Close Menu
Siyasi HaberSiyasi Haber

    Subscribe to Updates

    Get the latest creative news from FooBar about art, design and business.

    What's Hot

    EMEK GENÇLİĞİ: Barışın inşası Türk ve Kürt işçi-emekçilerinin birliğiyle mümkün

    17 Eylül 2025

    Yurtta grev, dünyada grev: Alpkan Birelma ile 2023 Uluslararası Grev Raporu üzerine

    17 Eylül 2025

    Taylan Kulaçoğlu yaşamını yitirdi

    16 Eylül 2025
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    • Güncel
      • Ekonomi
      • Politika
      • Dış Haberler
        • Ortadoğu
        • Dünya
      • Emek
      • Kadın
      • LGBTİ+
      • Gençlik
      • Ekoloji ve Kent
      • Haklar ve özgürlükler
        • Halklar ve İnançlar
        • Göçmen
        • Çocuk
        • Engelli Hakları
      • Yaşam
        • Eğitim
        • Sağlık
        • Kültür Sanat
        • Bilim Teknoloji
    • Yazılar

      Gençliğimizi çalanlardan hesap soracağız!

      15 Eylül 2025

      Dilin Gücü: “Engelli” mi, “özel gereksinimli” mi?

      15 Eylül 2025

      Erken seçim, hemen şimdi!

      14 Eylül 2025

      Tek yol birlikte mücadele

      13 Eylül 2025

      Çıkış Yolu: Emek, Özgürlük, Demokrasi Cephesi

      11 Eylül 2025
    • Seçtiklerimiz

      Yurtta grev, dünyada grev: Alpkan Birelma ile 2023 Uluslararası Grev Raporu üzerine

      17 Eylül 2025

      Zeytin katliamı kanuni olsa da gayrimeşrudur

      16 Eylül 2025

      Dünyaya kaos havası ufaktan yerleşirken

      15 Eylül 2025

      Güney Kore ‘mucizesi’nin karanlık yüzü: Otoriter kalkınma

      14 Eylül 2025

      Geç faşizmin hızı, yeni konjonktür ve sosyalist strateji

      9 Eylül 2025
    • Röportaj/Söyleşiler

      EMEK GENÇLİĞİ: Barışın inşası Türk ve Kürt işçi-emekçilerinin birliğiyle mümkün

      17 Eylül 2025

      Özgürlükçü Gençlik: Gençliğin sürece dahil olması tercih değil zorunluluktur

      15 Eylül 2025

      Gençlik Devirecek: Gençler, barışın seyircisi değil, doğrudan öznesi olmalıdır

      14 Eylül 2025

      SGDF: Gençliğin ve Kürt Halkının Talepleri Buluşturulmalı

      14 Eylül 2025

      Yeni Demokrat Gençlik: Gençlik, örgütlü mücadelenin parçası olmadan sürece katkı sunamaz

      13 Eylül 2025
    • Dosyalar
      • “Süreç” ve Sol
      • 30 Mart Kızıldere Direnişi
      • 8 Mart Dünya Kadınlar Günü 2022
      • AKP-MHP iktidar blokunun Kürt politikası
      • Cumhurbaşkanlığı Seçimleri
      • Ekim Devrimi 103 yaşında!
      • Endüstri 4.0 üzerine yazılar
      • HDK-HDP Tartışmaları
      • Kaypakkaya’nın tarihsel mirası
      • Ölümünün 69. yılında Josef Stalin
      • Mustafa Kahya’nın anısına
    • Çeviriler
    • Arşiv
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    Anasayfa » Dersim Katliamı emrini bizzat Atatürk verdi ve Seyit Rıza ile idamdan önce görüştü

    Dersim Katliamı emrini bizzat Atatürk verdi ve Seyit Rıza ile idamdan önce görüştü

    Siyasi Haber5 Mayıs 2020
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn WhatsApp Reddit Tumblr Email
    Share
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

    Gazeteci Nevzat Çiçek Dersim’de Katliam emrinin Mustafa Kemal tarafından bizzat verildiğini gösteren belgeyi yayınladı. Çiçek, Seyit Rıza’nın asılmadan önce Atatürk’le görüştürüldüğünü iddia ediyor…

     


    Dersim meselesi tartışılırken bazı çevreler kasıtlı olarak gerçeklerin üstünü örtmeye çalışıyor. Dersim Katliamı’nın baş aktörü olan Mustafa Kemal Atatürk’ün rolünü görmezden gelmektedirler. Dahası bu çevreler Mustafa Kemal’in Dersim Katliamı’ndan bihaber olduğunu, “Mustafa Kemal yetişseydi Seyit Rıza ve arkadaşlarının idamını durduracaktı” yalanını topluma yutturmaya çalışıyorlar.


