Close Menu
Siyasi HaberSiyasi Haber

    Subscribe to Updates

    Get the latest creative news from FooBar about art, design and business.

    What's Hot

    Rojin Kabaiş dosyasında kritik gelişme: Vücuttaki iki DNA’nın bulaş olmadığı kesinleşti

    13 Kasım 2025

    Van’da 223 İşçinin Direnişi 104’üncü Gününde: “Emeğimizden ve İrademizden Vazgeçmeyeceğiz”

    13 Kasım 2025

    EŞİK’ten CHP’ye yönelik baskılara tepki: “Demokrasi ve hukuk devletine büyük darbedir”

    13 Kasım 2025
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    • Güncel
      • Ekonomi
      • Politika
      • Dış Haberler
        • Ortadoğu
        • Dünya
      • Emek
      • Kadın
      • LGBTİ+
      • Gençlik
      • Ekoloji ve Kent
      • Haklar ve özgürlükler
        • Halklar ve İnançlar
        • Göçmen
        • Çocuk
        • Engelli Hakları
      • Yaşam
        • Eğitim
        • Sağlık
        • Kültür Sanat
        • Bilim Teknoloji
    • Yazılar

      Demirtaş’ın tahliyesini beklerken: Siyasetin başka araçlarla devamı olarak yargı!

      12 Kasım 2025

      “Efendisizlik” hasretinin dünya-tarihsel bağlamı: Enternasyonalizm

      11 Kasım 2025

      Mavi Vatan hayal mi oldu?

      11 Kasım 2025

      Türkiye Cumhuriyeti’nin 102. yaşında bir geçmiş muhasebesi ve demokratik cumhuriyet

      11 Kasım 2025

      İyi ki varsın Sırrı Ağabey

      11 Kasım 2025
    • Seçtiklerimiz

      Türkiye işçi mezarlığı: İş cinayeti rejiminin oluşumu

      13 Kasım 2025

      Ekim Devrimi 108 yaşında: Geçmişin harabesinden geleceğe yol yapmak

      7 Kasım 2025

      “New York, New York”

      6 Kasım 2025

      Sudan savaşı, Çinli Wing Loong’a karşı Bayraktar ve savaş ağaları

      3 Kasım 2025

      Trump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı?

      2 Kasım 2025
    • Röportaj/Söyleşiler

      Naci Görür: “Önemli olan kentleri depreme dirençli yapmaktır”

      12 Kasım 2025

      Kerem Yıldırım: “Kemalizm, Türkiye sosyalist hareketinde hâlâ bir engel”

      12 Kasım 2025

      Barış Karabıyık: ‘Temizlik’ diyenler önce kendi ellerine baksın

      11 Kasım 2025

      Ali Coşkun: İşçi sınıfı üretimden gelen gücüyle toplumsal barışın en güçlü dayanağıdır

      29 Ekim 2025

      Altan Açıkdilli: “Canımı çekiştiriyor yine canım”

      28 Ekim 2025
    • Dosyalar
      • “Süreç” ve Sol
      • 30 Mart Kızıldere Direnişi
      • 8 Mart Dünya Kadınlar Günü 2022
      • AKP-MHP iktidar blokunun Kürt politikası
      • Cumhurbaşkanlığı Seçimleri
      • Ekim Devrimi 103 yaşında!
      • Endüstri 4.0 üzerine yazılar
      • HDK-HDP Tartışmaları
      • Kaypakkaya’nın tarihsel mirası
      • Ölümünün 69. yılında Josef Stalin
      • Mustafa Kahya’nın anısına
    • Çeviriler
    • Arşiv
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    Anasayfa » Bir bebeği vurmanın bedeli: 20 taksit, aylık 910 lira

    Bir bebeği vurmanın bedeli: 20 taksit, aylık 910 lira

    Siyasi Haber29 Ocak 2022
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn WhatsApp Reddit Tumblr Email
    Share
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

    Gökçer TAHİNCİOĞLU T24 için yazdı: Koca bir devlet, koca koca ordular, komutanlar, kaymakamlar, valiler… Koca koca laboratuvarlar, mahkemeler, savcılıklar seferber oldu 12 yıl boyunca, aylık 910 lira ödenmesin diye…

    Önemsediğini iddia ettiğiniz birilerinin zamanın içerisinde kaybolup gitmesini, oradan oraya savrulmasını, başka yollara, başka sokaklara, başka adreslere çıkmasını istemiyorsanız, emek ve daha önemlisi değer vermelisiniz.

