Cizre JİTEM davasında bugün karar duruşması görüldü. Mahkeme Cemal Temizöz’ünde aralarında bulunduğu 8 kişi hakkında beraat kararı verdi
Şırnak’ın Cizre ilçesinde, 1993 ile 1995 yılları arasında 21 faili meçhul cinayetten sorumlu tutulanlar hakkında açılan davanın bugün (5 Kasım) karar duruşması görüldü. Aralarında emekli Albay Cemal Temizöz ve Cizre eski Belediye Başkanı Kamil Atağ’ın da bulunduğu biri tutuklu 8 kişinin yargılandığı Cizre JİTEM davası, Eskişehir 2. Ağır Ceza Mahkemesinde bugün (5 Kasım) görüldü.
Eskişehir 2.Ağır Ceza Mahkemesi, Albay Cemal Temizöz’ün de dahil olduğu 8 kişi hakkında “Suç işlemek için teşekkül oluşturma” suçunu düşürdü ve beraat kararı verdi.
21 kişinin zorla kaybedilmesi ve yasadışı keyfi infaz edilmesi ile suç işlemek için örgüt kurmak suçlarından yargılanan dönemin Cizre İlçe Jandarma Komutanı, emekli Jandarma Kıdemli Albay Cemal Temizöz, eski Cizre Belediye Başkanı ve korucubaşı Kamil Atağ, Kukel Atağ, Tamer Atağ, Adem Yakin, Fırat Altın (Abdulhakim Güven), Hıdır Altuğ ve Burhanettin Kıyak beraat etti.
Mahkeme ayrıca, tanıklıklarıyla olayın açığa çıkmasına ve yargılamanın başlamasına vesile olan Mehmet Nuri Binzet hakkında "yalan tanıklıktan" suç duyurusu yaptı.
Avukatlar: Detaylı beyanlar, deliller var
Ailelerin ardından söz alan mağdur avukatlarından Güray Dağ da şunları söylemişti:
“Bu dosyadan beraat çıkamaz, çıkarsa hukuki olamaz, hukukla açıklanamaz. Mütalaa sanki dosya sadece gizli tanık beyanlarına dayanıyormuş gibi yazılmış. Gizli tanıklar o kadar detaylı beyanlar vermiş ki ancak olayın/işin içinde olanlar bilebilir. Ramazan Elçi'nin kalp krizi değil silahla öldürüldüğü gizli tanık beyanıyla ortaya çıktı, kabir kazıldı, adli tıp onayladı.”
Ailelerin avukatlarından Rıdvan Dalmış da “Vicdani kanaate soyut bir şekilde ulaşamayız, somut delillerle ulaşılır. Öldürmedeki ısrarı, yoğunluğu görebiliyor musunuz?” diye sordu.
Sanıktan “Tiyatro” benzetmesi!
Aileler ve avukatlarının beyanlarından sonra sanıklara geçildi. Sanıklardan Hıdır Altuğ, “Cizre'de bulunmadım, ne tanıyorum ne alakam var” iddiasında bulundu.
Sanık Adem Yakın da şunları söyledi: “Ortaya suç atılıyorsa ispatlanmalı. Bunlar dümen, entrika, tiyatro. Ben görevimi yaptım, kimsenin ölümüne iştirak tanık etmedim. JİTEM'i bilirim Fransızca'da seni seviyorum, demektir.”
Atağ: Devletime sadığım
Sanık Kamil Atağ da suçlamaları reddetti: “Hangi görgü tanığı? Hangi silah? Havadan gelen laflar. İnsan hakları, demokrasi, barış eyvallah. Kan dursun öküz keseceğim. Herkes çıkmış evliya biz çıkmışız eşkiya, vatan haini. Bu olaylarla ne ilgim, alakam var. Devletime sadığım, sadık da kalacağıma kuranı kerim üzerine yemin ederim.”
Temizöz "itibarından" şikayetçi
Sanık Cemal Temizöz de şu savunmayı yaptı:
“Savcımızın mütalaasına tamamen katılıyorum. Yıllarca terör örgütleriyle mücadele ederek tehditleriyle yaşadım.