    Oysa biz biliyoruz ki Dersim katliamının emrini veren, Dersim Harekatını bizzat yöneten Mustafa Kemal’in ta kendisidir. 1934 İskan Kanunu, 1935 Tunç-eli Kanunu ve 4 Mayıs 1937 tarihli Tunceli Tenkil Harekatına Dair Bakanlar Kurulu Kararı bizzat Mustafa Kemal’in emriyle çıkarılmıştır. Bu karar ve kanunların altında Mustafa Kemal’in imzası vardır.


    4 Mayıs 1937 günü Dersim’in kaderini belirleyen bakanlar kurulu toplantısına Atatürk başkanlık etmiştir. 4 Mayıs’ta alınan bu kararla Dersim Tertelesi başlamıştır. Trabzon Atatürk Köşkü’nde bulunan haritanın üzerinde asılı yazıda Atatürk’ün Dersim Harekatını bizzat yönettiği yazılmaktadır. Haritada Dersim bölgesi işaretlenmiştir. Askeri planlar bizzat M.Kemal tarafından çizilmiştir. Sabiha Gökçen de anılarında Dersim’i bombalama emrini Atatürk’ün verdiğini anlatmaktadır.


    Kırmanciya Beleke dergisinin Mayıs 2010 tarihli 4. sayısında konuyla ilgili bir makale çıktı. Makalenin yazarı Kırmanciya Beleke dergisinin Genel yayın yönetmeni Serhat Halis. Halis, Seyit Rıza ile Atatürk’ün görüştüğünü yazmakta. İddiasını verdiği çarpıcı örneklerle ve döneme ilişkin yazılan anılar ve gazetelerde yer alan bilgilerle güçlendirmektedir. Şimdi Kırmanciya Beleke dergisinin Mayıs 2010 tarihli sayısında Serhat Halis’in makalesinden bazı bölümlere göz atalım:


    M. Kemal 12 Kasım 1937 günü Ankara’dan özel beyaz treni ile “Doğu Gezisi”ne başlar. İlk durağı Sivas’tır. 13 Kasım’da Sivas’ta bulunan M. Kemal, 14 Kasım’da Malatya’ya geçer. Malatya’da gerçekleştirdiği ziyaretlerin akabinde Saat 14.00’te Malatya’dan Diyarbakır’a gitmek üzere yola çıkar. M. Kemal’in resmi olarak Malatya’dan sonra yol üstündeki Elazığ’a değil de, önce Diyarbakır’a geçmesinin ve ters bir şekilde Diyarbakır’dan sonra Elazığ’a uğramasının sebebi, Seyit Rıza’ların idamlarının yarattığı etki geçtikten sonra Elazığ’da olmak istemesinden başka bir şey değildir. Bakın bu konuyu Çağlayangil kitabının belirli bölümlerinde birkaç defa nasıl ifade etmiş;“Emniyet Genel Müdürü Şükrü Sökmensüer Bey bana diyor ki ‘Atatürk, Singeç Köprüsü’nü açmaya gidecek. Dersim harekatı bitti. Beyaz donlu altı bin doğulu Elazığ’a dolmuş. Atatürk’ten Seyit Rıza’nın hayatını bağışlamasını isteyecekler. Beyaz donluların Atatürk’ün karşısına çıkmalarına meydan vermeyelim.’” (İhsan Sabri Çağlayangil, Anılarım, s. 49, Yılmaz Yn), “Oysa, biz mahkemenin kararını Atatürk gelmeden evvel vermesini ve geldiğinde Seyit Rıza meselesinin kapanmış olmasını istiyorduk. Ben bunu halletmek için Hükümet tarafından buraya gönderilmiştim.” (age. s. 50)


    “Fakat biz bu işleri belki zamanında halledemeyeceğiz diye, Atatürk bir gün sonra Elazığ’a geldi.” (age. s. 52)


     


    Dersimli altı bin beyaz donlu yalanı!


