Büyükada’da hak savunucularının güvenliği konulu bir toplantı nedeniyle haklarında dava açılan 11 hak savunucusunun yargılandığı davanın ikinci duruşması İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladı.
Tutuklandıktan 113 gün sonra görülen ilk duruşmada serbest bırakılan Günal Kurşun, İlknur Üstün, İdil Eser, Nalan Erkem, Özlem Dalkıran ve Veli Acu ile Şeyhmus Özbekli ve Nejat Taştan duruşmaya katıldı. Peter Steudtner ve Ali Garawi 26 Ekim'de Türkiye'den ayrılmıştı.
Duruşma Taner Kılıç'ın SEGBİS'le verdiği ifadeyle başladı.
Kılıç : Aleyhime deliller raporla çürütüldü
Bianet’ten Çiçek Tahaoğlu’nun haberine göre, duruşmaya SEGBİS’le bağlanan tutuklu sanık Taner Kılıç Büyükada’da gerçekleşen toplantı gibi toplantıları sivil toplum derneklerinin sık sık yaptığını ve bir toplantının aleni olmamasının bir toplantıyı hukuk dışı kılamayacağını belirtti. 1Bu iddianamenin dernekler mevzuatından habersiz yazıldığını düşünüyorum” dedi.
Nisan ayından beri bu toplantının yapılacağından haberdar olduğunu ancak bağlı olduğu dernek adına İdil Eser’in toplantıya katılacağını, hak savunucularının güvenliği ve stresle baş etme yöntemleri hakkında olduğu dışındaki detaylara sahip olmadığını belirtti. Kılıç ve avukatları, Kılıç’ın toplantının yönlendiricisi olduğu yönündeki iddianın gerçeği yansıtmadığını belirtti.
Kamuoyuna yansıtıldığı üzere “Kılıç tutuklandığı için toplantıya Eser’in katıdığı” bilgisinin de doğru olmadığını ifade eden Kılıç, insan hakları alanında çalışanları kriminalize edici ve gerçeği yansıtmayan iddiaların kamuoyuna servis edildiğini söyledi.
Kılıç, iddianamede aleyhindeki iddiaların belge ve raporlarla çürütüldüğünü belirtirken şöyle konuştu:
“Uluslararası Af Örgütü Yönetim Kurulu ve tüm çalışanlarımızla birlikte sadece Türkiye mevzuatı değil, Af Örgütünün uluslararası denetim mekanizmalarıyla birlikte çalışıyoruz. Uluslararası Af Örgütü, suç örgütleriyle ilişkilendirilebilecek bir çalışma içinde olmaz.
“İddianamede belirtilen İdil Eser’le ilişkilenmem, derneğin yöneticisi olarak, bir zorunluluktur. Bundan doğal bir şey olmaz. Günal Kurşun’la iletişimim de bu şekildedir.
“(PKK üyesi olduğunu söyleyen bir kişinin Af Örgütü’ne üye olmak için sosyal medyadan attığı mesajın iddianamede delil olarak yer almasına ilişkin) Savcılık ifadelerimde belirtildiği gibi, bu durum Yönetim Kurulu’na iletildiğinde bunun ciddi bir başvuru olduğunu düşünmedik ve iletişim kurulmamasına karar verdik. Konu üzerinde uzunca durmaya gerek olmadığını düşünüyorum.
“Hakkımda hazırlanan iddianamede silahlı suç örgütüne üyelik suçlaması yöneltiliyor ancak bu kriterleri nasıl karşıladığım, ne yaptığım veya yapmadığım belirtilmiyor. Sadece iki husus dile getirilmiş: ByLock kullanmam ve Bank Asya’ya para yatırmak. Bunların doğru olmadığı dosyadaki raporlarla ve belgelerle ortaya çıkmıştır. ByLock telefonuma hiçbir zaman yüklenmediği, kurulup silinmediği raporlara tespit edilmiştir. Bank Asya’ya para yatırdığım iddiası da doğru değildir, Bank Asya’ya para yatırmadım, 2014’te paramın tamamını çekerek hesabımı kapattıö.
