Çoruh Havzası Çevre Koruma Birliği (ÇKB) bir doğa katliamı yaratan Yusufeli Barajı projesi hakkında bir açık mektup yayınladı:
“YUSUFELİ BARAJI : Sosyal Yıkım… Ekonomik Fiyasko… Ekolojik Facia… Kültürel-Tarihsel Kayıp… Politik Yağma-Kapital Talan… BİR İHANET PROJESİ !!!
EY HALK! Suyunu sattılar, senin haberin bile olmadan! Toprağını sattılar, senin haberin bile olmadan! Seni de sattılar, hiç haberin olmadan!
Sor ki; kim bunlar? Sor ki; niye ille de ve herşeye rağmen baraj yapmak için bunca diretiyorlar, dayatıyorlar? Sor ki; sana ne fiyat biçmişler ve niye? Sor ki; seni nasıl kandırıyorlar ve sen niye kanıyorsun bunlara? Sor ki; nerde yaşayacaksın ve nasıl?
ÇKB olarak tüm bunları sebep ve sonuçlarıyla birlikte sizlere yıllarca anlattık, yıllarca yazdık…Yıllarca mücadele ettik. Kredileri durdurmaktan, mahkeme kapılarında ve vadi tabanında nöbet tutmaya kadar mücadelesini vermediğimiz bir ayrıntı kalmadı…O yüzden şimdi tekrar bu süreçleri, bu barajın zaralarını, neden engellenmesi gerektiğini anlatarak bir kez daha tekrara girmeyeceğiz. Tüm bu çabaları herkes biliyor.
Bilgisayardan Yusufeli adını arama yaptırınca genelde Yusufelilerin ”Yusufeli sevdalısı” olmakla övündükleri resim ve yorumlara rastlıyoruz. Hangi dünya görüşünden olursa olsun, hepsinin ortak paydası, birer ”Yusufeli sevdalısı” olmak. Bu memlekete bu kadar tutkun, bu kadar sevdalı insan var iken, peki neden onu o güzelim doğasıyla, nehriyle, vadisiyle, insanıyla korumayı başaramıyoruz diye hep sorduk kendimize… Aslında cevabını bulmak o kadar zor değil. Bizim gibi ülkelerde her sevdaya boyun eğdirecek bir yaptırım gücü muhakkak bulunur. Çünkü biz, sevdamızı birçok engele ve itaate feda edecek kadar ezik kalmış insanlarız. Bu sakatlığımızı örtmek için, kaybetmeyi göze aldığımız her konuda ne özverili insanlar olduğumuzun Allah katında takdir göreceğini düşünerek teselli olmaya çalışırız.
Aslında böyle bir tutumla ilk önce yaradılışa ihanet edilmiştir. O’nun yarattığı her şeye insan eliyle yapılan bu yıkımsal müdahale, birtakım büyük çıkarlar uğruna gerçekleşen bu talan gözlerimizin önünde sergilenir.
2009 yılında bir köyün içinden geçiyorduk. Baraj olacak diye köyün zeytinliği kesilmiş, kökler yol kenarına istiflenmişti. Durduk ve oraya doğru yöneldik. İnsanlar ızdırap içinde şikayetlerini dile getirirken bir dede ”günah ya, günah. Allah’tan korkun, günah” diye acı bir dille sızlanıyordu. Bir yandan da mendiliyle alnında biriken terleri siliyordu. Düşündük. İşte o dedenin alın teri olan bu zeytin ağaçları kaç ocağı besliyordu. Artık yoktu. Sofrasında bir tabak zeytine yer yoktu. Parası olan gidip marketten alacaktır muhakkak. Ama dede onu bir daha asla kendi ağacından toplayarak evine getiremeyecekti. Ve günah mı gerçekten? Eveti günah!!! Kıldığın her bir vakit namazında, eline Kur’an aldığın her bir Allahın gününde ve ya yastığa başını koyduğun her bir gecende ya da çocuklarınla, ailenle sofrana oturduğun her bir öğünde sana bahşedlen tüm bu nimetler için dua eden sen, iyi bilirsin: GÜNAH!!! Günahı, insan olan insan evladı herkes bilir…
Koca bir nehir, verimli vadi tabanıyla birlikte yok ediliyor!..Sunduğu tüm nimetleriyle birlikte. İnsan-bitki-hayvan, tüm yaşayan canlılarıyla birlikte!..Yaşama tanıklık eden dağ-taş tüm varlığıyla birlikte!..Ve birileri bunu gelişim sanıyor!..Karlı bir iş sanıyor!..
Ülke cepten yiyor!!! Dere-tepe tüm yerüstü ve yeraltı varlığıyla birlikte adeta kurtlar pazarında kelepir mal gibi satılıyor!..Birileri bunu ilerleme sanıyor!..Zenginlik sanıyor!..
Kimi, devlet büyüklerine karşı gelinmeyeceğini düşünerek kutsal söylemlere başvurur…Kimi cebine girecek ufak ve geçici kırıntılar, çıkarlar hatrına susar…Kimi gücü yetmeyeceğinden korkar…Kimi kendini kadere teslim eder…Ama büyük Yusufeli sevdalısı olmayı kimse ihmal etmez…
Siz gerçekten Yusufelili misiniz? Bu memleketi teslim eden sizsiniz! Dedelerinizin nenelerinizin mirasını heba ederken, onların mezarını bile umursamıyorsunuz!..Aslında bu ayıbı yüzünüze bir tek onların mezar taşları vurabilir!!! Nasılsa yakında bundan da kurtuluyorsunuz, onları da oracıkta suya gömüyorsunuz… Bir Yusufelili olarak sizin sevdanızın da, kendinizin de ne Allah katında lanetlenmeye, ne de ülke nezdinde ihanet mertebesine gelmiş olmaya bile aldırış etmediğinizi düşünmek istemiyoruz…Bu, başta sizin kendi öz çocuklarınıza ağır yüktür…Çünkü bugün, ne sebeple olursa olsun katlini vacip gördüğünüz şey, çocuklarınızın ve bu doğada yaşam bulmuş bütün canlının rızkı, geleceği!..
Dileğimiz odur ki; tüm bunları ve kendinizi bir kez daha duygu ve düşüncelerinizle kendinize gelmeye çağırın. Eveti kendinize gelin, özünüze dönün, insanlığınızı hatırlayın!..Ondan sonra da, bu afeti önlemek için ne gerekiyorsa gelin, birlikte yapalım!.. Kurtuluş için hiçbir zaman geç değildir.
24 Mart 2014
Selam ve saygılarla
ÇORUH HAVZASI ÇEVRE KORUMA BİRLİĞİ (ÇKB)”