HDP Sözcüsü Ebru Günay, Meclis’te düzenlediği haftalık basın toplantısında 26 Nisan’da görülecek olan Kobane davasına ilişkin konuştu. Günay, “Bir kumpas ve HDP’nin varlığını yok etme davası olan bu dava; Kürtlere, emekçilere, sağduyuya, demokrasiye, halklara, kadınlara, gençlere karşı kurulmuştur” dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ebru Günay, Meclis’te düzenlediği haftalık basın toplantısında gündeme dair gelişmeleri değerlendirdi.
HDP Sözcüsü Ebru Günay, 26 Nisan’da görülecek olan Kobane davasına ilişkin konuştu. Günay, bir kumpas ve HDP’nin varlığını yok etme davası olan bu dava ile IŞİD’e karşı toplumu savunanlara saldırıldığını kaydetti. Emniyetin savcıya talimat verdiğinin altını çizen Günay, hukukun rafa kaldırıldığını hatırlattı.
Dün gece saatlerinde Akdeniz’de batan botta en az yüz mültecinin yaşamını yitirdiğini ve yaşananların “kaza” olarak tanımlanmasına tepki gösteren Günay, halklara savaşın dayatıldığını, savaştan beslenenlerin sebep olduğu bir cinayet olarak tanımladı.
23 Nisan’a ilişkin konuşan Günay, DİSK verilerine göre iki milyon, TÜİK verilerine göre ise 720 bin çocuğun güvencesiz, ağır ve sağlıksız koşullarda çalışmak zorunda kaldığını; yüzde 25’inin eğitim hakkından mahrum olduğunu kaydetti. Günay, Kürtler başta olmak üzere diğer halkların çocuklarına ana dillerin yasak olduğuna dikkat çekti ve çocukların istismara uğradığını, koruyacak bir mekanizmaların da olmadığını dile getirdi.
‘Bu kumpas davası bizim varlığımıza yönelik bir davadır’
26 Nisan’da görülecek olan Kobane davasını hatırlatan Günay, davanın bir kumpas davası ve iftiralarla dolu olduğunun altını çizdi. Günay, “Bu dava, herhangi bir kuralın tanınmadığı İstiklal Mahkemeleri’ni hatırlatıyor. Bu dava, sadece Kürt olmanın yargılanmaya yeterli olduğunu söyleyen 49’lar davasının devamıdır. Bu dava, halen tarif edilmemiş, yüzleşilmemiş bir kırımın ardından tarihin kara sayfalarına düşen Dersim mahkemeleri zihniyetinin yansımasıdır. Bu dava, demokratik siyasetin, Meclis’teki temsiliyetin hayat bulduğu bir süreçte askeri darbenin nasıl devreye girdiğini gösteren 12 Mart’ın izdüşümüdür. Bu dava, bir ülkeyi tümden insanlıktan çıkarmaya ant içmiş zihniyetin temsili olan 12 Eylül darbesinin devamıdır. Bu dava, 1990’ların şiddetini, Güvenlik mahkemelerini, intikam bürokrasisini, teslim alma pratiklerini ve hınç hukukunu hatırlatıyor. Bu kumpas davası, bizim varlığımıza yönelik bir davadır. Bu komplo ve kumpas davası Kürtlere, emekçilere, sağduyuya, demokrasiye, halklara, kadınlara, gençlere karşı kurulmuştur” dedi.
‘Emniyet, savcıya talimat verdi’
Davanın IŞİD karanlığına karşı toplumu savunanların mahkum edilmek istendiği bir dava olduğunu belirten Günay, “Yargının nasıl talimatla hareket ettiğini göstermesi açısından ibretlik bir bilgi notu var elimizde. Salı günü grup toplantısında Eş Genel Başkanımız Sayın Mithat Sancar açıkladı. Ben bu ibretlik belgeyi biraz daha detaylarıyla açıklamak istiyorum. Bakın, Kobanê dosyasında savcı tarafından dosyada unutulmuş bir bilgi notu. Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü tarafından yazılmış. Tarih 26 Ekim 2018. Bu belge emniyetin savcıya nasıl da talimat verdiğini gösteren belgedir. Biz ne diyorduk; Türkiye’de yargı tarafsızlığını ve bağımsızlığını yitirmiştir. Yargının içine düştüğü bu içler acısı durumu göstermesi açısından ibretlik bir belgedir bu. Belgenin tamamında talimat var. Polis savcıya yön çiziyor, akıl veriyor. Adı bilgi notu ama savcıya talimat üstüne talimat yağdırılmış. Vekillerimizin dokunulmazlığının kaldırılması ve akabinde Kobanê operasyonu kapsamında gözaltına alınması talimatı verilmiştir. Yani dokunulmazlığı olan HDP’li vekilleri gözaltına al diyor. Savcıya suç işle diyor. Bu belge hukukun rafa kaldırıldığı ülkenin polis devletine dönüştüğünün belgesidir” ifadelerini kullandı.