Diyarbakır’da Ranger model zırhlı araçtan inen polisler tarafından darp edildiğini ileri süren M.B. isimli genç, tehditler yüzünden darp raporu alamadı, yönlendirildiği karakoldan ise “Böyle bir ekibimiz yok” denilerek eve gönderildi.
M.B. isimli genç 14 Kasım’da akraba görüşü için Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi’ne gittiği sırada yolu Ranger model zırhlı araçla kesildi. “Araç hakkında ihbar var” denilerek durdurulan M.B., biri yüzü maskeli 8 polis tarafından tekmelerle yüzü, beli ve sırtından defalarca darp edildiğini söyledi. M.B., saldırganların “Seninle çok pis uğraşacağız. Sen şimdi yırttın, yakında seninle tekrar görüşeceğiz” diyerek, tehditler savurduğunu anlattı.
‘Ranger tipi zırhlı araç yolumu kesti’
Mezopotamya Ajansı’ndan Sonya Bayık’ın haberine göre, taksi şoförü olan M.B. olaydan bir hafta önce sürekli olarak takip edildiğini belirterek, yaşadıklarını şu şekilde anlattı: “Arkadaşımın yerine taksicilik yapıyordum. Cezaevine akrabalarımı görmeye gittiğim esnada Araştırma Hastanesi mevkiinde iki tane Ranger zırhlı araç önümü kesti. Saat 13.00 gibiydi. Birden aracın içerisinde silahlı üç kişi önüme atladılar. Birinin yüzü maskeliydi. Diğer iki kişi ise aracın içerisinde kaldılar. Yüzü maskeli olan kişi direkt bana kalaşnikof tipi silah doğrultu. ‘Teslim ol’ dedi. Ben de ne yapacağımı bilemedim. ‘Araçtan ineyim mi?’ dedim. Sonrasında da yüzü maskeli olduğu için güvenemedim. ‘Polis kimliğiniz var mı?’ dedim. Tam kimliğini çıkartacağı sırada arkadan bir kişi daha geldi. Onun yüzünde maske yoktu. Bana doğru gelerek, ‘Ne söylüyor bu alçak’ gibi bir hakarette bulundu. Yüzü maskeli olan ‘Kimlik istiyor’ dedi. O kişi bana ‘Sen bize inanmıyor musun lan, kimlik mi soruyorsun daha’ dedi. Yüzü maskeli olan kişi de bunun üzerine kimliği cebine koydu.”
‘Elbiselerimi zorla çıkartarak hakaret ettiler’
Kendisini durduran kişilerin silah doğrulatarak hakarette bulunduğunu, sonrasında da araçtan zorla indirdiğini ileri süren M.B., sözlerini şöyle sürdürdü: “Ben de suçum nedir diye sordum. Bana araçla ilgili bir ihbar olduğunu söylediler. Onlara ‘aracın ihbarı varsa arayın’ dedim. Sonrasın da bir Ranger tipi zırhlı araç daha geldi. Bu araçtan bir kişi telsizle konuşurken ‘Aranan şahıs yakalandı’ gibi bir şey dedi. Bu araçların rengi biri gri biri de siyahtı. Toplam 8 kişi oldular. Ben tam araçların plakasını almak isterken, benimle tartışmaya girdiler. Tekrar bana ‘kes sesini lan’ denilerek hakarette bulundular. Daha sonra elbiselerimi çıkardılar. Montumu, kazağımı ve pantolonumu zorla çıkardılar. Ben de ‘Bu keyfi bir uygulama. Bir arama gerekçeniz olmaksızın siz bunları yapıyorsunuz’ diye tepki gösterdim. Bunları söylediğim için zorlarına gitti. Sonra bana ‘Senin keyfine göre mi hareket edeceğiz’ diyerek küfür ve hakarette bulundular.”
