Halkların Demokratik Kongresi (HDK), Florya’da bir otelde “Halkların eşit ve özgür yaşamı yolunda çözüm barışta” başlıklı uluslararası bir konferans düzenledi. HDK bileşenlerinin yanı sıra birçok sivil toplum örgütü ve siyasi parti temsilcisi etkinliğe katıldı.
Konferansın açılış konuşmasını HDK Eş Sözcüsü Meral Danış Beştaş yaptı. Beştaş, toplumsal dayanışmanın zayıflatılmaya çalışıldığı bir süreçten geçildiğini belirterek, “Halkların özgürlük, barış ve adalet mücadelesini büyütmek, ortak geleceğimize dair güçlü bir perspektif inşa etmek için buradayız. Kürt halkı tanınmadan Türkiye’de gerçek bir demokrasi mümkün değildir. Kürt sorunu sadece Kürtlerin değil, Türkiye’nin demokrasi sorunudur” dedi.
Suriye’deki yeni düzen
Beştaş, Suriye’deki mevcut durumun halklar açısından büyük belirsizlik ve endişe yarattığını ifade etti. “Suriye’de Esad rejiminin çöküşüyle birlikte, HTŞ eliyle inşa edilmek istenen yeni düzen, özgürlüğü değil, kaosu derinleştirdi. Halklar karşılarında yeni bir zulüm düzeni buluyor” dedi.
Demokratik cumhuriyet vurgusu
Kuzey ve Doğu Suriye deneyiminin Ortadoğu’daki halklar için bir demokrasi modeli sunduğunu belirten Beştaş, kadınların eşitlik mücadelesinde Kuzey ve Doğu Suriye’nin önemli bir rol oynadığını vurguladı. “Gerçek barış, halkların örgütlü mücadelesiyle gelir. Barış, masa başında yazılan bir anlaşma değildir” ifadelerini kullandı.
Konferansın ilk oturumu, Filiz Kerestecioğlu’nun moderatörlüğünde “Kürt Sorunu: 1. Yüzyıldan 2. Yüzyıla Hakikatin Direnişi” başlığı altında gerçekleştirildi.
Yazar Namık Kemal Dinç, Kürt sorununun temelinde Kürtlerin haklarının tanınmaması olduğunu belirtti.
Dinç, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Kürtlerin özyönetim taleplerinin sürekli reddedildiğini ifade ederek, “Kürt yerleşim yerlerinin isimlerinin değiştirilmesi gibi uygulamalar, Kürtlerin tepkisine neden olmuştur. Ancak tarih boyunca bu tepkiler, baskı politikalarıyla bastırılmıştır” diye konuştu.
Sosyopolitik Saha Araştırmaları Merkezi Koordinatörü Yüksel Genç, Kürt sorununun derinleşmesinde baskı ve inkâr politikalarının rolüne dikkat çekti. “Cumhuriyet tarihi boyunca 25 Kürt isyanı yaşandı. Ancak bu isyanların tamamı bağımsız bir ülke için değil, özerklik talepleriyle ortaya çıkmıştır. Kürtler tarih boyunca, hakları gasp edildikçe siyasal taleplerini belirlemiştir” dedi.
Ulus kavramı ve demokratikleşme
Prof. Dr. Levent Köker ise “Anayasa’nın 42. maddesi, ‘Türkçeden başka dilde eğitim yapılamaz’ diyor. Oysa Lozan Antlaşması bile Türkiye’de Türkçeden başka dillerin konuşulduğunu kabul ediyor. Bu yasak, tamamen keyfi bir uygulamadır” dedi.
Köker, Kürt sorununun yalnızca güvenlik politikalarıyla çözülemeyeceğini belirterek, “Sadece silahların bırakılmasına endeksli bir çözüm, barışı getirmez. Ulus kavramının demokratikleştirilmesi gerekiyor” değerlendirmesinde bulundu.