Algı operasyonunun başında Soros kaynaklı vakıflar vardır, İnsan Hakları İzleme Örgütü gibi. Bunu emsal kılıp terörle mücadelede başarılı olanların üzerine çullanmak istediler, itibar infazı yaptılar. Raporlarını açıklayıp HSYK'ya Adalet Bakanlığı'na gittiler. Kör kuyuları restore ettiler, belgeseller çektiler.”
"İlahi adaleti aramıyorsunuz"
Temizöz ayrıca şunları söyledi:
"Ben Cizre'yi Cizrespor’un huzurla maç yapacağı şekilde bıraktım. Kimsenin düşünmediğini yaptım. Polisin sorumluluğunu aldım."
“Üstün cesaret ve feragat madalyam bu davayla idam ipi gibi boynuma dolandı. Bütün tanıklara ‘Toplama tanık’ diyorum. Koro halinde ‘Korkuyorum, bıraksanız bizi öldürürler’ diyorlar.”
Sanık vekili Ünsal Aktaş da “Siz ilahi adaleti aramıyorsunuz, dosya adaletini arıyorsunuz” diye savunma yaptı.
Temizöz mağdur olmuş
Sanık avukatı Mustafa Olcay Özhan da söze “Bu dava siyasi bir dava ben de katılıyorum” diye başladı.
“GATA ve Kayseri'de çözdüğü kriminal olaylardan dolayı Temizöz’e bu dava açıldı. Temizöz'ün general olması bu davayla engellendi, emekliye ayrıldı.”
Mahkeme heyeti, Cemal Temizöz dahil bütün sanıklara beraat kararı verirken, davada tutuklu kaldıkları süre için tazminat ödenmesine de karar verdi.
Temizöz davası nedir?
|
|
Serap Işık’ın, insan hakları davaları izleme bloğu Faili Belli’de yazdığı Temizöz ve diğerleridavası özetle şöyle:
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, 14 Temmuz 2009’da Jandarma Kıdemli Albay Cemal Temizöz ve diğer sanıklar hakkında 1993-1995 arasında 20 sivilin öldürülmesi suçlarından iddianame düzenledi.
Sanıklar, “cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak ve bu teşekküle katılarak mensubu olmak, insan öldürmeye azmettirmek ve insan öldürmek” ile suçlandı. Dava, Diyarbakır Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2009/470 E sayılı dosyası üzerinden devam ediyor.
Sanıklardan Cemal Temizöz’ün dokuz, Kamil Atağ’ın yedi, Temer Atağ’ın iki, Adem Yakin’ın yedi, Hıdır Altuğ’un üç, Fırat Altın’ın (Abdulhakim Güven) altı, Kukel Atağ’ın ise bir kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmaları isteniyor.
Sorgu/infaz timi
İddianamede, 1993-95 yılları arasında Cizre İlçe Jandarma Bölük Komutanı olan Cemal Temizöz’ün; Bedran/Şahin kod isimli Adem Yakin, Ferit kod isimli Fırat Aydın ve Tayfur kod isimli Hıdır Altuğ ile gerçek isimleri tespit edilemeyen uzman çavuşlar Yavuz Güneş, Selim Hoca, Cabbar ve Tuna kod isimlerini kullanan kişilerden oluşan sivil bir sorgu/infaz timi kurduğu, bu grupla, PKK’ye yardım ettiğini düşündüğü ya da özel sebeplerden dolayı gözaltına aldığı 20 kişiyi “terörle mücadele” adı altında işkenceyle sorguladığı, zorla kaybettiği ya da öldürdüğü iddia ediliyor.
Tuna kod isimli kişinin bir trafik kazasında öldüğü ancak diğerlerinin gerçek isimleri belirlenemediği için haklarında kamu davası açılamadığı belirtildi.
En büyüğü 48, en küçüğü 12 yaşında
İddianamedeki faili meçhul cinayetlerin ilki 1993 yılı başında ve sonuncusu 1995 yılının Mayıs ayında gerçekleştirildi. Silopi’de yaşayan Abdullah Efelti’nin zorla kaybedilmesi dışında bütün maktuller Şırnak’ın Cizre ilçesi merkezinde ya da köylerinde yaşarken zorla kaybedildi ya da öldürüldü. En büyüğü 48, en küçüğü 12 yaşındaydı.
