Küresel ödeme sistemlerine hâkim olan küresel ticarete de büyük ölçüde hâkim olur. Belki aynı ölçüde olmasa da aynı durum küresel siyaset için de geçerli… Rusya-Ukrayna savaşının başlamasıyla Rusya’nın SWIFT (Society for Worlwide Interbank Financial Telecommunication) sisteminden çıkarılması bunun en bariz örneklerinden biri… SWIFT, 1973 yılında ABD ve birkaç gelişmiş batı ülkesinin bankalarının bir araya gelmesiyle kurulmuştu ve SSCB’nin yıkılması ve sosyalist sistemin ortadan kalkmasıyla birlikte küresel ödeme sisteminin çok büyük bir kısmını kontrol eder hale gelmişti. Bugün de pek çok alternatif gündeme gelmesine rağmen hâlâ öyle… ABD Doları ve Euro, SWIFT sisteminde işlem hacimlerinin sırasıyla yüzde 49.1 ve yüzde 21.6’sına egemen. Ödeme kanalı olmadan dış ticaret yürütülemeyeceğine göre, bu oranlardan da anlaşılacağı üzere ABD ve AB’nin küresel ticaretin finansal kurallarını yazdığını söyleyebiliriz.

BRICS’in ortak para birimi arayışıyla başlayan süreç
Ancak, artık küresel ekonomik gelişmelerle SWIFT arasında ciddi bir çelişki var. Üretim üssü ve küresel ekonominin en büyük tedarikçisi Çin’ken, Hindistan hızla yükselirken, Doğu Asya, Batı Asya ve Güney Amerika’da pek çok gelişen ekonomi küresel ekoonomideki gücünü artırırken, ödeme sistemlerinde bu denli dolar ve Euro hegemonyasının olması hiç de mantıklı değil. Hele ki bu ülkeler, bu sistemin Rusya’ya karşı bir silah olarak kullanıldığını gördükten sonra!..
Gündemdeki tarife savaşlarının ardında yatan en temel sebeplerden biri Küresel Güney ile Egemen Batı arasındaki ekonomik dengelenme mücadelesi… Aynı şekilde ödeme sistemlerinde gelişen piyasaların yeni arayışlarını da bu meselenin ekseninde düşünmek gerek. BRICS’in genişlemesi ve yeni bir ortak para birimi arayışı bunun ilk adımlarıydı. Biraz da hızlandırılmış bir adım demek gerek. Zira ABD ve Avrupa Birliği’nin (AB) başını çektiği Egemen Batı’nın Rusya-Ukrayna savaşında, Rusya’nın ticaretinin önünü kesmek için SWIFT silahını kullanması, Küresel Güney’in öncü ülkelerini bir daha düşünmeye ve yeni arayışlara itmişti. Belki ortak para birimi bir süre ertelendi, ama BRICS ülkeleri arasında ve bazı üçüncü ülkelerle ulusal para birimleri üzerinden ticaretin gelişmesinin yolu açılmış oldu. Bunun en dikkat çekici örnekleri Batı Asya’nın petrol ve doğlagaz üreticisi ülkelerinin, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Suudi Arabistan’ın ticaretlerinde yuan kullanmaya başlaması oldu. Malum BAE artık BRICS ülkesi, Suudi Arabistan bekleme salonunda. Bu iki ülkenin tercihlerinin önemi, bundan böyle enerji ticaretinin bir bölümünün alternatif para birimleriyle yapılabileceğinin göstergesi olması…
Yeni bir referans para birimi ama bu kez dijital
Ödeme sistemlerinde kurallar kısa sürede yeniden yazılacak gibi ve bu öncelikle ABD’nin, ardından da AB’nin ödeme sistemlerindeki egemenliğinin azalmasına neden olacak. Dijital paraların, özellikle de merkez bankaları kontrolündeki dijital para sistemlerinin yaygınlaşması önemli imkânlar yaratacağa benziyor. Çin Halk Bankası dijital para birimi (central bank digital currency-CBDC) şu anda dolar için en önemli tehditlerden biri. Şimdilik Dijital RMB (renminbi) mBridge üyeleri arasında kullanılacak gibi görünüyor. Ancak sadece Güneydoğu Asya Ülkeler Birliği (Association of Southeast Asian Nations-ASEAN) üyesi ülkeler başta olmak üzere Doğu Asya ülkelerinin değil, altı Batı Asya ülkesinin de bu dijital para birimi üzerinden ödeme sistemine dahil olacağı iddia ediliyor. Project mBridge, gerçek zamanlı, sınır ötesi ödemeleri ve döviz işlemlerini desteklemek üzere tasarlanmış, blok zinciri tabanlı bir ödeme sistemi… Toptan CBDC’leri kullanarak, amaç, geleneksel sınır ötesi işlemlerde zaman ve masrafı azaltmak… 2021’de başlatılan plan, Uluslararası Ödemeler Bankasının (Bank for International Settlements-BIS) Yenilik Merkezi ile Tayland Merkez Bankası, Birleşik Arap Emirlikleri Merkez Bankası, Çin Halk Bankası Dijital Para Enstitüsü ve Hong Kong Para İdaresi arasındaki ortak bir proje olarak geliştirildi. Ardından Suudi Arabistan Merkez Bankası katıldı. Asya, Avrupa ve Latin Amerika’daki merkez bankalarından oluşan 31 ek gözlemci üye daha bulunuyor. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) da bu gözlemciler arasında…
Çin merkezli bir ödemeler sisteminin ayak sesleri
Ancak BIS bir süre sonra bu projeden çekildi. BIS’in bu kararının Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika ve BRICS blokunun parçası olan diğer gelişen ekonomiler tarafından bir BRICS ödeme planı geliştirilmesi ve bunun mBridge ile olası çakışmasıyla ilgili soruların ortaya çıkmasından birkaç gün sonra gelmesi manidardı. ‘Merkez bankalarının merkez bankası’ unvanlı BIS, gelişmiş ekonomilere yönelik tehdidi fark etti! Her ne kadar mBridge’in, BRICS’in ihtiyaçlarını karşılamak için yaratılmadığı söylense de ABD ve AB böylesi bir alternatifin varlığından bile korkuyor.
