Kocaeli’nin Dilovası ilçesinde bulunan bir parfüm dolum ve imalat tesisinde yaşanan patlama ve yangın sonucu 6 kadın işçi –üçü çocuk yaşta – hayatını kaybetti. Yaralanan yedi işçiden dördünün durumunun ağır olduğu açıklandı. Olay, iş güvenliği ve denetim mekanizmaları tartışmalarını yeniden ülke gündeminin merkezine taşıdı.
Fabrika hakkında ağır iddialar
Yangının ardından ortaya çıkan bilgiler, fabrikanın ruhsatsız çalıştığı, iş güvenliği önlemlerinin yetersiz olduğu ve çalışanların büyük kısmının kadın ve sigortasız işçilerden oluştuğu yönündeki iddiaları güçlendirdi. Fabrika hakkında daha önce CİMER’e şikâyetler yapıldığı, ancak sonuç alınamadığı da belirtildi.
Soruşturma genişliyor
Olayın ardından başlatılan adli ve idari soruşturma kapsamında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı müfettiş görevlendirdi. Soruşturmanın sağlıklı yürütülebilmesi adına SGK ve İŞKUR bünyesinden yedi görevli açığa alındı. Gözaltına alınan kişi sayısı 11’e yükseldi.
Sendikalar: “Bu bir iş cinayetidir”
Petrol-İş Sendikası, yaptığı açıklamada “Çalışırken ölmek istemiyoruz!” diyerek iş cinayetlerinin sürekliliğine dikkat çekti. Sendika, denetimsizliğin ve güvencesizliğin sistematik bir politika haline geldiğini vurguladı.
TMMOB ve diğer meslek örgütleri de faciayı bir “iş cinayeti” olarak nitelendirerek, gerekli önlemlerin alınması halinde bu ölümlerin yaşanmayacağını belirtti.
Siyasi partilerin tepkileri
EMEP, konuyu Meclis gündemine taşıdı. Milletvekili İskender Bayhan, fabrikanın daha önce denetlenip denetlenmediğini ve kapatılması gereken bir işletmenin nasıl çalışmaya devam ettiğini sordu.
CHP, olayın ağır bir ihmal sonucu yaşandığını belirterek Çalışma Bakanı’nı istifaya çağırdı. Partinin milletvekilleri, iş güvenliği alanındaki sistematik zafiyetlerin iktidarın sorumluluğunda olduğunu söyledi.
DEM Parti, olay yerinde yaptığı açıklamada özellikle kadın ve çocuk işçilerin güvencesiz koşullarda çalıştırıldığına dikkat çekti ve denetim mekanizmalarının neden işletilmediğini sordu.
SYKP, iş cinayetlerinin sermaye kâr hırsı ve devletin denetimsizliğiyle doğrudan bağlantılı olduğuna vurgu yaparak, emek örgütlerinin güçlendirilmesi ve işyerlerinde örgütlü mücadelenin artırılması gerektiğini ifade etti.
Ekonomik boyut: kâr oranları artarken işçiler ölüyor
Fabrikanın son üç yılda kârını yüzde 60’tan fazla artırdığı, ancak iş güvenliği için gerekli yatırımların yapılmadığı ortaya çıktı. Emek örgütleri, kâr oranları artarken işçi sağlığının yok sayılmasının kapitalist sömürü düzeninin en görünür yüzü olduğunu belirtiyor.
“Sürecin takipçisi olacağız”
Aileler adalet talebini yinelerken, sendikalar ve siyasi partiler hukuki sürecin şeffaf yürütülmesini ve sorumluların cezalandırılmasını istiyor. Siyasi partiler, özellikle çocuk işçilik iddialarının üzerine gidilmesi gerektiğini vurguluyor.
Sistematik sorunlar derinleşiyor
Dilovası’ndaki yangın, Türkiye’deki iş cinayetlerinin tesadüf değil; denetimsizlik, güvencesizlik, ucuz emek sömürüsü ve kadın–çocuk işçiliği üzerinden kurulan bir üretim düzeninin sonucu olduğunu bir kez daha gösterdi.
Bu olayın bir kez daha hatırlattığı gibi:
Önlenebilir ölümler “kader” değil; denetlenseydi, önlem alınsaydı, işçiler bugün hayatta olacaktı.