     

    Değer, kimi zaman sıcak bir günaydın, kimi zaman büyük bir sarılmak, kimi zaman sadece susup dinlemek, kimi zaman anlamaya gayret etmekle gösterilebilir.

     

    Kimi zaman da hayatının, var olmasının, gözyaşının, dilinin, bakışının önemli olduğunu göstermektir.

     

    Misal, balkonda annesinin kucağında, dünyadan habersiz, olana bitene şaşkın ve hayran gözlerle bakan bir bebek, kafasından gaz fişeğiyle vurulup, daha 1,5 yaşında hayatını kaybettiğinde de daha önce vermediğiniz o değeri göstermelisiniz.

     

    Ama “olur böyle şeyler” der, içinizden “Kürt bebeği, zaten büyüyünce ne olacağı belli” diye geçirir, bir de insanların yüzlerine dolaylı biçimde, “sizin çocuğunuzun ölümünün bir değeri yok” derseniz, elbette o insanları, onların yakınlarını, onların tanıklarını hep birlikte kaybedersiniz.

     

    Misal, o bebeğin ailesinin 12 yıllık adalet mücadelesinin karşılığı, o gaz fişeğini ateşleyen kişiye kuş gibi bir ceza verilmesi, sonra o kişinin geleceği düşünülerek cezanın paraya çevrilmesi olduğunda da sözünüz kalmaz artık, kalamaz, kalmamalıdır.

     

    Ama bu ülkede söz çok. 

     

    Hakikat ise tek.

     

    Ekim 2009’da, balkona çıkan annesinin kucağında kafasından gaz fişeği ile vurulup, henüz 1,5 yaşında ölen Mehmet Uytun bebeği öldürmenin cezası yargıya göre sadece 18 bin 200 lira. Üstelik, vuran kişinin sıkıntı çekmemesi için 20 eşit takside bölünmüş ceza. Aylık 910 lira… Yeni ödemeye başlayacak sanık, elbette ceza yine değişmezse…

     

    Ama önce yalanlarla dolu yargılama sürecine bakmak lazım olanı biteni anlamak için.

    Mehmet Uytun bebek, Ekim 2009’da, Cizre’de caddedeki seslere bakmak için balkona çıkan annesinin kucağında başından vuruldu ve 10 gün sonra hastanede daha merhaba diyemediği dünyaya veda etti. 

     

    Gaz kapsülü eldeydi

    Sonrasında olan biten hukuksuzlar, Cizre 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin kısa süre önce açıklanan gerekçeli kararında açık seçik görülüyor:

     

