Close Menu
Siyasi HaberSiyasi Haber

    Subscribe to Updates

    Get the latest creative news from FooBar about art, design and business.

    What's Hot

    Kürt – Türk – Türkiyeli

    25 Ağustos 2025

    ESU’dan İlber Ortaylı’ya sert tepki: “Kadim halkları yok sayan faşizan ve ırkçı yaklaşım”

    25 Ağustos 2025

    AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Biraz daha sabır”

    25 Ağustos 2025
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    • Güncel
      • Ekonomi
      • Politika
      • Dış Haberler
        • Ortadoğu
        • Dünya
      • Emek
      • Kadın
      • LGBTİ+
      • Gençlik
      • Ekoloji ve Kent
      • Haklar ve özgürlükler
        • Halklar ve İnançlar
        • Göçmen
        • Çocuk
        • Engelli Hakları
      • Yaşam
        • Eğitim
        • Sağlık
        • Kültür Sanat
        • Bilim Teknoloji
    • Yazılar

      Bağımsız yaşam: Merhametin değil, adaletin eseri

      24 Ağustos 2025

      Bolu’da siyasi ikbal, sosyal medya ve fenomen belediye başkanı

      22 Ağustos 2025

      Sahip olduğunuz servet bizden çaldıklarınızdır

      17 Ağustos 2025

      Kamuda 8. dönem TİS: Masanın siyaseti, emekçinin gerçeği ve çıkış yolu

      16 Ağustos 2025

      Yangını büyütelim!

      15 Ağustos 2025
    • Seçtiklerimiz

      Kürt – Türk – Türkiyeli

      25 Ağustos 2025

      İsrail masasında HTŞ’ye Rus ruleti

      25 Ağustos 2025

      İran yeniden menzilde

      25 Ağustos 2025

      Şimdi umudu, mücadeleyi örgütlemenin zamanı

      24 Ağustos 2025

      Reel sosyalizmin maddi temelleri: Kolektif kazanımlar ve çelişkili miras

      24 Ağustos 2025
    • Röportaj/Söyleşiler

      Bolivya’da sol iktidar sona seriyor: Darbeciler hesap sorabilir

      23 Ağustos 2025

      İsrail’in ‘iç’ mücadelesi gerçekten çıkmazda mı?

      21 Temmuz 2025

      SYKP Eş Genel Başkanı Mertcan Titiz: Kalıcı barış için sürecin seyircisi değil, öznesi olmalıyız

      8 Temmuz 2025

      Yangınların ortasında dayanışmanın motor gücü: Kuryelerin afetle mücadelesi – Mesut Çeki

      2 Temmuz 2025

      Kadir Akın: “Türk sosyalistleri Ermeni sosyalistlerinin varlığını görmezden geldiler, çünkü onlar Ermeniydi.”

      27 Haziran 2025
    • Dosyalar
      • 30 Mart Kızıldere Direnişi
      • 8 Mart Dünya Kadınlar Günü 2022
      • AKP-MHP iktidar blokunun Kürt politikası
      • Cumhurbaşkanlığı Seçimleri
      • Ekim Devrimi 103 yaşında!
      • Endüstri 4.0 üzerine yazılar
      • HDK-HDP Tartışmaları
      • Kaypakkaya’nın tarihsel mirası
      • Ölümünün 69. yılında Josef Stalin
      • Mustafa Kahya’nın anısına
    • Çeviriler
    • Arşiv
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    Anasayfa » Bir ihtimal daha var! Eşitsiz aşka Hayır!

    Bir ihtimal daha var! Eşitsiz aşka Hayır!

    Siyasi Haber14 Şubat 2022
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn WhatsApp Reddit Tumblr Email
    Share
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

    Gülseren Pusatlıoğlu yazdı: Küresel emperyalist kapitalist dünyada her şeyin metalaştığı yerde, belli günler de, duygular da ticarileşti. Televizyonlar, mağazalar günlerdir reklamda.14 Şubat “Sevgililer Günü” için herkes adına düşünen şirketler var.

