2 Ocak 2021’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kararıyla Prof. Dr. Melih Bulu’nun rektör olarak atanmasıyla başlayan Boğaziçi Üniversitesi direnişi, Prof. Dr. Naci İnci’nin Bulu’nun yerine atanmasıyla devam etti ve bugün 4. yılını doldurdu. Akademisyenler, kendilerinin seçmediği, Cumhurbaşkanı kararıyla atanan bir rektör istemediklerini belirterek başlattıkları nöbetin 1.000. günün sürdürdü.
Akademisyenler, her hafta olduğu gibi bugün de saat 12:15’te “Kabul etmiyoruz, vazgeçmiyoruz” sloganlarıyla rektörlük binasına sırtlarını döndüler. Ellerinde, anayasal hak ihlalleri ve demokratik üniversite taleplerini dile getiren dövizler taşıyan akademisyenler, “#KabulEtmiyoruzVazgeçmiyoruz” yazılı pankartlar taşıdı. Eylemin ardından akademisyenler, öğrenciler, mezunlar ve sendika temsilcileri kampüs girişinde bir araya gelerek basın açıklaması yaptı.
‘Sırtımızı dönüyoruz çünkü meşru bulmuyoruz’
Akademisyenler, “Kararlılıkla sürdürdüğümüz bu barışçıl eylemin tanımlayıcı öğelerinin neler olduğunu ve bu öğelere yüklediğimiz anlamı bir kez daha kamuyla paylaşmak isteriz.” diyerek şunları kaydetti:
“Akademik nöbetlerimizde rektörlük binasına sırtımızı dönüyoruz, çünkü kurum iradesini hiçe sayarak, usulsüzce ve tepeden inme yöntemlerle yapılmış rektör atamalarına, bu atamalar üzerinden üniversitenin bir siyaset aracı olarak kullanılmasına karşı çıkıyoruz. Sırtımızı dönüyoruz çünkü var olan yönetimi meşru bulmuyoruz, Anayasa Mahkemesi’nin 2024 yılında aldığı karara göre gayrimeşru konumları hukuken doğrulanmış olan rektör ve idarecilerin istifa etmelerini talep ediyoruz.
Nöbetlerimizi her iş gününün öğle tatilinde sessizce ayakta durarak gerçekleştiriyoruz, çünkü amacımız, talep ve itirazlarımızı barışçıl yollarla, akademik ve idari görevlerimizi aksatmadan, kampüsün gündelik hayatını, dersleri, araştırmaları ve etkinlikleri kesintiye uğratmadan ifade etmek.
Nöbetlerimiz için Güney Meydan’a iniyoruz, çünkü bu alanın üniversitenin özgürlükçü, eşitlikçi ve çok sesli yaşam kültürünün odağı olduğunu düşünüyoruz. Her iş günü bu meydanda nöbet tutuyoruz, çünkü kampüslerin yasaklar ve güvenlik kısıtlamalarıyla çoraklaştırılmasına karşı çıkıyoruz; üniversitelerin farklılıkların ve itirazların özgürce ifade edilebildiği, çoğulcu ve kapsayıcı ortamlar olarak yeniden yapılandırıldığını görmek istiyoruz.
Nöbete akademik kimliğimizi simgeleyen cüppelerimizle katılıyoruz, çünkü mücadelemizin odağında üniversiteler için daha iyi bir gelecek ve evrensel akademik ilkeler var. Farklı görüşlerden, kimi zaman farklı kurumlardan akademisyenler olarak bizi bu meydanda buluşturan, akademik hak ve özgürlükleri önceleyen bu evrensel ilkelere olan ortak inancımız. Biz, herhangi bir siyasal gündemi savunmak için değil, Türkiye’de çağdaş ve evrensel kriterlere uygun bir yükseköğretim modeline geçilmesini, üniversitelerin akademik, idari ve mali anlamda özerk, katılımcı ve hesap verebilir kurumlar olarak yeniden yapılandırılmasını talep etmek için buradayız.
Nöbetimizi alkışlarla sonlandırıyoruz, çünkü siyasi kadrolaşma ve liyakatsizleştirme gibi ağır kamu zararına yol açan, kurumun ve öğrencilerimizin geleceğini baltalayan tüm yıkıcı uygulamaların anlaşılmazlığını ve akıl dışılığını bu alkışlarla protesto ediyoruz.