    • Cizre Savcılığı, olaydan çok sonra kaymakamlıktan jandarma timine bağlı, gaz tüfeğini ateşleyen H.A. hakkında soruşturma izni istedi.
    •  
    • Kaymakamlık, olaydan 3 yıl sonra, 2012’de yanıt verdi ve soruşturma izni vermedi. Bu karara yapılan itirazı da bölge idare mahkemesi reddetti. Soruşturulacak bir şey yoktu yargıya ve idareye göre.
    • Anayasa Mahkemesi, 2015’te yaşam hakkı kapsamında etkili bir soruşturma yürütülmemesini hak ihlali saydı. Buna göre savcılık yeniden soruşturma açmalıydı.
    •  
    • Cizre Başsavcılığı, 4 yıl sonra 2019’da soruşturma izni istedi. Anayasa Mahkemesi kararına rağmen kaymakamlık yine soruşturma izni vermedi. Bu kez Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi, artık mecbur kalıp bu kararı iptal etti.
    •  
    • Soruşturmada, jandarmanın olaydan sonra tutanak düzenlediği anlaşıldı. Tutanakta, sanık jandarma personelinin çatışmalar sırasında kalabalığa doğru gaz fişeğini ateşlediği, buna kalabalığın taşlarla karşılık verdiği, taşlardan birinin bebeğin başına geldiğinin annesinin bebeğiyle “bebeğim ölüyor” diyerek apartmandan dışarı fırlamasıyla anlaşıldığı belirtildi. Jandarmanın tutanağına göre bebeğin başına gelen, dumanlar çıkaran cisim taştı.
    •  
    • Sanık jandarma personeli ise ateş attığı açıdan söz konusu apartman balkonuna fişek gelmesinin mümkün olmadığını iddia etti.
    •  
    • Ancak kırmızı renkli kapsül ailenin elindeydi, bunu savcılığa teslim etmişlerdi. Jandarma İlçe Komutanlığı, kapsülü soran savcılığa, envanterde böyle bir mühimmat bulunmadığı yanıtı verdi. 
    •  
    • Jandarmanın bilgisinin aksine, kapsülün özelliklerinin sorulduğu MKE ise bombaatar silahını kendilerinin üretip jandarmaya teslim ettiklerini ancak bu silahla gaz fişeği testi yapılmamış olduğunu bildirdi. Jandarma, eylemde, bu alanda test edilmemiş bir silahı kullanmıştı.
    •  
    • 2018’de, 9 yıl sonra keşif yapıldı. Keşif daha komikti. Zira ne atışın yapıldığı yerin önündeki binalar vardı artık Cizre’de ne de Uytun’un vurulduğu apartman. Hepsi yıkılmıştı. Bilirkişi de yapılacak yorumun gerçeği yansıtmayacağı görüşünü iletti. 
    •  
    • Savcılık, Ankara Polis Kriminal Laboratuvarı’ndan 2019’da görüş istedi. Buradan gelen yanıt daha vahimdi. 2009’da elde edilen bulgular, gaz kapsülü dahil imha edilmişti. Bu nedenle ekspertiz raporu düzenlemezdi. 
    •  
    • Asıl yalan Kara Kuvvetleri’nden gelen yazıyla ortaya çıktı. Jandarmanın envanterde olmadığını söylediği silah envanterde vardı. Mühimmatlar da vardı. Ancak 2010’dan önceki bilgilerin kaydı ne hikmetse yoktu.
    •  
    • Ancak elde ilk incelemeler sırasında, 2010’da verilen bir rapor vardı. Bu rapor varken yıllarca nasıl soruşturma yürütülmediği bir yana dursun, raporda, açık biçimde mühimmatın söz konusu tüfekten ateşlendiği yazıyordu. 
    •  
    • Sanık, bu kez silahın kendisinden önce kullanılmış olabileceğini belirterek kendini savundu. Ancak buna dair bir iz yoktu. Mecbur bir ceza verilecekti. 
    •  
    • Taksirle öldürme suçundan ceza verildi. H.A. önce 3 yıl hapisle cezalandırıldı. Ancak geleceği üzerindeki olumsuz etkisi gözetilerek cezada indirim yapıldı. 2 yıl 6 ay hapis, yeni ceza olarak belirlendi. 
    •  
    • Kişiliği, sosyal ve ekonomik durumu gözetilerek, bu ceza paraya çevrildi. Hesap yapılırken her bir gün için 20 TL ceza miktarı olarak belirlendi. Böylece infaz hesabı da yapılarak toplam para cezası 18 bin 200 TL olarak açıklandı. 
    •  
    • Ama bunu ödemek de zor olabilirdi. Kredi çekmek zorunda kalırsa misal, çok zor olabilirdi hayatı. 20 eşit takside bölündü para cezası… Aylık 910 lira… O da ceza kesinleştiğinde…

     

