AİHM Büyük Dairesi’nin ‘Derhal tahliye edilmeli’ dediği HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’tan karar sonrasında ilk açıklama. Demirtaş, “Bizim suçsuz olduğumuz, bizi içeri atanların ise bize karşı siyasi kumpas kuracak kadar ağır suçlar işledikleri kesinleşmiş oldu” dedi.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) ‘Derhal tahliye edilmelidir’ dediği HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Twitter hesabından açıklamalarda bulundu. Demirtaş, “ Kesin olan şudur ki, altı yıldır benim ve arkadaşlarımın hakkında yürütülen sözde yargı faaliyetlerinin tamamının siyasi amaçlı olduğu, hukuki olmadığı, bizim suçsuz olduğumuz, bizi içeri atanların ise bize karşı siyasi kumpas kuracak kadar ağır suçlar işledikleri kesinleşmiş oldu” dedi.
“Ortadan kaldırılan demokrasinin faturasını sadece ben ödemiyorum”
Dört yıldır siyasi rehine olmasına rağmen kararın kendisini mutlu etmediğini söyleyen Demirtaş, “Ortadan kaldırılan demokrasinin faturasını sadece ben ödemiyorum” derken “ İşsizlik, açlık, yoksulluk nedeniyle canlarına kıyan insanlar adına üzgünüm” dedi.
Selehattin Demirtaş’ın açıklamalarının satır başları şöyle:
“Suçsuz olduğumuz kesinleşmiştir”
“ Kesin olan şudur ki, altı yıldır benim ve arkadaşlarımın hakkında yürütülen sözde yargı faaliyetlerinin tamamının siyasi amaçlı olduğu, hukuki olmadığı, bizim suçsuz olduğumuz, bizi içeri atanların ise bize karşı siyasi kumpas kuracak kadar ağır suçlar işledikleri kesinleşmiş oldu”
“Üzgünüm”
“Bu karar, Türkiye’de hukuk ve adalaet sisteminin bizzat Hükümet eliyle çökertildiğinin de tescilidir. Dört yıldır hukuk dışı bir şekilde siyasi rehine içeride tutulmama rağmen bu karar beni sevindirmemiş, mutlu etmemiştir. Aksine üzgünüm. Bu karardan dolayı gerçekten üzgünüm. Çünkü ortadan kaldırılan demokrasinin, yok edilen hukukun ve adaletinin faturasını sadece ben ödemiyorum.”
“İşsizlik, açlık, yoksulluk nedeniyle canlarına kıyan insanlar adına üzgünüm. Çöpten veya pazar artıklarından beslenmek zorunda kalan yüz binlerce kardeşim adına üzgünüm. Üzgünüm çünkü milyonlarca çiftçi, esnaf, sanayici iflas etmiş durumda. On milyonlarca işsiz adına, açlık sınırının altında yaşam mücadelesi verenler adına üzgünüm. Demokrasi ve barışın yokluğundan nefessiz kalanlar adına, ülkesini terk etmek zorunda bırakılanlar adına çok üzgünüm.”
“Seçimi kazanıp koltuklarını korumak için bizleri cezaevinde tutarak hukuku ayaklar altına alıp ekonomiyi çökertenler keyiflerinden taviz vermezken, açlıktan kendini yakanlar adına üzgünüm. Keşke bedeli sadece ben ve arkadaşlarım ödeyebilseydik. Keşke bu ağır faturayı, tüm toplumun geleceğini karartacak şekilde herkese ödetmeselerdi. Kendimden çok halkım için, sizler için üzgünüm.”
“Üzgün olduğum kadar da umutluyum”
“Ancak üzgün olduğum kadar da umutluyum. Çünkü ben halka güveniyorum. Demokrasi için el ele veren ve her geçen gün sayısı katlanan on milyonların gücüne güveniyorum. “Madem bu ülke hepimizin, madem bu Cumhuriyet hepimizin, o halde Türk, Kürt demeden, Alevi, Sünni demeden, el ele, bu toprakları cennet yapacağız” diyenlere inanıyorum. İktidar ve ortaklarının akılalmaz korkunçluktaki nefret dillerine kulaklarını tıkayıp, onlara gözlerini kapayıp barışın, sevginin ve kardeşliğin dilini konuşanların o güzel yüreklerine güveniyorum. Umutluyum. Çünkü ben, halkı aptal yerine koyanlara büyük bir ders verileceğini, hepsinin tarihin tozlu raflarına kaldırılacağını biliyorum.”
“Az kaldı. Üzülün, öfkelenin ama çalışın, çabalayın, mücadele de edin ve umudunuzu asla yitirmeyin. Unutmayın, mutlaka kazanacağız!”