7 Şubat’ta KHK ile ihraç edilen Eğitim-Sen 7 Nolu Şube üyeleri İstanbul Kadriye Moroğlu Anadolu Lisesi önünde eylem düzenledi. Açıklamada “örgütlü mücadelemizi hedef alan her türlü saldırıya rağmen, hukuksal ve örgütlü mücadeleden asla vazgeçmeyeceğiz” denildi.
Açıklamada söz alan Filiz Uzal Soylu; “Bizler 7 şubat gecesi bir khk ile barışı istediğimiz için çocuklar eşit parasız bilimsel bir eğitimle taçlansın dediğimiz için, gecesinde aç yatılmayan , gündüzünde sömürüsü olmayan bir ülke istediğimiz,düşlediğimiz için ihraç edildik.
Neden mi? Somada kaybettiğimiz işçilerin kendi babamız bildiğimiz için,kendi kardeşimiz bildiğimiz için Neden mi? Tüm çocukların geleceğini kendi çocuklarımızın geleceği gibi düşlediğimiz için Neden mi? Okullar sömürü çarkı olmasın dediğimiz için İhraç edildik.
Bu noktada alnımız açık başımız dik. Birileri bizim bu güzel dünyayı düşlememizi istemedi ,istedi ki işsiz bırakalım, aç bırakalım, çocukları ile açlığa mahkum edelim ,açlık ile test edelim.Yok Yok! Boyun eğmek yok. KHK lar gidecek biz geleceğiz.Biz geleceğiz haklıyız kazanacağız. Burada bizim üstümüze basarak mevki atlamaya çalışacaklara sesleniyorum Bizi pas pas olarak kullanarak kademe alacağını düşünenlere sesleniyorum; Müdür mü olacaksınız? İlçe Milli Eğitim müdürü mü olacaksınız?Sonuna kadar elimiz yakanızda. Bizim gibi onurlu başı dik öğretmenleri ezemeyeceksiniz. Kimse bizim üzerimizden makam hesabı yapmasın yaptırmayacağız.” diyerek konuşmasını tamamladı.
Basın açıklamasını yine ihraç edilen şube yürütme kurulu üyesi Aynur Barkın’ın okudu.
Barkın "Eğitim Sen, mücadele tarihinin hiçbir döneminde iktidarların önünde diz çökmemiş, egemenlerden aman dilememiştir." ifadelerini kullandığı açıklamanın tam metni ise şöyle:
Yargısız infaz niteliğindeki hukuksuz ihraçlar son bulsun
15 Temmuz darbe girişimi sonrasında ilan edilen OHAL uygulaması ve KHK’larla eğitime ve bilime, eğitim ve bilim emekçilerine yönelik olarak başlatılan kitlesel tasfiye uygulamaları hız kesmeden sürmektedir.
7 Şubat tarihinde OHAL kapsamında yayınlanan 686 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile 2 bin 585’i Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) bünyesinde 330’u üniversitelerden olmak üzere, toplamda 4 bin 464 kamu personeli, tamamen siyasi ve idari karar ve tasarruflarla, ne ile suçlandıklarını bilmeden ve savunma hakkı bile tanınmadan adeta ‘yargısı infaz’ yapılarak kamu görevinden ihraç edilmiştir.
OHAL’in ilanından itibaren 33 bin 55 eğitim emekçisi, 4 bin 811 bilim insanının, işi, emeği, çalışma hakkı gasp edilmiş, eğitimin ve ülkenin geleceğine yönelik zorbaca ve hukuk dışı adımlar atılmıştır. Siyasi iktidarın, yıllardır eğitimin dinselleştirilmesine ve ticarileştirilmesine karşı direnen, laik-bilimsel eğitimi savunan, emek, barış ve demokrasi mücadelesi yürüten eğitim ve bilim emekçilerinden intikam alırcasına hareket etmesi kabul edilemez.
İhraç edilen üyelerimizin sendika içindeki görevlerine bakıldığında ülke çapında il ve ilçe milli eğitim müdürlükleri, yandaş rektörler, mülki amirler, iktidarın yerel uzantıları ve yandaş sendika işbirliği ile Eğitim Sen’e yönelik olarak özel bir çalışma yapıldığı anlaşılmaktadır.
Yıllardır örgütlü mücadelemizi zayıflatmak için tüm olanaklarını seferber edenler, sendikal faaliyetlerimizden zorla suç üretmeye çalışan bakanlık müfettişleri, kaymakam ve vali yardımcıları, üniversite rektörleri darbe soruşturması sürecinde tutuklanmış, ihraç edilmiş ya da açığa alınmışken, kendilerini iktidara ispatlama gayreti içinde olanların oluşturdukları listeler üzerinden okullarda ve üniversitelerde yaşanan ihraçlar, kelimenin tam anlamıyla bir ‘siyasi tasfiye’ ve ‘kıyım’ şeklinde hayata geçirilmiştir.
Siyasal kimliklere göre yapılan fişlemeler, asılsız ihbarlar, sendikal husumet üzerinden yürütülen çalışmalar ile eğitim ve bilim emekçilerinin örgütlü mücadelesinin hedef alındığı açıktır. Hukukun en temel ilkelerini ayaklar altına alarak intikam hırsıyla KHK listelerini oluşturanlar ve hazırlanmasına katkı sunanların peşini asla bırakmayacağımız bilinmelidir.
Bizleri ihraçlarla, baskı ve tehditlerle susturabileceklerini ve sindirebileceklerini sananların büyük bir yanılgı içine düştükleri açıktır. Eğitim emekçilerinin yüz yılı aşan örgütlenme ve mücadele geleneğinin temsilcisi olan Eğitim Sen, mücadele tarihinin hiçbir döneminde iktidarların önünde diz çökmemiş, egemenlerden aman dilememiştir.
Eğitimin iktidarın dünya görüşü doğrultusunda biçimlendirilmesine, okullarımızın ve üniversitelerimizin iktidarın arka bahçesi haline getirilmesine asla izin vermeyecek, mücadelemizi bulunduğumuz her alanda sürdüreceğiz.
Nereden ya da kimden gelirse gelsin, örgütlü mücadelemizi hedef alan, her türlü yasa dışı girişim ve saldırıya rağmen, hukuksal ve örgütlü mücadeleden asla vazgeçmeyeceğimiz bilinmelidir. Gerçek anlamda laik ve bilimsel eğitim için, demokratik bir ülke için yürüttüğümüz mücadeleyi güçlendirmek hepimizin boynunun borcudur.
Tüm halkımızı, öğrenci ve velilerimizi her türlü baskı, tehdit ve yıldırma girişimine rağmen iktidara değil, halka hizmet eden eğitim ve bilim emekçileri ile dayanışmaya, birlikte mücadeleye çağırıyoruz. Bu ülkenin aydınlık yüzü olan eğitim ve bilim emekçileri faşizme ve karanlığa asla teslim olmayacaktır!