    18 aylık Mehmet Uytun’un, 2009’daki ölümüyle ilgili 12 yıl sonra tamamlanan davanın sonunda verilen ceza bu. 20 ay taksitle, aylık 910 TL ödemek…

     

    Koca bir devlet, koca koca ordular, komutanlar, kaymakamlar, valiler…

     

    Koca koca laboratuvarlar, mahkemeler, savcılıklar seferber oldu 12 yıl boyunca, aylık 910 lira ödenmesin diye…

     

    Birileri en iyi ihtimalle, net biçimde en iyi ihtimalle “işini kötü yapıp bir bebeğin ölümüne neden olduğu” için adına ceza denilebilecek bir ceza almasın diye…

     

    İktidar hırsları, o sahte devlet sevdası, bütünüyle yalan kahramanlık pozları…

     

    Eller soğumasın, birilerinin iktidarı ve o koltuklar daim olsun diye verilen kararlar…

     

    Hiçbirinin anlamı yok…

     

    Zira durmadan çocuklar ölüyor ve öldürülüyor bu ülkede…

    Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Telegram Email

    İlgili İçerikler

    Türkiye işçi mezarlığı: İş cinayeti rejiminin oluşumu

    13 Kasım 2025

    Ekim Devrimi 108 yaşında: Geçmişin harabesinden geleceğe yol yapmak

    7 Kasım 2025

    “New York, New York”

    6 Kasım 2025
    Destek Ol
    Yazılar
    Ata Yazıcıoğlu

    Demirtaş’ın tahliyesini beklerken: Siyasetin başka araçlarla devamı olarak yargı!

    Ertuğrul Kürkçü

    “Efendisizlik” hasretinin dünya-tarihsel bağlamı: Enternasyonalizm

    Tolga Güney

    Mavi Vatan hayal mi oldu?

    Yekta Armanc Hatipoğlu

    Türkiye Cumhuriyeti’nin 102. yaşında bir geçmiş muhasebesi ve demokratik cumhuriyet

    Bağlantıda Kalın
    • Facebook
    • Twitter
    Seçtiklerimiz
    Kansu Yıldırım

    Türkiye işçi mezarlığı: İş cinayeti rejiminin oluşumu

    Kavel Alpaslan

    Ekim Devrimi 108 yaşında: Geçmişin harabesinden geleceğe yol yapmak

    Ertuğrul Kürkçü

    “New York, New York”

    Fehim Taştekin

    Sudan savaşı, Çinli Wing Loong’a karşı Bayraktar ve savaş ağaları

    Güncel Kalın

    E Bültene üye olun gündemden ilk siz haberdar olun.

    Siyasi Haber, “tarafsız” değil “nesnel” olmayı esas alır. Siyasi Haber, işçi ve emekçiler, kadınlar, LGBTİ+’lar, gençler, doğa ve yaşam savunucuları, ezilen etnik ve inançsal topluluklardan yanadır.

    Devletten ve sermayeden bağımsızdır.

    Facebook X (Twitter) YouTube
    EMEK

    Van’da 223 İşçinin Direnişi 104’üncü Gününde: “Emeğimizden ve İrademizden Vazgeçmeyeceğiz”

    13 Kasım 2025

    Yangından sağ kurtulan işçi: “Ne ayakkabı, ne eldiven, ne yemek… Bizi korumadan çalıştırdılar”

    13 Kasım 2025

    Afyon’da yağ fabrikasında patlama

    13 Kasım 2025
    KADIN

    Rojin Kabaiş dosyasında kritik gelişme: Vücuttaki iki DNA’nın bulaş olmadığı kesinleşti

    13 Kasım 2025

    Yangından sağ kurtulan işçi: “Ne ayakkabı, ne eldiven, ne yemek… Bizi korumadan çalıştırdılar”

    13 Kasım 2025

    Kadınlardan 25 Kasım çağrısı: “Kaybedilen kadınlara ne oldu diye sormaya devam edeceğiz”

    9 Kasım 2025
    © 2025 Siyasi Haber. Designed by Fikir Meclisi.
    • Home
    • Buy Now

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.