     

    Küresel emperyalist kapitalist dünyada her şeyin metalaştığı yerde, belli günler de, duygular da ticarileşti. Televizyonlar, mağazalar günlerdir reklamda.14 Şubat “Sevgililer Günü” için herkes adına düşünen şirketler var. Bizlerin gündeminde ise “zamların geri alınması” olduğu bir ortamda, asgari ücretin ekonomik krizle eridiği bir ortalama aylığa sahip olan birisi bile, bugün sevgililer gününde onca çafcaflı reklamlardaki hangi hediyeyi sevgilisine alabilecek? Kimileri için de tek taş pırlanta hayal oldu! Kaldı ki bir demet kır çiçeğine bile güç yetmez. 

     

    Bizlere, doğduğumuz anda içine sokulduğumuz ‘pamuk prensesin’ beyaz atlı prensine kavuşmak için aşkını beklemek öğretiliyor.  Bu prenslerden biri olarak Kafka’nın yazdığı “Milena’ya Mektuplar”  bu yüzyılın en büyük aşk eseri sayılıyor, yüzyılın şövalye geleneği de devam ediyor. Dolayısıyla romantik aşk sınıf farkını ve cinsiyetçiliği gizleyerek bu ayrımların sürmesini de sağlıyor. Aşk konusunda Simone de Beauvoir’in “erkekler aşık iken bile bağımsızlıklarından vazgeçmezler, kadınlar ise kendilerinden vazgeçmeyi amaçlar” diyerek yaptığı tespit çok yerinde olarak hafızamızdan silinmiyor. Aşk, erkekler ve kadınlar arasındaki ayrımın başlıca nedenlerinden ve bunun yanı sıra kadınların erkeklere boyun eğmeyi kabul etmeye zorlandıkları, rıza gösterdikleri bir ilişki biçimidir. 

     

    Shulamith Firestone’in Cinselliğin Diyalektiğinde ifade ettiği gibi “Erkeklerin toplumsal gücünün ve enerjisinin kaynağı, kadınların onlara sunduğu ve sunmaya devam ettiği aşktır, dolayısıyla aşk erkek egemenliğinin görkemli binasının inşa edildiği çimentodur” derken feminist politikanın dikkat çektiği şeyin aşkın temelinde güç mücadelesi söz konusu olmasıdır. Erkekler bu mücadelede öndedirler, çünkü ekonomik ve cinsel güç arasında bir kesişim söz konusudur. Erkeğin bu gücü flörtü yöneten kuralları da oluşturur. Flört yaşanırken toplumsal cinsiyet kimlikleri üzerinden oluşan hiyerarşinin yeniden üretilmesi romantik duyguları ayakta tutar. Heteroseksüel tek eşli “romantik aşktır istenen. Başka aşklara yer yoktur. Kilisenin rızası dışında Saint Valentine’nin ilk karşı çıkışıyla “isteyen yoksulların (gizlice) evlenebilmesine” olanak tanısa da, tarih boyunca Sevgililer Günü eliyle heteroseksüel aşkları evlenmeye teşvik eden yönü hep desteklenmiştir. 

     

    12. yüzyılda şövalye aşkı ile hukuksal evlilik biçimlerini karşısına alarak aşk yüceltilirken bir yandan kısmen kadınların değeri arttı. Diğer yandan, evlilik kurumuna bağlanarak  “ömür boyu bir yastıkta yaşamak” özgür seçimmiş gibi bir aşk geleneği yaratıldı. Dolayısıyla tekeşlilik ve aşk arasındaki gerilim ortadan kalkmasa da birbiriyle uyumlu hale getirildi. Aile, aşk, cinsellik, şiddet ve rızaya dayalı olarak karşılıksız emeğin el konduğu, yeniden üretimin somutlaştığı kurum olageldi. Ve herkes yaşam boyu bir kez aşık olabilme hakkına sahip olarak, bir sözleşme ile resmileştirilerek, onun dışındaki her türden cinsellik partner / ilişki biçimi yasaklı oldu.  Evlilik öncesi cinsel deneyimler açısından da erkeklerle ilişkide kadınların bekaretlerini korumaları ve evlendikleri erkeğe bağlı kalmaları, iffetli kadın olmaları hala günümüzün temel cinsel ahlakı olarak görülmektedir.

     

    İktidar flörte hepten karşı!