1993-1995 yılları arasında Cizre İlçe Jandarma Birlik Komutanı Jandarma Kıdemli Yüzbaşı Cemal Temizöz’dü. 1993 yılı başında Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Başbakan Süleyman Demirel, İçişleri Bakanı İsmet Sezgin, Genel Kurmay Başkanı Doğan Güreş, Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis, OHAL Bölge Valisi Ünal Erkan’dı.
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) verilerine göre 1991’de 31 olan faili meçhul cinayet mağduru sayısı 1992’de 362, 1993’te 467, 1994’te 423 ve 1995’te 166 oldu.
Nasıl başladı?
1993-1995 döneminde Cizre Belediye Başkanlığı görevini yürüten Kamil Atağ’ın kardeşi eski korucu Mehmet Nuri Binzet, 2009’da adli bir suçtan dolayı Midyat Cezaevi’nde tutuklu olduğu sırada Midyat Savcısı’na tanık olduğunu yazdığı ve Temizöz ve ekibi tarafından gerçekleştirildiğini ileri sürdüğü birçok eylemle ilgili beyanlarda bulundu.
Binzet gizli tanık olarak dinlendi ve soruşturma aşamasında dinlenen diğer iki gizli tanığın ifadeleri kendisininkilerle örtüştü. Ancak gizli tanıklara gerekli koruma sağlanamadı ve kısa bir süre sonra deşifre oldular. Nuri Binzet de dâhil olmak üzere tüm gizli tanıklar, deşifre olduktan sonra ifadelerini geri çektiler.
Buna rağmen ifadelerin basına yansıması mağdur yakınlarının savcılığa başvurmasını sağladı.
Tanıklar ve avukatlara tehdit
2011 yılının Şubat ayında gerçekleştirilen duruşmada davanın tanıklarından dönemin Cizre Kaymakamı Osman Bulgurlu’nun, isimsiz bir mektupla tehdit edildiği ortaya çıktı. Daha sonra aynı mektubun davanın bir başka tanığına, dönemin Cizre Kaymakamı Şenol Bozacıoğlu’na da gönderildiği öğrenildi.
Bu imzasız mektupta, tanıklara sanıklar aleyhinde ifade vermemeleri konusunda uyarılarda bulunuluyordu.
Duruşmalar sırasında sanıklarla müdahil avukatlar arasında ciddi tartışmalar yaşandı ve zaman zaman avukatlardan bazıları mahkeme heyetinin önünde sanıklarca tehdit edildi.
Kamil Atağ ve Cemal Temizöz yakınlarının duruşmalara kalabalık bir grup halinde gelerek tanıklar ve mağdur yakınları üzerinde baskı kurmaya çalıştıkları gözlendi.
Sanıklardan “ortak savunma”
Sanıkların tümü duruşmalar boyunca, bahsi geçen dönemde terörle mücadele ettiklerini, kendilerinin ödüllendirilmeleri gerekirken sanık olmalarının haksızlık olduğunu beyan ettiler. Özellikle Temizöz savunmasını, ülkenin siyasi konjonktüründe ordu mensuplarını itibarsızlaştırmak için girişilen bir hesaplaşmanın mağduru ve baş aktörlerinden biri olduğu iddiası üzerinden yürütüyor.
Davanın başlangıcından beri yaptığı savunmalarında dile getirdiği gibi dönemin koşullarında Cizre’nin “PKK tarafından ele geçirilmiş bir ilçe” iken kendisinin 1993 yılında ilçeye Jandarma Komutanı olarak atanmasının ardından bölgede çok büyük başarılar elde ettiğini, “PKK tarafından kullanılan bölge halkını terör örgütünün etkisinden kurtardığını ve ilçede huzuru sağladığını, kendisine bu görevleri için devlet tarafından pek çok takdirname ve ödül verildiğini” dile getiriyor.
Benzer çizgide savunma yapan eski korucu lideri ve eski belediye başkanı Kamil Atağ da davanın başlangıcından beri savunmalarında ne yaptıysa devlet için ve devletin emriyle yaptığını, kendi insanlarıyla yine onların iyiliği için karşı karşıya kaldığını ve bu hizmetlerinin devlet tarafından o dönem takdirle karşılandığını dile getiriyor.
|