Büyük Menderes İnisiyatifi (BMİ) Denizli Bileşeni “Küresel İklim Grevi” haftası etkinlikleri kapsamında basın açıklaması düzenledi.
Denizli’de Candoğan Parkı’nda yapılan basın açıklamasına TMMOB Denizli Çevre Komisyonu, Denizli Barosu Çevre Komisyonu, demokratik kitle örgütleri, siyasi partilerden temsilciler ve doğa gönüllüleri katıldı.
Basın açıklamasında konuşan Büyük Menderes İnisiyatifi (BMİ) Denizli bileşeni sözcüsü Mustafa Çallıca, “madenler ve enerji yatırımları için ormanların, tarım alanlarının, tarihi ve kültürel varlıklarımızın yok edildiğini, yaşam alanlarının betonlaştırıldığını, bunun sonucu olarak kapitalist tüketim toplumu ile insanlığın hem kendini hem de yerküreyi yok ettiğini” söyledi.
Türkiye’nin G20 ülkeleri arasında Paris İklim Anlaşması’nı imzalamayan tek ülke olduğunu söyleyen Çallıca, “yenilenebilir enerjiye sığınılarak kapitalist sistemin kar mantığı ile kışkırttığı tüketim ekonomisi unutturuluyor. Dahası yenilenebilir enerji ile karını maksimize etme telaşındaki devlet ile işbirliği içindeki şirketlerin, tüm yeraltı ve yer üstü kaynaklarını hoyratça kullanarak ormanları, tarım alanlarını yok ettiğini ve doğayı tahrip ettiğini görüyoruz” dedi.
İklim değişikliği nedeniyle mavi gezegenin alarm verdiği dile getirilen açıklamada iklim krizinin “aşırı sıcaklık, hava kirliliği ve aşırı hava olaylarıyla sağlığı doğrudan; böcek, kene, kemirgenler ile suların ve yiyeceklerin kirlenmesi nedeniyle hastalıkların yayılması yoluyla ise dolaylı olarak etkileyebileceği gibi, açlık ve beslenme sorunlarına yol açarak ve ruh sağlığı sorunlarını artırarak da insanların iyi olma halini olumsuz etkileyebileceği” vurgulandı.
İklim krizi ile ilgili yapılan açıklama Greta Thunberg’in Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi’nde yaptığı konuşmaya yer verilerek devam etti.
Açıklamanın son kısmında iklim krizi ile küresel kapitalizm arasındaki nedenselliğe dikkat çekilerek iklim adaleti için sistemin değişmesi gerektiği şu sözlerle vurgulandı: ‘Büyük Menderes İnisiyatifi olarak biz de Greta’nın çığlığına katılıyoruz, “İklim değil sistem değişmeli” diyoruz’.
Basın açıklamasının tam metni:
Mavi gezegen kırmızı alarm veriyor
Artan sera gazı salınımı ile dünya ısınmaya devam ediyor. Yüzbinlerce yılda oluşan buzullar, son elli yılda hızla eriyor. BM İklim Eylem Zirvesi’nde küresel ısınmayı 2030 yılında en azından 1,5 santigrad derece sınırında tutmak için yeni taahhütlerde bulunuyor. Önlem alınmaz ise 2100 yılında 6 santigrad derecelik artışın dünyayı alt üst edeceği bilim insanları tarafından dile getiriliyor.
Tüm bunlara rağmen Paris iklim anlaşmasını hala imzalamayan ülkeler var. Türkiye, G20 ülkelerinden anlaşmayı imzalamayan tek ülke. Üstelik devletlerin çoğu Paris Anlaşması’nın yükümlülüklerine uymuyor. Greta Thunberg’in de içinde olduğu çevre eylemcisi gençlerin BM’ne şikayet ettiği beş ülke arasında Türkiye’de yer alıyor.
