Close Menu
Siyasi HaberSiyasi Haber

    Subscribe to Updates

    Get the latest creative news from FooBar about art, design and business.

    What's Hot

    Kuyu tipi hapishaneler: Faşizmin tecrit politikaları ve devrimci tutsakların direnişi

    19 Haziran 2025

    Vatan tehlikede mi?

    19 Haziran 2025

    Özdağ serbest, ‘Barış’ tutsak!

    18 Haziran 2025
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    • Güncel
      • Ekonomi
      • Politika
      • Dış Haberler
        • Ortadoğu
        • Dünya
      • Emek
      • Kadın
      • LGBTİ+
      • Gençlik
      • Ekoloji ve Kent
      • Haklar ve özgürlükler
        • Halklar ve İnançlar
        • Göçmen
        • Çocuk
        • Engelli Hakları
      • Yaşam
        • Eğitim
        • Sağlık
        • Kültür Sanat
        • Bilim Teknoloji
    • Yazılar

      Kuyu tipi hapishaneler: Faşizmin tecrit politikaları ve devrimci tutsakların direnişi

      19 Haziran 2025

      Özdağ serbest, ‘Barış’ tutsak!

      18 Haziran 2025

      Bir Banka, Bir Saat, Bir Yalnızlık: isviçre

      16 Haziran 2025

      NATO’nun çürüyen tahtı; Emperyalizmin hırsızlık imparatorluğu çöküyor mu?

      2 Haziran 2025

      Yaban domuzunun günahı ne?

      31 Mayıs 2025
    • Seçtiklerimiz

      Vatan tehlikede mi?

      19 Haziran 2025

      Rüya mı kâbus mu?

      17 Haziran 2025

      LGBTİ+ hakları insan haklarıdır

      17 Haziran 2025

      Varlığı bir dert yokluğu yara

      16 Haziran 2025

      Kamu işçileri için büyük tehlike!

      16 Haziran 2025
    • Röportaj/Söyleşiler

      SYKP’li Turgan: Solun örgütsel bir yenilenmeye ihtiyacı var

      11 Haziran 2025

      Josu Urrutikoetxea: Silahlı mücadeleden müzakereye, ETA’dan Kürt mücadelesine

      9 Haziran 2025

      Bırakılan silahların yankıları: PKK ve ETA’nın karşılaştırmalı analizi

      9 Haziran 2025

      Grup Yorum’un notası emperyalizme teslim olmadı

      8 Haziran 2025

      Gölgede kalan mesele: Lozan ve Süryaniler

      31 Mayıs 2025
    • Dosyalar
      • 30 Mart Kızıldere Direnişi
      • 8 Mart Dünya Kadınlar Günü 2022
      • AKP-MHP iktidar blokunun Kürt politikası
      • Cumhurbaşkanlığı Seçimleri
      • Ekim Devrimi 103 yaşında!
      • Endüstri 4.0 üzerine yazılar
      • HDK-HDP Tartışmaları
      • Kaypakkaya’nın tarihsel mirası
      • Ölümünün 69. yılında Josef Stalin
      • Mustafa Kahya’nın anısına
    • Çeviriler
    • Arşiv
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    Anasayfa » Bir mülteci, bir anne ve bir cenaze töreni

    Bir mülteci, bir anne ve bir cenaze töreni

    Siyasi Haber8 Mayıs 2018
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn WhatsApp Reddit Tumblr Email
    Share
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

    SEÇTİKLERİMİZ- Bülent Şık’ın Bianet’teki yazısı: “Cenazede konuşmasına da izin verilmeyen Onur Hoca “Çocuklar ölmesin dediği için Deran bebekle birlikte hapse atılan Ayşe öğretmenin olduğu bir ülkede ben ne diyebilirim ki” diyebildi sadece.”

    BÜLENT ŞIK


    “İnsanlar bize neden ülkenizde kalmadınız, neden savaşmadınız diye soruyor. Biz savaşmak istemediğimiz için ülkemizi terk ettik. Kiminle savaşacaktık ki? komşularımızla mı?”


    İzmir’de geçtiğimiz hafta sonu yapılan “3. Alan Kurdi Mülteci Çalıştayı”na katılan Suriyeli mültecilerin dile getirdikleri onca şey içinde bir mülteci kadının kurduğu bu cümle aklımdan çıkmıyor.


    Dünyada savaş, kıtlık, iç çatışmalar gibi çeşitli nedenlerle zorla yerinden edilen en az 65 milyon insan var. Gittikleri ülkelerde göçmen, geçici koruma, sığınmacı, şartlı mülteci gibi seçtikleri değil kabul etmek “zorunda” oldukları çeşitli sıfatlarla anılan bu insanlar sanılanın aksine ne kolayca iş bulabiliyor, ne istediği yerde yaşayabiliyor ve ne de hayatın olağan akışı içine karışabiliyor. Dolayısıyla Suriye’den, Afganistan’dan ya da başka bir ülkeden gelen mültecilerle ilgili her türlü aşağılama ve nefret söylemi her yerde, her fırsatta reddedilmeli.