Taleplerimiz karşılanıncaya kadar, kurumumuzun ilkelerini, özgürlükçü ve çok sesli yapısını ayakta tutacak, tüm Türkiye için özerk ve demokratik üniversite idealini savunacak yeni ve meşru bir yönetim oluşturuluncaya kadar bu meydanda bir araya gelmeye, akademik nöbetimizi sürdürmeye kararlıyız.
Bizler her iş günü her öğlen bu meydanda toplanıyor, rektörlüğe sırtımızı dönüyor, gayrimeşru yönetimin demokratik olmayan uygulamalarının hiçbirini kabul etmediğimizi, ilkelerimizden vazgeçmeyeceğimizi söylüyoruz.
Kamuoyuna ilkelerimizin arkasında olduğumuzu, insan haklarına, bilimsel düşünceye saygılı, demokratik bir üniversite ortamı kurulana kadar bu direnişten vazgeçmeyeceğimizi yeniden ve ilk günkü kararlılığımızla duyurur, bu mücadeleyi öğrencilerimize, mezunlarımıza, tüm topluma olan borcumuz olarak gördüğümüzü yinelemek isteriz.
Türkiye’de özgür, özerk, demokratik ve katılımcı ilkelere dayalı bir üniversite ideali gerçekleşene kadar, Kabul Etmiyoruz, Vazgeçmiyoruz.”
Özgür Boğaziçi Platformu
Özgür Boğaziçi Platformu’ndan Tutku Kırcalı, üniversite bileşenlerinin birlikte yönetme iradesinin güçlü olduğunu ve kayyum rektörlerin bu iradeyi kırmaya çalıştığını söyledi. Kırcalı, direnişin 4. yılında, üniversitenin her kesiminden katılım gösterildiğini belirterek, “Kayyumlar gidecek, biz kalacağız” ifadelerini kullandı.
Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi
Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinden Talha Keskin, üniversitenin akademisyenlerine yönelik baskıların arttığını ve birçok akademisyenin mobbing ve sözleşme yenileme baskıları nedeniyle istifaya zorlandığını belirtti. Keskin, üniversiteye uygulanan kayyım kararlarını asla kabul etmediklerini vurguladı.
Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri
Bugün, Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri adına 1000. gün açıklamasını Ahmet Ersoy okudu. Ersoy, Boğaziçi Üniversitesi’nin 4 yıldır süren direnişinde akademik özgürlüklerin savunulduğunu ve nöbetin hiçbir gün kesintiye uğramadan devam ettiğini belirtti. Eylemlerin, üniversiteye yapılan hukuksuz müdahalelere karşı seslerini duyurduklarını ve demokrasi mücadelesini sürdürdüklerini söyledi.
Eğitim Sen
Eğitim Sen 6 No’lu Üniversiteler Şubesi Başkanı Burak Çetiner de, Boğaziçi Üniversitesi’nde liyakatsiz yöneticilerin atandığını ve öğrencilere yönelik temel ihtiyaçların bile karşılanamadığını, üniversitenin öz kaynaklarının yandaş firmalara aktarıldığını ifade etti. Çetiner, Boğaziçi Üniversitesi direnişinin sadece bu üniversite için değil, özgür ve demokratik bir eğitim sistemi için de önemli bir simge haline geldiğini belirtti.
Boğaziçi Üniversitesinde ne olmuştu?
2 Ocak 2021’de Melih Bulu’nun rektör olarak atanmasının ardından öğrencilerin tepkileri büyüdü. Üniversitedeki protestolar polis müdahalesine ve gözaltılara yol açtı. Protestolara katılan 20’den fazla öğrenci, evlerinde basılarak gözaltına alındı.
Ardından Melih Bulu, rektörlük görevinden alındı. 21 Ağustos 2021’de Resmi Gazete’de Erdoğan’ın imzasıyla yayımlanan kararla Naci İnci, Boğaziçi Üniversitesi rektörlüğüne asaleten atandı.
Rektörlük binası önünde Naci İnci’yi protesto eden öğrencilerden 10 kişi gözaltına alındı. İnci’nin isim isim şikâyet edilmesi sonucu öğrencilerin gözaltına alındığı öğrenilirken, 2 öğrenci tutuklanarak cezaevine gönderildi.
İnci’nin öğrencilerin protestolarına devam eden politikaları direnişin de devam etmesine neden oldu.