    Çağlayangil’in açıklamalarından aslında M, Kemal’in Malatya’dan Elazığ’a oradan Diyarbakır’a geçmesi planlanırken idamların gerçekleştirilmemiş olması ihtimali üzerine plan değiştirilerek önce Diyarbakır’a sonra Elazığ’a gittiği sonucu çıkarılabilir. Fakat bu söylenen de yalandır, çünkü M. Kemal zaten 14 Kasım gecesi Elazığ’dadır. Sadece bu durumu gizlemek amacıyla önce Diyarbakır’a gidip ardından Elazığ’a geldiğinin bilinmesini istemektedir. Yukarıdaki alıntılarda ortaya çıkan bir başka mesele daha var ki, Çağlayangil’in manipüle etme yeteneğinin ne kadar zayıf olduğunu gösteriyor. İlk alıntısında altı bin beyaz donlunun Seyit Rıza’nın idamını engellemek için Elazığ’da toplandığının belirtilmesi çok büyük bir yalandır. O dönem doğu bölgesinden Seyit Rıza’nın idamını engellemek için toplanacak tek kesim Dersimlilerdir. Fakat 1937 yılının Kasım ayında o sayıda Dersimlinin Elazığ’da toplanabilmesi Dersim’deki işgal ve katliam koşulları sebebiyle imkânsızdır. O zaman Çağlayangil neden 6 bin beyaz donludan bahsetmektedir?


    M. Kemal’in Ankara’dan “Doğu Gezisi”ne çıktığı gün, yani 12 Kasım 1937 tarihli Tan gazetesinde çıkan haberde “Seyit Rıza İle Suç Ortaklarının Kararı Pazartesiye Okunacak” başlığı atılmıştır. Bu da idamların, M. Kemal “Doğu Gezisi”ne çıkmadan önce, hangi gün yapılacağının bilindiğini gösteriyor. 12 Kasım Cuma gününden önce kararın biliniyor olmasına rağmen neden 12 Kasım’dan önce infazlar gerçekleştirilmemiştir de tam M. Kemal’in Elazığ’da olduğu gece uygulanmıştır? Seyit Rıza’nın Eylül başında tutuklandığını göz önünde bulunduracak olursak ve yine o dönem şartlarında istedikleri herhangi bir gün idamları gerçekleştirebilme yetkileri ellerinde olmasına karşın M. Kemal’in “Doğu Gezisi” ile aynı döneme denk getirilmesi tesadüf değildir. Hem gezi hem de idamların tarihi belirli bir plan çerçevesinde hazırlanmış ve ona göre de uygulanmıştır.


     


    Mustafa Kemal 14 Kasım 1937 gecesi Elazığ’daydı


    M. Kemal’in “Doğu Gezisi” kapsamında Elazığ’a geliş tarihi 17 Kasım 1937 Çarşamba olarak bilinmektedir. Oysa M. Kemal o tarihten önce yani Malatya’dan ayrıldıktan sonra 14 Kasım Pazar günü de Elazığ’dadır. Elazığ il merkezine girmez fakat 14 Kasım gecesi merkeze yarım saat uzaklıktaki Yolçatı’da kalır. (M. Kemal’in 14 Kasım gecesini Yolçatı’da mı yoksa Elazığ Merkezde mi geçirdiğini net olarak söylemek mümkün değil, ancak o geceyi ikisinden birinde geçirdiği muhakkak). Dönemin yerel gazetelerine de yansıyan bu durum genel olarak çok belirgin bir şekilde haber yapılmaz, yapılanlarda da aynı gün M. Kemal’in Diyarbakır’a gittiği yazılmaktadır. M. Kemal’in Elazığ’a gelişini konu edinen bir kitapta da M. Kemal’in 14 Kasım’da Elazığ’da bulunduğuna dair bilgiler şu şekilde yer edinmiştir; “… Atatürk, Anadolu Gezisi ile 14 Kasım 1937’de trenle Elazığ’ın Yolçatı İstasyonuna gelir.” (Mehmet Topal, Atatürk Elazığ’da, s. 27, MT Yn.)


     


    Gazeteler başka bir şey söyliyor


    14 Kasım saat 14.00’da Malatya’dan Diyarbakır’a geçmek için yola çıkan M. Kemal, Diyarbakır’a 15 Kasım 1937 Pazartesi günü varmıştır. Demek ki 14 Kasım gecesini Elazığ’da geçirmiştir. Her ne kadar tarihi kaynaklar ve dönemin gazeteleri bu durumu açık bir biçimde yazmasalar da, M. Kemal’in güzergâhı ve gezi tarihleri dikkatlice takip edildiğinde 14 Kasım gecesini Elazığ’da geçirdiği görülecektir. Şöyle ki, M. Kemal’in aynı gün (14 Kasım) Diyarbakır’a ulaştığını iddia eden kaynaklar, onun Yolçatı’dan sonra Sivrice’ye oradan da Maden’e gittiğini bildirirler. “Atatürk 14 Kasım 1937’de Elazığ’ın Yolçatı İstasyonu’na gelir. Burada Elazığ’ın protokolü ve eşraftan kimseler tarafından coşkuyla karşılanır. Buradan Elazığ’a girmeden Sivrice ve Maden ilçelerinden geçerek Diyarbakır’a gider.” (Mehmet Topal, Atatürk Elazığ’da, s. 6, MT Yn.)


