Her yıl 7-14 Ocak tarihleri, Beyaz Baston Görme Engelliler Haftası olarak kutlanıyor. Beyaz baston kullanımı; 1921 yılında kaza sonucu kör olan Londralı bir fotoğraf sanatçısının, trafikteki araçların kendisini fark etmeleri için bastonunu beyaza boyamasıyla başlamış ve giderek yaygınlaşmış.
Beyaz baston; bugün hâlâ ilk günkü kadar işlevsel, güvenli ve özgürleştirici. Ancak doğuştan kör değilseniz veya yeterince açık fikirli bir çevreniz yoksa onu gerçekten fark etmemiş olabilirsiniz.
Beyaz bastonu yalnızca tamamen kör olan kişiler mi kullanır?
Bu sorunun cevabı, net bir şekilde “Hayır”. Belki de bu özel gün ve haftalar vesilesiyle öğrenmeye ihtiyacımız olan en temel bilgilerden biri budur.
İhtiyacı olduğu halde baston kullanmaktan uzak duran çok fazla kişi olduğunu biliyoruz. Bu kişiler genelde, “az gören” diye tanımladığımız ve belirgin biçimde görme kaybı olduğu halde bir şekilde durumu “idare etme” yoluna giden/mecbur bırakılan kişiler. Tıbbi sınıflandırmalara göre farklı seviyelerde yüz binlerce görme engelli kişi var. Peki neredeler bu insanlar? Genellikle; evde, iyi bildikleri belli yerlerde, birilerinin kolunda… Aslında her yerdeler. Elimizde sorulmaya değer bir soru var:
“Neden baston kullanmıyorlar?”
Görmeyen birinin baston kullanmaya başlaması, LGBTİ+’ların açılması gibi bir şeydir. Bastonla yürüdüğünüzde sizi gören herkese “ben görmüyorum” diye ilan etmiş olursunuz. Bu da beraberinde acınmayı, tacizi, muhatap alınmamayı, yok sayılmayı ve bir sürü saygısızlık ile ayrımcılığı getirir.
En yakınlarınızdan hiç tanımadığınız kişilere kadar, size karşı sağlamcı bir hiyerarşi kurulabilir. Bastonun yarattığı güven ve konfor hissini deneyimlemiş birisi kolay kolay bundan vazgeçmez zaten, ama sonradan baston kullanması gerekmiş bir kişi için bunlar oldukça zorlayıcı süreçlerdir. Kanıksanmış ve sistematik hale gelmiş sağlamcılık, bu kadar yararlı ve özgürleştirici olmasına rağmen baston kullanımını desteklemez ve hatta dolaylı da olsa engeller.
Bu nedenle; baston kullanmak, sadece hareket ederken yarar sağlayan bir pratik değil, aynı zamanda kişinin kimlik mücadelesinin de politik bir simgesidir. Tüm bunlar ışığında “beyaz baston haftası” gibi belirli tarihlerde; bir takım “özel yetenekli” körlerin “kahramanca” yaşamlarından dem vurmak yerine baston kullanımının yaygınlaştırılması, bastonla bağımsız bir yaşamı nelerin engellediğinin tartışılması gerekir.
“Beyaz baston” sadece bir avuç azınlığı ilgilendiren yararlı bir nesne olmaktan ibaret değildir. Nasıl ki kanıksanmış sağlamcılıkta toplumun tamamının payı varsa ezilen ve ayrımcılığa uğrayan kimliklerin mücadelesini destekleme konusunda da toplumun tamamına rol düşer.
Nasıl yardımcı olabilirim?
Yolda beyaz bastonlu birini gören çoğu kişinin ilk aklına gelen şey yardım etmektir. Eğer nezaket sahibi ve medeni biriyse “Yardımcı olabileceğim bir şey var mı?” diye sorar. Sizinle yolda karşılaşmadık ama bu yazıyı okuduğunuza göre karşılaştık sayılır; aynı soruyu sorduğunuzu varsayıyor ve “Evet var” diye cevaplamak istiyorum.
Çocuğunuz, komşunuz, akrabanız, hastanız, danışanınız, öğrenciniz, müşteriniz, arkadaşınız… tamamen kör değilse bile görme konusunda sıkıntı yaşıyor olabilir, bu duruma bağlı olarak baston kullanmanın doğal ve iyi bir fikir olduğunun hissettirilmesini isteyebilir. Bu konuda bilgilendirilmeye veya teşvik edilmeye ihtiyaç duyabilir. Bastonla yürüdüğünde bütün mahallenin onu izlemediği, insanların davranışlarının değişmediği, soru yağmuruna tutulmadığı, ne kadar görüp görmediğinin sorgulanmadığı, istemediği halde tavsiyeler yağdırılmadığı, her görenin dualar etmediği, münasebetsiz soruların sorulmadığı, herkes kadar ciddiye alındığı, mesleki yeterliliklerinin şüpheyle karşılanmadığı, müsaade almadan bedeninin ellenmediği, onun adına kararların verilmediği, dışlanmadığı, küçümsenmediği, ötekileştirilmediği bir toplumu oluşturmak için hareket edebilirsiniz.
Birlikte yürüyelim
Ben burada yazdıklarımın çoğunu kendimden biliyorum. Bir zamanlar bunların benim kişisel konularım olduğunu sanıyordum ama değil, çünkü kişisel olan politiktir. İhtiyacım olmasına rağmen bastonla da ekran okuyucularla da diğer körcül yöntemlerle de çok geç tanıştım. Hiçbir öğretmen, hiçbir göz doktoru, hiçbir tanıdık bana bunlardan bahsetmedi. Artık biliyorum ki bunları yaşayan bir tek ben değilim, hâlâ daha benimle benzer süreçleri yaşayan binlerce kişi körcül yaşamdan ve bastondan uzak, yalnız ve kaygılı bir hayat sürüyor. Bilgilenmek ve bilgilendirmek hepimizin sorumluluğudur diyerek başlangıç olarak Körüz Biz Sıkça Sorulan Sorular Rehberi’ni incelemenizi ve yaygınlaştırmanızı önermek isterim.
Özgür ve birlikte yaşama irademiz kutlu olsun.