak şekilde uzmanlığa yönelmesi gerekmektedir.
Uzun süredir hazırlıkları sürdürülen bir proje kapsamında 5 üniversite pilot olarak belirlendi. Kalkınma Bakanlığımız 5.1 milyar ayırmış durumda, bu artış yüzde 21'e tekabül etmektedir. 2006 yılında kurulan 40 üniversite arasından seçilen 5 okulumuz Kalkınma Bakanlığımız tarafından özel olarak teşvik edilecek ve desteklenecektir. Bu beş üniversitemizi açıklıyorum;
Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi – Hayvancılık
Düzce Üniversitesi – Sağlık ve çevre
Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi – tarım ve jeotermal
Bingöl Üniversitesi – Tarım havza bazlı seracılık
Uşak Üniversitesi – Tekstil, dericik, seramik bölgesel kalkınmada misyon farklılığı projesinde pilot olarak seçilen okullardır.
Pilot üniversiteler gereken gayreti ortaya koymaları halinde bu projenin içinde yer alabileceklerdir. Yeterli çaba gösteremezlerse bir başka üniversite projeye dahil olabilir, rekabet dediğin budur.
‘Yeni neslin Misakı Milli’yi bırakması lazım’
Yeni neslin Misakı Milli'yi çok iyi bilmesi lazım. Bunu kavrarsak Suriye'deki, Irak'taki sorumluluğumuzu anlarız. Bugün Musul üzerinde bizim sorumluluğumuz var, hem masada hem de arazide olacağız diyorsak bunun bir sebebi var. Bunu durup dururken söylemiyorum. On binlerce kilometre öteden geleceksin, bu senin için bir hak olacak… Benim sınırım var, tarihsel sorumluluğum var. Biz olacağız, hem arazide hem de masada olacağız. Görüşmeler yapılıyor.
‘Eskiden İTÜ’nün basketbol takımı mı vardı?’
Hazırlıklarımız vardı, ÖSO ile beraber hem onları Cerablus'a topraklarımızdan soktuk arkasından kendi özel kuvvetlerimizi Cerablus'a soktur ve DEAŞ'ı süratle derdest ettik. Arkasından Rai'ye girdik oradan da kovmuş olduk. Ve yerine kimler geldi? Kendi vatandaşlarımızı oraya sokmadık, Cerablusluları Railileri yerleştirdik. Şimdi de malum örgüt DEAŞ Dabık'la ilgili çok değişik şeyler söylüyor. Tabii, Dabık bizim tarihimizde de farklı bir konumda. Malum Mercidabık, biz Dabık'a ineceğiz dedik, DEAŞ da çok fazla dayanamadı, terk etti. Şimdi de El Bab'a yürüyoruz. Ve Doğu'da Mümbiç, Mümbiç ile ilgili de koalisyon güçlerine PYD, YPG gibi terör örgütleri olmayacak, Doğu'ya gidecek" dedik. Dün itibariyle Amerikalı dostlar dediler ki "Tamam, bize yardımcı olun" dediler. Biz de "Tamam, sizler buraya yabancısınız, biz buraları iyi biliriz" dedik. Ve şu anda burada da mutabıkız, Rakka'da ne yapacağız dediler, "gelin beraber bu operasyonu yapalım sizlerle" dedik. Gerekirse DEAŞ boşaltılır gider, şimdi bunun da görüşmeleri yapılıyor. Bizim ne Suriye'nin ne de Irak'ın topraklarında gözümüz yok. Yeter ki kimsenin bizim vatan topraklarımızda gözümüz yok. He şunu da söyleyeyim, biz bugün Irak'ta yürütülen mezhep çatışmalarına kesinlikle taraf olmak istemiyoruz ama Türkmen kardeşlerimizi de kimseye yedirtmeyiz. Burada şu samimi özeleştiriye geçmek istiyorum; Biz Türkiye'nin öncelikleri arasında eğitimi yerleştirirken bunu sadece okul binaları yapmaktan ibaret bir faaliyet olarak düşünmedik, bizim gayemiz ülkesini ve milletini seven, sanattan spora kadar öğrenci yetiştirecek bir eğitim sistemiydi. Mesela sanatta çok farklı bir konuma gelmemiz lazım, sporda farklı bir yere gelmemiz lazım. Bakın basketbolda finalleri zorluyoruz, finallerin değişmezi olacak potansiyele milletimiz sahiptir. Eskiden İTÜ'nün falan basketbol takımı vardı, hani nerede şimdi? şimdi rektörlere sesleniyorum futbol, basketbol, masa tenisi takımlarımızı kuralım, öğrencilerimizi buna teşvik edelim. Batı dünyasının bunları bir arada yürüttüğünü düşündüğümüzde açığımız olduğunu anlarız.