Ancak işleri hiç de kolay değil, Djital RMB’nin referans para birimi olmasının ekonomik altyapısı zaten var. Bazı batılı analistlere göre, BIS’in katılımı olmadan mBridge büyük ihtimalle Çin liderliğindeki bir projeye dönüşecek. Çin yönetiminde mBridge’in geliştirilmesinin, birçok ülkenin hem dolar hem de RMB bazlı sistemlere dahil olmak istemesiyle, renminbi’nin daha fazla uluslararasılaşmasına yol açması olasılığı var. Eğer bu gerçekleşirse, kimi uzmanlara göre toplam küresel ödemelerin yüzde 38’ini yuan kontrol edebilir.
mBridge’e gelişmiş batı ekonomilerinin bir yanıtı olarak görülen toptan CBDC planı olan Project Agorá halen gündemde… Project Agorá üyeleri arasında Eurosystem’i temsil eden Bank of France, Bank of Japan, Bank of Korea, Bank of Mexico, Swiss National Bank, Bank of England ve Federal Reserve Bank of New York yer alıyor. Bunu da batı merkezli kapitalizmin bir ön alması olarak okumak gerek.
Dijital İpek Yolu
Batının alacağı önlemler Çin’i öyle kolay kolay durdurmayacak. Çin’in Dijital İpek Yolu, 21’nci yüzyılın en iddialı ve çok yönlü stratejilerinden birini temsil ediyor ve geleneksel jeopolitik hırsları son teknoloji dijital altyapıyla birleştiriyor. Bu yalnızca teknolojik bir erişim programı değil, aynı zamanda küresel dijital ekonomiyi yeniden şekillendirmek, siber egemenlik kurmak ve finansal güç dengesini batının egemen olduğu düzenin dışına kaydırmak için bir hamle. Bu girişimin merkezinde, mevcut batı sistemleriyle paralel çalışan ve birçok durumda onlarla rekabet eden yeni bir dijital ekosistem yaratma arzusu yer alıyor. Buna gelişmiş telekomünikasyon, yapay zekâ, uydu navigasyon sistemleri, blok zinciri altyapısı ve en önemlisi egemen bir dijital para birimi olan dijital yuanın geliştirilmesi ve ihracı dahil… Bunu yaparken Çin, fiziksel Kuşak ve Yol Projesini tamamlayan, fiber optik kablolar, veri merkezleri, e-ticaret platformları ve alternatif ödeme sistemleri aracılığıyla stratejik ayak izini kıtalara yayan bir dijital koridor oluşturuyor.
Tarife savaşları sürecinde yeni eğilimler gelişiyor
Yani petro-dolar eskisi kadar güçlü olmayabilir. Aynı şekilde enerji kadar önemli olan maden rezervlerine sahip Afrika ülkelerinin de BRICS üyesi olduğunu ya da üye olmak için sıraya girdiklerini hatırlatmakta fayda var. Doların rezerv para birimi olmasından kaynaklı tahtı uzun süreden beri tehdit altında ve bu tehdit artarak devam edecek gibi görünüyor. Bu salt siyasi sebeplerden kaynaklanan bir mesele değil, küresel ekonomideki güçle ilgili bir mesele… Artık ABD’nin gerek üretimde, gerek finansal gücünde, gerekse ticaretteki payında gerilemeden dolayı, doların da rezerv para olarak küresel sistemdeki payının azalması bir zorunluluk. Bunu sadece Çin ya da Rusya iddia etmiyor, pek çok batılı finans uzmanı da benzer bir görüşü dile getiriyor. Bugünkü koşullarda küresel ticaretin yüzde 60’ı dolar üzerinden gerçekleşiyor, uzmanlara göre sıralanan kıstaslar sebebiyle bu oranın yüzde 40’a gerilemesi gerekiyor.
Bu saptamayı destekleyen ilginç bir veri de ABD’nin gümrük tarifeleri atağından sonra küresel döviz piyasasında ortaya çıkan yeni eğilimler. Ne beklersiniz? Dolar varlıklardan çıkanların Euro varlıklara ya da kripto varlıklara geçmesini değil mi? Euro varlıklara Euro Bölgesi’nin içinde bulunduğu zor durum sebebiyle pek ilgi olmaması doğal. Kripto varlıklar ise çok dalgalı bir seyir izliyor. Bir süredir üç para birimine yöneliş var, Avustralya Doları, Kore Cumhuriyeti Wonu ve Kanada Doları… Son günlerde Kanada Doları cazibesini yitirse de diğer iki para birimine talep sürüyor. Sebep? Büyük olasılıkla her iki ülkenin de Asya-Pasifik Havzası’nda yer alan iki güçlü ekonomi olması.
ABD ve Avrupa Birliği’nin (AB) başını çektiği Egemen Batı’nın Rusya-Ukrayna savaşında, Rusya’nın ticaretinin önünü kesmek için SWIFT silahını kullanması, Küresel Güney’in öncü ülkelerini bir daha düşünmeye ve yeni arayışlara itmişti. (…) Bunun en dikkat çekici örnekleri Batı Asya’nın petrol ve doğlagaz üreticisi ülkelerinin, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Suudi Arabistan’ın ticaretlerinde yuan kullanmaya başlaması oldu. Malum BAE artık BRICS ülkesi, Suudi Arabistan bekleme salonunda.