    Yine dönemin yerel gazetesi Uluova’da haber şu şekilde çıkmıştır; “14 Kasım 1937 günü Yolçatı’na gelen ve büyük bir törenle karşılanan Atatürk ile beraberindekiler o gün Elazığ’a geçmeden Diyarbakır’a gittiler. Diyarbakır’a giderken, Elazığ’ın Sivrice ilçesinde bulunan Gölcük gölünü gördüğünde beyaz treni göl kenarında durduran Atatürk, bu güzellik karşısında duygularını ‘Dünyanın en güzel memleketi Türkiye’dir’ diyerek dile getirdi.” (Ülker Ardıçoğlu, 17 Kasım 1937, Uluova gazetesi, Sayı: 13733)


    Aynı gün Diyarbakır’a gitmiş olması durumunda M. Kemal’in tarih yaprakları yine 14 Kasım’ı gösterdiğinde Diyarbakır’da bulunması gerekirken, 15 Kasım günü Maden’de ve Diyarbakır’da olduğunu dönemin gazetesi Ulus arşivlerinden bulmak mümkündür. 16 Kasım 1937 tarihli Ulus gazetesinin manşeti şöyledir; “Atatürk dün akşam Diyarbakır’a şeref verdiler”.

    Ayrıca M. Kemal’in 14 Kasım’da Malatya’dan Elazığ Yolçatı’ya oradan da hiç durmadan aynı gün içerisinde sırasıyla Sivrice, Maden ve Diyarbakır’a gittiğini söyleyenlerin bir çelişkisi daha mevcut. Zira M. Kemal Malatya’dan 14 Kasım Pazar günü saat 14:00’te ayrılmıştır ve Yolçatı’ya gittikten sonra hemen Sivrice’ye gitmiş olduğunu kabul ettiğimizde en erken akşam saatlerinde Sivrice Gölü’nün kenarından geçmesi gerekirdi. Oysa bakın M. Kemal’in Sivrice gölü yakınından geçerken, trenden inerek gölü izleme olayını Kemal Zeki Gençosman nasıl aktarıyor; “… rahmetli Atatürk Diyarbakır’a gidiyordu. Demiryolu gölün kıyısından geçer. Sabah serinliği idi. Hususi trenini durdurdu. Gölün kıyısına indi… …O sabah saatinde Atatürk’ün bu güzel su kenarında çocuklar gibi şen yüzünü…”(Kemal Zeki Gençosman, “Hazar Gölü Adını Atatürk Koydu” Dünkü, Bugünkü, Yarınki ELAZIĞ Dergisi, 1974 Özel sayısı, s.20)


    M. Kemal’in bu alıntıdan da anlaşacağı gibi Sivrice’ye 15 Kasım sabah erken saatlerde gittiğini anlıyoruz. Zaten Ulus gazetesinin 16 Kasım 1937 tarihli sayısında “Atatürk öğle yemeklerini (…) Gölcükte yemişler ve trenlerinden inerek göl etrafında iki saat kadar devam eden tedkiklerde bulunmuşlar, alâkadarlara bazı emirler vermişlerdir. Atatürk’ün trenleri saat 14.10’da Maden’e varmıştır.” haberi yayınlandığı için tereddüde yer kalmadan M. Kemal’in 14 Kasım gecesini Elazığ’da geçirdiğini söyleyebiliriz.


    M. Kemal, 14 Kasım Pazar günü Elazığ’da kalmadan Diyarbakır’a geçebilecekken, Seyit Rıza’yı idamdan önce görmek için o geceyi Elazığ’da geçiriyor ve yukarda bahsettiğimiz gibi idamların Pazar’ı Pazartesi’ye bağlayan gece yapılmasını istiyor.