    Bir Anne


    “Burada, Türkiye’de kalmak isteyenler de var ama sayıları azdır; büyük bir çoğunluk geriye dönmek ve hayatlarına kaldıkları yerden devam etmek istiyor” diyor kahve molasında konuştuğum bir başka mülteci kadın. “Bir gelecek hayali kuramıyoruz, hayat bir bekleme hali bizim için; bekleme bitmiyor hiç” diyor ve toplantı mekânının geniş salonunda koşuşturan çocuklarını izlerken, üzüntüyle “çocuklarımız eğitimlerine devam edemiyor yıllardır” diye de ekliyor.


    Can kulağıyla çevirmeni dinliyorum. O, konuşmayı aktarmaya devam ederken Stefan Zweig’ın Nazi Almanya’sından kaçarak bir göçmen olarak hayatını geçirdiği zamanları anlatan İmkânsız Sürgün kitabında geçen bir cümle geliyor aklıma, bu insanların saatlerdir anlattıkları her şeyi özetleyen bir cümle: “göçmenlik, sürgün olma bildiğimiz, alışık olduğumuz dünyanın kendini bizden azar azar mahrum bırakması halidir.”


    Savaş ne kadar yıkıma yol açmış olursa olsun insan yine de geriye, evine dönmek istiyor. Ve bu dönüş isteği sadece sıla özlemi çekmekle değil; ülkemizde mültecilere yönelik yaygın, siyasal parti liderlerinin, kanaat önderlerinin diline kadar sirayet eden nefret söylemi ve mültecilerin bir hayat kurmaları önündeki sayısız engelle de çok ilgili. İnsanın yabancı bir coğrafyada geçmişini yok sayarak, anılarına sığınarak hayatına devam edebilmesi ne kadar mümkündür?


    Bir mülteci yasası bile yok ülkemizde. Dolayısıyla mülteciler sağlık, eğitim, barınma ve çalışma gibi temel hakların önemli bir kısmına erişemiyorlar. Böyle bir yasanın yokluğunun bir mülteci için ne anlama geldiği, sahip olduğumuz hukuksal güvencelerin hiçbirine sahip olmadan yeni bir hayat nasıl kurulabilir sorusu üzerinde düşünerek anlaşılabilir belki. Belki bir adım daha atıp Suriye’deki iç savaşa ülkemizin savaşan taraflardan biri olarak katılmasının yol açtığı insani yıkım üzerinde de düşünülebilir.


    Çalıştayda bu konuları konuşmaya devam ederken Onur Hoca’nın annesinin cenazesine katılabilmek için İzmir’e geleceği haberini alıyoruz. Bir anda gündem değişiyor.


    Bir başka anne


    Tutuklu olan Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu’nun İzmir’de yaşayan annesi Saliha Hamzaoğlu geçtiğimiz Cuma günü vefat etti.


    Demokrasi ve eşitlik mücadelesi veren, Suriye’deki savaşın sona ermesi, ülkemizde Kürt halkına yönelik baskı ve şiddetin son bulması, halkların barış içinde yaşaması için çaba gösteren bilim insanlarından biri olan Onur Hamzaoğlu yaptığı bir basın açıklaması nedeniyle 17 Şubat’ta tutuklanmıştı.


    Tutuklanmasından kısa bir süre sonra annesi hasta oldu ve bir süre sonra da hastaneye yatmak zorunda kaldı. Onur Hoca’nın annesi ile görüşebilmesini sağlamak için defalarca tahliye başvurusu yapıldı. Ancak ilgili Sulh Ceza Mahkemeleri ve üst mahkemeler yapılan tahliye başvurularını reddetti. Tahliye başvurusu yapmak artık anlamsız hale gelene kadar…


    Bir cenaze töreni


    Toplantı salonunda bulunan arkadaşlarla cenaze töreninin yerini ve saatini öğrenmeye çabalıyoruz. Çalıştay programı biter bitmez cenazeye katılmak için yola çıkıyoruz.


    Cenazenin yapılacağı camide toplanan ve bazılarını tanıdığım arkadaşlarıma bakıyorum. KHK ile atılanlar, açığa alınanlar, tutuklanıp serbest kalanlar, işsiz bırakılanlar, barış akademisyenleri, gazeteciler… toplumsal eşitliğe, barışa inanan, adalet duygusunu yitirmemiş bir cami avlusu dolusu insan. Üzüntülüyüz; ama birbirimizi görebilme, dertleşme fırsatı bulabildiğimiz için de sevinçliyiz. Bildiğimiz, tanıdığımız insanlarla uzun bir aradan sonra karşılaşınca yaşanan sevinç gibi de değil; bu kez bir şeyler eksik ya da pek çok duygu içiçe. Nasıl bir his olduğunu anlatmam galiba olanaksız.


