Bu yazının amacı geç kalmış bir tartışma sürecine katkı sunmak ve tartışmanın hangi dil, içerik ve zeminde ilerlemesi gerektiğine dair fikir oluşturmaya dönüktür.
Tartışma, adlandırma değişmekle birlikte beyaz yakalılarla ilgili.
Öncelikle tartışma sürecinin geç kalınan kısmının sol ile ilgili olduğunu söylemeliyiz. Solun bu tartışma sürecine geç katılmasında da son derece haklı nedenleri var. Bugünü anlamak açısından bu nedenlere kısaca girmekte fayda görüyorum.
90’lar reel sosyalizmin çözüldüğü, geleneksel solun kazanımlarının masaya yatırıldığı, kavramların yerle bir edildiği, çıkış arayışı adıyla bir dizi liberal formülün tartışıldığı yıllardı. Solun 90’lardaki önemli bir misyonu da bu saldırıyı göğüslemek oldu. Bu haklı ve doğru siyasi tarzın bu alana yansıması emek-sermaye açısından beyaz yakalılığı, mavi yakalılardan ayıran bir durum olmadığını ilkeli ve ısrarlı bir şekilde deklare etmekle geçti.
Aynı yıllarda Beyaz Yaka diye tarif ettiğimiz toplam, eğitim seviyesi yüksek, gelir seviyesi ortalamanın üzerinde, toplumsal konum olarak kendi dışındaki toplumsallıkla çok fazla ilişki içerisine girmeyen bir şekilde yaşam alanlarını ayırmış ve kendisini izole ettiği yaşam alanı içinde var etmişti.
Yukarıda açmaya çalıştığım iki nedenden dolayı bu alan solun hem tercih hem öncelik açısından hitap kitlesi olamadı.
2001 krizi sonrası Türkiye’de çalışanların tipolojisinden gelir seviyesine çalışma hayatında önemli değişiklikler yaşanmıştır dersek çok yanılmış olmayız
Bu alanda önemli çalışmalar yapmış olan Ali Şimşek’in ifadesiyle “2001 bankacılık krizi büyük bir tokat oldu. Hiç bitmeyecek sanılan hizmetler sektörü balonu patladı ve binlerce iyi eğitimli beyaz yakalı işsiz kaldı ya da düşük ücrete razı oldu. Üstüne 2008 krizi… YOS “ağzında suşi tadıyla” ortada kalıverdi.”*
2001 ekonomik kriz sonrasında AKP dönemini de ayrı ele almak gerekiyor. Bu dönemle birlikte ekonomik düzeni bozulan Beyaz Yakalıların, ideolojik düzeni de bozulmuştur.
Not etmekte fayda var ; tarif etmeye çalıştığımız toplam, sınıfsal ve toplumsal konumu sebebiyle ideolojik gerilimleri en fazla hisseden ve çeşitli alanlarda bunu yansıtan toplamdır. AKP’nin yaptığı ideolojik hamlelerin beyaz yaka üzerinde sanıldığından çok daha fazla etkisi vardır.
Yukarıda Beyaz Yakalılar için önemli momentleri ve solun bu alanla olan ilişkisini çok kısa yazmaya çalıştım. Bu momentlerden en önemlisini Haziran direnişi olduğunu söylemek abartılı olmayacaktır. Ayrı bir yazı konusu olduğunu bilmekle beraber birbirini etkileyen dönemleri anlamanın, Haziran Direnişi ve Haziran Direnişi içerisindeki Beyaz Yaka ağırlığını anlamak için önemli bir yaklaşım olduğunu düşünüyorum.
Sonuç olarak, sol bu gelişimi ve gelinen noktayı iyi tahlil etmelidir. Ne 90’lardaki dilinde ısrar etmeli ne de cesur olacağım diye karşısında 2001 krizi öncesinde olduğu gibi “ağzında suşi”li bir toplam olduğunu sanmalıdır.
Karşımızda geleceksizliğini hayatının her alanında hisseden, ücretleri her geçen gün azalan buna paralel yaşam standardı da hızla düşen, ideolojik saldırılara karşı “yeni yurttaşlık” bilinci ile hareket eden önemli bir dinamik vardır. Sonuçta geç kaldıysak 10-15 yıl geriden gelmenin de alemi yok.
*http://www.arkakapak.com/genel/kriz-oldu-yeni-orta-sinif-agzinda-susi-tadiyla-ortada-kaliverdi/
Bu yazı ilerihaber.org sitesinden alınmıştır.