     


    Seyit Rıza idam edilmeden önce Mustafa Kemal’le görüştürüldü


    Artık M. Kemal’in 14 Kasım 1937 gecesinin üzerine bu kadar titremesinin ve o gece yaşananları gizlemek istemesinin nedenini tartışabiliriz. Seyit Rıza’ların idamı 14 Kasım’ı 15 Kasım’a bağlayan gece yapılmıştır. O geceyi Çağlayangil’in anlatımıyla dinleyelim;


    “Gece 12.00’de hapishaneye gittik. Farlarla çevreyi aydınlattık. Mahkemenin 72 sanığı var. Sanıkları aldık. Mahkemeye götürdük. (…) Mahkeme kararı açıklandı. Yedi kişi ölüm cezasına çarptırılmış, sanıklardan bazıları beraat etmiş, bazıları da çeşitli hapis cezaları almıştı. (…) Biz Seyit Rıza’yı aldık. Otomobilde benimle Polis Müdürü İbrahim’in arasına oturdu. Jeep jandarma karakolunun yanındaki meydanda durdu. (…) Bu sırada Fındık Hafız asılıyordu.” (İhsan Sabri Çağlayangil, Anılarım, s. 51, 52 Yılmaz Yn)


    Yaptığımız araştırmalar neticesinde o dönemdeki mahkeme salonu, jandarma karakolu ve idamların gerçekleştirildiği Buğday Meydanı’nın hemen yan yana olduğunu tespit ettik. Eski jandarma karakolu ile mahkeme salonunun yerinde şimdi Belediye Çarşısı ile Ticaret ve Sanayi odası bulunmaktadır. İdamların gerçekleştirildiği meydanla mahkeme salonu arasında ise şu an Saray Camii vardır ve 1937 yılında mahkeme salonuyla idamların yapıldığı meydan arasında on adım bile yoktur.


    Çağlayangil, alıntıda görüldüğü gibi Seyit Rıza’yı mahkeme çıkışı otomobile bindirdiklerini ve o şekilde meydana götürdüklerini söylemektedir. Mesafenin on adımdan az olduğu bir yer için Seyit Rıza’nın diğerlerinden ayrılarak otomobile bindirilmiş olması, meydandan önce başka bir yere gidildiğinin göstergesidir. Üstüne, özel arabayla götürülüyor olmasına rağmen Seyit Rıza 7 kişi içerisinde en son idam edilen kişidir. Bu durumda Çağlayangil’in anılarında belli bir zamanı anlatmadığı açıkça ortaya çıkmış oluyor.


    Tarih 14 Kasım’ı 15 Kasım’a bağlayan gecedir ve tesadüfe bakın ki o gece M. Kemal de Elazığ’dadır. Otomobile binilecek bir mesafe olmamasına rağmen Seyit Rıza’nın otomobile bindirilmesi ve bu sebepten ilk idam edilecek olanın Seyit Rıza olması gerekirken son idam edilen olması sebebiyle arada en az bir saatlik zaman diliminin Çağlayangil tarafından anlatılmadığı açıktır. Peki, bu zaman zarfında Seyit Rıza nereye götürülmüş olabilir?


    Ebedi Şef M. Kemal o gece Elazğ’da. Seyit Rıza’nın bir an önce idam edilmesini isteyecek kadar onu önemseyen M. Kemal’in, o gece Seyit Rıza’yı görmek istediğini söylemiştik.


    Seyit Rıza o gece meydana getirilmeden önce M. Kemal’in yanına götürülmüş ve onunla görüştürülmüştür. Otomobil Seyit Rıza’yı aldıktan sonra istikamet ya Yolçatı’dır veya M. Kemal o gece Elazığ Merkez Tren İstasyonu’nda, özel trenini kör makasa çekerek Seyit Rıza’nın getirilmesini beklemektedir. Bu ihtimal doğrultusunda otomobilin istikameti Elazığ Merkez Tren İstasyonu’dur.


    Görüşmede neler yaşandığı, hangi diyalogların geçtiği konusunda elimizde herhangi bir bilgi yok fakat görüşmede Seyit Rıza’nın M. Kemal’e karşı net bir duruş sergilemiş olduğunu söyleyebiliriz. Zira o gece M. Kemal’in, Seyit Rıza’dan affedilmesine yönelik aman dilemesini beklemiş olma ihtimali yüksektir. Böyle bir davranış yerine tam tersi bir tavırla karşılaşılması nedeniyle o gece özellikle gizlenmiş, diyaloglarının içeriğinin bilinmesi büyük bir ehemmiyetle engellenmiştir. Eğer Seyit Rıza o gece affedilmeyi istemiş olsaydı, o görüşme gizlenmeyecek, gazetelerin manşetinde yer alacak, hem Seyit Rıza şahsında Dersim mağlup edilecek hem de M. Kemal bir zafer daha kazanmış olacaktı. Üstelik böyle bir haber, M. Kemal’in vicdanlı bir lider olduğunun en büyük göstergesi olarak bizlere sunulacaktı. Dönemin MİT arşivleri ve Genelkurmay arşivleri açıklandığı takdirde o gece Elazığ’da olan bu görüşmenin bütün ayrıntılarıyla ortaya çıkacağını düşünüyoruz.