“Kız kardeşimin eşinin bir dönem Zaman gazetesinde çalıştığını söylemiş olmam suç unsuru olarak kullanılmıştır. 27 yıl önce evlenen kız kardeşime, bu kişiyle evlenmemesini, 26 yıl sonra örgüt üyesi çıkabileceğini mi söylememem bekleniyordu? Henüz yargılanmamış ve masumiyet karinesinden yararlanması gereken bir kişi olarak benim aleyhime delil olarak kullanılması doğru değildir.
“8 kişinin kalması gereken koğuşta 24 kişiyle, adli suçlularla kalıyorum ve mağduriyetime son verilmesini istiyorum.”
Mahkeme heyeti
Başkan: Adem Aygün
Üyeler: Ayhan Arduç, Gülşah Eğilmez Türüdi
Suçlamalar
Büyükada’da gözaltına alınan 10 hak savunucusu “Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek" (TCK 220/6), "silahlı terör örgütüne üyelik" (314/2 ve 314/3) suçlamalarıyla; Kılıç ise "silahlı terör örgütüne üyelik” (314/2) suçlamasıyla yargılanıyor.
Cumhuriyet savcısı Can Tuncay’ın hazırladığı iddianamede hak savunucularının üye oldukları iddia edilen örgütler “FETÖ/PDY, PKK/KCK ve DHKP/C” olarak sıralanıyor.
Ne olmuştu?
İstanbul Büyükada'da “insan hakları savunucularının korunması dijital güvenliği” konulu bir atölye çalışması için bir otelde biraraya gelen 10 insan hakları savunucusu, 5 Temmuz’da otele düzenlene polis baskınıyla gözaltına alınmıştı.
18 Temmuz’da İnsan hakları savunucuları İdil Eser (Uluslararası Af Örgütü Türkiye Direktörü), Özlem Dalkıran (Yurttaşlık Derneği), Günal Kurşun (İnsan Hakları Gündemi Derneği), Veli Acu (İnsan Hakları Gündemi Derneği), Ali Garawi (İsveç vatandaşı insan hakları eğitimcisi), Peter Steudtner (Almanya vatandaşı insan hakları eğitimcisi) “Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek" (TCK 220/6), "silahlı terör örgütüne üyelik" (314/2 ve 314/3) suçlamalarıyla tutuklandı.
Adli kontrol şartıyla serbest bırakılan İlknur Üstün (Kadın Koalisyonu), Nalan Erkem(Yurttaşlık Derneği) ise savcının itirazı üzerine 23 Temmuz’da tutuklandı. 25 Temmuz'da Nejat Taştan ve Şeyhmus Özbekli haftada iki gün adli kontrol şartıyla ve yurtdışına çıkma yasağıyla serbest bırakıldı.
Hazırlanan iddianameye Haziran 2017’den beri tutuklu bulunan Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı avukat Taner Kılıç da “şüpheli” olarak eklendi.
Cumhuriyet savcısı Can Tuncay’ın hazırladığı iddianamede hak savunucularının üye oldukları iddia edilen örgütler “FETÖ/PDY, PKK/KCK ve DHKP/C” olarak sıralandı.
Hak savunucuları, 25 Ekim 2017’de ilk kez hakim karşısına çıktı. İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi, Günal Kurşun, İlknur Üstün, İdil Eser, Nalan Erkem, Peter Steudtner, Özlem Dalkıran, Ali Garawi ve Veli Acu'nun tahliyesine karar verdi. Ayrıca Özlem Dalkıran ve Veli Acu hakkında yurtdışına çıkış yasağı koydu. Tutuksuz sanıklar Şeyhmus Özbekli ve Nejat Taştan hakkında 25 Temmuz 2017'de verilen adli kontrol kararı ise kaldırıldı.
Mahkeme dosyaya sonradan "şüpheli" olarak eklenen Taner Kılıç hakkında "terörizmin finansmanı ve casusluk" iddiasıyla tutuklu bulunduğu, İzmir 16. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen dosyanın Büyükada davasıyla birleştirilmesine de karar verdi.