Van’dan İstanbul’a gitmekte olan cezaevi nakil aracında 2011 yılında çıkan yangında beş mahpus yaşamını yitirmişti. 14 yıl süren yargı sürecinin sonunda mahkeme, sürücünün beraatine hükmetti; komutan hakkındaki dosya ise usul eksikliği nedeniyle bozuldu. Böylece beş insanın hayatını kaybettiği olay, hiçbir sorumlunun cezalandırılmadığı bir cezasızlık vakasına dönüştü.
11 Eylül 2011’de Metris Cezaevi’nden hareket eden nakil aracı, farklı cezaevlerine mahkumları bırakarak 15 Eylül’de Van’a ulaşmıştı. Van’dan beş tutukluyu teslim alan araç, aynı gün Elazığ’da yakıt aldıktan kısa süre sonra arıza belirtileri göstermeye başladı. Sürücü Cafer Sarı, aracın arka kapısının açılması üzerine kapıyı askı kayışıyla bağlayıp yola devam etti. Ustabaşının “en yakın servise git” uyarısına rağmen aracı durdurmadı.
16 Eylül sabahı Kayseri Pınarbaşı yakınlarında araç bir anda alev aldı. Askerler tahliye edilirken, üçer kilitle kapatılmış bölmelerdeki beş mahpus alevler arasında mahsur kaldı.
Olayın ardından sürücü Cafer Sarı ve araç komutanı İsmail Bostan hakkında “taksirle ölüme neden olma” suçlamasıyla dava açıldı. Farklı kurumlarca hazırlanan dört bilirkişi raporu arasında çelişkiler vardı:
• İTÜ raporu, araçların gerekli bakım görmediğini belirtti.
• Gazi Üniversitesi raporu, yangının standart dışı yakıt ikmali ve motor arızalarından kaynaklandığını söyledi.
• Karayolları raporu, akaryakıt istasyonu yetkililerini asli kusurlu buldu.
• 2015 tarihli ikinci İTÜ raporu ise yangını “öngörülemeyen teknik arıza” olarak nitelendirdi.
Mahkeme, son raporu esas alarak 2015’te beraat kararı verdi. Yargıtay 12. Ceza Dairesi, 2018’de kararı bozarak “aracı servise götürmeyen sürücünün ve olayı savcılığa bildirmeyen komutanın kusurlu olduğunu” belirtti. Ancak yerel mahkeme 2020’de ilk kararında direndi.
Dosya, nihayet Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 11 Haziran 2025 tarihli kararıyla sonuçlandı. Kararda, yangının “ani gelişen ve günlük hayatta öngörülemeyen bir vakıa” olduğu belirtilerek sürücünün beraati onandı. Komutan Bostan hakkındaki hüküm ise İçişleri Bakanlığı’ndan izin alınmadan yargılama yapıldığı gerekçesiyle usulden bozuldu.
Böylece, beş mahpusun yanarak öldüğü faciadan 14 yıl sonra, dava cezasızlıkla sonuçlandı.
İnsan hakları örgütleri, kararın “devletin sorumluluğunu perdeleyen klasik bir cezasızlık örneği” olduğunu belirterek, benzer vakalarda adaletin sistematik biçimde engellendiğini vurguluyor.