    Diğer yandan iktidarın 14 Şubat sevgililer günü vesilesiyle flörtün/ sevgili olmanın meşruluğuna, hoş görülmesine katlanamayanların, “flörtün fahişelikten ne farkı var” diyenlerin bugünlerde “milli ve dini aile” söylemine sarılarak “ aileyi sağlamlaştırma ve ıslah etme” temel politikasıyla her koldan kadın düşmanlığını artıran saldırıları ile karşı karşıyayız. İstanbul sözleşmesini bir gecede kararname ile kaldıran iktidar şimdi de nafakayla ilgili haklarımızı elimizden almaya çalışıyor.  Erkekler lehine, boşanmayı zorlaştırırken, erkeklerin daha çok evlenmesi fırsatını yaratan, kadınları kocanın, babanın eline muhtaç hale getirmeyi, kadınları aileye hapsedip çok çocuk doğurmaya zorluyor. Flörtü engellemek için de yıllardır ‘kızlı erkekli’ evlere karşı baskılar, karma yurtları kapatma, kadın üniversiteleri, pembe otobüsler, kürtaj ‘cinayettir’ söylemleri, artan homofobik saldırılarını artırıyor.

    2021 yılında Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonunun verilerine göre 367 kadın erkekler tarafından öldürüldü. Bu erkekler genelde kadınların en yakını koca, sevgili iken bir de buna artık tanımadığı erkekler tarafından katledilen kadınlar eklendi. Sırf kadın olduğu için tanımadığı bir kadını, “kadın güçsüz bana karşılık veremez” diye rastgele yolda yürürken samuray kılıcıyla katledilen Başak Cengiz oldu. Genelde erkekler, patriyarkadan aldıkları güçle  “Ya benimsim ya kara toprağın”   diyerek kadınları bir şövalye aşkıyla köleleştiriyor, sahipleniyor, kendilerine itaat etmeye zorluyor. 

     

    Feminizmin “Özel alan politiktir” sloganının aşk konusunun aynı zamanda güç ilişkilerine dayanan cinsellik, haz , arzu ve ilişkiler meselesi  merak konusu olsa da hala gündemimizde gerilerde yer alıyor. Cinsiyetçiliğin her yeni forma bürünerek varlığını sürdürdüğünü göz önüne alırsak, 1970’lerden bugüne serbest aşk, cinsel özgürlük, özgür aşk, tek eşli olmayan ilişkiler, açık ilişki, çok aşklılık ve takılma kültürü gibi pek çok hayatlarımıza değen yanlarıyla da konuşmaya, deşifre etmeye, bilinç yükseltmeye ihtiyacımız var. Kimi Feminist, lgbti+ ve queer çevrelerin gündeminde bu türden tartışmaları izliyoruz.  İçinden geçtiğimiz şu günlerde faşizmin kurumsallaşmasının son eşiğine geçmeyi planlayan iktidara karşı temel görev faşizmin tasfiyesi söz konusu iken bu türden özel alanı ilgilendiren patriyarkal mücadele gereksiz denilebilir. Tam tersine bu süreçte, iktidar tarafından baskıyla itaat ettirilmeye çalışılan kadınlar, lgbti+lar üzerinden “aileyi güçlendirmek” adına emek, beden ve cinsellik baskısının yaygınlaştırılmasına karşı, faşizmin kurumsallaştırılmasına, muhafazakar ve dinci politikalarına karşı çıkış patriyarkal politikalara karşı çıkışla birleştirilmelidir. Devlet elini bedenimizden çekmelidir.

     

    Son yıllarda artan patriyarkal saldırılar taciz, tecavüz, erkek şiddetinin ve her tür baskının artışı yeterince gündemimizi işgal ediyor. “Kadının beyanı esastır” mücadelesi ve Me Too kampanyası ile ifşalarla kadınlar yaşadıkları şiddeti herkesin duyması için teşhir ediyorlar. Erkeklerle yaşadığımız cinselliğin biçimini sorguluyor, cinsel şiddete karşı mücadele ediyoruz. Yaşanan şiddet biçimlerinin sadece fiziksel değil, psikolojik, ekonomik, cinsel şiddet, mobing, teknoloji şiddeti,  ısrarlı takip şiddeti, flört şiddeti, ev içi şiddet, politik şiddet ve devlet şiddeti olan bir dizi şiddeti yaşayan kadınlar olarak feminist mücadelemiz “dayağa karşı kampanyadan”  bugüne sürüyor. Flört şiddetinin kadınlara yaşattığı en bariz şey “Hayır dersem üzermiyim”, “tutucumuyum”. “benim suçum”, “psikolojik sorunum mu var” gibi kendini suçlayan ve güvende hissetmeyen durumlar flört ilişkisinin eşitler arası bir ilişki olmadığının kanıtıdır aynı zamanda. Kadınlar suçlanma kaygısıyla yaşadıklarının şiddet olduğunu çok sonra paylaşabiliyorlar. Aşk ilişki yaşanırken de acıtıyor, can sıkıntısı, kaygı, öfke, acı verici tartışmalar, kafa karışıklığı, kişinin kendisiyle ilgili şüpheler ve depresyon söz konusu olabiliyor. Filozoflar aşkı bir tür delilik olarak tarifler, doğrudur. Aşık olmak kişiye kendini değerli hissettirir, yüreğimizin pırpır olmasından biliriz bu duyguyu.

