Avrupa Özgürlük ve Barış Forumu (EFFP), PKK’nin 2025 yılında silahlı mücadeleyi sonlandırması ve güçlerini Türkiye dışına çekme kararıyla başlayan sürece ilişkin bir açıklama yayımladı. EFFP, bu adımların “yüzyıllık Kürt meselesinin demokratik ve barışçıl çözümü yolunda tarihsel bir fırsat” yarattığını belirterek, devletin barış sürecine dair somut adımlar atması gerektiğini vurguladı.
PKK’nin Silahlı Mücadeleyi Sonlandırması Tarihsel Dönüm Noktası
EFFP açıklamasında, PKK’nin 7–12 Mayıs 2025’teki kongrede kendini feshederek silahlı mücadeleyi resmen sonlandırmasının ve 11 Temmuz’da sembolik olarak silahlarını yakmasının “tarihi dönüm noktaları” olduğu ifade edildi.
26 Ekim’de yapılan son açıklamayla Kürt Özgürlük Hareketi’nin silahlı güçlerini Türkiye’den çektiğini duyurmasının ise, “şiddetsiz bir siyasal iklimin oluşması yolunda umut verici bir adım” olduğu vurgulandı.
EFFP’ye göre, bu gelişmeler Türkiye, Kürdistan ve Ortadoğu halkları için yeni bir demokratik dönemin kapısını aralayabilir. Açıklamada, “Onurlu bir barışın sağlanması durumunda bundan tüm halklar kazanacaktır. Ancak bu fırsat heba edilirse yeni insani ve maddi kayıplar yaşanacaktır” denildi.
“Abdullah Öcalan’ın Umut Hakkı Tanınmalı”
EFFP, barış sürecinin kalıcı olabilmesi için devletin yasal ve siyasal bir çerçeve oluşturması gerektiğini belirtti.
Açıklamada, Abdullah Öcalan’ın “Umut Hakkı”nın dikkate alınması ve özgürlüğünün sağlanmasının, devletin sürece dair samimiyetinin “turnusol kâğıdı” olacağı vurgulandı.
Forum, “Toplumun tüm kesimlerini kapsayacak kalıcı bir barış ve demokratik bir yaşamın inşası için Kürt Özgürlük Hareketi’nin çözüm iradesiyle uyumlu adımlar atılmalıdır” çağrısı yaptı.
EFFP’den Devlete ve Meclis’e Beş Temel Çağrı
EFFP açıklamasında, barış sürecinin ilerleyebilmesi için beş temel talep sıralandı:
- Meclis’te kurulan Komisyon’un gerekli yasal ve siyasi çerçeveyi en kısa sürede netleştirmesi,
- Hukuki düzenlemelerin “geçici-özel af” sınırlarını aşarak kalıcı ve kapsayıcı özgürlükleri güvence altına alması,
- Devletin uluslararası sözleşmelere ve hukuka uygun davranması,
- Anti-demokratik yasaların kaldırılması, kayyım uygulamalarına son verilmesi, sivil toplumun ve muhalefetin kriminalize edilmemesi,
- AİHM kararlarının uygulanması, siyasi nedenlerle tutuklu bulunanların serbest bırakılması ve siyasete dönüşlerinin önünün açılması.
EFFP, bu adımların demokratik bir geleceğin “vazgeçilmez koşulları” olduğunu belirtti.
“Sivil Toplumun Sorumluluğu Büyük”
EFFP açıklamasında, barışın yalnızca siyasal iradeyle değil, toplumsal sahiplenmeyle kalıcılaşabileceğine dikkat çekildi. “Bugün önümüzde duran seçenek ya onurlu bir barış ya da geçmiş acılara yenilerinin eklenmesidir” denilen açıklamada, sivil topluma çağrı yapıldı:
“Barış ihtimalinin gerçeğe dönüşebilmesi için siyasal iktidarı ve devleti zorlamak, öncelikle barışı savunanların sorumluluğunda olmalıdır.”
“Bu Tarihsel Fırsat Hepimizin Ortak Sorumluluğu”
EFFP, açıklamasını şu ifadelerle sonlandırdı:
“Türkiye ve Kürdistan halkları onlarca yıl süren savaşın ağır bedellerini ödedi. Bu tarihsel fırsatın heba edilmemesi, barış hayalimizin gerçeğe dönüşebilmesi için özgürlük, adalet, demokrasi ve barışın inşası yönünde her türlü katkıyı sunma kararlılığımızı yineliyoruz. Bu tarihsel fırsatın korunması ortak görevimizdir.”