    Onur Hocanın avukatına tahliyenin yanısıra görüşme izni için de başvuru yapılıp yapılmadığını soruyorum. Onur Hocanın annesi ile jandarmalar eşliğinde görüşmesinin annesinin aşırı heyecanlanmasına yol açabileceğinden ve sağlık durumunu ağırlaştırmasından endişe ettikleri için öyle bir yönteme başvurmama kararı aldıklarını söylüyor.


    Bir süre sonra camiye Onur Hoca geliyor. Çevresi jandarmalarla sarılı. Doğruca musalla taşına, annesinin yanına gidiyor; ama artık heyecanlı olan sadece O.


    Cenaze törenine 10 jandarma eşliğinde ve yanında gelen jandarmaların uçakla seyahat giderlerini karşılaması koşuluyla katılabildi. Neden olduğu onca haksızlık ve adaletsizliği bir de böyle tuhaf masraflar çıkararak artırma yolunu seçen siyasal iktidarın kötülüğü sınır tanımıyor gerçekten.


    Cenazede konuşmasına da izin verilmeyen Onur Hoca “Çocuklar ölmesin dediği için Deran bebekle birlikte hapse atılan Ayşe öğretmenin olduğu bir ülkede ben ne diyebilirim ki” diyebildi sadece.


    Çocuklar öldürülmesin, savaşlar olmasın dediğimiz için kendi ülkemizde sürgün gibiyiz; ama hiçbir yere de gidesimiz yok.


    Svetlana Alekseyeviç’in Çinko Çocuklar kitabında savaşta evlatlarını yitirmiş, ıstıraplı annelere dediği gibi “dünyada kötülüğü daha da artırmadan kötülüğün içinden nasıl sıyrılıp geçilir” anlamaya, gücümüz yettiğince iyiliği daim kılmaya çabalıyoruz. Yazmak, bu günleri unutmamak, unutturmamak için yaşananları kayıt altına almak da bu çabanın bir parçası. 

    Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Telegram Email

    İlgili İçerikler

    Vatan tehlikede mi?

    19 Haziran 2025

    Rüya mı kâbus mu?

    17 Haziran 2025

    LGBTİ+ hakları insan haklarıdır

    17 Haziran 2025
    Destek Ol
    Yazılar
    Coşkun Özdemir

    Kuyu tipi hapishaneler: Faşizmin tecrit politikaları ve devrimci tutsakların direnişi

    Mehmet Murat Yıldırım

    Özdağ serbest, ‘Barış’ tutsak!

    Zeynel A. Göçer

    Bir Banka, Bir Saat, Bir Yalnızlık: isviçre

    Coşkun Özdemir

    NATO’nun çürüyen tahtı; Emperyalizmin hırsızlık imparatorluğu çöküyor mu?

    Bağlantıda Kalın
    • Facebook
    • Twitter
    Seçtiklerimiz
    Ertuğrul Kürkçü

    Vatan tehlikede mi?

    Ergin Yıldızoğlu

    Rüya mı kâbus mu?

    Osman İşçi

    LGBTİ+ hakları insan haklarıdır

    M. Ender Öndeş

    Varlığı bir dert yokluğu yara

    Güncel Kalın

    E Bültene üye olun gündemden ilk siz haberdar olun.

    Siyasi Haber, “tarafsız” değil “nesnel” olmayı esas alır. Siyasi Haber, işçi ve emekçiler, kadınlar, LGBTİ+’lar, gençler, doğa ve yaşam savunucuları, ezilen etnik ve inançsal topluluklardan yanadır.

    Devletten ve sermayeden bağımsızdır.

    Facebook X (Twitter) YouTube
    EMEK

    İşçiler ne yapsın?

    11 Haziran 2025

    Grev okulundan dersler

    10 Haziran 2025

    İzBB grevinin hatırlattıkları…

    7 Haziran 2025
    KADIN

    Kadının İnsan Hakları Derneği, İstanbul Sözleşmesi’ni AİHM’e taşıdı

    3 Mayıs 2025

    DEM Parti Kadın Meclisi’nden Saadet Partisi’ne ziyaret

    14 Mart 2025

    Kadınlar Taksim’de yasağa rağmen yürüdü: Susmuyor, isyan ediyoruz

    8 Mart 2025
    © 2025 Siyasi Haber. Designed by Fikir Meclisi.
    • Home
    • Buy Now

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.