Bana göre artık bizim belki ileriye gidiyorum ama anaokullu dahil ilkokullarımızda, ortaokullarımızda İstiklal Marşı'nın tamamını ezbere bilmeyen, ruh halini iliklerine kadar hissetmeyen tek evladımız kalmamalıdır.
‘Ne işin var senin palayla?’
Elinde silahla, elinde palayla dolaşan gençlik bunlar bu milletin gençleri olamaz. Bunlar hain, ne işin var senin palayla, silahla. Ne yazık ki bunları yaşıyoruz ülkemizde. Yani başkentimiz Ankara'da veya diğer illerimizde sen nasıl oluyor da bir sınıf arkadaşını, okul arkadaşını yaralayabiliyorsun, öldürüyorsun. Sen bu ilmi niye alıyorsun o zaman? Bunlar Yunus terbiyesi almamışlardır. Bütün sıkıntı burada. Alim de olursun ama ben hocalarıma diyorum ki 'Biz sadece alim değil, bunun yanında arif olanı da yetiştirelim' İrfan sahibi bir gençlik, eğitim – öğretim sistemimiz bunu sağlayamıyorsa orada ciddi bir sorun vardır. Alt yapı meselesinde bu devlet ve bu millet kendi imkanlarıyla kendine düşman nesiller yetiştirilmesine müsade edemez. Milletine, varlığına sahip çıkmayan nesiller yetiştiren bir eğitim sistemi milli olamaz. Bazı üniversitelerimizde terör örgütüyle ilişki grupların bizim öğrencilerimize baskı uyguladığını duyuyoruz. Gençlerimizin eğitiminin engellenmesine yönelik hiçbir teşebbüse izin veremeyiz. İnşallah önümüzdeki dönem bunların üstüne gideceğiz. Bu konuda çok büyük sorumluluk üniversitelerimize, hocalarımıza, gençlerimize düşüyor. Sizlere inanıyorum. Cumhurbaşkanı olarak bu yönde atacağınız her adımda desteğimin sizinle olduğunu bilmenizi istiyorum. Hükümetimizin desteğinin sizinle olduğunu bilmenizi istiyorum.
Türkiye tarihinin en önemli noktalarından birini yaşıyor, hocalarımız bunu çok daha iyi analiz ederler, diğer tüm farklılıklarımızı bir kenara bırakarak şunu kabul etmeliyiz; 1920-1923 arasındaki dönemden bu yana birçok şeyi unutmuş olabiliriz, buradan biz değil ama başka birileri 100 yıl önceki hesapları açık tutuyor. O sıkıntılı dönemde yaptığımız fedakarlıklar yeterli görülmemiş olacak ki 93 yıldır hiç rahat bırakılmadık. Tüm zorluklara, yokluklara rağmen kurduğumuz uçak fabrikalarımızın, silah fabrikalarımızın kapılarına kendi elimizle kilit vurdurdular. Bileniniz vardır, Kayseri'de uçaklarımızın gömülü olduğu mezarlar var, o zaman yapıldı bunlar. Şu anda bize kendi uçağımızı yaptırmamak için elinden geleni yapanlar var. Türkiye kendi uçağını yaparsa, İHA yaparsa, tankını topunu kendisi yaparsa bu milletin önünde durulmaz diye düşünüyorlar. Bu vesileyle Vecihi Hürkuşları ve sanayimizin daha nice gizli kahramanlarını rahmetle anıyorum. Bu meselenin siyasi yönü ülkemizin bağımsızlığının belli güçlerinin insafına terk edilmiş olmasıdır. Teknik yönü ise varlık göstermemiz için çok büyük fedakarlıklara katlanmak zorunda kalmamızdır.
