SYKP Eşbaşkanları Canan Yüce ve Cavit Uğur, Ankara Parti Genel Merkezi’nde, 7-8-9 Ağustos 2021 tarihlerinde “Bu ablukayı dağıtacak, yeni bir dünyayı birlikte kuracağız!” şiarıyla gerçekleştirecekleri 4. Olağan Parti Konferans ve Kongresi hakkında bilgilendirme yapmak amacıyla ortak bir basın toplantısı yaptılar.
Canan Yüce ve Cavit Uğur ortak basın toplantısında şu hususların altını çizdiler.
Kapitalist sistem otoriter, totaliter, faşist yönetimleri devreye sokmak istiyor
Hem ülkede hem de tüm dünyada büyük bir dönüşüm sürecinin içerisindeyiz. Ekonomik, siyasi, ekolojik ve insani olarak insanlığa güvenli bir gelecek, bir umut vaat edemeyen kapitalist sitem, bu dönüşüm sürecinde kontrolü elden yitirmemek ve yeni bir “devrimler dalgasının” başlamasını engellemek için, tüm dünyada otoriter, totoliter hatta faşist yönetimleri devreye sokma çabasında.
AKP-MHP Bloku faşizmi inşa etmek istiyor
Bu yönetimlerin en gaddarlarından, en kural tanımazlarından ve temel insan hak ve özgürlüklerinden en uzaklaşmışlardan biri de ne yazık ki ülkemizin payına düşmüştür. Erdoğan yönetimindeki faşist AKP-MHP bloğu, 20 yıla yaklaşan iktidarlarında işledikleri insanlık suçlarının, hırsızlıkların, yolsuzlukların, cinsiyetçiliğin, doğa düşmanlığının hesabını vermekten kurtulabilmek ve iktidarda kalabilmek için ülkeyi ve bölgeyi tam bir yangın yerine çevirmiş, koşar adım adım faşizmin inşasını tamamlama çabası içerisindeler.
Cumhuriyet demokratikleşmelidir
Kuruluşunun 100. yılına yaklaşırken hiç bir döneminde burjuva anlamda dahi demokrasiyi varedemeyen Cumhuriyet, yapısal demokratik sorunlarıyla yüzleşip aşmayı başaramadıkça içine doğru çöküyor, cumhuriyetin kalıcılaştırılmasının yegane yolu onun demokratikleştirilmesidir.
Bu rejimin mafya, yağma, dikta üretmesi kaçınılmazdır
Coğrafyamızın kadim halkları ve inançlarıyla barışamayan, erkek egemenliğe ve heteroseksizme karşı küresel kazanımlara sırtını çeviren, tarihsel ve kültürel bakiyeleriyle hesaplaşamayan süregelen rejimin mafya, yağma ve dikta üretmesi kaçınılmaz. Tekçilik üzerine kurulu Türk-İslam ya da İslam-Türk paradigması aşılmadığı müddetçe sistem içerisinde dahi demokratikleşme naif bir hayal olmanın ötesine geçmeyecektir.
Kaldı ki, büyük oranda Osmanlıdan devralınmış ve 100 yıldır daha da katmerlenmiş bu rejimin sorunları artık büyük oranda ancak sistemsel bir dönüşümün kazanımları olabilecek bir kapasiteye ulaşmış durumda.
Pandemi yeni sermaye rejimine geçişin örtüsü olarak kullanılıyor
Sistem bugüne kadar, bu çapta tıkanıklıklar yaşadığında bunu büyük çaplı paylaşım savaşlarıyla aşmaya girişti. Her iki emperyalist paylaşım savaşının gerisinde de kapitalist sistemin büyük krizleri, sermayenin değersizleşmesi ve merkezileşme ihtiyacı vardı. Milyonlarca insanı öldürerek insanlığın ve doğanın kolektif değerleri “bir avuç” büyük sermaye grubunun ve onların devletlerinin elinde toplandı. Şimdi de pandemi aracılığıyla aynı şeyi yapmayı deniyorlar. Çok kısa süreli bir kapanma ve aşı teknolojisinin kar unsuru olmaktan çıkartılarak toplum sağlığı zorunluluğu haline getirilmesiyle çoktan çözümlenebilecek olan covid-19 vakası, halen yeni sermaye rejimine geçişin örtüsü, bu süreçte kitlelerin öfkesini, enerjisini kontrol etmenin bir aparatı olarak kullanılmakta.
Doğa ve insanlık için kapitalizmde gelecek yoktur!
Artık kapitalizmde doğa ve insanlık için bir gelecek yoktur! Dahası, kapitalizmin binbir suratlı ırkçı, dinci manipülasyonlarla geniş toplumsal kesimler nezdinde rıza üretebilme imkanı da daralmıştır. Yaşam mücadelesinde artık duvara dayanan insanlık ve doğa kendine nefes alacak yollar açacaktır. Mesele, bu yolları kapitalizmi aşacak ve yeniden eşitlikçi, özgürlükçü, doğa insan bütünlüğüyle davranan yeni bir düzleme taşıyabilmektir.
Dünya-tarihsel düzleminde şimdi yapmamız gereken, yaşanmışlıklardan çıkartılmış dersler, bugünün kapitalizminin doğru analizi ve sosyal mücadelelerin devrimci bir perspektifle etkileşime geçirilmesini sağlayacak bütünlüklü bir paradigmayla yeni ve yeniden sosyalizm alternatifini aktüel hale getirmektir.
Bu ablukayı dağıtacak, yeni bir dünyayı birlikte kuracağız!
7-8-9 Ağustos 2021’de gerçekleştireceğimiz 4. Olağan Kongremizde hem Türkiye’de faşizmin kurumsallaşmasını durdurmak, hem de tam anlamıyla bir felaket üretme sistemine dönüşmüş kapitalizme karşı işçiler, emekçiler ve tüm ezilenler olarak #BİRLİKTE neler yapabileceğimizi tartışacağız. “Bu ablukayı dağıtacak, yeni bir dünyayı birlikte kuracağız!” şiarıyla toplayacağımız kongremizde yerel ve küresel düzeyde, rejim ve sistem krizine karşı mücadele dinamiklerini, örügtlenme perspektiflerini, ittifak ilişkilerimizi gözden geçirecek ve mutlaka bir çıkış yolu bulacak ya da yaratacağız!
Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber, ya hiç birimiz!
Kurucu bileşenlerinden olduğumuz HDP’nin faşist iktidara karşı yürttüğü etkin mücadele Kobane ve kapatma davalarıyla akamete uğratılmaya, Kürt halk hareketiyle Batılı sosyal mücadele dinamiklerinin birlikte yarattığı demokratik alternatif boğulmaya çalışıldığı bu süreçte partimize çok daha büyük görev ve sorumluluklar düştüğünün bilinciyle bir kez daha “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber, ya hiç birimiz!” diyor ve fabrikada, büroda, tarlada, doğada, sokakta, okulda, evlerde, fiziki ve dijital alanlarda, kısaca toplumsal ve siyasal devrimin bütün alanlarında BİRLİKTE davranmaya çağırıyoruz.