İstanbul’da 1 Mayıs kutlamalarında Saraçhane’den Taksim’e yürümek isteyenlere yönelik ev baskınları ve 27 kişinin gözaltına alınmasının ardından CHP Sözcüsü Deniz Yücel gözaltılara tepki gösterdi.
Erdoğan’ın ‘yumuşama dönemi’ sözlerine de değinen Yücel, “Asıl suçu alandaki yurttaşlara müdahale edenler, yurttaşları gözaltına alıp tutuklayanlar işlemiştir” dedi.
Yücel, şu sözlere yer verdi:
“İstanbul’da 1 Mayıs kutlamaları için Saraçhane’den Taksim’e yürümek isteyen gruba polis izin vermemiş, göstericilerle polis arasında arbede yaşanmıştı. 2 Mayıs sabahı bir dizi operasyon başlatıldı. Çok sayıda kişi gözaltına alındı, 50’si tutuklandı. Bu sabah ise 1 Mayıs günü yaşananlarla ilgili yeni gözaltılar gerçekleşti. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 1 Mayıs eylemleriyle ilgili yürütülen soruşturma kapsamında 39 şüpheliden 27’sinin gözaltına alındığını açıkladı.
Gözaltına alınan vatandaşlarımız, sadece anayasal hakları olan toplantı ve gösteri yürüyüşleri haklarını kullanmak istemişlerdir. 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü, sembolik mekân olan Taksim Meydanı’nda kutlamak istemişlerdir. Fakat karşılarında adeta düşman varmışçasına bir direniş ile karşı karşıya kalmışlardır.
Yurttaşlara yönelik işlenen suçlar 1 Mayıs günü yaşananlarla ilgili gözaltına alınan vatandaşlarımıza yönelik;
1- Biber gazı ve müdahalelerle “kasten yaralama suçu” işlenmiştir.
2- Hiçbir hukuki dayanağı olmadan gerçekleştirilen gözaltılar, “kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” suçu içermektedir.
3- 34. Madde ile anayasal güvence altına alınmış en temel haklardan biri olan “siyasi hakların kullanılmasının engellenmesi” suçu işlenmiştir.
4- TCK’nin 115’inci maddesine göre “inanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasının engellenmesi suçu” işlenmiştir.
5- Ve son olarak, yine TCK’NİN 256’ncı maddesine göre zor kullanma yetkisine ilişkin sınırın aşılması suçu işlenmiştir.
Normalleşme seçim yenilgisinin ürünü
Gözaltına alınması gerekenler, 1 Mayıs’a katılanlar değil, 1 Mayıs’a katılanların anayasal hak ve hürriyetlerini gasp edenlerdir. Siyasette yumuşama dönemi başlamıştır diyen Erdoğan’ın devam eden, tahammülsüz ve baskıcı tutumundan anlıyoruz ki, söylemleriyle yaptıkları örtüşmüyor. Anlıyoruz ki sözde yumuşama ve normalleşme süreci söylemleri, Erdoğan için seçim yenilgisi sonrası sığınmak istediği bir kaçış limanıymış.
Yoksullaştırma ve baskı politikalarıyla mı normalleşeceğiz?
Bu nasıl normalleşme? Tasarruf paketi adı altında işçinin, memurun hakkını gasp etmeyi mi normalleştireceksiniz? Sıka sıka emekçinin memurun nefesini kesen, kemerde sıkacak delik bırakmayan, emekçiyi daha da yoksullaştıran politikalarınızı mı normalleştireceksiniz? Yetmez deyip bir de üstüne, hak arayışlarını haykırdıkları meydanlarda, emekçiyi karga tulumba gözaltına alarak, biber gazı sıkarak, yerlerde sürüyerek neyi normalleştireceksiniz?
1 Mayıslar, iktidarların anayasal özgürlüklere bakış açısını gözler önüne seren turnusol kağıtlarıdır. 1 Mayıslar hükümetlerin samimiyet testleridir. AKP’nin “siyaseten normalleşme süreci başladı söylemleri” seçim yenilgisinin doğurduğu söylemlerdir. Ne gerçekliği vardır ne de samimiyeti.”