Küresel ısınmada kapitalist şirketlerin kar arzusu belirleyici. Başta fosil yakıtlar olmak üzere enerji tüketimi her geçen gün artıyor. Sera gazı salınımına ciddi katkı sağlayan endüstriyel hayvancılık ve kırmızı et tüketimi her geçen gün artıyor. Plansız, çarpık kentleşme ve ulaşım politikaları devam ediyor. Madenler ve enerji yatırımları için ormanlar, tarım alanları, tarihi ve kültürel varlıklarımız yok ediliyor. Yaşam alanları betonlaştırılıyor. Kapitalist tüketim toplumu ile insanlık hem kendini hem de yerküreyi yok ediyor.
Dünya liderleri hamasi nutuklar ile büyük gerçekliği görmeyen açıklamalar yapıyorlar. Yenilenebilir enerjiye sığınılarak kapitalist sistemin kar mantığı ile kışkırttığı tüketim ekonomisi unutturuluyor. Dahası yenilenebilir enerji ile karını maksimize etme telaşındaki devlet ile işbirliği içindeki şirketlerin tüm yeraltı ve yer üstü kaynakları hoyratça kullanarak ormanları, tarım alanlarını yok ettiğini ve doğayı tahrip ettiğini görüyoruz.
Mavi gezegen kırmızı alarm veriyor.
Birleşmiş Milletler’deki panele katılan bilim insanlar uyarıyor: Küresel ısınma nedeniyle, Antarktika’daki buzul kaybı 2007 – 2016 arasında, önceki on yıla kıyasla üç kat, Grönland’da iki kat arttı. 2100 yılına kadar Avrupa’nın ortasındaki, Kuzey Asya’daki ve Güney Amerika’daki Ant Dağları’ndaki buzulların yüzde 80’i yok olacak. Yeni IPCC raporuna göre, en kötü senaryoda, 2100 yılına kadar küresel anlamda deniz seviyeleri 1.1 metre yükselebilir. Bu durum alçak sahil bölgelerinde yaşayan 700 milyon insan üzerinde birçok anlamda etkisi olacaktır. Kötü emisyon senaryosunda, Şanghay, New York, İstanbul gibi büyük şehirler etkilenecek.
İklim krizi sağlığımızı da etkileyecek: İklim krizi aşırı sıcaklık, hava kirliliği ve aşırı hava olaylarıyla sağlığı doğrudan; böcek, kene, kemirgenler ile suların ve yiyeceklerin kirlenmesi nedeniyle hastalıkların yayılması yoluyla ise dolaylı olarak etkileyebileceği gibi, açlık ve beslenme sorunlarına yol açarak ve ruh sağlığı sorunlarını artırarak da insanların iyi olma halini olumsuz etkileyebilecek.
İklim krizi doğa felaketlerinin daha sık ve daha büyük yaşanmasına yol açacak. Kasırgalar, sel felaketleri, sıcak hava dalgaları…
Mavi gezegen kırmızı alarm veriyor.
İklimi değil, sistemi değiştir
Tüm yaşananları Birleşmiş Milletler İklim Eylem Zirvesi’nde Greta Thunberg Dünya liderlerine “Bütün bunlar yanlış. Ben burada dikiliyor olmamalıydım. Okyanusun öteki tarafındaki okuluma dönmüş olmalıydım. Boş sözlerinizle benim hayallerimi ve çocukluğumu çaldınız. Ama buna rağmen şanslılardanım. İnsanlar acı çekiyor. İnsanlar ölüyor. Bütün ekosistem çöküyor. Kitlesel bir yok oluşun başlangıcındayız. Ve bütün konuştuğunuz para ve ekonomik büyüme masalları. Nasıl cüret edersiniz!” diyerek haykırıyor.
İklim krizi ile birlikte eşzamanlı dünyada doğa severler, yaşam alanı savunucuları boş durmamış, mücadeleye devam etmişlerdir. İklim krizine karşı, iklim adaleti sesleri yükseltilmiştir. İklim adaleti eylemcileri küresel kapitalizmin iklim değişikliği üzerindeki etkisini vurgulamak üzere “İklim değil sistem değişmeli” söylemini gündemleştirmiştir.
Büyük Menderes İnisiyatifi olarak biz de Greta’nın çığlığına katılıyoruz, “İklim değil sistem değişmeli” diyoruz.