‘Defalarca darp edildim’
Sonradan gelen 5 kişilik ekibin GBT kontrolü yaptığını aktaran M.B., hakaret ve küfür eden kişilerin daha sonra “Diz çök” dediğini, önce yüzü maskeli olan kişinin yüzüne tekme attığını ve 6 kişinin daha onunla birlikte yüzüne, sırtına ve beline defalarca tekme atarak darp ettiğini anlattı.
‘Seninle çok pis uğraşacağız’
Darp sırasında sürekli yere düştüğünü dile getiren M.B., “Beni darp eden kişilere ‘Siz ne yapamaya çalışıyorsunuz?’ dedim. ‘Kes sesini lan alçak’ diyerek hakarette bulundular. Daha sonra silahın dipçiğiyle vurmaya başladılar bana. Olay yeri otoyol olduğu için sadece araçlar geçiyordu, ama kimse durmuyordu. O esnada yaşlı bir yurttaş yoldan geçti. Beni darp ettiklerini görünce ‘Çocuğun suçu nedir?’ diyerek tepki gösterdi. Beni darp eden kişiler başka insanlar da gelir diye çekindiler. ‘Seninle çok pis uğraşacağız, sen şimdi yırttın. Yakında seninle tekrar görüşeceğiz’ tehdidinde bulunarak gittiler” diye kaydetti.
‘Darp raporu almam engellendi’
M.B., olaydan hemen sonra kendi imkanıyla taksiye binerek Gazi Yaşargil Eğitim Araştırma Hastanesi’ne gittiğini darp raporu alarak suç duyurusunda bulunmak istediğini, ancak hem doktor hem de hastanedeki bir polis tarafından tehdit edildiğini ve darp raporu alamadığını aktardı. M.B, “Doktor bana ‘Polisle falan tartışmışsan bence darp raporu alma’ dedi. Ben de ‘Ben almak istiyorum. Suç duyurusunda bulunacağım’ dedim. Sonra hastane polisi geldi. Doktora ‘Darp raporu vermiyorsun’ dedi. Araya girdim. Polis bana ‘Sen ifadeni verdikten sonra belki kararını değiştirirsin’ diyerek, bana Organize Sanayi Karakolu’na gidip ifade vermemi istedi. Hatta numaramı bile polislere vermiştiler. Polisler de karakoldan ikide bir telefonla arayarak taciz ediyorlardı. ‘Neredesin hemen karakola gel’ dediler” ifadelerini kullandı.
‘Darp edenlerin yanında ifade vermemi istediler’
Tedavi edildikten sonra hastanedeki polis tarafından Üçkuyu Karakolu’na gönderildiğini söyleyen M.B., karakola gittiğini, ancak jandarmanın, “Olayın gerçekleştiği yer bizim yetki alanımıza girmiyor” dediğini belirtti. M.B., “Bu halimle karakol karakol gezdim. Bana ‘Böyle bir ekibimiz yok’ dediler. Böyle deyince ben de onlara ‘O zaman beni dövenler kim’ diyerek tepki gösterdim. ‘Öyle bir ekip varsa da biz onları çağıracağız, onların yanında ifade vereceksiniz’ dediler. Buna tepki gösterdim. Beni karakolda bir saat beklettiler. Bir sonuç alamadım. Bir gün sonra da Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundum, ancak hala bir gelişme yok” diye anlattı
‘Tehditler sürüyor’
Olaydan sonra hem İHD hem de TİHV’e başvurduğunu söyleyen M.B., kendisini darp edenlerin ihbar gerekçesini bahane ederek, öldürmeye çalıştığını iddia etti. Olaydan sonra hem yaşadığı evin yakınına hem de çalıştığı taksi durağına her gün zırhlı araçların geldiğini ve tehditlerin devam ettiğini söyleyen M.B., vücudunda halen darp izleri olduğunu ve ağrıdan dolayı evde kaldığını dile getirdi. M.B., darp edenlerin bir an önce cezalandırılması gerektiğini sözlerine ekledi.