Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İstanbul Milletvekili Cengiz Çiçek, yok olma tehlikesi altındaki dillerin korunmasına yönelik devlet politikalarının değerlendirilmesi, anadilinde eğitim ve kamusal hizmetlere erişimdeki engellerin tespit edilmesi ve gerekli çözüm adımların atılması amacıyla TBMM Başkanlığı’na araştırma önergesi verdi. Çiçek verdiği araştırma önergesinde, “Kayyımlarla birlikte yerel yönetimlerde anadilinde hizmet sunumu engellenmiş, çok dilli tabelalar kaldırılmıştır. Seçmeli ders uygulamaları fiilen etkisiz hale getirilmiş, eğitimi destekleyecek kurumsal altyapılar oluşturulmamıştır” ifadelerini kullandı.
“Türkiye’de tarihsel olarak varlığını sürdüren ve halkların kimliklerinin ayrılmaz bir parçası olan anadiller, resmi politikalar nedeniyle baskı altında tutulmakta ve kamusal alandan dışlanmaktadır” diyen Çiçek, “UNESCO’ya göre, Türkiye’de konuşulan dillerden 18’i yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Ubıhça, Mlahso ve Kapadokya Yunancası ise artık konuşulmamaktadır. Osetçe, Çerkezce, Romanca, Batı Ermenice, Hemşince, Lazca, Pontus Yunancası, Abhazaca ve Suret gibi diller risk altındadır. Kürtçenin Zazaca (Kirmanckî) lehçesi de giderek yok olma tehdidine yaklaşmaktadır” dedi.
‘Kamu hizmetlerinde anadilinde hizmet verilmemekte’
Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana uygulanan “tek dil, tek millet” politikalarının Türkiye’de birçok dili asimilasyona uğrattığını ve bazı dillerin tamamen kaybolmasına neden olduğunu belirten Çiçek, “2016 sonrası dönemde bu baskılar daha da artmış, anadilinde yayın yapan basın organları, eğitim kurumları ve kültürel merkezler kapatılmıştır. Kayyımlarla birlikte yerel yönetimlerde anadilinde hizmet sunumu engellenmiş, çok dilli tabelalar kaldırılmıştır. Seçmeli ders uygulamaları fiilen etkisiz hale getirilmiş, eğitimi destekleyecek kurumsal altyapılar oluşturulmamıştır. Mahkemeler, hapishaneler ve hastaneler gibi kamu hizmetlerinde anadilinde hizmet verilmemektedir” ifadelerini kullandı.
‘Yaş küçüldükçe anadil kullanım oranı azalmakta’
Çiçek, araştırma önergesinde şu ifadeleri kullandı: “Yapılan araştırmalar, Türkiye’de anadillerin yeni nesiller arasında hızla kullanım kaybına uğradığını göstermektedir. SAMER tarafından yapılan bir ankete göre, ebeveynler arasında anadili kullanım oranı yüksekken, 11 yaş altındaki her 5 çocuktan yalnızca 1’i anadilini konuşabilmektedir. Ara sıra konuşanlar dâhil edildiğinde bile bu oran yüzde 40’ı geçmemektedir. Yaş küçüldükçe anadil kullanım oranı azalmakta, anadilini bilmeyen çocukların oranı artmaktadır.”
‘Dil politikaları siyasi kararlarla belirleniyor’
Çiçek, araştırma önergesinde şu ifadeleri kullandı: Dil hakları; ifade özgürlüğü ve ayrımcılık yasağı gibi temel insan haklarının ayrılmaz bir parçasıdır. Ancak Türkiye’de bu haklar, siyasi iktidarın tercihlerine bağlı olarak keyfi biçimde yorumlanmaktadır. Anadilinde yayın yapan televizyon kanallarının varlığı, devletin bu hakları tanıdığı iddiasını desteklemek için öne sürülse de Kürtçe şarkılar eşliğinde halay çekenlerin gözaltına alınması veya kayyımlar marifetiyle ‘pêşî peya’ yazılarının silinmesi gibi uygulamalar, resmi söylemle gerçeklik arasındaki çelişkiyi ortaya koymaktadır. Dil politikaları, kalıcı çözümler üretmek yerine, kısa vadeli siyasi kararlarla belirlenmiştir.”