     


    Kemal Kılıçdaroğlu Seyit Rıza’nın Atatürk’le görüitürüldüğünü bilmiyor mu?


    İhsan Sabri Çağlayangil ile röportajı yapan kim? Bugün CHP Genel başkanı olan Kemal Kılıçdaroğlu’dur. O görüşme 1986 yılında Bursa’da İhsan Sabri Çağlayangil’in evinde yapıldı. O röportajın sadece bir bölümü yayınlandı. Görüşmenin diğer bölümlerinde neler konuşulduğunu sadece Kemal Kılıçdaroğlu bilmektedir. Bu arşivin Kılıçdaroğlu tarafından Ergenekon Soruşturması kapsamında yargılanan Soner Yalçın’a teslim edildiğini biliyoruz. İhsan Sabri Çağlayangil, yaşlı olması sebebiyle röportajında Dersim’e ilişkin her şeyi itiraf etmiştir. Muhtemelen M. Kemal ile Seyit Rıza’nın görüşmesini de anlatmıştır. Eğer Kılıçdaroğlu bu görüşmenin ses kaydının tamamını yayınlarsa neler konuşulduğunu herkes bilecektir.


     


     

    Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Telegram Email

    İlgili İçerikler

    Bahçeli: Ahmet Türk ve Ahmet Özer göreve iade edilmeli

    12 Eylül 2025

    DEM Parti heyetinden CHP’ye destek ziyareti

    11 Eylül 2025

    Özgür Özel Kadıköy mitinginde konuştu: “Kumpasçıları da işbirlikçilerini de gömeceğiz”

    10 Eylül 2025
    Destek Ol
    Yazılar
    Yunus Emre Özel

    Gençliğimizi çalanlardan hesap soracağız!

    Elif Gamze Bozo

    Dilin Gücü: “Engelli” mi, “özel gereksinimli” mi?

    Ekim Veyisoğlu

    Erken seçim, hemen şimdi!

    Tuncay Yılmaz

    Tek yol birlikte mücadele

    Bağlantıda Kalın
    • Facebook
    • Twitter
    Seçtiklerimiz
    Siyasi Haber

    Yurtta grev, dünyada grev: Alpkan Birelma ile 2023 Uluslararası Grev Raporu üzerine

    Çiğdem Toker

    Zeytin katliamı kanuni olsa da gayrimeşrudur

    Akdoğan Özkan

    Dünyaya kaos havası ufaktan yerleşirken

    Ümit Akçay

    Güney Kore ‘mucizesi’nin karanlık yüzü: Otoriter kalkınma

    Güncel Kalın

    E Bültene üye olun gündemden ilk siz haberdar olun.

    Siyasi Haber, “tarafsız” değil “nesnel” olmayı esas alır. Siyasi Haber, işçi ve emekçiler, kadınlar, LGBTİ+’lar, gençler, doğa ve yaşam savunucuları, ezilen etnik ve inançsal topluluklardan yanadır.

    Devletten ve sermayeden bağımsızdır.

    Facebook X (Twitter) YouTube
    EMEK

    Metal işçisi yoksullaşıyor

    14 Eylül 2025

    AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan TSE’deki grev 60 gün yasaklandı

    13 Eylül 2025

    İzmir’de DİSK/Genel-İş yöneticileri gözaltında: “Erdoğan’a hakaret” suçlaması

    12 Eylül 2025
    KADIN

    Kadın avukata komşu tacizi: “Evimde yalnız kalmaya korkuyorum”

    14 Eylül 2025

    Ağustos ayında 28 kadın katledildi, 25 kadın şüpheli şekilde hayatını kaybetti

    6 Eylül 2025

    Eline, beline sahip çıkmayanlar itibardan olacaklar

    3 Eylül 2025
    © 2025 Siyasi Haber. Designed by Fikir Meclisi.
    • Home
    • Buy Now

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.