     

    İçinde yaşadığımız heteroseksist patriyarkal kapitalizmden kurtulduğumuz bir sistemde aile içine hapsedilen sevgi, aşk, dayanışma ve özverinin ailenin sınırlarından kurtulduğu, cinsellik ve doğurganlığın birbirinden ayrıldığı, cinselliğimizi istediğimiz biçimde yaşayabileceğimiz, doğurup doğurmama hakkına bizim karar verdiğimiz, cinsiyetçi işbölümünün tamamen ortadan kalktığı bir toplumda gerçek aşktan/sevgiden bahsetmek olanaklı hale gelecek. Kadınlar ve lgbti+lar geleceğe havale etmiyor,  dünden bugüne tartışıyor, aile kurumunu sarsacak denemeler yaşıyor. Kişinin partnerini iradesine, duygularına dayanarak seçme özgürlüğüne sahip olacağımız günler için “Eşitsiz aşka da hayata da hayır” diyoruz.

     

     

     

     

     

     

     

    Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Telegram Email

    İlgili İçerikler

    Bağımsız yaşam: Merhametin değil, adaletin eseri

    24 Ağustos 2025

    Bolu’da siyasi ikbal, sosyal medya ve fenomen belediye başkanı

    22 Ağustos 2025

    Sahip olduğunuz servet bizden çaldıklarınızdır

    17 Ağustos 2025
    Destek Ol
    Yazılar
    Elif Gamze Bozo

    Bağımsız yaşam: Merhametin değil, adaletin eseri

    Sinan Cantürk

    Bolu’da siyasi ikbal, sosyal medya ve fenomen belediye başkanı

    Furkan Ege

    Sahip olduğunuz servet bizden çaldıklarınızdır

    Özlem Tolu

    Kamuda 8. dönem TİS: Masanın siyaseti, emekçinin gerçeği ve çıkış yolu

    Bağlantıda Kalın
    • Facebook
    • Twitter
    Seçtiklerimiz
    Kemal Vuraldoğan

    Kürt – Türk – Türkiyeli

    Fehim Taştekin

    İsrail masasında HTŞ’ye Rus ruleti

    Akdoğan Özkan

    İran yeniden menzilde

    Siyasi Haber

    Şimdi umudu, mücadeleyi örgütlemenin zamanı

    Güncel Kalın

    E Bültene üye olun gündemden ilk siz haberdar olun.

    Siyasi Haber, “tarafsız” değil “nesnel” olmayı esas alır. Siyasi Haber, işçi ve emekçiler, kadınlar, LGBTİ+’lar, gençler, doğa ve yaşam savunucuları, ezilen etnik ve inançsal topluluklardan yanadır.

    Devletten ve sermayeden bağımsızdır.

    Facebook X (Twitter) YouTube
    EMEK

    DEM Parti’li Altın: Mevsimlik tarım işçisi kadınların güvencesizliği sona ermeli

    22 Ağustos 2025

    BM: Küresel ısınma 2,4 milyar işçiyi tehdit ediyor, hızlı önlem şart

    22 Ağustos 2025

    TÜMTİS: Platform Turizm 500 çalışanın maaşını ödemedi

    22 Ağustos 2025
    KADIN

    Temmuz ayında en az 28 kadın katledildi: Şiddet yayılıyor, sessizlik büyüyor

    6 Ağustos 2025

    Patriarkayı yık

    22 Haziran 2025

    Kadının İnsan Hakları Derneği, İstanbul Sözleşmesi’ni AİHM’e taşıdı

    3 Mayıs 2025
    © 2025 Siyasi Haber. Designed by Fikir Meclisi.
    • Home
    • Buy Now

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.