‘2023 hedeflerimiz çok önemli’
10 yıldır pek çok proje yürütüyoruz, eksiklerimizin de çok olduğunun farkındayız. Bu tür çalışmalar uzun kaynaklar gerektiriyor. Biz artık mühimmatlı insansız hava aracını üretir hale geldik. Bunun için 2023 hedeflerimiz çok önemli. Biz hazırlıklarımızı yapıyoruz, ama ülkemiz üzerinde hesapları olanlar da boş durmuyor. Son 3 yıldır devamlılık haline gelen olaylar, asırlık hesapların günümüze tezahüründen başka bir şey değildir. ABD'de 'Kredi derecelendirme kuruluşları size niye saldırıyorlar' diyorlar, 'Bunlar sipariş üzerine kredi notu verirler, kafanıza takmayın' diyorum. Bunların mantığı, mantalitesi, anlayışı bu. Yoksa Türkiye gerçekten o düşüşe layık olduğu için değil, 'Sen böyle dediysen ben de böyle yaparım' diyorlar. Sen ne yaparsan yap, verdiğiniz not bizi ilgilendirmiyor. Biz Osmangazi Köprüsü'nü açıyor muyuz? Açtık. Şimdi 20 Aralık'ta inşallah Avrasya Tüneli'ni açacağız, denizin altından otomobille geçiyor muyuz? Geçiyoruz. Kalkınma bu ya, yükselme bu. Yetmiyor bize bunlar yetmiyor, İnşallah 2018'in ilk çeyreğinde dünyanın en büyük havalimanının ilk etabının açılışını yapacağız.
Hocalarımızdan daha çok gayret bekliyoruz, sayıyı arttırmamız lazım. Öğrencilerimizi de kalite noktasında çok daha vasıflı bir seviyeye getirmemiz lazım. Her kim PKK'yı Kürt kardeşlerimizin hakkını savunan bir örgüt olarak görüyorsan aklından şüphe ederim. Her kim FETÖ'yü kendi halinde insanların oluşturduğunu sanıyorsa onun iyi niyetinden şüphe ederim. İyi niyetliydim, tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanet diyordum. Artık tabanının da zehirlendiğini düşünüyorum, iyi niyetli olamıyorum. Hala kalkıp hesap soramıyorlarsa yazıklar olsun diyorum. Suriye krizi başladığından beri ne zaman adım atmaya kalksak karşımıza hep bir engel çıktı.
‘Ey Batı! Beni öldürmeye gelenler yakalandılar’
Değerli arkadaşlar, 15 Temmuz gecesi bu oyunun en kanlı, en cüretkar sahnesi sergilendi. Hamd olsun milletin cesaretiyle diğer oyunlar gibi darbe girişimini de başarısızlığa uğrattı. Şu külliyenin etrafında 29 şehidimiz var. Sadece özel harekatta 56 şehidimiz var, Genelkurmay'da vesaire 241 şehidimiz var. 2 bin 194 gazimiz var. Bu millet büyük bir millet. Bu millet bir şeyi ispat etti ama bu cahiller bunu anlamamışlar. Karşılarına "Arkadaş yurdumu alçaklara uğratma sakın" diyen bir millet çıkacağını düşünmediler. Ve benim milletim işte gövdesini siper etti, yeri geldi kadınıyla erkeğiyle tankın altına yattı. Ve bu darbe derdest edildi. Bu dünyaya da bir örnek oldu, çünkü örneği yok, eşsiz.
Burada tabii bir şeyi söylemek zorundayım, Cumhurbaşkanı olarak da şahsımın sorumluluğunu arttırıyor. Demek ki daha çok çalışmamız lazım, daha çok koşmamız lazım. İnşallah üstün milletler arasında 2023'te ilk 10'a girelim. PKK'nın FETO'nun yürüttüğü karalama kampanyası hep aynı amaca yöneliktir. Biz bu oyunu deşifre ettik. Artık ağaçlarla değil, ormanlarla ilgileniyoruz. Bu ormanlardan hesabını soracağız. Beni öldürmeye gelenler Marmaris'te ormanların içine saklandılar, bunlar böyle de yüzsüz, sonra da yakalandılar. Yakalandıktan sonra dikkat edin benim askerim, jandarmam bunları öldürmedi. Gitti yargıya teslim etti. Ey Batı, benim milletim böyle şanlı millet. Bize akıl vermeye kalkıyorlar, bakın gittiler yargıya teslim ettiler. "Binlerce kişi görevden alındı" diyorlar, almayacağız ne yapacağız? "İyi yaptınız, hadi devam mı" diyeceğiz?"