Lerna Ekmekçioğlu ve Melissa Bilal’ın derlediği Bir Adalet Feryadı adlı kitapla tanıdığımız Osmanlı/Türkiye kadın hareketinin Ermeni kadınlarından Sırpuhi Düsap, Zabel Asadur, Zabel Yeseyan ve Hayganuş Mark’ı, bu toprakların kadınları olarak, unutturulmak istenen tarihimizi öğrenmek ve toplumsal hafızamıza katmak için hatırlıyoruz…1908 yılında Jön Türk Devrimi’nden sonra İstanbul’a geri dönen Yesayan 1909’da Kilikya’da yaşanan Ermeni katliamında yakılıp yıkılan yerleri ziyaret eden aydın ve siyasilerin olduğu heyette yer aldı. Orada edindiği izlenimleri, kurbanların anlattıklarını 1991’de İstanbul’da Averagnerun Meç (Yıkıntılar Arasında) adlı eserinde topladı. 1910’da Paris’e giden Yesayan 1911’de babasının sağlığı bozulunca İstanbul’a geri döndü. Birinci Dünya Savaşı başladığında Yesayan oğlu ile İstanbul’da, kızı ve eşi Paris’te idi. 1915’te Jön Türklerin direktifiyle Ermeni aydınların öldürülmesi üzerine Bulgaristan’a kaçan Yesayan oğluyla ancak 1917 yılında bir araya gelebildi. Bundan sonraki hayatı farklı ülkelerde Ermeni yetim ve mültecilere yardım ederek geçen Yeseyan 1933’te Sovyet Ermenistanı’nda yerleşti. 1937’de Stalin kovuşturmaları sırasında tutuklanıp Sibirya’ya sürüldü. 1942 ya da 1943’te orada, tam olarak bilinemeyen koşullar altında öldü. Babasının kendi ‘ruhu ve aklı üzerindeki’ ‘belirleyici rolünü’ birçok kez vurgulamıştır. Çok küçük yaşlarda okuduğu dergiler, Paris’te eğitim görmesi, babasının eğitici rolü Zabel Yesayan’ın feminist, yazar ve dönemin tanınmış kişilerinden biri olmasında etkili olmuştur.
Hayganuş Mark ilkokulu İstanbul’da karma bir Ermeni okulu olan Esayan Okulu’nda okudu. Daha sonra evde eğitim gördü ve 15 yaşında Surp Pırgiç Ermeni Hastanesi’nde yatılı yardımcı öğretmen olarak çalışmaya başladı. Edebiyat ve yayın hayatına 19 yaşında yazdığı Gakhorranı (Salıncak) adlı yazısıyla başladı; yazarının bir kadın olduğuna inandırmakta zorlandığı şiirler, hikayeler yazdı. 1905’te ikadın dergisine dönüştürmesi istendiğinde ‘yalnız kadınlar tarafından ve kadınlar için’ sloganıyla yola çıktı. Edebiyat ve yazın hayatı onun için feminist aktivizmdi.
Arşaluys Artzakank 1919 yılında tam on dört yıl yayın hayatına devam edecek (Ermeni Kadını) ile yayın hayatına geri döndü. ’de dönemin koşullarında Ermeni cemaati için nasıl bir tahayyül ettiğini anlattı; kadınların toplumsal hayatta rollerinin artması gerektiğini, Ermeni kadınına mesleki eğitim yolunun açılması gerektiğini ve cemaat yönetiminde kadınların da yer alması gerektiğini savundu. Hayganuş’a göre feminizm ‘bir adalet feryadı’ idi. İradeleri ve arzuları ellerinden alınarak erkeğin ve çocuğun kölesi haline getirilmiş kadınların hakları yalnızca kadınlarca ve kadınların birlikte hareket etmesiyle geri alınabilirdi. Hayganuş Mark için feminizm bir adalet feryadıydı; o ise bu feryadı dile getiren, başlangıcını 19 yy. ortalarına Elbis Gesaratsyan’a götürdüğü ‘İstanbul Ermeni Feminizmi’nin en önemli temsilcilerindendi. Hayata gözlerini kapadığı 1966 yılında 81 yaşındaydı.